Her gün yeniden doğmalı. -Yunus Emre |
|
||||||||||
|
Herbiri yürüyen bir masal obur tavuklarımız ve naftalin kokardı yorganımız,yastığımız Annem.. Sen gittiğinden beri, bir ben yaşıyor bende köpek gibi yalnız,köpek gibi arsız.. Kireçli duvarlarımıza ne zaman değsem üzerim toz olurdu Her öğleden sonra sanayağlı ekmek yapardın üzerine toz şeker ekerek Annem,senin gidişini almıyor aklım Yaşıyorum evet,hergece tonlarca acıyı öğüterek. Topukların çatlamıştı koşturup çırpınmaktan Maltızı yaktığında dünya güzeli gülerdin kucak dolusu Herşeyi yalnız bırakıp gittin Tüm düşlerim sensiz hepsi kusmuk kokusu Dut ağacımız vardı arka bahçemizde Dutlar dökülürdü her yaz avuç avuç ve obur tavuklarımız yarışırdı dutları yemek için Annem.. içimde kocaman bir yanıksın şimdi Bir kaza,bir intihar,bir ihmal bekliyorum Senin yanına gelmek için Tahta parmaklıklı balkonumuzda çay içmeni renkli orlonlardan küçük kirazlar örmeni özlüyorum Obur tavuklarımız bile işitahtan kesildi sen gideli Uzun saçlarımı tarayıp örmeni özlüyorum. Evdeki ayak seslerin yok artık annem Mavi gecekondumuz ıssız,sessiz,terkedilmiş Sardunyalarımız soldu Patiskaları kim işleyecek şimdi sabırla Ah annem.. Ne olur sen de beni hatırla Elimden tutup parka götür beni torbamızda bir şişe su ve sanayağlı ekmekler Yokluğun bir ayı pençesi gibi yardı yüreğimi Annem.. Son bir kez daha sarsaydın bedenimi Bir battaniye içinde girdiğin hastaneden Bir tabut içinde çıkardım seni Dünyalara sığdıramazdım hani ben seni 2 metre bir yere bıraktım seni Vita yağı kutularına dikilmiş sardunyalarımız vardı bizim Siyah beyaz televizyonumuzda Ayhan Işık'ı izlerdik Çekirdek çitlerdik tek kanallı televizyonun tekelinde Annem.. Öyle bir boyuta geçtim ki artık Acı çekmenin çoooook ötesinde Demir bir leblebiyi öğütmeye çalışıyorum Mavi gecekondumuz yıkıldı, dut ağacımız kesildi Obur tavuklarımızla çoktan ladesler çekişildi ve kimse maltız yakmıyor artık. Sanayağlı ekmek de yemiyorum artık,yiyemem boğazıma takılır. Annem.. Eteğinin yürüken çıkardığı hışırtıyı bile özlüyorum Her zaman ters dönmüş çoraplarını Al al olmuş yanaklarını,mürdüm çekirdeği dudaklarını özlüyorum. Koca bir tencerede kaynattığın şehriye çorbasını ben uyumadan önce anlattığın domdom böcek masalını... Sen, mutlluluğumu da alıp giden en güzel hırsız Sen gittiğinden beri bir ben yaşıyor bende köpek gibi yalnız,köpek gibi arsız..
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © macide özcan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |