Dünya hiçbir padişaha kalmadı, sana da kalmayacaktır. -Nizamî |
|
||||||||||
|
Aylardan pişmanlık. Takvim yaprağı dökülmüyor artık, her gün gittiğin o gün; 14 Aralık. Saatler geçer mi günler geçmeyince! Gündüzlerde farksız gecelerden,karanlık. Aylar geçti ama hala herşey gittiğin o gün gibi. Penceresindeyim yine evin. Hani seni beklediğim. Kapattım bütün ışıklarını kentin. Gelsende bu karanlıkta yolu bulamazsın. Zaten yaksamda bütün ışıklarını kentin gelmezsin. Atsam kendimi sokaklara, bağırsam avazım çıktığı kadar; neeerrdesin? Duymazsın! Gözlerimin başladı yine durduramadığım sağanacak yağmurları. Yaralarımın pansuman zamanı geldi. Zamanla iyileşir dediğim yaralarım hala anlatamayacağım biçimde acıtıyor canımı. Sensizliğin açtığı yaralar bunlar,öyle kolay kapanır mı? Sensizlik bu bir ömür boyu. Nerdesin aşkların en güzeli. Mutlu musun? Bedel verdiklerine karşılık hayat cömert davranıyor mu sana? Başedebiliyor musun aniden bastıran sağanak yağmurlarla? Soğuğa çare bulabiliyor da insan, ısıtabiliyor musun içinin üşüyen yerlerini? Hala korkutuyor mu seni fırtınalı geceler? Er ya da geç diniyor da bu fırtınalar, içindeki fırtınalarla başedebiliyor musun? Ya fırtına sonrası dağılan duygularını nasıl topluyorsun? Seninde yaraların var mı canını acıtan? Sarıyorsun da yaralarını,ağrılar öldürüyor adamı. En kötüsü de ölemiyorsun!! Gece yatmadan önce uzun uzun dualar ediyorum yine. Sana, bana. Her zamanki gibi dualarım mutu olman adına. İyi dileklerle anıyorum adını. Yüzümde buruk bir gülümsemeyle. Hani görsen zannedersinki,ben sanki bırakıp gitmişim seni. Keşke diyorum hatalarım olsaydı benim de telafisi mümkün olmayan. Bu yüzden gitti, diyebilseydim keşke. Hafiflerdi belki acım. Hakettim diyebilirdim o zaman. "Bitti,gitmeliyim" deseydin. Sormazdım bile neden gittiğini, bilirdim gitmen gerektiğini. Cevapları sana ait sorularımla kalakaldım buralarda. İnan bana, sen cevap verseydin bu sorulara,hemde aklına gelebilecek en kötü cevapları verseydin bile benim acıttığım kadar acıtamazdın canımı. Gittin; bittim, uzun zamandır ağlamak nedir unutan gözlerime ağlamayı öğrettim. Gittin; seninle gitti hayallerim, umutlarım, yarınlarım. Gittin; dilimin ardından yaktığı ağıtları susuturamadım. Yaralarıma iyi gelecek bir merhem bulamadım, tuz bastım kanayan yerlerine saramadım, gözlerimin sağanak yağmurlarını dindiremedim. Bu mu sevgi diyen mantığımı susturamadım. Sensiz bu sevgiyi hiç bir yere sığdıramadım. Gittin; doğrularım yanıttı, yanlışlarıma sarıldım. Gittin; acıdı içim, ağrıdı kalbim; kanadı yüreğim. Gittin; bittim! Ezan okunuyor sevgilim. Hatırlar mısın? Ezan okunurken yine birgün "aşkım insanlar ezan okunurken yalan söylemezler, seni seviyorum" demiştin. Sonra ne zaman ezan sesi duysak bakar birbirimize "seni seviyorum" derdik aynı anda. Kalabalıksa bulunduğumuz ortam, uzuksa seslerimiz birbirinden, gözlerimiz buluşurdu, gülümserdik. Bilirdik ki seviliyoruz. Söze gerek kalmadan. Onca gürültüyü susturup kulaklarımızda. Tek tesellim bu ezan sesleri biliyor musun? Allah'ım şahit diyorum. Sevildim biliyorum. Şimdi "UNUT" diyorsun. Nasıl unuturum sevgilim seni. Susmadıkça ezan sesleri....
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © ASLI, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |