..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Gençliðinde müzik öðrenen, felsefeyi daha iyi anlar. -Platon
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Yaþam > Yûþa Irmak




27 Þubat 2023
Ýçe Mecburi Dönüþ  
Yûþa Irmak
Birkaç gündür Ýstanbul soðuk… Hatta haberlere bakýlýrsa kar bile tekrar yaðabilirmiþ… Keþke yaðsa. Hatta önce güzel bir yaðmur, ardýndan kar, yeryüzünü beyaza bürüse.


:BHE:
Birkaç gündür Ýstanbul soðuk… Hatta haberlere bakýlýrsa kar bile tekrar yaðabilirmiþ… Keþke yaðsa. Hatta önce güzel bir yaðmur, ardýndan kar, yeryüzünü beyaza bürüse.


Bu þehre ne zaman kar yaðsa mutlu olurum. Bütün hatýralarým bir film þeridi gibi geçer zihnimden… Þimdi sahile kafa daðýtmaya, olan biteni anlamaya, düþünmeye geldim… Denizi, martýlarý, sokak kedilerini, insanlarý seyrediyorum hâkim bir tepeden. Sahilde el ele, kol kola dolaþan insanlar gerçekten görülmeye deðer. Fakat niye bilemiyorum tüm sahillerin tadýný en güzel bu þarapçýlar çýkartýyor resmen.. Sanki gidecek baþka bir mekanlarý yok gibi… Ne zaman buralara denizi, martýlarý seyretmeye gelsem ateþ baþýnda muhabbet ederken buluyorum. Kimi açmýþ birasýný, kimi cebine þarabýný, kimi de semaverinde demlediði çayý yudumluyor. Tabii ki hayatýn kalbi sadece burada atmýyor. Bu satýrlarý yazdýðým anda kim bilir ne kadar tezat duygular ayný anda yaþanýp duruyordur baþka yerlerde…

On þehrimizi yerle bir eden büyük bir deprem afeti yaþadýk. Ellibine yakýn ölüm… Bu ülkede þimdiye kadar gördüðüm en büyük afet ve gerçekten korkunç bir þey bu… Bir tarafta ölümler, beri tarafta gününü gün edenler, hastanelerde bir gýdým nefesi rahat alabilmek için servetlerini ortaya dökenler, þehir deðiþtirenler, deprem korkusuyla uyuyamayanlar… Askerimiz, polisimiz kar-kýþ demeden deprem bölgesinde yardýma, devletin sýnýrlarýný ve milletin iffetini, namusunu korumak için sýnýr boylarýnda ölümle burun buruna geliyor. Bir kentten bir köye, bir köyden bir kente gidip gelen insanlar: kimi iþ görüþmesine, kimi sevdikleriyle buluþmaya gidiyor. Kimileri mutlu, kimileri mutsuz, kimileri umutsuz, kimileri masum, kimileri câni! Kimileri aþýk, kimileri dalgýn! Kimileri amansýz bir hastalýðýn pençesinde bir þekilde yaþamýn ipine tutunmaya devam ediyor…

Görüyorsunuz ki bu dünyada hiç bir þey boþluðu kabul etmiyor. Yarýlan yer itelediði daðý, baþka bir daða kavuþturuyor. Hani atalarýmýzýn: “Dað daða kavuþmaz, insan insana kavuþur” sözü var ya o da bu olaydan sonra yerle yeksan oluyor.. Biri çekip gidiyor, gidenin yerini baþkasý gelip dolduruyor. Biri ölüyor, bir bebek ölenin yerini dolduruyor. Hayat dediðimiz akýp giden zamanda o en deðerli soyut kavramlarýmýz bile kayýp gidiyor. Yaþanan bu olaðanüstü haller zihnimden sürekli geçiyor geçmesine ama artýk ben de baþkalarý gibi umursamamaya çalýþýyorum. Eski halim olsa çokça umursardým. Ýlk gördüðümde irkildiðim, etkilendiðim ve zihnime kazýdýðým þeylerin þuan bende bir karþýlýðý yok. Ne kimsenin hastalýðý, ne kimsenin durumu umurumda deðil. Benim derdim baþýmdan aþkýn. Artýk bir kiþi hariç hiç bir þeyi düþünmüyorum. Peki bu söylemim bir bencillik mi? Bilemem… Belki duyarsýzlaþmýþ olabilirim. Niye mi böyle düþünüyorum? Dedim ya yaþadýðým sýradýþý olaylar böyle düþündürüyordur beni.. Örneðin nasýl ki benim þahsi gündemim baþkalarýnýn gündeminde yer edinmiyorsa, baþka insanlarýn benim gündemimde yeri olamaz. Haksýz mýyým? Hakikatte de böyle deðil mi? Derine düþen derdine düþmüyor mu? Ateþ düþtüðü yeri yakmýyor mu? Yani þimdi çektiðim sýkýntýlarý, yaþadýðým haksýzlýklarý, çilelerim, dertlerim kimin gündeminde yer edinmiþ? Ýþte ben de onlarýn yaþadýklarýna karþý duyarsýz ve kayýtsýzým. Sadece kayýtsýzlýk, duyarsýzlýk da deðil, garip bir býkkýnlýk içindeyim! Kimsenin hissettikleriyle çektikleriyle artýk ilgilenmiyorum hepsi bu!

Yalan makinasý televizyonlarýn seyredilme yüzdelerinin sýfýra düþtüðü bu ülkede eski televizyon haberciliklerinin o meþhur: “Þok geliþme”lerinin, “Flaþ, flaþ, flaþ”larýnýn, “Son dakika haberleri”nin “caný cehenneme” diyenlerin artan sayýsýna kendimi de ekliyorum. Bu sayý daha da artmýþ olmalý ki herkes baþka bir yalan ve fesat yuvasý sosyal medyadan da kendini bilen insanlar bir bir kenara çekilmeye baþlýyor. Artýk bu ülkede çýðýrtkanlýklar kimsenin ilgisini çekmiyor… Kullanýlan kavramlara bir bakýn, ne kadar vurucu, uyarýcý, sarsýcý olursa olsun, sözcükler ne denli çaðýrýrsa çaðýrsýn bazý insanlara zerrece fayda etmiyor. Ýzleyen ve duyan, onlarýn içinin boþluðunu, yalamalýðýný görüyor ve umursamýyor. Skandalýn büyüklüðü, olayýn trajikliði ya da vehâmeti izleyiciyi, dinleyiciyi, okuyucuyu kendine çekmeye yetmiyor. Türkiye’de büyük yýðýnlar artýk ülkenin muhalefetine, onlarýn deðiþen siyasal ve sosyal yapýlarýna bir bir sýrtýný dönüyor. Beri taraftan iktidarýn bu iþ ekmeðine yað sürüyor. Muhalefet dediðimiz kavram günden güne buhar olup uçuyor. Ama insanlar yaþamaya devam ediyor. Duymuyor olsa da görmüyor olsa da yaþamaya devam ediyor evet! Ya da ne görmeyi ne de duymayý istiyorsa onu görüp duyuyor. Bu da karþý tarafýn isyaný. Bu ahlaksýz yalanlara ve ilkesiz siyasete karþý birikmiþ bir isyan var iktidar tarafýnda. Bunun adýna þiddetli duyarsýzlýk diyorum. Ýyi mi bu? Olumlu bir tutum mu? Kitlelerin kendi evrenine çekilmesi, yönetenlere, dýþ dünyada olup bitenlere kulak týkamasý iyi mi? Ýyi deðil belki; ama bir kurtuluþ yolu olabilir. Yaþamý kazasýz belasýz sürdürmenin ve akýl saðlýðýný mümkün olduðunca koruyarak yaþamanýn koþulu bu gibi görünüyor. Peki bu ne zamana kadar sürer? Bilemiyorum.
Bildiðim tek þey bu ülkede yaþam dediðimiz þey, deprem sonrasýnda orta yerinden kýrýlmýþ, doðal dengesini yitirmiþ durumda. Bu kýrýlýþ ve yitiriþle herkes bir yöne savruluyor ve elinde kalana, yalnýz kendi yaþamýnýn ipine sarýlýyor artýk. Yani kendi iç denizine sýðýnýyor insan. Korkunç olan o ki araya duvar örülen, ilgilenilmeyen kavramlar ve olaylar gün geçtikçe katlanýp duruyor. Ve o hýzla eleniyor insanýn yaþamýndan.. Bir gün “dünya yansa, bir karýþ hasýrým yanmaz.” diyecek insanoðlu…

