..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Dünyaya geldiğinden, dünyada bulunduğundan, dünyadan gideceğinden hoşnut olan bir kimse görmedim. -Namık Kemal
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Şiir > Aşk ve Romantizm > Banu Aksoylu




1 Şubat 2007
Tuval  
Banu Aksoylu

:BACA:
Koca bir tuval vardı koltuğunun altında, hatta belki biraz zor taşıdığın.. Güçlükle yanıma getirdin, ucundan tuttum, özenle yere koyduk. Çocukça bir hevesle.. Sonra koşa koşa gittin, dudaklarında koca bir tebessümle elinde koca bir poşetle geri geliverdin. İçindekileri çıkarırken gözlerindeki heyacanı, neşeyi ve ümidi görmemek neredeyse imkansızdı. Şaşkınlık içinde seyrettim seni... “bu da nereden çıktı” dediğimi kimse duymadı... Ne yapacağını anlamıştım anlamasına da sana nasıl ayak uyduracağımı bilemiyordum... içimdeki heyacanı dışarı çıkarsam korkar kaçarsın diye, nüfus cüzdanı yaşımın gerektirdiği gibi davransam için daralır, sıkılırsın diye endişe ettim... Sonunda elindeki poşetin içindekileri boşaltmana yardımcı olmaya karar verdim.. boyalar... rengarenk... koca tuvali biz mi boyayacaktık... gücümüz, enerjimiz yetecek miydi.... endişelerimi, yaşımın olması gereken olgunluğun tamamını bırakıp bir kenara; seni gördükçe, duydukça yüzümde beliren tebessümün tadını çıkarmaya karar verip bıdır bıdır bir heyacanla uzattığın eli tutuverdim. Öyle sıkı tuttun ki ellerimi ve öyle bir sıcaklık yaydın ki; tuvalin asla dolmayacağını, boyaların asla bitmeyeceğini düşünmeye basladım...

Uyku tutmayan gözlerim, beynim, ruhum ve bedenim seninle dinleniyordu. Uzun zamandır kafam hiç bir yastıkta bunca rahat etmemişti.

Bir zaman huzurlu renk uyumundan bahsemedim kimseye.. Daha doğrusu koca bir tuvalin üzerinde ellerimiz, yüzümüz boya içinde renklerin arasına karıştığımızı anlatamadım... Nazara inanmazsın sen... ama ben korktum nazar değmesinden...

Gerçek olduğuna, poşetin içinden çıkarıp bana uzattığın renklerin var olduğuna inandım.. O renkleri her gece, çocukluğumda kırmızı rugan pabuçlarımla yatar gibi koynuma alıp uyudum ben... Ve biliyor musun bu deli çocuk yürek uzun zaman bu renkleri, bu kucak dolusu renkli uykuları kimselere dillendiremedi...

Arada yaramaz erkek çocukları gibi astın suratını.. Koyu renkli boyları sıkıştırmaya başladın küçük ellerimin arasına... O zamanlar korku, panik içinde boyaları ellerimden fırlatmaya, telaşla ağız dolusu kelime savurmaya başladım etrafa... Daha yeni başlamıştık renklerin tamamını görmeye.. o koyu renkleri yakıştıramadım tuvalimizin üzerine.. ufak ufak karaltılar yapsakta diğeri elinde koşa koşa gelmişti canlı bir renkle...

Arada şımarık kız çocukları gibi küstüm sana.. ellerim belimde çok bilmiş edalar içinde renkli boyaları fırlattım sağa sola... “en iyi ben savururum” diye bağıra bağıra bir de... Bazen ağacın tepesine çıkıp kırmızı rugan pabuçlarımı kafana fırlattım... Acısa da kafan, koca tebessümünle indirdin ağaçtan beni...

Poşetteki boyalar hangi arada bitti, o koca tuvalin köşesini hangi arada kapkara yaptık tam olarak anlayamadan, bir baktım uzaklardan biri el sallıyor bana... Çoook uzaklardan duyulur duyulmaz bir ses “boya kalmamış” diyor gibi...

Şimdi tuvalin başında kırmızı rugan pabuçlu bir kız var... Elleri, yüzü-gözü hala boya içinde.. Şaşkın, gözleri yaşlı... Bir ayakkabılarına, bir önünde özenle yerleştirilmiş hangi ara karalara büründüğünü bilemediği tuvale bakıyor...



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Banu Aksoylu kimdir?

Duygu kirliliğinden yorgun düsmüs biri. . .


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Banu Aksoylu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.