..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Umutsuzluğa düşmeyin. -Charlie Chaplin
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yüzleşme > gökhan babal




8 Aralık 2009
Deli Saçması  
gökhan babal
Esaretten kurtulabilmenin tek yolu hayatın kendisini reddetmektir. Bunu başarmak içinse; ölmek değil, zihnimizi öldürmek gerekir.


:AFEB:
     Dünyaya şişenin dibinden bakanlar için, hayat zannedildiğinden daha da karmaşıktır. Zihninin karanlık kısmına perde çekmeyi başaran tüm insanların aksine, dibi görülen her şişe bir ışık hüzmesi olur, karanlıkta saklanmayı tercih eden bir fikri aydınlatır, aydınlanan fikirler duygularla birleşir, duygularsa gecenin yeni pişmanlıklarının zemini olurlar. Şişenin esaretinden kurtulan sıvı, çektiği çilenin bedelini ödetmeye kararlıdır. Keyifli sarhoşlukları temiz zihinlere hediye edenler ise kendi zihinlerinin özgürleşmesine seyirci kalır ve çaresizlikle bu özgürlüğün beraberinde getirdiği acılara katlanırlar.

     Oysaki hayat bundan çok daha basit olmalı. Şişenin dibini görebilen herkesin özgürlüğüne kucak açması, itaat etmesi gereken tek özne olan zihnini serbest bırakması gerekir. Keşfetmek için çabalayıp duranlar, kaybolmanın müthiş hazzını henüz tadamadıkları için sürekli acı çekerler. Günün doğuşuna hayran olanlar aynı şekilde gün batımını da büyük bir keyifle izlerler. Güneşe bile ihanet ederler. Bütün sevgi sözcükleri gündüz vakti kulaklara fısıldanırken, geceleri sevişir insanlar. Sözler gündüze aittir, gerçekler ise geceye. İçki de gece içilir genelde. Zihnin karanlık tarafı, gecenin karanlığını hissettiği anda yerinde duramaz, bir an önce ortaya çıkmak ister. Onu engelleyebilecek tek şey ise gündüzden kalan kırıntılardır.

     Topraklarına daha önce hiç adımını atmadığın, sokaklarını ne bir filmde ne de bir fotoğraf karesinde gördüğün bir şehirde, amaçsızca dolaşman, gece olmasını beklemen ve kaybolman lazım bazen. Bunun için ayaklarını da kullanabilirsin, zihnini de. Hiç kimsenin yaşamadığı sokaklar yaratıp, o sokaklarda çığlıklar atarak koşabilirsin. Arkandan bağıracak kimsenin olmaması ve gidecek hiçbir yerinin olmaması gerek. Yalnız olduğunu kendine ispat etmen ve yalnızlığının sana bir armağan olduğunu kabul etmen gerek. Sosyal bir varlık olduğunu söyleyenlere siktiri çekip, bir kurt adam misali, geceleri “yalnız adam”a dönüşmelisin. İşte o zaman, belki de aradığın cevapları bulursun. Tabi hala soru sormaktan vazgeçmediysen.

     Soruların, cevaplardan daha önemli olduğunu söyleyen filozofları siktir et. Hiçbir soru cevabı olmadan bir anlam taşımaz. Sen cevapları daha önce kimsenin aramadığı yerde, kendi zihninin kuytu köşelerinde arayacaksın. Gündüzleri insan, geceleri ise “yalnız adam” olacaksın. Tüm insanların neyi aradıklarını öğrenecek ve onun dışındakileri arayacaksın. Daha önce sorulmamış soruların cevaplarını.

     Sana alkolün ve uyuşturucunun zararlı olduğunu söyleyenlere inanma. Onlar, kendi zihinleriyle yüzleşmekten korkan, gerçek zehrin hayatın kendisi olduğunu bilmeyenler. Sen ise hayat denen zehri içmeyi reddeden, gerçeğin, sana sunulanın tam tersi olduğunu bilensin.

Şimdi kapat gözlerini. Önce yaşadığın yerden başla nefret etmeye, daha sonra en son gördüğün yüzü hatırla ve ondan da nefret et. Sevdiklerinden aslında ne kadar da çok nefret ettiğini düşün. Düşündükçe yalnız kalacak ve en son kendinden nefret edeceksin. Bundan sonra kimseyi sevemeyecek ve kimseden nefret edemeyeceksin. Hiç mutlu olmayacaksın ancak mutluluğu aramayacaksın da.

Sen seçilmiş olansın. İnsan denen başarısızlıktan kurtulacak, hayat tarafından düzülenlere inat, hayatı düzecek olansın. Tanrı bile yarattığı “şey”in önünde eğilecek ve yenilgiyi hazmedemeyip intihar edecek. O gün geldiğinde sana deli diyenler, deliliği yeniden tanımlamak zorunda kalacaklar.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


gökhan babal kimdir?

yazı yazan insan

Etkilendiği Yazarlar:
yeraltı edebiyatı, müzik, bilimkurgu


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © gökhan babal , 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.