Milyonlarca farklý ses vardý yeryüzünde ve herkes bir sese aþýktý zamanla saðýr olacaðýný bilmeden.Ýþte o an gelince dilini ýsýrýp koparanlar,parmaklarýný gözlerine sokup kör edenler vardý bu þehirde.Oysa hepsinde birbirine benziyordu baþlangýçlar...Evvel yüreklerdeki tarlaya atýlan çuval çuval tohumlar,sonra o tohumlara hayat verebilmek için harcanan çabalar.Unutulan bir þey vardý;hiçbir þey yoktan var edilemezdi ve aslýnda insanlar kendi hayatlarýndan çaldýklarýný ekiyordu tarlalara.Bir yalancý güneþ peþine kar,fýrtýna,boran...O kadar çuvaldan geriye bir kucak dolusu umut kalýrdý ve taþýnýrdý taþ dibeklere.Öðütülürdü deðirmen taþlarýnda,toz olup uçardý çoðu rüzgarla,elde kalansa bir avuçluk umut taþý taþýyabildiðin kadar ceplerinde.Beden ,beyinle kalbin zýtlaþýp çekiþmesine sahne olurdu ve bu zýtlaþmanýn dozu artýnca gurur girerdi devreye aralarýný yumuþatmak için.Gün gelir bir demliðin içine boþaltýlýrdý ceplerdeki umutlar ve demlenirdi gözyaþlarýyla kaynatýlýp.Bir bardak ikram edilecek kimse bulunamayýnca soðurdu ve dökülürdü nasýl kazanýldýðýna bakýlmadan çöpe.Ne kadar zordu aslýnda yýllarca tohum toplayýp bir tarla yaratmak,binbir heyecanla ekip bir avuç umutla geriye dönmek sonunda onu da ziyan etmek.Yürek gözardý ederken beynin tavsiyelerini hep kaybederdi,gücü kalmazdý artýk ne tarla yaratmaya ne de umutlarý bir demliðe doldurup yarýnlara sýcak taþýmaya.Hala pes etmezdi,ama teklemeye baþlardý yorgunluðun kaybetmenin acýsýyla ve kýsalýrdý günler,yürek anladýðýndaysa çok geç olurdu çünkü suistimallerle gelirdi suikastler.