..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bir sanatçı başarısız olamaz; sanatçı olabilmek bir başarıdır. -Charles Horton Cooley
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > İnceleme > Tarihe Yön Verenler > Kadir Depsen




25 Haziran 2007
Ya İstiklal Ya Ölüm  
KURTULUŞ SAVAŞI

Kadir Depsen


Herkes için hazırlamış olduğum Ya İstiklal Ya Ölüm - Kurtuluş Savaşı isimli kitabımdan bir alıntıdır. Türk Ulusu'nun şu günlerde ihtiyacı olan milli birlik ve beraberliğin temeli olsun. Bu kitapta milli mücadele yıllarında çekilen sıkıntıları dile getirmeye gayret ettim. Destek vereceğinize eminim.


:CBJG:
YA İSTİKLAL! YA ÖLÜM!
KURTULUŞ SAVAŞI
(1919-1922)

Kurtuluş Savaşı; vatanın bütünlüğünü korumak ve kollamak, milli egemenliğe temel olan, tam bağımsız Türk Devleti oluşturmak için yurt genelindeki bütün vatan severlerle girişilen, bir savaştır. Kurtuluş Savaşı; sadece bir milletin kurtuluşu gibi görülmelidir. Cumhuriyetin temel taşlarını oluşturan ilk halkadır. Osmanlı Devleti’ni tamamen ortandan kaldıracak olan ve Türklere yaşam hakkı tanımayan Mondros Ateşkes Antlaşması (30 Ekim 1918) ile elleri kolların bağlanmış yüce Türk Ulusu’nun ölüm kalım savaşıdır.

KURTULUŞ SAVAŞI ÖNCESİ DURUM:

     Osmanlı Devleti, I. Dünya Savaşı’ndan ağır bir yeniliyle ayrılmıştı. 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşmasıyla, Anadolu’nun ve Trakya’nın bütün toprakları işgal edebilecek durumda düşmüştü.
     
Osmanlı Devleti ile itilaf Devletleri arasında Limni adasının Mondros Limanında imzalanan ateşkes antlaşmasının şartları çok ağırdı. Bir nevi Osmanlı Devleti’ni kendi elleriyle itilaf devletlerine altın tepside gibiydi.

Bahriye Nazırı Hüseyin Rauf Orbay’ın Başkanlığı’nı yaptığı Osmanlı Heyeti ile İngiliz Amiral Calthorp’un Başkanı olduğu İtilaf Devletleri Heyeti arasında imzalanan Mondros Mütarekesi ile silahlı çatışma sona ermiştir. I. Dünya Savaşı’nı bitiren bu antlaşma aslında çok ağır şartlar taşıyordu. Mondros Mütarekesi aslında Osmanlı Devleti’nin yıkılışını öngörmekte; itilaf devletleri’ne Osmanlı İmparatorluğu’nun herhangi bir bölgesine, güvenliklerini tehdit edecek bir durum nedeni ile işgal hakkını tanımakta idi.
     
İstanbul Hükümeti ise bu maddelerin ileride yapılacak başka görüşmelerle koşulların daha hafifletilebileceğini sanıyordu.

     25 maddelik Mondros Ateşkes Antlaşması’nın temel hükümleri şöyleydi.

1- Çanakkale ve İstanbul Boğazlarının açılması, Karadeniz’e serbestçe geçişin temini ve Çanakkale ve Karadeniz istihkamlarının İtilaf Devletleri tarafından işgali sağlanacaktır.

2- Osmanlı sularındaki bütün torpil tarlaları ile torpido ve kovan mevzilerinin yerleri gösterilecek ve bunları taramak ve kaldırmak için yardım edilecektir.

3- Karadeniz’deki torpiller hakkında bilgi verilecektir.

4- İtilaf Devletlerinin bütün esirleri ile Ermeni esirleri kayıtsız şartsız İstanbul’da teslim olunacaktır.

5- Hudutların korunması ve iç asayişin temini dışında, Osmanlı ordusu derhal terhis edilecektir.

6- Osmanlı harp gemileri teslim olup, gösterilecek Osmanlı limanlarında gözaltında bulundurulacaktır.

7- İtilaf Devletleri, güvenliklerini tehdit edecek bir durumun ortaya çıkması halinde herhangi bir stratejik yeri işgal etme hakkına sahip olacaktır.

8- Osmanlı demiryollarından İtilaf Devletleri istifade edecekler ve Osmanlı ticaret gemileri onların hizmetinde bulundurulacaktır.

9- İtilaf Devletleri, Osmanlı tersane ve limanlarındaki vasıtalardan istifade sağlayacaktır.

10- Toros Tünelleri, İtilaf Devletleri tarafından işgal olunacaktır.

11- İran içlerinde ve Kafkasya’da bulunan Osmanlı kuvvetleri, işgal ettikleri yerlerden geri çekilecekler.

12- Hükümet haberleşmesi dışında, telsiz, telgraf ve kabloların denetimi, İtilaf Devletlerine geçecektir.

13- Askeri, ticari ve denizle ilgili madde ve malzemelerin tahribi önlenecektir.

14- İtilaf Devletleri kömür, mazot ve yağ maddelerini Türkiye’den temin edeceklerdir.(Bu maddelerden hiç biri ihraç olunmayacaktır.)

15- Bütün demiryolları, İtilaf Devletleri’nin zabıtası tarafından kontrol altına alınacaktır.

16- Hicaz, Asir, Yemen, Suriye ve Irak’taki kuvvetler en yakın İtilaf Devletleri’nin kumandanlarına teslim olunacaktır.

17- Trablus ve Bingazi’deki Osmanlı subayları en yakın İtalyan garnizonuna teslim olacaktır.

18- Trablus ve Bingazi’de Osmanlı işgali altında bulunan limanlar İtalyanlara teslim olunacaktır.

19- Asker ve sivil Alman ve Avusturya uyruğu, bir ay zarfında Osmanlı topraklarını terk edeceklerdir.

20- Gerek askeri teçhizatın teslimine, gerek Osmanlı Ordusunun terhisine ve gerekse nakil vasıtalarının İtilaf Devletleri’ne teslimine dair verilecek herhangi bir emir, derhal yerine getirilecektir.

21- İtilaf Devletleri adına bir üye, iaşe nezaretinde çalışacak bu devletlerin ihtiyaçlarını temin edecek ve isteyeceği her bilgi kendisine verilecektir.

22- Osmanlı harp esirleri, İtilaf Devletleri’nin nezdinde kalacaktır.

23- Osmanlı Hükümeti, merkezi devletlerle bütün ilişkilerini kesecektir.

24- Altı vilayet adı verilen yerlerde bir kargaşalık olursa, vilayetlerin herhangi bir kısmının işgali hakkını İtilaf Devletleri haiz bulunacaktır.

25- Müttefiklerle Osmanlı Devleti arasındaki savaş, 1918 yılı Ekim ayının 31 günü mahalli saat ile öğle zamanı sona erecektir.

Mondros Ateşkes Antlaşması’nın hemen ardından işgalciler yurdun çeşitli yerlerini işgal etmeye başlamışlardı. Bunun gerekçesi olarak 7. Maddedeki İtilaf Devletleri güvenliğini tehdit edebilecek her yeri zaptedebilirdi. Sürekli bunlar bahane ediliyordu.
     
Boğazlar İngilizlerin ellerine geçmişti. Kontrol tamamen İngilizlerdeydi. Ayrıca Çanakkale, Musul, Batum, Antep, Konya, Maraş, Samsun, Bilecik, Merzifon, Urla ve Kars’ı da işgal etmişlerdi.
     
Fransızlar da boş durmayıp, Trakya’daki bütün demiryollarının istasyonlarıyla, Dörtyol, Mersin, Adana ve Afyon İstasyonlarını ele geçirerek işgal ettiler.
     
İtalyanlar ise, Güney ve Güney-Batı bölgelerindeki yerleri işgal etmişlerdi. Antalya, Kuşadası, Bodrum, Fethiye ve Marmaris gibi yerleri işgal etmişlerdir. Daha sonraki günlerde Güney de bazı bölgeleri İngilizler Fransızlara bırakmışlardı.
     
Anadolu’da Doğu Anadolu illerinden 6 tanesi Ermenilere bırakılacaktı. Kozan, Osmaniye, Mersin ve Adana illeri Fransızlar ile birlikte Ermeni çeteleri işgal ettiler.
     
Yunanlılar, İngiliz, Amerikan ve Fransız gemileriyle 15 Mayıs 1919’da İzmir’i işgal etmeye başladı. Kurtuluş Savaşı’nın başlangıcı olarak kabul edilen gün, Efzun Alayı askerlerine tek başına ilk kurşunu sıktı. Türk direnişinin semboli haline geldi. Efzun Alayı’nın sancağını taşıyan teğmene sıkılan tek kurşunla öldüren Hasan Tahsin, mermisi tükenene kadar arka arkaya ateş etti. Telaşlanan Efzun Alayı toplu bir saldırı olduğunu düşünerek ağır makineli tüfeklerle ve gemiden açılan ateş sonucunda; Hasan Tahsin 31 yaşında orada şehit oldu.
     
Yunan Ordusu 3 kanaldan Ege Bölgesi’ni işgal etmeye başladı. Padişahın ve Osmanlı Hükümeti’nin duyarsız ve korkak davranışları sebebiyle yapılan bu işgallere sadece seyirci kalmışlardır.
     
Batıda bu işgaller olduğu sırada, Kuva-i Milliye Güneydoğu Anadolu’da Fransızlara ve Ege’nin iç bölgelerinde Yunanlılara silahlı direniş göstermişlerdir.
     
Yerel sivil örgütlenmelerden oluşan Kuva-i Milliye zamanla yurdun her bölgesine yayılmanın sinyallerini orada vermeye başlamışlardır.
     
Mustafa Kemal Paşa şu sözleriyle Kuva-i Milliye’yi anlatmıştır.

“Hükümet merkezi, düşmanların şiddetli çemberi içindeydi. Siyasal ve askerî bir çember vardı. İşte böyle bir çember içinde yurdu savunacak, ulusun ve devletin bağımsızlığını koruyacak kuvvetlere emrediyorlardı. Bu biçimde yapılan emirlerle, devlet ve ulusun araçları temel görevlerini yapamıyorlardı. Yapamazlardı da. Bu araçları savunmanın birincisi olan ordu da, 'ordu' adını korumakla birlikte, elbette temel görevini yerine getirmekten yoksundu. İşte bunun içindir ki yurdu savunmak ve korumak olan temel görevi yerine getirmek, doğrudan doğruya, ulusun kendisine kalıyor. Buna kuva-yi milliye diyoruz...”



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Kadir Depsen kimdir?

Atatürk'ün ilke ve inkilaplarından vazgeçilemez.

Etkilendiği Yazarlar:
Ya İstiklal Ya Ölüm-Kurtuluş Savaşı, Atatürk'ün İzinde


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Kadir Depsen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.