Dünyada birbirinin eşi ne iki görüş vardır, ne iki saç kılı, ne de iki tohum. -Montaigne |
|
||||||||||
|
Kurtuluş Destanı -'Maraş bize mezar olmadan Düşmana gülzar olmaz.' Gebedir geceler ak sabahlara Sabahlar utkuyu koynunda saklar Mermiler sürülür gök silahlara Bir cehennem olur yollar sokaklar Çöktü karanlık gün ortasında/ Kesti maviliği bir kara çizgi/ Demek bu imiş yazgı/ Çığlık-çığlığa kaldı kuşlar/ Ölüm kapımızı çaldı kuşlar/ Savaşın en çetin bir yerinde/ Yiğitleri yitirdik/ Büyüdü karanlık daha bir büyüdü/ Silahlarla-süngülerle-kanlı çizmelerle/ Yılanlar-çiyanlar kaldırdılar başlarını/ Dilleri yılan dili/ Kan çanağı-baykuş bakışlı gözleri/ Saldırdılar gün ortasında/ Çığlık-çığlığa havalandı kuşlar/ Daha görülmemiş vahşetin böylesi/ Daha görülmez. Mahmuzlanır aydınlığın atları Çöker göğse göğün bütün katları Tanrı'ya açılır ak kanatları Koçyiğitler ölümleri kucaklar Bir ışık beklerim-bir haber/ Güvercin kanatlarında umutlarım/ Kanım durmaz damarımda/ Mağma sıcaklığında her yanım/ Volkan-volkan savrulur yanarım/ Bir sevgiliyi bekler gibi beklerim bir haber/ 'Haydi yiğitler' densin hele bir/ O zaman görün beni meydanlarda/ Ellerim büyür kocaman olur/ Bükülür yumruk olur/ Birer dağ olur-büyür yumruklarım/ İner yağı üstüne-bütün karanlıkların/ Bütün hainliklerin üstüne yumruklarım. Şaha kalkar zaptedilmez hıncımız Topa karşı ellerde kılıncımız Hiç dinmiyor bağrımızda sancımız Uçmağa vardılar bütün koçaklar Şuradaki ağaçlar-taşlar-evler uçmağa vardı/ Şuradaki ağaçlar-taşlar-evler tutsak/ Irmaklar yas tuttu/ Gökyüzünde bulutlar ağladı/ Bir uğursuz gün geldi-dayandı kapımıza/ Yağı içimizdeydi-yanı başımızdaydı/ Bunca yıl tuz-ekmek yedik/ Namusu namusumuzdu öyle belledik/ Yağıydı ama-kolladık gözledik/ Kimseye ezdirmedik/ Sonra hainlikleri çıktı ortaya/ Kalleşlikleri-kancıklıkları çıktı/ Yanyanaydı evlerimiz/ Evleri silah doluydu-cephane doluydu-tuzak doluydu/ Ve yaktık evlerimizi/ Evleri de yansın diye/ Bu acımız dinsin diye/ Yanan vatan sönsün diye. Dağımız ses vermez küskün ovamız Yakılmış yıkılmış gökçek yuvamız Gönüllerden eksilmesin duamız Yeniden tütecek bütün ocaklar Gök sustu-dağ-taş-orman-ağaç sustu/ Kuş sustu-böcek sustu/ Susmadı namlular/ Geceler-gündüzler boyu kan kustu namlular/ Kustu bütün iğrençliğini yağı/ Kustu kafatasının içindekini yağı/Yıllarca gizlediği-biriktirdiği kinini-öfkesini/ Salyalı kan köpüklü kuduz ağızlarından/ Ağızlarında utku türküleri/ Utkuların esrikliğinde başları/ Ve ardından vahşete başladılar/ Ne durdular-ne usandılar-ne yavaşladılar. Kazanında kaynatacak aşı yok Kimse bilmez mezarı yok taşı yok Savaşmayı bilir özge işi yok Gök maviyle bilenir gök bıçaklar Bir yangını8n ortasında kaldık/ Ne elde kaldı-ne avuçta/ Yer demir oldu-gök bakır/ Seslensek sesimiz ulaşmıyor dağlara/ Kendi yurdumuzda yetim-öksüz-yoksul kaldık/ Yıllarca sömürdüler-kanımızı emdiler/ Yapışkan pis sülükler/ Boşa gitti alın terimiz_göz nurumuz/ Başımıza dikildi-yağının en soysuzu-en haini/ Yeniden hazırlandık bir büyük kutsal savaşa/ Yeniden hiç savaşmamış/ Hiç yorulmamış-hiç vurulmamış gibi/ Sanki ilk savaşın heyecanı var içimizde/ Savaş bize özgü-savaş bizim işimiz. Şarapneller gökyüzünde savrulsa Koca dağlar üstümüze devrilse Tüm namlular göğsümüze çevrilse Bizi durduramaz gayrı yasaklar Yoğrulur kanım toprakla/ Binlerce yıldır/ Ben yoğrulurum toprakla/Şu ağaç benim etim-kanımdır/ Şu çiçek sevdiğimdir-canımdır/ Şu ırmak-şu taş-şu toprak vatanımdır/ Bir tek kalsam bile/ Yağı bastırmam üstüne/ Ağaçları-ırmakları-dağları-taşları küstürmem kendime/ Susturmam-dizginlemekm artık yüreğimdeki öfkeyi/ Öfkem yüreğimde çoğalır-katlanır artar/ Gün geçtikçe bilenir büyür/ Sığmaz olur içime deprenir durur/ Sonra bir mermi olur/ Vurur yağıyı can alıcı yerinden. Saçaklar buz tutmuş ayaz geceler Çocuklar ki 'Hürriyeti' heceler Parçalandı beşikteki bebeler Yakında bitecek kanlı şafaklar Kan gölleri büyür/ Geceyi böler silah sesleri/ Geceler yıl kadar uzar/ Geceler bitmez/ Kararmaz içimdeki umut-içimdeki ışık/ Bir kıvılcım olur-yüreğimde savrulur/ Yakar bütün yürekleri-yakar tutuşturur-kavurur/ Bir büyük yangın olur/ Kimse söndüremez/ Döndüremez bizi yolumuzdan/ Ne ölüm ne korku/ Ölüm ey şanlı ölüm/ Bin kere yeğsin tutsaklıktan/ Ve tutsaklığın utancıyla yaşamaktansa yiğittler/ Ve savaşa ve ölüme ve bağımsızlığa soyundular/ Perçinlediler gökyüzüne Türkün bağımsızlığını/ Açıldı bağımsızlığın gülleri öbek-öbek. Savaştan öncede sonrada bir hiç Serveti madalya evleri kerpiç Ganimet üleşti üç-beş tane piç Daha itibarlı şimdi kaçaklar Bütün ağızlar kilitli-bıçaklar açmaz/ Meydanlar dar gelir yiğitlerime/ Yiğitlerim meydanlardan kaçmaz/ Bir şafak vakti/ Daha gün ağarmamış-daha gün doğmamıştı/ Daha karanlıktı gece/ Daha ezanlar yeni okunmaya başlamıştı/ Önce abdest alıp Tanrının huzurunda durdular/ Sonra bir dev gibi doğruldular/ Ve silahları aldılar ellerine/ O kutlu ellerine/ O kurban olası ellerine/ Silahları kazmaydı-kürekti/ Ve onlar yağı üstüne yürüyen/ Bir tek el-bir tek yürekti/ Dayandı yiğitler-daha dayandı/ Karanlığı yırtmak için direndi/ Gönüllerinde kutsal utku/ Dudaklarında mavi türküler/ Uçmağa vardılar birer-birer/ BİZDEN ŞİMDİ SADECE BİR FATİHA BEKLER/BÜTÜN ŞEHİTLER. - Utku Türküleri (Maraş Destanı) Kitabından K.Maraş, Şubat,1998 Nihat Yücel
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Nihat Yücel, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |