Yağan yağmur altında yıkanmak istercesine ağır ağır yürüyen, uzun boylu kirli sakallı, yakışıklı esmer genç, onu yağmurdan koruyan uzun paltosunu üzerinden atmak istercesine yolda yürüyordu. Ruhundaki entrikalı kavga ve gurur çatık kaşlarına, pişmanlıklar gözlerine, sevgi, her an akmaya hazır göz yaşlarına yansımıştı. Bir anda ne geldiyse aklına geriye dönüp yağmurla savaşırcasına hızlı hızlı yürümeye başladı. Yağmurdan daha hızlı aklından geçen düşünceler ayağına takılmasına rağmen hızını kesmiyordu.
Tek katlı içinde çeşit çeşit bitki ve gül olan bahçeli evin önünde durdu. Bir an tereddüt etmesine rağmen içeri girip evin kapısının önünde bekledi. Zili çalmaya daha karar vermemişti. Biraz durduktan sonra etrafına bakındı. Gözleri bir an yağmura karşı dik durmaya çalışan kırmızı güle ilişti. İşte o an akmaya hazır gözyaşı yağmurla beraber akıp gitti. Genç adam o an saçlarından süzülen yağmuru ve vücudunun tüm ıslaklığını fark etti. Dönüp zili çaldı. Biraz bekledikten sonra düz sarı saçlı, yeşil gözlü, genç güzel bayan kapıyı açtı. Genç kız şaşkınlıkla beraber göstermek istememesine rağmen sevgiyle adama baktı. Genç adam tüm sevgiyle bakışlarına karşılık verdi. “beni terk etmene rağmen sana bir tek şey söyleyeceğim” dedi. ve ağzından şu kelimeler döküldü “seni seviyorum ama sadece seviyorum…”dedikten sonra geriye dönüp ağır ağır adımlarla ve aynı yüz ifadesiyle yoluna devam etti