Kitaplarla dolu bir oda, ruhlu bir beden gibidir. -Cicero |
|
||||||||||
|
Caddeler ışıklı tabelalarla süslenmiş… Hoş renkli, yepyeni, Avrupai tabelalar… Cafe De Vesaire, Bilmem ne Corner… Mc.Burgerci, En büyük King… Yanımdan yaşıtım iki genç geçiyor birden… Saçları sonuna kadar sarıya boyanmış iki genç… Gözler renkli lensli… Kıyafet yeni bir akımdan… Hip Hop… Cool bir tarz yani… Derinden bir yerlerden Discman kulaklıklarındaki ses yankılanıyor… “Let’s finish that! Kill him!...” Derken karşımda görünen London Eye… Tüm Londra’yı izleyebileyeğiniz dünyanın en büyük dönme dolabı… Londra’nın en büyük yapılarından birisi… Etrafında yüzlerce insan… Fotoğraf çekenlerden tutun da, sevgilisiyle bir Londra gezisi yapanlar… Yine bu alacalı görüntüyü bastıran bir Hard Rock kulak zarımı patlatmak üzere… Yürüyorum ve Gördüğüm ilk metro tüneline giriyorum… Gişedeki adama “Brownsland’a ne taraftan gidebilirim?” diye soruyorum… Yok hayır… Uyanıyorum derken… Uyumuyorum aslında… Yürürken öyle kaptırmışım ki… Bir an kendimi Londra’da sandım… Bu hergün oluyor aslında… Bir an kendimi New York’ta 21. caddede, Manchester City’de bir Dockers mağazasında, San Fransisco’da bir Harley Davidson barında buluyorum… Filmi geri sarmak lazım öyleyse… her şeyi baştan anlatmak için… Ben 21 yaşındayım… İdealist bir ailenin tek çocuğu… Çoğu insanın sahip olmayı istediği her şeye sahip oldum belki… Başarılı değildim ama iyi bir eğitim gördüm sayılır… İngilizce… Almanca… vs… Şimdi de üniversitedeyim… İyi bir otobiyografi gibi duruyor bence… Kısa ama özlü…Ha? Ama ne yazık ki kendimi eksik buluyorum şu günlerde… Oturup yaşıtlarımı düşünüyorum veya zaten hergün okulda, sokakta, televizyonda, otobüste vs… görüyorum… Tamamen Amerikan özentisi yüzler… Birbirinin aynısı saç-sakal kesimleri… “İnanmıyoruuuumm”lu, “Oh my goood!”lı konuşmalar… Bir bilimsel konferans afişine dalga geçerek bakan hatta hiç farkına varmayan, “Türkiye’nin en ünlü Profesörü’mü gelmiş? Banane?” diye saçmalayan ama bunun yanında kıytırık bir DJparti afişine hayranlıkla bakan, en küçük harfine kadar inceleyen, “Aman tanrım, DJbilmem ne… süper yaa!” diye haykıran kültürsüz, duyarsız yaşıtlarım... Dedim ya kendimi eksik buluyorum şu günlerde… Çünkü ben böyle olamadım hiçbir zaman… Eksiklik bende kesinlikle… Çünkü çoğunluğa baktığımda, gençliğin % 90’ı böyle… Demek ki bende bi sorun var… Ben hep doğduğum toprakların kültürlerini sevdim… Aynı dönemlerde olduğum bir çok gencin yaptıkları yerine, daha farklı şeylerle uğraşmayı tercih ettim… Anglosaksonlara özenmektense kendi özümden bir şeyler bulmaya çalıştım… “My Love” yerine “Yarim” demeyi uygun gördüm… “Punk” yerine “Anadolu” tarzını benimseyeye çalıştım… Bilmem hangi yabancı grup yerine inatla Arif Sağ dinledim… Gitarım da oldu ama ben bağlamamı sevdim… Belki şimdi beni yobazlıkla, bağnazlıkla, kültürsüzlükle ve hatta çok fazla içe kapalılıkla suçlayacaksınız… Haklısınız da… Bence ne olmalıdır? Bence hem modern olmanın hem de kendi kültürümüzü korumanın arasındaki ince çizginin üzerinde yürümeyi öğrenmeliyiz… Teknolojiyi, Avrupalılaşmayı, Modernliği kimse inkar edemez… Ancak şunu da unutmamalıyız… Biz Anadoluluyuz… Bana göre mükemmel bir kültür mozayiğinin üzerinde yaşıyoruz… Bundan daha güzel bir şey var mı? Unutmamalıyız bunları… Ama dedim ya şunu gördüm ki gençliğin çoğu Duyarsızlığı, Özentiliği bir marifet biliyor… Modernleşelim derken asimile olmayı daha doğru görüyor… Ve dahası kendi kültürüne sahip çıkanları kültürsüz, bilgisiz, cahil insanlar olarak görüyor… Halk Müziğimize dalga geçilecek gözle bakıyor… Bu müziği alt sınıf insanların dinlemesi gerektiğini zannediyor… Peki onlara sormak gerek… “Sevdiğiniz hangi saçma sapan popçu, rockçı, hiphopçu bir senfoni orkestrasıyla konser verdi?” Hiçbirisi… Ama inanın bizim Halk Müziği Sanatçılarımızı Avrupalılar bizden daha iyi tanıyor… Bu gençlerin çoğunun Türkiye'de dinlediği sanatçılar da iki günde meşhur olmuş kültürsüz tipler... Şarkının içine saçma sapan girintiler koyarak, orasını burasını sergileyerek, veya tamamen Amerikan özentisi olarak... Hatta isminde geçen "ş" harfini "sh" diye değiştirenler bile var... "0" IQ'lu akıllılar... Bu tipler sanata yıllarını vermiş insanları tanımıyor... "Fazıl Say"ı ekonomi programı sunucusu zannediyor... Ben bundan rahatsızım... Bütün Popçu, Rockçıları vs… genelleme yapmak doğru olmaz tabiî ki… Yanlış anlamayın bende dinliyorum… Ama kalite farkı var bence... Sezen Aksu’ya hayranım… Haluk Levent’in tüm parçalarını ezbere bilirim belki… Ama olay öyle bir raddede ki; bu söylediğim gençlerin hiçbirisi aynı duyarlılığı gösterip kendi türkülerini dinlemiyor… “Aşık Veysel’de kim?” diye soruyor… Amerikan ve İngilz kültürüne karşı (zaten aynı saçmalık ama) kendini suçlu hissediyor... Şimdi sorarım size… Ben kendimi Londra’da sanıyorum… Haksızmıyım? Peki ya bu gidişle ne olacak? Cevabı da ben vereyim… Anatolia Finished... U killed it!* Son olarak; Bu yazıyı yazdığım andan iki gün önce Ali Ekber Çiçek**’i kaybettik… Türkülerimiz öksüz kaldı… Bir savaşçımız daha gitti daha doğrusu… Başımız sağolsun… E hadi gençlik öyle bakmayın… Bir şeyler yapın… Ya türküler de susarsa? * "Anadolu Bitti... Öldürdünüz onu!" anlamındaki ingilizce cümle ** Dedim ya gençlik cahil… Böyle açıklama yapmak gerek… Ali Ekber Çiçek, bir Türk Halk Müziği duayenidir… Bir çok değerli Türk Halk Müziği çalışmalarında imzası vardır… Halk Müziğimizin en büyük seslerinden ve bağlama üstatlarından birtanesidir… Murat Doğan
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Murat Doğan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |