Dünyada birbirinin eþi ne iki görüþ vardýr, ne iki saç kýlý, ne de iki tohum. -Montaigne |
|
||||||||||
|
Yazamayacaðýn bir hikayeyi anlatmaya kalkma. Yazabiliyorsan anlat ve anlatabildiklerini de yazmayý unutma. Kent Meydaný´nýn merdiven basamaklarýndan inerken „ Sen ne zaman bir roman yazacaksýn?“ diyor Belgin. „ Yazýlacak ne çok þey var. Bütün bu yaþananlar az þey deðil ve sen bunlarýn hepsini yazabilirsin istersen!“ Sanki elinde benim yazdýðým bir romandan en sevdiði satýrlarý bana okuyormuþçasýna konuþuyor. „ Yýllardýr þiirlerini okuyorum ve bence, sanki hep bir hikayeyi anlatmaya baþlýyor ve yarým býrakýyorsun gibi.Gerçekten hikayenin bütününü okumayý çok istiyorum!“ Bütün bu yeni binalarý birer birer yýkýp eskiye gidiyorum. Ýçinde Real´inden tut Cafe Crown´una kadar binlerce dükkan barýndýran bu modern canavarýn aðzýndan girip yüreðine çocukluðumun tahta kýlýcýný saplýyorum. Aný,hatýra denen geçmiþin büyüsü tutuyor ve gözümde heryer eski haline kavuþuyor. Ortalýðý Tütün Kolonyasý kokusu kaplýyor. Bursa´ya kar yaðmýþ. Elinde kader-kýsmet kutusuyla bir çocuk,gardan çýkan Manisa otobüsünün ardýndan bakýyor. „Bu otobüsler nereye gider?“ diye düþünüyor. Garaja giriyor. „Hikayenin bütününü okumayý çok istiyorum!“ Belgin´in sözlerinin yankýlarý içimi kaplýyor. „ Sen ne zaman bir roman yazacaksýn?“ Ýçimdeki çocuða dönüyorum, içimdeki çocuk babasýna sesleniyor „ Ýçimdeki ayak sesleri senin gidiþinden kaldý, içimdeki ayak sesleri senin gidiþinden.“ Kendimi, daha dogrusu hikayemi karaya vurmus bir balýðýn aðzýnda görüyorum. Balýk her an ölebilir ve hikayemi beraberinde götürebilir. Ya anlatamazsam. Donmamýþ bir ýrmak bulmalýyým, denize dökülen donmamýþ bir ýrmak,balýðý alýp denizlere götürecek bir ýrmak. Ölü bir balýðýn aðzýnda susmamalýyým. „Benim böyle bir yeteneðim yok, senin gibi resim yapýp, þiirler yazmayý çok isterdim. Aslýnda anlatacak veya anlatmak istediðim o kadar çok yaþantým var ama hepsi benim gibi dilsiz.“ „Balýklarýn dili olsaydý ne anlatýrlardý acaba?“ diye Belgin´e soruyorum. „Bilmem!“ diyor. Ýçten ve sessiz bir þekilde söylüyor bu „Bilmem!“i. “Sence ne anlatýrlardý?“ diye bana soruyor. „Denize nereden geldiklerini anlatýrlardý.“ diyorum hiç düþünmeden. „Balýklar zaten denizde doðmazlar mý?“ diyor. Söylediðimin elimde olmadan dile gelen bir içsel göçümün kýsa ve öz bir hikayesi olduðunu açýklayamýyorum.“Hepsi deðil!“ diyorum. „Büyülenmiþ balýklar vardýr, onlar denizde doðmazlar ama denizde yaþarlar ve tek istedikleri þey, birgün geldikleri yere geri dönmektir, bunun için karaya vurmayý bile göze alýrlar.“ „ Senin gibimi?“ „Olabilir!“ „Büyülenmiþ balýklar vardýr benim gibi.“ „Karlý bir günde geldiði yere geri dönmeye çalýþýrken karaya vurmus balýklar vardýr. Kent Meydaný´nýn orta yerinde ayaklar altýnda kalan ve aðzýnda yaþam öykülerini taþýyan suskun balýklar vardýr. Balýklar benim gibi, senin gibi, bütün bu insanlar gibi.Kar altýnda kalan balýklar, ýr- maklardan geriye doðru yüzemeyen ve karaya vuran balýklar.“ „ Bak ne güzel, sende o zaman bu balýklarýn dönüþ hikayelerini anlat!“ „Dönemeyenlerin bir hikayesi yoktur!“ „Sen dönebilmiþ,karaya vurmamýþ,bütün ýrmaklardan geri yüzmüþ ve varmýþ bir balýk ol ve anlat!“ „Olabilir!“ Bursa´ya kar yaðmýþtý. Eski yahudilikte, Reþat´ýn meyhanesinin önünden geçiyorduk.Eski,eski hep eski. Eskimeyen eski. „Bak bu meyhaneyi görüyormusun? Babam hep burada içerdi.Mezbahaneden çýktýktan sonra doðru buraya gelirdi. Beraberinde getirdiði ciðeri,dalaðý, sakatý mutfaða verir ve her zamanki yerine otururdu. Hep ayný arkadaþlar, ayný muhabbetlerle içerler,içerler,içerlerdi.“ „Baban çok mu içerdi?“ „Babam, Orhan Veli´nin deyimiyle, raký þiþesinde balýktý ve zaten o þiþeden de çýkmadan bu dün- yadan gitti. Babamý konuþmasak olmaz mý?“ „Olur tabii ki!“ Kendi baþlattýðým bu konunun kapanmasý için neden Belgin´e böyle konuþtuðumu da ona anlatamýyorum. „Özür dilerim,birden anýlara balýklama daldým,kendi suçum!“ „Aslýnda anýlardan kaçmasan iyi olur!“ „Þimdilik kaçmam galiba benim için iyi olaný,baksana kaldýramýyorum!“ „Zamanla sende karada nefes almayý öðreneceksin,bunu öðrenince de geriye dönebilen balýðýn hikayesini anlatmak senin için hiçte zor olmayacak!“Bunlarý söyledikten sonra, sýcacýk elleriyle yüzümü avuçluyor ve beni öpüyor. Nefes alýyorum. Kendimi,mavi renkli bir plastik kovadan çýkarýlýp denize býrakýlan bir balýk gibi düþlüyorum. Düþlüyorum! Þehrin orta yerine ýrmaklarýn dökülüp, Kent Meydaný´nýn yavaþ yavaþ bir denize dönüþtüðünü ve karaya vuran bütün bu balýklarýn benimle beraber kuyruk vura vura kapýlardan ve pencerelerden girip çýkarak yüzüþlerini düþlüyorum.Aðlarýn yýrtýlýþlarýný düþlüyorum. Garaja giren çocuk elindeki kader-kýsmet kutusunu dalgalara fýrlatýyor.Reþat´ýn meyhanesine kum doluyor.Orasý en dibe,en dibe batýyor.Babam bana bir adadan küskün bakýyor. Annemin gözlerinde mercanlar, rengarenk su yosunlarý ve yýldýzlar parlýyor. Belgin´in dediði gibi, zamanla karada nefese almayý öðrenebilecekmiydim bilmiyorum ama bana çekilmez gelen bu kara parçalarýný sular altýnda býrakmayý becerebiliyorum. Bu beni sevindiriyordu. Kendimi bir büyücüye benzetiyor ve elimdeki bu büyülü asa ile geçmiþe uzanan yolculuklarýmdan korkmuyordum.Ne zaman kendimi denizden çýkýp karaya vurmuþ bir balýk gibi hissetsem asamý yere vurup oradan su çýkarabilir ve heryeri sular altýnda býrakabilirdim. Adasýndan bana küskün bakan babamýn gözlerine de kýzýlsuyosunlarý býrakýp onu bana daha da küstürebilirdim. Asa benim, keyif benim! Büyücüye sual sorulmaz. „Ne düþünüyorsun?“ Belgin benim bu gücümden henüz habersiz olduðu için tabii o sorabilir. Büyülü gücümün varlýðýný öðrenmesi için henüz erken ve hem o bana daha önce karada nefes almayý öðretecek. „Nefes alýyorum, senin dediðin gibi yapýyorum.“ „ Ne yaptýðýný deðil, ne düþündüðünü sormuþtum ama görünen o ki: sen nefes almaktan daha çok nefes alabilmeyi düþünüyorsun.“ “Evet, önce düþünüyor ve hemen sonrasýnda da nefes alýyorum. Önce bir adým sonra ikinci adým, doðru yapýyormuyum derslerimi hocam?“ “Bu sorunun cevabýný sen vereceksin. Bütün geri dönemeyen balýklarýn umutlarý sana baðlý ve sen onlarýn bu beklentilerini boþa çýkarmak istermisin bilmiyorum?“ „Bende bilmiyorum. Aslýnda anlatabilmeyi istiyorum ama baþarabilecekmiyim onu bilmiyorum. Çok istiyorum karada nefes almayý öðrenip sonra da bütünü bütünüyle anlatabilmeyi, çok istiyorum!“ Ýçimden sessizce Belgin´e konuþmaya devam ediyorum. Sana karalarý sular altýnda býrakabildiðimi anlatmayý çok istiyorum. Eski garajdan çýkan otobüsler nerelere gittiler?. Elindeki kader-kýsmet kutusuyla orada dolaþan o çocuða ne oldu? Bunlarý bilmeni istiyorum. Bursa´ya kar yaðmýþtý. Ben nefes alýyordum. Düþlüyordum. Kendimi,mavi renkli bir plastik kovadan çýkarýlýp denize býrakýlan bir balýk gibi hissediyordum.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Murat Kayali, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |