"Leyla'nın işi naz ve işve; Mecnun'un gözü yaşı çeşme çeşme..." -Fuzuli (Leyla ile Mecnun) |
|
||||||||||
|
döner durur medcezirlerin başıboşluğunda -yüzündeki derin çizgelerde dolaşır zamanın eli- hangi rüzgar alır götürür seni hangi zamansızlık çalar saçlarımı okşayan en sıcak eli -gitme! - kim daha uzaktı yarınlarıma hayalin mi; yoksa yıldızlar mı? ecelin, gözlerine dokunduğu yerde kalır yüreğim karagözlerinde kalır ışıklarım aç ki umutsuz kalmasınlar aç ki savaşmayı bilsinler aç ki bir sen daha yok bu dünyada bu kaçış ki fırtınaya beyaz bayrağı giydirmektir en acısı da sürülmekti varlığından yokluğuna bir kasırga olup /devirir içimdeki her şeyi zamansızlık erken kaybetmenin yıkılmışlığını taşır rüzgar biraz daha yaklaşırken ölüme hangi adımın kaçıncı basamağında durur ayakların -gitme! - ölümün hissedilir soğukluğunda yarım kalan gülüşlerin yapışır dudaklarıma sürgün edilmiş acılarım firari yokluğun hangi yalnızlığı kapatır hangi hasretler demlenir içimde anılarım benden habersiz asılır iplere kurumaya yüz tutmuş/bekleyişlerimi toplarım ağaç diplerinden demirlenen hangi gemi götürecek seni bilinmeyene iskelede sessiz çığlıklarım bağırır avazı çıktığı kadar soluklanmak için tutulur kelimeler bir türlü çıkmayı bilmez alfabeden hiç bu kadar kararmamıştı aydınlık ıslanıyordu kirpikleri güneşin o bile ağlıyordu yokluğuna ölüm konuluyordu bu bilinmezliğin adı -bekle! - hayatın yamacından tutuyorum ellerini hangi aydınlığa sığındıysam şartellerini indirmekte gecikmedi boşalır yüreğime tutamadığım gözyaşlarım yağmur biraz daha fazla dolaşır yanaklarımda bir kar tanesi düşer gözlerine hayatın bedenine düşen toprak kadar gerçekçidir yokluğun -gitme! - adımı koyduğun /güllerinde mi hatırı yoktu yoksa yüzüne aksi vurmuş hilalin ya da birlikte paylaştığımız şiirlerin üzerine düştüğüm gafletinden miydi bu kadar korkum yoksa solmasından mı güneşin oysa binlerce kez katletmiştim ölümü gözlerinde dokunmasın diye yüreğine son bir bakışına yakılmıştı onca mumlar bir yürek sesine hangi arsız çaldı seni ellerimin arasından hangi salıya feda edilmeliydi zamanın hoyrat eli -beni de bekle! - bu belli ki ölümle yalnızlığım arasında bir savaş malubiyetin rövanşı yok ringe attığım havlunun da! hakem mi suçluydu? yoksa hile mi yaptı ecel! ! çekti gözlerini gözlerimden bir damla kan bulaştı düşlerime biletler ellerimden düştü yere yaşanmayacak sandığım bir hayat sahnesinde çok sevdiğin yeşillere sarındın bir karış toprağı tutarken ellerim gözlerini kaybettim ve çok sevdiğim ellerini gitme baba gitme daha /yüreğin olacaktım! GM
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Gülay Morgül, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |