Hayat karmaşası,gelecek kaygısı veya zenginliğin verdiği bir kendini unutmuşluk.Hepsi çevremizde değil mi?Kimine bakıyoruz bir seyyar satıcı.Sadece bugün yapacağı satışı değil,bugün satsam yarın ne yapacağım korkusu.Bir yandan da çok zengin ve artık herşeye küçücük yaşta sahip olmuş ve şımarık gençlik.Sakın yanlış anlaşılmasın her zengin ya da geçim derdinde olanlara söylemiyorum sadece çevremde gördüğüm insanlardan bahsediyorum.Yaşadığımız yere göre olan hayat şartları ve zorluklar.Parası olmayanın çaldığı,menfaat düşkünü insanların giderek çoğaldığı ve insanı insanlığından çıkaran şeylerin olduğu dünyada yaşıyoruz.Ve bir gün bilimadamı çıkıp buzulların eridiğini,dünyanın sonunun yaklaştığını söylüyor.Bizlerde aman şöyle yapalım aman böyle yapalım da ''YOK OLMAYALIM,ÇOCUKLARIMIZA GÜZEL BİR DÜNYA BIRAKALIM''diye didinip duruyoruz.Ama farkında olmadığımız bir şey var.O da ''KÜRESEL İNSAN ERİMESİ''.Bu erime yüzyıllardır var.Ve bunun çaresi bilimadamlarında değil,ailede başlayıp okulda devam edecek bir süreç.Hergün cinayet haberleri,gasp olayları,savaşlarda binlerce insanın ölmesine çare bulacağımıza buzulların erimesiyle uğraşıyoruz.Bizde ki bu erime olmasa zaten buzul erimesi diye bir şey kalmayacak ki.Asıl sorunu çözmek yerine ayrıntılara takılmaktır bütün dünyalının yaptığı.İçimizdeki erime,içimizdeki kara delik öyle bir hale geldi ki zaten dünyayı yüzyıllardır yaşanmaz hale getirmiş durumda.Eğer içimizdeki erimeyi durduramayacaksak çocuklarımızn,torunlarımızın da bu pis dünyada yaşamasına gerek yok.Erime durmayacaksa bir an önce yok olsun bu dünya.En azından çocuklarımız,torunlarımıza kötü bir gelecek bırakmak yerine hiçbir şey bırakmamamış oluruz.