Ýþte yaklaþan seçim öncesi herkes taraftarlarýný çaðýrýyor. Çaðýranlarýn sesi yüksek çýkýyorsa az çýkanlar sýrf ülke karýþsýn, fýkýr fýkýr kaynasýn diye ideolojilerini bile kenara býrakýp þartsýz þurtsuz her fikirle bir arada olmanýn yollarýný arýyor… Bu mide bulandýrýcý hale dayanamadýðým için fikir belirtmeden sosyal medya hesabýmdan fikrime uygun þeyleri RT edip geçiyorum. Diyorum ya benim gündemimde baþka þeyler var. Örneðin þimdi Ahmet Râsim’in “Þehir Mektublarý”ndan biri aklýma geliyor. Þöyle diyor: “Bayýlýrým. Hayalimden geçtikçe içim titrer: Küçük bir oda, ufak bir soba, pufla yatak, yumuþak yorgan, içinde ben! Dýþarýda lâpa lâpa kar. Aðzýmýn suyu akar. Hiç durma, yorgana sarýl, yat! Denilen hava, dünyada ancak bu kadar þirin olur. Rüzgârýn camlarý zýngýrdatmasý, ninni gibi tesir eder. Sobanýn çatýrtýsý gýdýklar…” iþte. Benim de arzum onla bu. Bu yüzden hava durumuyla baþladým yazýya çünkü tam da böyle günlerdeyiz. Kar kapýya dayanmýþ diyorlar ve dýþarýsý gerçekten soðuk. Sokaklar zahmetli ve zor. Üç aylarýn sonuncusu Ramazan’a sayýlý günler kaldý. Öyleyse hiç dýþarý çýkmamalý. Üstadýn tarif ettiði veçhile evde ârâm eylemeli. Fakat nerde! Gönlünüz ne istiyor, siz ne yapýyorsunuz… Sokaklar, caddeler, AVM’ler hýncahýnç dolu. Bir itiþ kakýþtýr sürüp gidiyor. Trafik zaten kanayan yara. Sürücülerin bazýlarý pilot. Geriye kalan da çýldýrmýþ durumda. Deprem korkusu, yer sarsýntýsý psikolojilerimizi allak bullak etmiþ vaziyette. Siz de iþte sokakta, soðuktasýnýz; ama gönlünüz Ahmet Rasim’in tarif ettiði ev keyfinde takýlý kalýyor…

Oysa bir kadýn gördüðü baský yüzünden aklýný yitiriyor. Ýçine kapanýp bir kelam etmiyor. Birilerine selam bile veremiyor belki vermek istemiyor. O öyle olunca diðeri de gemileri yakýp ardý sýra gidiveriyor. Enkaz altýndan cesetler çýkartýlýyor. Birileri yolda giderken kaza yapýyor. Bir asker þehit oluyor. Bir evsiz dýþarýda soðuktan donuyor. Kimi sinir krizlerinden, kimi yaþamýn zorluðunu kaldýramayýp týmarhaneye kapatýlýyor. Ülkede ne büyük ne karanlýk ve ne derin iþler dönüyor…

Beri taraftan herkes kendi küçük imparatorluðunun sýnýrlarýný belirliyor. Belirlediði alanýn topraðýný kazýp, kendi hayalini ekip biçiyor. Bir tarafta ekmek kavgasý, aþk yarasý, bir taraftan memleket sevdasý, ramazan hazýrlýðý… Yaþam, yaþamlarýmýz orta yerinden fay hattý gibi kýrýlýyor. O muazzam bütünlük, o muhteþem akýþ kopmuþ ve savrulup duruyor. Bu yüzden hiç birimiz yaþamýyor ve oradan buraya savrulup duruyoruz. Doðrusu en güvenli, en rahat, en asûde yer yine üstat Râsim’in dediði gibi, “pufla yatak, yumuþak yorgan… Ve herkesin kendi rüyasý…” dýþarýsý soðuk ve boðucu… deprem korkusu olmasa evden dýþarý çýkmayý hiç mi hiç caným istemiyor.

Kalýn saðlýcakla…



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn yaþam kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Benjamin Button'un Tuhaf Hikayesi'nin Düþündürdükleri
Ýki Burçlu Bir Kale: Zaman!
Kendini Anlatma Þekli
"Güzel"in Anadilini Konuþursak Ne Olur?
Yürek Evinde Oturmak
Dünyaya Açýlan Yol
Güzelliðin Evine Kurulmak
Kendini Çimdiklemek!
Zamaný Tende Durdurmak, Ruhu Cumada Diriltmek
Ýnsanlara Bakmaya Alýþtým

Yazarýn deneme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ýþlenmemiþ Cevherler Ülkesi: Türkiye
Ýstanbul’u Düþünmek
"Bu Dünya Ýþi Oyundur Oyun"
Üç Elma, Üç Yýldýrým
Sözcükler Ýçindeki Evren
Bir Çýðlýk
Çekyataltý Romanlar II
Yabancý Gözüyle Türkler
Çýlbýr (Yoðurtlu Yumurta)
High – Rise (Gökdelen)

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Sakin Bir Acý [Þiir]
Geldim [Þiir]
Sözün Çiçeði [Þiir]
Gözbebeði Turþusu [Þiir]
Bir Hicran Naðmesi [Þiir]
Sevgiliye Hasretle [Þiir]
Geceye Kâside [Þiir]
Benimle Ölür Müsün? [Þiir]
Beste-i Nigar [Þiir]
Bilemezsiniz [Þiir]


Yûþa Irmak kimdir?

Felsefe ve edebiyat aþýðý! Yayýncý, gazeteci ve kitapsever. . .


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Yûþa Irmak, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.