Materyalist bir dünyada yaşıyoruz, ve ben de materyalist bir kızım -Madonna |
|
||||||||||
|
Dil, din, sanat, tarih, vatan, devlet, hukuk, iktisat, örf-âdet gibi bir kültür değeridir. Bu değer iyi anlaşılmalı ve yerinde korunmalıdır. Eğitim ailede başlar. Okul ve çevre ile biçimlenir. Hatta denilebilir ki en büyük mesuliyet öğretmenlere düşmektedir. “Öğretmenler! Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır” düsturuyla harekete geçen her öğretmen muvaffakiyete erecektir. Her öğretmen, öğrenciye önce ilim ahlâkını vermeli, ardından uzman olduğu dalla ilgili bilgileri nakletmelidir. Zeminsiz bir yolda, yalpalaya yalpalaya (şuûrsuzca) ilerlemeye çalışan öğrenci -daha geniş manada yeni nesil- gün gelir nerede ne yapacağını bilmeyen fertler olarak karşımıza çıkar. Pekâlâ, bu tabloyu oluşturan sebepler düşünüldüğünde açıklama olarak karşımıza ömrünü Türkçeye, Türk kültürüne adamış bir şahsiyet, Sâmiha Ayverdi çıkar. Dinleyelim: "Tarihin doğru konuşan dudağı bütün âvâzı ile seslenmektedir. Duyalım.. Binlerce yıllık Türk tarihinin feryatlarına artık kulaklarımızı tıkamaktan vazgeçip emrince yolumuzu doğrultup kendi kendimizi tahrip ve imhâ gafletinden kurtulalım. Zira bu fırsat, son fırsattır." Teknoloji ve Dil Bir millet eğer uyanıksa, azim içerisindeyse, kendi geleneğini diğer milletlere duyurma çabası içinde olur. Burada asimile kavramı, şimdiye kadar kurulan Türk devletleri için hiçbir surette geçerli değildir. Bu minvalde; bir ülkedeki insanların çalışıp, yeni sanatlar ortaya koymaları gerekmektedir. Burada hurafe, önyargı gibi kişileri sınırlandırıcı kavramlara yer verilmemelidir. Böylece vücuda getirilen teknolojik eserler ve aletler, çıktığı ülkenin imzasını taşıyacak, uluslar arası oturumlarda kendi mührünü de basmış olacaktır. Ülkemizde kullanılan özellikle cep telefonu, beyaz eşya, bilgisayar ve bilgisayar parçaları yabancı kökenli isimlere sahipler. Hiçbir millet veya topluluk yoktur ki başka toplumlardan kelime ve kültür alış verişi yapmamış olsun. Bu tabiidir, fakat asıl konuşulan dilin yapısı her türlü tehdide karşı muhkem olmalıdır. Diğer dillerden alınan kelimelerin belirli bir “dil gümrüğü”nden geçmesi gerekmektedir. Bu, Türk halkının dilimize giren kelimeleri özümsemesi, ona kendi “ses mimarisini” vermesi anlamına gelir. Dolayısıyla dil öyle bir varlıktır ki, sosyal bilimlerin yanında fen bilimlerini de çok yakından ilgilendirmektedir. Bununla beraber; • Okullarımızda verilen Türkçe derslerinin ders saatleri artırılmalı, bu konularda toplantılar sıklaştırılmalıdır. • İzlenilen televizyon programlarına dikkat edilmelidir. • Arkadaş ortamlarına dikkat edilmelidir. • Öğretmenlerin okul içindeki özverisini okul dışına da sürdürmeleri gerekmektedir. • Okulda öğretilen Türkçenin dışında, okul çevresinde de milli dilinin yapısını ve Türk dilinin tarihinin derinliği ve inceliği hakkında sunumlar yapılmalıdır. . Öğretmen (özellikle Türkçe öğretmenleri) öğrencilerin psikolojik yapısını iyi tahlil etmeli ve buna uygun hareket etmelidir. Eğer öğretmen bu konuda yetersizse, kendini yetiştirecek faaliyetlerde bulunmalıdır. • Türk dilini zevkli ve alımlı şekle getirmenin yolları aranmalıdır. (Ülkemizde yıllık kitap okuma süresi kişi başına dört (4) saniyedir. Japonya’da bu rakam yirmi dört (24) dakikaya çıkmaktadır. Gazete satış miktarı da bunun gibidir.) • Türk dili üzerindeki tehdit unsurlarını iyi teşhis etmeli ve bunların önü kesilmeli, olayın vehâmeti herkesçe anlaşılmalıdır. Merhum Muharrem Ergin hocamızın “Türkçedeki bozulma, yabancılaşma ve bunun çözüm yolları” başlıklı yazısına kulak verelim: "Dili sevmek, dile saygı duymak, onun kanunlarına hürmet etmek, onun yapısına aykırı davranışlara kapılmamak, onu içten ve dıştan gelecek yabancı tesirlerden ve zorlamalardan korumak, onun tabii gelişme yolunu, zaman içindeki tarihî seyrini açık tutmak demektir." Çok yüzeysel ve ana başlılar hâlinde verdiğimiz bu bilgilerin yol göstereceğini umarız. “Türkçe soylu bir dildir.” (Tahsin Banguoğlu)
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Muhittin Turan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |