Her insanda insanlığın tüm durumları vardır. -Montaigne |
|
||||||||||
|
(Uzakları hayatımıza birer oyuncu gibi soktuktan beri her şey uzaklaşıp gidiyor. Şimdi hayatlarımıza bu uzaklık anlam veriyor. Uzak bazen bir düş oluyor,bazen bir yenilgi bazen güneşli bir günde açan çiçek ,bazen ellerim ve yüzüm arasında ki zaman aralığı. Ama her şeye inat yaşama azmi soluksuzca yürümenin o doyumsuz coşkusu yersiz ve yurtsuzluğun özgürlüğe çakılmış soluğu…!) Uzak bir ülkedir hem de bizim ülkemiz......korkuya kararmış yıkık virane duvarlarıyla ellerimize yüreklerimize benzeyen bir ülke,ipekli bir köle gibi özgürlüğü ona bağlanarak bulduğumuz bir ülke… Param parça çocuk ölülerinin tarihe; kara bir kehanet gibi çöktüğü gecelerinde kuşların ürkütüldüğü yaban yalnızlıkların bir ıslık gibi estiği güneşin yurdu ülke..! Yüreğimizin bekaretini bozan güzel düşün çığlıklarının saklı tutulduğu kutsal “ADEN” ülkesi! Yeniden yaratıyoruz seni! her gün yanarak. Aşkın eşsiz sıcaklığında hüküm biçerek ,kara kehanetleri keşfederek ,sevgini her defasında cansız bedenler olarak düşüyoruz koynuna..Şimdi! bir sevgiliyi saklar gibi sakla yüreğinde son çığlıklarımızı…… Bir de geceleri vardır o,ülkenin yıldızlarıyla ve büyülü ayıyla soluksuzluğun tek tanığı karanlıklarıyla sarıp sarmalayan bedenlerimizi.Bedenlerimiz titrek bir mum ışığı gibi sallanır mehtabında çünkü , aşka durmuştur ve feyiz ile güneşe yürürüm.Bir ırmak gibi akar… ve ömrümüz işte gecenin bu en karanlık yerinde vurulur aşka... Birde o ülkenin yalnızlığı vardır uzak kadar yakın gece kadar uzun hayatlarımız kadar imkansız. Yalnızdır ve yorgundur düş kurmaktan. düşleri bir gece ansızın vurulmuş, düşmüştür koynuna.Kırık umutlarımızı taşımaktan öksüz kalmıştır zaman hepten bom,boş..... boşluğun derin yalnızlığıdır bu. - onun yalnızlığıdır bizim yalnızlığımız. Birde......bir yürek vardır o ülkede adı geceyle başlayan uzaklığı yaşatan yalnızlığı bir sır gibi yüreğinde saklayan ..... ey güzel düş ,ülkemin yalnızlığına benzeyen bir avuç yalnızlığını verirmisin bana yüreğinde sakladığın çocuk umutlarını.............. atılalım mı yeni serüvenlere… çırılçıplak ufuklara … yeniden yelken olup dünyanın tüm rüzgarlarını dolduralım mı koynumuza aç çocuklar gibi dilenelim mi… insan açlıklarını. kör bir dilenci gibi insanların yalnızlıklarını mı dilensek yada..... açılalım mı denizlere okyanuslara salalım mı gövdemizi o kayıp o yalnız o derin uçurumlara sürelimi umutlarımızı. haydi yeniden yaratalım bu dünyayı… dilendiğimiz her şeyi boşaltarak içine. Yoksa kabuk tutmuş yalnızlığımızın gecelerini mi sarsak bedenimize yalnızlığını içsek aç ve susuz çocuklar gibi …
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Yusuf Ziya Adalı, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |