..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Ama gene de dünya dönüyor! -Galilei
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Sevgi ve Arkadaşlık > şadan köse




11 Haziran 2006
İbsalalı Mustafa  
şadan köse
Eğitim alanında olsun, dinlenme saatlerinde olsun, hep yalınız ve düşünceli görünen bir asker sürekli dikkatimi çekiyordu. Memleketini özlüyordur geçer dedim. Günler geçiyor onda hiç değişiklik yoktu.


:BEEA:
İPSALALI MUSTAFA

Eğitim alanında olsun, dinlenme saatlerinde olsun, hep yalınız ve düşünceli görünen bir asker sürekli dikkatimi çekiyordu. Memleketini özlüyordur geçer dedim. Günler geçiyor onda hiç değişiklik yoktu. Bölükte samimi olduğu arkadaşı da yoktu. Adeta dünyaya küsmüş bir hali vardı. Bir gün Bölük Çavuşunu çağırdım
—Murat Çavuş
—Emret komutanım
—Mustafa’nın nesi var.
—Hangi Mustafa Komutanım
—İpsalalı Mustafa
—Komutanım derdini bizlerle de paylaşmıyor. Sorduğumuzda, benim derdime siz çare bulamazsınız diyerek kestirip atıyor.
— Para durumu nasıl, düzenli parası geliyor mu?
— Normal komutanım.
— Bu Pazar Nöbetçiyim onunla bir konuşayım derdine çare oluruz belki.
— Emredersin komutanım.

Nöbetçi olduğum zamanlarda yemeğimi her zaman Askerlerimle beraber yerim. O günde öyle yaptım. Gidip İpsalalı Mustafa’nın da bulunduğu masaya oturdum.
—Afiyet olsun çocuklar.
—Sağ olun Komutanım
—Nasılsın Mustafa.
—Sağ olun Komutanım.
—Kaç kardeşin var Mustafa
— 8 komutanım, 4 kız 4 oğlan.
—Baban ne iş yapıyor
—Çiftçilik yapıyor komutanım.
— Kendi arazileriniz var mı?
—Var komutanım. Fazla değil ama yinede yetiyor.
Bu sırada yemeğimizi bitirmiştik. Afiyet olsun arkadaşlar diyerek ayağa kalktım. Mustafa, gel Nöbetçi amirliği odasında sana bir çay ısmarlayayım dedim. Mustafa gelmek istemiyormuş gibi bir tavır sergiledi.
—Komutanım…
Hemen lafını kestim hafif gülümseyerek
— Emrime karşımı geliyorsun?
—Komutanım siz gidin ben çayları alıp geleyim.
Tamam diyerek nöbetçi amirliği odasının yolunu tuttum. İki dakika içinde iki çay almış Mustafa da kapıda gözüktü.
—Gel Mustafa
—Çayları da biraz döktüm komutanım.
— Önemli değil Mustafa, gel otur.
Biraz bekledim Mustafa çayını bitirdikten sonra
—Evet, Mustafa nedir sorunun. Anlat bakalım belki çare olurum.
Mustafa uzun bir kararsızlıktan sonra
— Komutanım benim memlekette bir nişanlım var. Acemi birliğinden sonra, ailesi bana haber gönderdi. Biz nişanı bozuyoruz, kızımıza daha iyi bir kısmet var dediler.
— Kız ne diyor bu işe
— Nişanlım, gel beni kaçır diyor.
— Mustafa sen şimdi git. Ben bu işe bir çözüm bulacağım.
—Sağ ol komutanım.
O gün sabaha kadar, hem devriye dolaştım, hem de bu işi çözmeliyim diye düşündüm durdum.
Sabah yoklamasından sonra, eğitim alanını aradım. Bölük çavuşuna Mustafa’yı göndermesini söyledim. Biraz sonra kapı çalındı.
—Girin
— Komutanım beni emretmişsiniz.
— Gel Mustafa, sana izin versem, şu kızı kaçırıp gelebilir misin? Yoksa biz bölükle gidip kızı kaçırıp gelelim mi?
— Komutanım, bölüğe gerek yok ben getiririm.
Öyleyse, sana izin veriyorum. Git şu kızı al gel. Sen kızı getirinceye kadar ben ona kalacak yer bulacağım.
Mustafa bir topuk selamı vererek
—Emredersin komutanım.
Hemen yazıcıyı aradım Mustafa’nın izin kâğıdını hazırlattım.

Kışlamıza çok yakın bir köy var. Bir öğle saatinde muhtarın ziyaretine gittim. Durumu izah ettim.
— Muhtarım, durumu anlatabildim sanırsam. Acilen bir eve ihtiyacımız var.
—     Komutan köyde yalınız yaşayan yaşlı bir kadın var. Durumu ona anlatırsam ikna derim. Böylesi daha iyi olur.
—      Evet, doğru söylüyorsun Muhtar.
İhtiyaçları olacak birkaç eşyayı hemen hazırladık. Daha kız gelmeden ev hazırdı.

Ardan bir hafta geçmişti ki nizamiyeden bir telefon
— Komutanım ben nizamiye Çavuşu Osman. İpsalalı Mustafa geldi yanında bir kız var içeri girmiyor komutanım gelsin diyor.
—     Osman Çavuş geliyorum.
Bütün işlerimi bırakıp koşyum.
—Mustafa hoş geldiniz.
Mustafa, nişanlısının elinden tutmuş. Diğer eliyle de benim elimi alıp öpmeye çalışıyor. Bu arada kız ürkek bir ceylan gibi, çekingen bakışlarıyla bizi izliyor. Birkaç dakikalık tereddütten sonra, o da geldi elimi öpmek istedi. İzin vermedim, elini sıktım. Sonra Mustafa’ya dönerek
—     En kısa zamanda sizi evlendireceğim. Bu kızı bir üzdüğünü görür veya duyarsam, sen yandın Mustafa.
—     Emredersin komutanım.
Derhal belediyeye müracaatımızı yaptık. Başkan bizi çok iyi karşıladı. Bir gün içinde işlemler bitti, nikâh kıyıldı. Bir Pazar günü erat gazinosunda eğlence düzenledik. Adına eğlence dedik ama bu Elif ile Mustafa’nın düğünüydü.

Mustafa, çok mutluydu kısa zamanda bölüğümün en çalışkan askeri olmuştu. Artık zamanı gelmişti. Kızın ailesini aradım. Olayları bir bir anlattım. Baba önce biraz kızdı, sonradan kabullendi. Annesiyle görüştüm, kızının nasıl olduğunu sordu. Çok iyi olduğunu söyledim. Ağlamaktan beni duydu mu bilmiyorum. Telefonumu verdim, her zaman arayabileceklerini söyledim.
Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum. Elif’in ailesi beni aradı ve kızlarını görmek istediklerini söylediler. Buyurun gelin kız sizin kızınız dedim.


Birliğe yeni gelmiştim. Telaşlı bir şekilde kapım çaldı. Daha gir demeye fırsat bulamadan Mustafa’nın içeriye dalması bir oldu
—Komutanım Elif’in ailesi gelmiş nizamiyede sizi bekliyorlarmış.
— Mustafa telaşlanma, ben daha önce onlarla konuştum. Şimdi beraber gideceğiz, sende onların ellerini öpeceksin, onlarda seni affedecekler eminim.
—Emredersin komutanım.
Beraber gittik, Mustafa, Kayın babasını ve anasının ellerini öptü. Onlarda Mustafa’yı öperek bir anda bir birlerine kaynaştılar. Elif’in babası bana yaklaşarak.
— Komutanım, biz çok büyük bir cahillik yaptık. Bu işin sonu çok kötüye gidecekmiş. Sizin sayenizde aklımız başımıza geldi. Müsaade edersen. Çocukları götürelim, kendi elimle çok güzel bir düğün yaparsam kendimi affettiririm herhalde.
—Bakalım Mustafa’nın izini var mı?
— Mustafa sen aileni al Elif’in yanına götür.
— Emredersin komutanım.
Bölüğe gidince Mustafa’nın izin kâğıdını hazırlattım. Biraz sonra Mustafa geldi. Odaya oturtup konuştum, işin çözüldüğüne oda ikna olmuştu. Hemen git onları memlekete götür dedim.

Mustafa askerliğini bitirdi gitti. Ama benimle bağlantısını hiç koparmadı. Her bayramda beni aradı. Hatta doğan çocuklarına benim adımı koymuşlardı. Ben aslında insanlık görevimi yapmıştım. İnsanlar yapılan iyilikleri hiçbir zaman unutmuyorlar. Zaten şurada kendinden başkasını düşünen kaç kişi kaldı ki.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Benim Babam Yok [Şiir]
Eski Tadım Yok [Şiir]
İhtiyacımız Olacak [Şiir]
İhtiyar [Şiir]
Diyemem [Şiir]
Tadım Yok [Şiir]
İstemiyorum [Şiir]
Çanakkale Şehitlerine [Şiir]
Elveda [Şiir]
Bilge Atam [Şiir]


şadan köse kimdir?

Yolumuz dikenlidir geçenlere helal olsun mutluluk var sonunda varanlara helal olsun

Etkilendiği Yazarlar:
şair ve yazar


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © şadan köse, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.