..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Anlamak beğenmenin başlangıcıdır. -Spinoza
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Günlük Olaylar > Kıymet OCAK




24 Nisan 2009
Sincan Dikeni  
Kıymet OCAK
Anlaşılmak dilegiyle


:BCCE:
Yazar Engin
Monday, 02 March 2009
Küreselleşmeyle beraber ülkelerin tarihsel süreçlerini eş zamanlı ele aldığımız da zor ve karışık bir tabloyla karşılaşırız. Ekonomik kaygılarla hareket edilip, dini duygular kullanılarak harekete geçirilen güçler büyük savaşlara neden olurken, ülkeler savunma sanayi gibi bir alanda silah açısından çeşitletmeye sevk edilmiştir.

M.Ö 100’lere kadar yüzeysel bir araştırma yapıldığında para ve hükmetme hırsı, ilahi dinlerin kitaplarının ve emirlerinin içeriklerinin değiştirilmesi sonucunu doğurmuştur.

Sonun başlangıcında hayli yol almış kat etmiş dünya için Filistin-İsrail savaşı ya da İsrail’in yaptığı soykırım demekle doğru ifadeyi bulacağımız süreçte, öncesi olmakla beraber 1897 yılına gidelim. Bu tarihte Avusturyalı gazeteci Theodor Herzl Basel’de 1. Siyonist kongresinde aynen şu ifadeleri kullanmıştır: ” Basel’de ben Yahudi devletini kurdum. Eğer bunu yüksek sesle söylersem bütün dünya güler. Fakat 5 sene içinde veya 50 sene sonra herkes bunu böyle bilecektir”,derken 50 yıl sonra kurulacak ve arkasında büyük bir örgütlenmenin de olduğunu ispat edercesine, İsrail devletinin ilk adımlarını atacaktır.

1897den 2009a geldiğimizde Filistin’de yaşanılan zulüm tesadüf değildir. Çünkü Siyonizm’in hedefi olan” Vaat Edilmiş Topraklar” için yapamayacağı hiçbir şey neredeyse yok gibidir. Bu gücü kendi elleriyle yazmak suretiyle değiştirdikleri Tevrat’tan almaktadırlar. ” Ayak tabanınızın bastığı her yer sizin olacak. Sınırınız çölden Lübnan’dan ırmaktan, Fırat Irmağından Garp Denizine kadar olacaktır. Önünüzde kimse duramayacak, Allah’ınız Rab size söylediği gibi dehşetinizi ve korkunuzu ayak basacağınız bütün diyar üzerine koyacaktır”.(Tekvin Bölümü,12/25,Tevrat).Bu ifade yukarda bahsi geçen gücün tanımıdır.

Çok fazla tarih bilgisine sahip olmadığımı belirterek Filistin-İsrail konusunun televizyon ekranlarında izlediğimizden ibaret olmadığını bilmeniz açısından, bir bakıma da geleceği görebilmek adına, tarihten günümüze önemli notlar düşülmelidir.

Siyonizm’in ilk hedefi Filistin topraklarıydı. İlk Siyonist kongresinin yapıldığı dönemde, bu topraklar Osmanlı devletinin elindeydi. II. Abdülhamit’ten açıkça satın alınmak istenmiş Abdülhamit’te buna şiddetle karşı çıkmıştır. Öyle ki ”Filistin’e ancak cesetlerimiz üzerinden girilebilir,”ifadesiyle tavrını netleştirmiştir. Bununla beraber yabancılara her şekilde toprak satışı yasaklanmış ama her ne olduysa 17200 lira kar ve 2000 lira aracılık parasıyla, nüfusa geç kaydolma bahanesiyle bir gecede Hayfa nüfusuna 140 Yahudi ailesi Osmanlı vatandaşı olarak kayda geçirilmiştir.

Çağdaş medeniyetler kavramının içini üç yüzyıllık kanlı geçmişleriyle dolduran çağdaş devletlerin desteklediği İsrail’in dünyada insanlık adına Kerbela’dan bu yana hiçbir şeyin değişmediğini bilerek, çağdaş ülkelerin geçmişine 1977 yılında Londra’da Sunday Times’in yayınladığı bir araştırmadan birkaç not ekleyelim.

İsrail’in Nablus, Ramallah, El-Halil ve Gazze hapishanelerinde, Kudüs’te ki Rus sitesi ya da Moskoviya olarak bilinen sorgu ve gözaltı merkezinde ve Yona, Ramle, Safarand, Nafha gibi özel askeri hapishanelerinde insan hakları konusunda mahkemelerinde her defasında mahkûm edildiğimiz, insan hakları savunucularının seyirci kaldığı işkenceler şu şekildedir.

Sistemli dayak dışında İsraillilerin kullandıkları işkence metotları arasında: Cinsel organa elektrik verme, tutukluyu çırılçıplak buzlu suya sokma, gözleri bağlanmış olan tutuklunun üzerine özel eğitilmiş köpekleri saldırtma, vücudun çeşitli yerlerinde sigara söndürme, uykusuz bırakma, yüksek sesle aralıksız müzik dinletme, tırnakların ve sağlam dişlerin sökülmesi… Dahası da var ama ne ben yazabilirim ne de siz okuyabilirsiniz.

19.yy.dan bu yana sistemli bir şekilde Ortadoğu da dengeyi kendinden yana kurmaya çalışan İsrail’in soykırım anlayışı işkenceyle de kalmamaktadır. Ekonomik kuşatma açısından iki tarafında tasviri yapıldığında durum nettir.

Şöyle ki Gazze’de Kurulu olan Yahudi yerleşim bölgeleri sahil şeridinin büyük bir kısmını ve en değerli alanları kapsar. Dikenli tellerle ve elektrikli çitlerle çevrelenmiş olan bu yerleşim bölgeleri büyük ağaçlarla kaplı, kamu binalarının bulunduğu ve ticari aktivitesi olan alanlar topraksız bir devlet olan İsrail’e aittir.

Buna karşın biraz ileride toprağın sahibi olan Filistin devletinin durumunu maddeler halinde sıraladığımızda, Kurtuluş Savaşı’nı yapan Atalarımızın Özgürlüğü nedenli anlamlandırdığını daha iyi anlamamız adına,hafızalarımızı berrak tutmamız önemli bir hatırlatmadır.

Kurak kuyulardan su kullanma hakkı,
İsrail ordusuna taş atan çocuklar arkasına saklanıyor diye 1988–1992 yılları arasında 90.000 zeytin ağacıyla bugüne kadar 181 bin ağacın kesilip 3,5 milyon km2 ekili alanın tahrip edilmesi,
1987 başından Ocak 1999’a kadar geçen süre içinde Batı Şeria ve Kudüs’te 2.650 evin yıkılması sebebiyle 16.800 kişinin evsiz kalması,
1996 da 1641 kişi 2009’da 1300’den fazla kişi olmak üzere yaşam haklarını kaybetmesi,
5 Aralık 2000 tarihli BM raporuna göre ekonomisinin 500 milyon dolardan daha fazla zarar gören… Diye devam ettirebileceğimiz 1948–2009 yılları arası birçok durum mevcuttur.
Barack Hüseyin Obama ne kadar siyah kalabilirse dünya o kadar beyaz olacak umutlarını bir kenara bırakırsak: ABD, BM, Müslüman devletler kısacası dünya kamuoyu 2009 Gazze katliamına neden sessiz kalmıştır? Çok fazla bir şey söylemeye gerek duymadan dar alanda ekonomik çıkarlar adına herkesin kısa kısa paslaştığı dünyada ölen kurtulmuştur.

Konumuzu tamamen yorumsuz bir bölümle devam ettirelim. Bundan yıllar önce gazetecilerin İsrail devletinin o günkü başbakanı Şimon Perez’e” Kur’ân-ı Kerim sizin devletinizin yıkılacağından haber veriyor ” diye hatırlatıldığında, Perez şu cevabı vermiştir: ” Kur’an’ın bahsettiği Müslümanlar gelsin, düşünürüz, ” cevabından sonra İsra Suresi’nin 51.ayetiyle düşünmeye devam edelim: ” Sana alaylı alaylı başını sallayacaklar ve ne zamandır, diyecekler. Sen,’yakında olması mümkündür’ de. ”

Dünyada 824 milyon insanın aç,630 milyon insanın evsiz,40 milyon insanın AİDS’Lİ olduğunu düşünürken, bütün Yahudileri aynı şekilde değerlendirmenin de hiç kimseye faydasının olmayacağını unutmadan, Filistin’de bu işkencelere maruz kalan insanlarda kim özür diler, kim bu yaraları sarar bilinmez ama bence ölüm var ya zulüm habercisi. Nefsine kurbandır merhamet acizi. Giden gitmiştir. Savaşın barışı olmaz. Ondandır ki aynı günah başkasına sevap yazılmaz.



filistinzulmu.com
Tercüman Gazetesi, Ergun Göze,1986
Meksika Sınırı Programı/Ülke TV.


KIYMET OCAK
kocak1967@hotmail.comBu posta adresi spam botlara karşı korumalıdır, görebilmek için Javascript açık olmalıdır





.Eleştiriler & Yorumlar

:: savaşın barışı olmaz olamaz..
Gönderen: H.Deniz Hatipoğlu / ,
24 Mayıs 2009
duyarlılık işte bunu gerektirir..




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bahtı Kara Sevda [Şiir]
Sensiz Ben [Şiir]
Sessizliğim Sensizliğimdendir... [Şiir]
Aylak Zamanlar [Şiir]
Teşekkürler Ölüm [Şiir]
Bir Dosta... [Şiir]
Zor Gibi... Kendime [Şiir]
Üşüyorum [Şiir]
Neyeyarar [Şiir]
Devrilen Yıllar [Şiir]


Kıymet OCAK kimdir?

hayat işte. . . .

Etkilendiği Yazarlar:
yok desem...


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Kıymet OCAK, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.