Kendi görüşlerim var -sağlam görüşler-, yine de her zaman onlara katılmıyorum. -G. Bush |
|
||||||||||
|
Ankara'da oksijeni karbondioksitine irrasyonel bir gece yarısıydı. Parmak uçlarıma tutunmuş sigaram ve yüksek promil sınırına dayanmış şarabımla, iltihap kokan herhangi bir parkın bankında, seni düşünüyordum. Seni ve içime bıraktığın gölgenin Grimsi rengini. Beynimin sisli coğrafyasında, lambası kaldırımına küs ve kaldırımı sokağına dargın o ütopya şehir oluyordun, düşündükçe ölüme meyilli gülüşünü. Ve üst üste gelmiş herhangi iki nokta açıklayamıyordu beynimdeki yüzölçümünü... Ankara'da yalnızlığı yanılmışlığına irrasyonel bir gece yarısıydı. Çaresizliğimin kamera arkasında, ikilemlerimin sonsuz boşluğunda gidip geliyordum. Ve sen, satırlarıma bir veba gibi buLaşmaya devam ediyordun. Durmadan keşkelerle başlayıp, neyselerle biten cümleler kuruyordum. Sense farkına bile varmadan, o cümlelerin gizli öznesini canlandırıyordun. Yelkovan sürekLi akrebi hatalı solluyor, altımdaki bank tıpkı senin gibi titriyordu. Gece bana ve gölgene ağır geliyordu. Nikotin dudaklarımda şekillenirken ve alkol çocukluktan kalma karaciğerime hücum ederken, yüzümde endişe, avcumda kan! Söyle daha ne kadar yalnızlık vuracak yüzüme zaman? Ankara'da akrebi yelkovanına irrasyonel bir gece yarısıydı. Kalabalık kokan yalnızlığımla gecenin kolları arasına sığınıyor ve onun karanlık yüzüyle sevişiyordum sessizce. Ama uzun sürmüyor, iç organlarımı parçalayan parmak izlerin bozuyordu bu yorgun sesime ait sessizliği. Bir kez daha incitiyordu parmaklarının geometrik haritası , içimdeki kimsesizliği... Ankara'da siyahı beyazına irrasyonel bir gece yarısıydı. Çığlık çığlığa susuyordum. Konuşsam kelimeler beni incitiyordu o yüzden susup kelimeleri incitmeyi tercih ediyordum. Sonra , yanlış zamanın dördüncü tekil şahsı olduğumu vuruyordu yüzüme yalnızlığım. Ve ben o yalnızlığı bir kaç dakikalığına da olsa dindirebilmek için ateşliyordum çakmağımı. Eğilip yakmaya çalışırken sigaramı yanlışlıkla yakıyordum parmak uçlarımı. Ve yanık parmak uçlarımla okşuyordum gölgenin donuk bakışlarını... Ankara'da ölümü yaşamına irrasyoneL bir gece yarısıydı. Nemli bakışlarla o uzak ütopya şehrini izliyordum uzun uzun. Baştan sona senin yarattığın, lambası kaldırımına küs ve kaldırımı sokağına dargın o ütopya şehrini. Bilsemde o şehre giremeyeceğim ihtimalini deniyorum aşmayı ilk kez o milimetrik mesafeleri. Avucumda özlem, içimde bir karanLık sevgi... Saat mişli geçmiş zamanın hikayesini iki geçiyordu seni ilk gördüğümde. Şimdi gelecek zamanın herhangi bir evresinde herhangi bir umutla hala seni bekliyorum...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Aykut Erdal, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |