KOŞMAK FARKI
Koşuyorum. Evet. Birilerinin kovalamasına gerek kalmadan. Üstelik romantik bir filmde, bir kumsalda da değil. Şehrin kalabalığın ortasında koşuyorum. Kabalık arttıkça hızlanmaya çalışıyorum. O kadar hızlıyım ki, artık her gördüğüm insan bir kesit olarak görünmeye başlıyor gözüme. İnsan bu kadar hızlı koşunca insanları daha iyi tanıyor diyebilirim… Mesela şehrin en yakışıklılarından Bay Yakışıklı güldüğünde etkilenebilirsiniz -normaldir- , ancak koştuğunuzda algınızı tek bir noktaya odakladığınız zaman Bay Yakışıklı ya dair görecekleriniz-küçük dili başta olmak üzere- bütün iç organlarıdır. Görmeğe dair devam edelim. Cinsel istismarcılar gözlerini 2 adım önünde yürüyen genç bir bayana diktiklerinde, eğer dikkatle bakabilir ve göze dair biraz ansiklopedi karıştırmışsanız, istismarcılar gözlerini dışarı çıkardıklarında, göz hastalıklarına ilişkin herhangi bir problemleri olup olmadığını kestirebilirsiniz… Biraz daha çoğaltalım. Dolmuşa binmekte olan bankacı kılığında bir beyefendi ani bir harekette bulunarak pantolonunu yırtar. Bu durumda sizin için sınırlı alternatifler vardır. Eğer olay sizi ilgilendirmiyor ve orada bulunup pekte gülünecek bir şey değil ise koşmaya devam edin ve hızını arttırın. Diğer bir alternatifiniz ise hızını belirli bir düzeye ayarlayıp sanki sabah koşuna çıkmış gibi sportmen bir tavırla olay yerinden geçin. Bunu yaparken gözlem gücünüzü kullanarak pantolonu yırtılan adamı ve çevresindeki insanların o anda verdikleri tepkinin fotoğrafını çekin. Kayda değer bir şeyler çıkacaktır. En azından çevrenizdeki her insan tepkilerini ilk önce bankacı gibi duran adamın pantolonuna bakıp daha sonra, kendi pantolonlarını kontrol edip sağlam olduklarına karar verdikten sonra verecektir. Takındıkları surat ifadesinin ne kadar ilgi çekici olduğunu göreceksiniz .Bu arada kalabalıktan çıkıp en sessize ulaştığınızda artık durun. Çevrenizde koşan birilerini gördüğünüzde fotoğrafınızın nasıl olacağına karar verin. Hazır olun.