Yalnızca hava, ışık ve arkadaşın varsa hiç üzülme. -Goethe |
|
||||||||||
|
En güzel sevgileri yüklemek gerek Martıların kanatlarına. Martılar, En güzel güne, İlk ışık düştüğünde merhaba der.... Merhaba!yüreği güzel... Kendi güzel insan... Yaşamın sıradanlığının farkına vardığında,aklından geçenlere bir anlam yükleyemezsin. Evet belki de bir şeyler yapmama isteğinin doğurduğu yada,yapılabilir neler var o düşüncenin girdabına fazladan kaptırır insan. Yaşamak istediğin güzel şeyler vardır yüreğinde,yaşamak evet sadece yaşamak istediklerin. Hayallerine bile tahammülünün kalmadığı, yaşamak istediklerin.Bu bir girdap mıdır dersin bir yerde, yoksa hayallerim değil midir yaşamak istediklerim dersin. Bir bunalım takıntısı yada evresi olarak görmemek gerek tüm bu yazılanları, artık yaşanılası ne varsa artık yaşansın diyen bir yürekten çıkmadır belki de,hadi ama,hadi artık gir yaşamıma diyen ve sabırsız bir çocuğun heyecanı ile bekleyen bir yüreğin duygularıdır diye düşünmek ve aynı zamanda yadırgamamaktır,dostça bakabilmek. Sabırsızca yaşanacakları bekleyen ve yaşadıklarından dolayı artık,en ufak bir ümitsizliğe tahammülü kalmamış birinin yüreğinden çıkan isyandır belkide, belkide özlemdir yaşanacaklara... Martılar, yükseğe uçamaz bilir misin rüzgarın şiddetine dayanamayan kanatları onu yarı yolda bırakır,uzaklara uçamazlar ve karadan uzaklaşamazlar. Martılar, her denize baktığında martılardan ne çok şeyler istemişizdir, o uzaklara uçamayan ve yükselip yüreğinin aynasını bulamayan martılar dı,o sınırsız gökyüzünde bize cevap vermesini beklediğimiz. Kırlangıçların ömürlerinin kısa olmasıdır belkide bize sırdaş olamayışları,kimbilir belkide bizden uzaktılar,yada yakalayamadığımız yaşamlarının hızıdır,bizim onlara sadece bakışımız. Ay ışığı altında çıplak ayakla dolaşıp,gözlerinde yakamozların parıltısını görmek ve melteme yüzü dönmek,bir bedenin müşfik gövdesine sarılıp o bedeni hissetmek ve sahiplenmek, o uzak kalmasından korktuğun tenin kokusunu rezerv eder gibi içine çekmek...Bunların morfinden veya her hangi bir bağımlılık yaratan maddeden ne farkı var... Kaybettiğin günün ardından altın vuruştur,belki de yaptığın. Altın vuruş son çekişidir insanın... Bir siren sesi duyarsın yüreğinin derinliklerinde, belirir ambulansın kırmızı ışıkları, bir ümit, bu benim altın vuruşum değilllllllllll...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Nail SUN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |