..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Hayranlığı o dereceye vardı ki; yere düştü ve kendinden geçti." -Fuzuli (Leyla ile Mecnun)
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Beklenmedik > Kerem Yüce




16 Temmuz 2008
Yaralandığını Zanneden Avcı  
Kerem Yüce
Yaralanmıştı;beklemediği bir anda gelen telefon ve karşısındaki ses ona şuana kadar tatmadığı bir yarayı tattırmıştı.Artık sevmediğini söylüyordu karşısındaki ses ve böyle bitmesi gerektiğini,son sözse ''herşey için teşekkür ederim'' olmuştu.Bu onun ayrılıktan aldığı ilk darbeydi,kabullenemedi ama tek bir kelime de düşmedi dudaklarından.Çünkü böyle bir anda ne diyeceğini hiç bilmiyordu.Telefonu kapattı ve kapatmasıyla duvara fırlatması bir olmuştu.Çöküp kaldığı koltuğunda öfkeyle karışık gözyaşları süzülüyordu gözlerinden.


:BECF:
Yaralanmıştı;beklemediği bir anda gelen telefon ve karşısındaki ses ona şuana kadar tatmadığı bir yarayı tattırmıştı.Artık sevmediğini söylüyordu karşısındaki ses ve böyle bitmesi gerektiğini,son sözse ''herşey için teşekkür ederim'' olmuştu.Bu onun ayrılıktan aldığı ilk darbeydi,kabullenemedi ama tek bir kelime de düşmedi dudaklarından.Çünkü böyle bir anda ne diyeceğini hiç bilmiyordu.Telefonu kapattı ve kapatmasıyla duvara fırlatması bir olmuştu.Çöküp kaldığı koltuğunda öfkeyle karışık gözyaşları süzülüyordu gözlerinden.''Değmezmiş,etrafımdakiler çok haklıymış'' diye kendini avutup unutmaya çalıştıkça daha da çok hatırlanırdı unutulmak istenen insan,ona da aynısı oldu.İki gün geçmişti ama hala aynı yerdeydi;aynı öfkeyle sarsılıp gözyaşları döküyordu.Farklı,bugüne kadar yapmadığı birşey yaparsa herşeyi unutacağına inandırmıştı kendini.O esnada televizyonda gördüğü belgesel beyninde yeni bir düşünce oluşturmuştu.Hem tanıdıklarıyla karşılaşmayacak,bu karşılaşmada kimse onu hatırlatacak soruyu sormayacak hem de beyninde patlayan o acı kahkahadan kurtulacaktı.Hemen odasına çıkıp valizini topladı,dedesinden kalan av tüfeğini duvardan indirip temizleyip omuzuna taktı.Yola çıkma zamanı gelmişti.Bu yolculukta bahçelerindeki Pen adlı köpeği ona eşlik edecek ve kıştan kışa uğradıkları dağ evine yerleşeceklerdi.Yola çıktılar,dağ eteklerine vardıklarında ilk işi Pen'le birlikte ormanın içine girmek olmuştu.Avlanacaktı,avlanırken artan adrenalininde boğulup herşeyi unutacak ve yeni bir sayfa açacaktı hayatın içinde.Gökyüzünde iki kuşun dans eder gibi yanyana uçtuğunu gördü ve doğrulttu tüfeğini gökyüzüne.O ağaçlardan sekip ormanın yamaçlarında patlayan sesin ardından Pen hızlıca koşmaya başladı ve bir süre sonra Pen ağzının arasında bir kuşla geldi ama henüz canlıydı,üstelik siyah çizgili gövdesinde ne bir kan lekesi ne de bir saçma deliği yoktu.Şaşırmıştı;Pen'in yerde gördüğü ilk kuşun üstüne saldırdığını ve alıp geldiğini düşündü ve ormanın içine doğru ilerledi çünkü o kuşlardan birini vurduğunu görmüştü.Dikkatli dikkatli sağına soluna bakıyordu ufak adımlarla ilerlerken.Gerçekten de başka bir kuş görünmüyordu etrafta,arkasını döndü henüz bir iki adım atmıştı ki sağ elinin üzerinden sıcak birşeyin parmaklarına doğru süzüldüğünü hissetti.Bu kandı,çalıların arasından geçerken dikenli bir bitkinin elini yırtmış olabileceğini düşündü.Önce sağ elini inceledi ve sonra diğer elindeki kuşu yere bırakıp sol elini...İki elinde de hiçbir çizik,yaralanma izi yoktu.Başını havaya doğru kaldırdığında gerçekle karşılaştı.Biraz önce vurduğu kuş yaralanmış bir şekilde dalların arasındaydı ve o kan lekesinin sebebini ararken yere bıraktığı diğer kuş ta uçup yaralı kuşun hemen yanına konmuştu.Kendi ayrılığında öfkeyle taşan gözyaşları bu sefer sebep olduğu bir ayrılık için acıyla taşıyordu gözlerinden.Hatasını anlamıştı ve o artık kuşun ölmemesi için dua ediyordu.Ağaca tırmanıp yaralı kuşa ulaştı,biraz önce bıraktığı kuşsa acı haykırışlarla tepelerinde uçuyordu.Eve geldiler;neyseki kanadından vurulmuştu şanslı olduğunu hissetti ve yaralı kuşun kanadına pansuman yapmaya başladı.
Bir hafta olmuştu;her gün pansuman yapıyor sabahları uyanır uyanmaz yaraladığı kuşun yanına gidip kanadının durumuna bakıyordu.Onuncu günün sabahı kanat sesleriyle uyandı.İyileşmişti ve kanat çırpıyordu,hiç bir sabah bu kadar keyifli kalktığını hatırlamıyordu.O kadar sevinçliydi ki hatasını telafi edebilmenin verdiği o keyifle mutluluk şarkıları söylüyordu.İyileşen kuşu avuçlarının arasına alıp bir öpücük kondurdu gagasının üstüne.Bu öpücük yaptığı büyük hatayı affettirebilmek içindi.Kapıya doğru yaklaştı ve aralayıp balkona çıktı.Artık uçma vaktiydi,son kez gözlerine baktı,özgürlüğün parıltısı yaraları iyileşen kuşun gözlerine çoktan yansımıştı.Tam bırakmak üzere avuçlarını gevşetmişti ki ilerideki çatının üstünden gelen kanat sesleriyle irkildi.Bu oydu;vurduğu kuşu kamufle etmek için kendini feda eden,siyah çizgili kuştu.Demek ki günlerdir o ilerideki çatının üstünde nöbet tutup beklemekteydi.Her şeyi unutmak için çıktığı bu yolculukta herşeyi yeniden hatırlamıştı ama bu defa gülümseyerek.Sevgisinin gerçek karşılığı olan adresi doğru tutturamadığını anlamıştı.Elindeki kuşu bırakmasıyla o iki kuş yine yanyana geldi.Öyle güzel uçup gidiyorlardı ki ilk gördüğü günde olduğu gibi dans edercesine,yanyana.İçeri girdi valizini topladı eve dönme vakti gelmişti.Kaçmasına gerek olmadığını düşündü.Ne kadar yara aldığının ve çevresinin onu hatırlatmasıyla çekeceği acının çok küçük olduğunu bir kuşun sayesinde farketmişti.Dönemliydi;sevgisinin gerçek karşılığı olan adresi arayıp bulmalıydı çünkü hem yaralayan hem de yaralanan acı çekiyordu ve bir o kadar da yaraları sarmak için ümitsizce bekleyenler..İnsanın aldığı yaralardan çok karşısındakinde açtığı yaralar canını acıtırdı ve bu yüzden insan korkularından,hayal kırıklarından kaçtığını düşünürken aslında hep kendisinden kaçar hep kendisini yaralardı...

.Eleştiriler & Yorumlar

:: Kendi Hayatımı Bulduğum Bir Öykü
Gönderen: Özgür / , Türkiye
25 Temmuz 2008
Merhaba, Ne deyim size? O telefonun aynısı bana da açıldığı için kendi hayatımı o kadar buldum ki bu öykü de. Bir çıkış yolu arayan biri olarak bu öykünün hayatımı değiştireceğine inanıyorum. Gelelim şu ufak hataya. "Hatasını anlamış ve o kuşun ölmemesi için dua ediyordu." cümlesi bağlı cümle olduğu için fiillerdeki zaman eklerinin birbiriyle örtüşmesi gerekir. Çok büyük bir hata değil belki, ama öykünüzü daha hoş bir hale getirir. Kaleminize sağlık.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın beklenmedik kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bir Hayallik Boşluk Yok
Unutsa Tanrı Günahlarımı Gelecektin
Kelebek Misali Hayatlar
Mor Beyaz Çiğdem Tarlaları
Suistimallerle Gelirdi Suikastler
Yarım Mutluluklar
Ters Esen Rüzgar
Derinlerde Yaşıyordu Kaybedenler
Onun Yaşadığını Ona Anlatıyordum

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
İstasyon Hikayeleri
Ölümün Getirdiği Mektup
Çok Erken Gittin Yüreğimden
Adını Firar Koydum,istanbul İse Senin Yanında...
Avuntudur Bu Yazı Tüm Sevenlere
Aslında Hep Ayrıydık
Seni Sevdiğime de Pişman Olmak İstiyorum Sevgili
Yeni Bir Dille Merhaba
Ben Bir Ağlasam Kaybederdi Deniz Rengini
Bir Cesedin Elini Tutuyorsun

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Sağır Duvarlarımsın [Şiir]
Deniz Olsun Tüm Sevdiklerimin Adı [Şiir]
Dört Harften Bakardım Sana [Şiir]
Gölgen Gezinmekte Hala İçimde [Şiir]
Kendi Celladım Oluyorum Seni Düşündükçe [Şiir]
Ayrılık Tüm İstasyonları Tek Tek Dolaşmış [Şiir]
Güneş Olup Dokunma Perdelerime [Şiir]
Bir Güneş Yürümekte [Şiir]
Saf Tutuyordu Oda [Şiir]
Fırıncı Çocuk [Şiir]


Kerem Yüce kimdir?

Yazmak,düşünmek gibidir;kağıdı kaleme değdirmen yeterlidir bazen ve akıp gider harfler bir gölün üstünde giden sıralı kuğular gibi. Gözünü açtığında okyanuslara açılmış,türlü balıkların bahçesine misafir olmuştur o kuğular. . . Ama öyle bir an gelir ki;kıpırdamaz kalem,bileğini sıkıca tutar sanki bir el. . . Bir yazarın tıkanması hiçbir şeye benzemez. Tıkanan lavaboyu açarsın,logarın altına yetişir vidanjörler,trafikte yardıma koşar emniyet şeridi,fakat yazarla kelimelerin arasındaki o duvar kalkmadıkça bitmez tıkanıklar. Bir çocuğun topunun dikenli tellerle çevrili bahçeye kaçması gibi. Tek sorun zamanın akışını beklerken fırtınanın dalgaları harekete geçirebilme ihtimalidir. İnatla beklenir o tellerin etrafında,aşılmaya çalışılmaz duvarlar. Bilmektedir yazar uygun bir zamanın olduğunu ve o zamanda bahçenin sahibinin çıkıp geleceğini. Çünkü kendi özgürlüğüne kavuşurken başka özgürlükleri yok etmek üzerine kurulu değildir yazarın felsefesi. . . Ve doğru zamanı yakaladığında başlar fırtına,sörf tahtasının üstündeymiş gibi dans edilir dalgalarla,çözülür beyindeki zincirler,kanat çırpar en beyaz kuşlar saçlarının üstünde. Böyledir yazmak bir yazar için;ekmek gibi,su gibi vazgeçilmez, havadaki gizli kelimeleri nefesle çekmek gibi ciğerlerine. . .

Etkilendiği Yazarlar:
Cezmi ERSÖZ,Nazım Hikmet RAN,Can YÜCEL,Ümit Yaşar OĞUZCAN,Edip CANSEVER,Özdemir ASAF,Ahmed ARİF,Cemal SÜREYYA


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Kerem Yüce, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.