..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Sanat doğaya eklenmiş insandır. -Bacon
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Şiir > Yeraltı > Muharrem ÖZCAN




23 Haziran 2010
Biraz Soyunsan Hallolacaktı Her Şey…  
gh

Muharrem ÖZCAN



:AIIJ:
Mahalle takımına seçilen çocuğun heyecanıyla kıyasla temennilerini
ve anla hiçbir dileğin gerçek, gerçeğin tarihsel değişim sürecine denk düşmeyeceğini
içini çekerken yuttuğun cehenneminden seslenip içime
yangınlar başlatan duyarsız kibrit çöpüne sinerse korkuların
ben de anlarım, bahçemde ağaçların gölgesinde uzanmanın erdemini

İçinde ki bağışlanmış irakua bakiresi rahiplere soyunur diye ödüm koparken
ihbarsız hiçbir cinayet kalmazdı ormanında teninin
bakir adamın çektiği otuz bir kadar gerçek olamaz mahalle takımı
konuştuğumuz kelimeler bile mutlu olabilmeliydi biz dövüşürken
inanmak istemiştim sadece bir iç çekiş esnasında yuttuğun cehennemin varlığına
hem kim bilebilirdi ki bir gün bütün bunların hesabını sormak için dönebileceğini
öyle mevsimler atlatmıştın ki
kaç yıl yaşadığından çok kaç mevsim yaşadığın daha önemliydi benim için
mevsimler değişirken ben ev değiştiriyorsam
bu mekanla olan kavgamın başlangıcı
seninle alakası yok hiçbir gök gürültüsünün ve ışık taşıyan hamal yıldızların
ki onlar meteliğe kurşun attıkları günleri çabuk aştılar
şimdilerde terlerini silen, bıyıkları yeni terleyen kölelerce
inkar edilip, gerçeği bir ıssız ada yolculuğu olarak tanımladılar.

Kalbine adres sormuşken kurşun, nasıl terlemişse cesedin
bilekleri ve bildikleri birbirine denk iki ayrı gökyüzünde
uçmanın erdemli bitişi: ölüm veya iniş demiyorum
ölmek de inmek de kalpler için, bir anjiyo her şeyi halleder böyle durumlarda
sen suskunluğun çırasıyla kanlı külotunu yak, alevlensin yarığın
bunu bile beceremezsen git kendini becer
bu becerilerine güvendiğim kadınsı tavırlarına tapmamı sağlayacak
kaç tane meyve ağacı varsa evin önünde hepsinde ayrı tatlar bırak
kiraz ağacında siyah sutyenin, erik ağacında çocukluğun çıkacak diye karşıma ödüm kopsa da
saçlarına gizlenen yüzünü ararken ellerimle, nasıl yorgun düştüğümü bilirsin!

Öpüşümü hatırlamazsın belki, arayışımı hatırladığından eminim
aynı denizi taşladık bakışlarımızla
o gün, bir Pazar mavisine sermişken bütün huzurumuzu
neydi bizi öyle uzak diyarlara düşüren
inanmıyorum artık yolların birleştirici gücüne
o kadar çoklar ki hangisine girersen gir hiçbiri benim yoluma çıkmayacak
ne fenasın
biraz soyunsan hallolacaktı her şey
gökyüzü ibadetini bitirip, dünya donakalacaktı güzelliğine
yine de kimse görmeyecekti ak tenini
asansör yolculuğunun hiç bitmemesini istediğim o vakit,
hani eve dönüş yolunun sessiz sedasız kahramanlarının
utangaç suratlarıyla birbirine sokulup öpüşmelerini
ve yalnız kalmalarını sağlayacak tek vasıta: asansörün…

Tenlerimiz arasında ki çekim gücünü anlatmışımdır sana
parmak uçlarında gezmeyi bırakan her yetişkin gibi
göğüs uçlarımda gezinmeye başlamanı beklerken
saçlarından yüzünü ayırıp ellerinle, ellerime inat
bir güneş yılı sonra başucumda kan festivalleri düzenlemene gerek yoktu
hem hiçbir avuca sığmaz duaların sevgilim
prefabrik gözlerin var diye sevinmiştim, dünyanın sığabildiği
hani biraz okşasam duvarın dökülecek diye ürktüğüm
korkunun bile ecele faydası yokken, yokluğunun faydası olabilir mi?

Şimdi toplu ölümleri yüceltirken duaya açılan gözlerin
prefabrik bir ceset geçecek yanından
sakın dona kalma damarımdaki aşk gibi
cehenneminle takas etmek için
içime alacağım seni…



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yeraltı kümesinde bulunan diğer yazıları...
Meleklerin Dilinden Tanrı'nın Kulağına
Taklit - I -
Nadasa Bıraktığın Saçlarını Dansa Kaldırmasın Rüzgar
Taklit

Yazarın şiir ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ten Replikleri
En/gerekli Şiir
Pas Sarısı Kaos Söylentileri
Rua...


Muharrem ÖZCAN kimdir?

1981 Sakarya doğumlu, Harflerin de rengi var!

Etkilendiği Yazarlar:
en büyük yazar yeryüzü, şahidim ol!


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Muharrem ÖZCAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.