Aþkýn aldý benden beni. -Yunus Emre |
|
||||||||||
|
Onurunu ancak böyle koruyabilir; kendine olan saygýsýný da… Bu yoksa, derin yanýlgýlar içinde sürüklenip gider de ruhu bile duymaz.. Baþkalarýnýn; kendisi dýþýnda “üretilmiþ” düþüncelerin, yönlendirmelerin güdümünde düþünmeye, giderek onlarýn doðru olduðunu kabullenmeye baþlar. “Durduðu yer”den kilometrelerce uzaklaþýr; ama farkýna varamaz bunun. Tüm yorumlarýný, çýkarsamalarýný “önüne konulanlar” üstüne yapmaya durur. Doðrularýný bu ‘hazýr bilgiler’, haberler ve yorumlar içinde arýyordur artýk. Bunlarýn içinde “at iziyle it izi” çoktan karýþmýþtýr oysa. Artýk hangisinin sesi kulaðýna hoþ geliyorsa, hangisini daha gönül okþayýcý buluyorsa ona inanmaya, onu alkýþlamaya baþlar. Onlar ki tümden yanýlgý içindedir, tümden köksüzdür… Soru sormayý unuttuðunuzda ‘hakikât’ yerine ehven-i þer olana yapýþmýþsýnýz demektir. Ehven-i þer’in ‘hakikât’ olduðunu kim iddia edebilir? Hoþa gidecek sözler söyleyenlerin, söylev kahramanlýklarýna soyunanlarýn ‘hakikati’ konuþtuðuna inanabilir misiniz? Onlarýn bugün ‘böyle’ yarýn ‘þöyle’ konuþmayacaðýný nereden bileceksiniz? Ya da dün “nasýl” konuþtuklarýný akýldan nasýl çýkarabilirsiniz? Bir kere sapmaya görün durduðunuz yerden; yanýlgýlar, kaymalar, güdümlü düþünmekler kaderiniz olur çýkar ve yazýk ki bu durumun farkýna bile varmazsýnýz. Çok geçmez, alkýþlayacak yalancý kahramanlar bulursunuz kendinize. Onlarýn icraatýyla gurur duymaya baþlarsýnýz. Aldatýcý bir aydýnlýk, bir erken bahar bile düþlediðiniz olur. Saatiniz çoktan durmuþtur oysa, pusulanýz ise sapmýþtýr. Bir þehirden uzaklaþmak gibi deðildir bu; düþüncenizden, varoluþ nedeninizden, kendinizden uzaklaþmaktýr. Kulebi’nin, “Tokat’a Doðru” þiirindeki: “… Irmaklar gibi uzaklaþýr Bir türkü kadar uzak Tekerlekler iki çizgi býrakýr, Hamutlar þak þak eder, dön geri bak. …” dediði gibi… Geri bakmak, yeniden sorular sormaktýr. Yakýcý, öldürücü, iç kanatýcý sorular… ‘Yerinde’ durabilmek; eðilmeden, bükülmeden, yanýlsamadan, ‘rahatý kaçmýþ bir aðaç’ olabilmektir. Düþler kurabilmektir; yakýnmak, üzülmek, yas tutmak, sormak, soruþturmak… Kendi ayaklarý üstünde onurlu bir aðaç gibi durabilmek… Onurlu, sapmaz biri olarak yaþamak, belki de Ataç’ýn dediði gibi, “kendisine baþka bir adammýþ gibi bakmasýný bilmek”le mümkündür. Kendisine “dýþtan biri” gibi bakmakla… Kendini eleþtirmeden, yanýlgýlarýnda kýyameti koparmadan, sapmalara çuvaldýz batýrmadan, bir aðaç gibi dimdik durabilmek var mý? Kendimizi, insaný ve çevremizi adamakýllý kuþatan yalan çemberini, her gün biraz daha daralan çemberi kýrmanýn baþka yolu var mý? Bir çocuk gibi ardý arkasý gelmeyen sorular sorarak kurtulabiliriz ancak bu yalan rüzgârýnýn çemberinden. Kanatýcý, kýþkýrtýcý, öldürücü sorular… Neden böyle? Kim bunlar? Bunlarýn arkasýndakiler, ehven-i þer’ler? Kim ne alýp veriyor? Kim neyi amaçlýyor? Kimi kim tutuyor? Ve niçin, niçin, niçin? Yeryüzünde hiçbir soru, “niçin?” kadar anlamlý deðildir ve hiçbir soruya alacaðýmýz cevap, “niçin?”e verilen cevabýn içindeki bir hakikât kýrýntýsý kadar insaný gerçekten mutlu edemez. “Niçin?”leriniz ne kadar çoksa o kadar az aldanýyorsunuz demektir. Ve hiç kapaðýný kaldýrmýyorsanýz “niçin?”in, siz hiçbir yerde, saðlam ayak üstünde durmuyorsunuz demektir. Ve mutmainsiniz yaþadýklarýnýzdan, baþkalarýnýn yaþadýðýndan da… Yanýlgýlar çaðýnda, yalan rüzgârlarý esiyor akþam sabah dört yandan. Fýrtýnalar, kasýrgalar… Yazýk ki hakikâtin bir ucunu örtmek isteyenlerin çoðu, “hakikât havarisi” sanýlýyor. Öyleyse nerede “hakikât”in gerçek arayýcýlarý? Ve biz, neden hâlâ rüzgârýn etrafa daðýttýðý çer çöple oyalanýyoruz? Kaderin cilvesine bakýn, yolumun üstüne bir “Dada” þairi çýkýyor; “Düþünceli Alevler” þairi Hans Arp… Þöyle diyor: “Niçin tinsel kristali aramýyorsunuz? Niçin son uzaklýðýn çekirdeðini çýkarmak istiyorsunuz? Niçin delice boþluða selam veriyorsunuz? Dünya’yý ve tüm yýldýzlarý yýldýz gibi daðýtmak mý istiyorsunuz? Niçin insansýz insan olmak istiyorsunuz?” Kalýn saðlýcakla…
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Yûþa Irmak, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |