Bir klasik herkesin okumuş olmayı istediği ancak kimsenin okumayı istemediği eserdir. -Mark Twain |
|
||||||||||
|
.../ Beklemek; Kimi zaman bir ayak sesini Kimi zaman da ayaklarımızın bizden alıp götürdüklerini An olur da bekleriz Dipsiz bir kuyuya düşen yağmurun, çığlık atarcasına karanlığa haykıran nefesini Ansızın çalacak zil sesini Yada kapı altından loş odanıza sızan , kağıt kadar ince , kalem kadar keskin, karanlığı kör edecek kadar geceyi , seheri bekleyecek kadar yalnız hilali, ellerimizi ovuşturup yüzümüzü dudaklarımızla birlikte buruşturup bekleriz… Sonbaharda yapraklar nasıl sarıya koşar Kışın boynuna atkıyı takarsa Ağaçlar dalında baharı taşır Yaz güneşiyle tabiatı nasıl kucaklarsa Biz de içimizde Hep O dört mevsimi bekleriz Öfkedir aslında hissettiklerimiz.Yada içine saklandığımız gizli bir gülüş.Kör olan gözlerimiz hiç görmese de aslında biz ışığa gülümseriz.Kaçış ve bekleyişe aynı anda bilet kesen ellere ,biraz para sıkıştırıp sırt sırta verip’’ hadi ‘’deyip çekip gidende aslında yine bizleriz.’’Kimse /siz değildir’’ derken bize ,biz yine itiraz ederiz. İçimizde bir şeyler büyür büyütür kötüyse ben büyütmedim, iyiyse zaten bende hep vardı deriz Düşünün . Kaç kez elimizi şakaklarımıza koyup da iki göz yaşına pişmanlığımızı satmadık ki. Yetti mi sizce bu kadar sızı kendimizi kendimize affettirmeye.Zihnimizden geçen her kara kedi merdivenlerimizde, parlayan gözlerle bakınca gözlerimizin içine, aslında kaçacak delikleri tıkayıp kendimizden kaçarız yine Akıl dediğimiz hanemizde. kelimelerimiz bir dikenli tel olup da takılınca mısraların diline, kan revan içinde kalan öznelerimizi ellerinden tutacak kadar yüreklendik mi hiç . Yüreklerimize önce ben/lik koyup sonra beni bizden çıkarınca geriye kalanlara isyan edip’’Neden yalnızız ‘’diye haykırmadık mı.hiç .Dizinin dibine oturduklarımız hep bizi ninnilerle uyutup,sonra emziğimizi ağzımızdan alıp başka kucaklara beraber atmadı mı hiç?Dünya denen beşikte buz kalıplarına sardığımız yüreklerimiz ne zaman akıl denen çarmahın elinden kurtulsa, yeniden zindanlara birlikte hapsolmadık mı hiç? Çamurlu bir tarlada düşmeden koşan bir çocuğu bulmak ne kadar zorsa dünya denen yolda Arasat da kalan bir yolcu olmamakta o kadar zor geldi değil mi? Yüreklerde kırılan binlerce basamak, altından baktığımızda uçurum gibi düşmekten korktuğumuz pişmanlıklarımız…’’ bir adım atsak ileriye ya da bir adım atsak geriye ‘’diye düşünürken geride bıraktıklarımız mı gölge yoksa hayat mı gözlerimizde senaryosu bizsiz oynanan bir perde. Gölge oyunuysa bu hani meddah nerede ? Sıkıldım yazıp çizmekten . Ellerim nasır yüreğimde katran karası …Git Baykuş bakışlı düş yakamdan .Dikme gözlerini gözbebeklerime. O mezar taşından kaçmak ne senin ne de benim elimde. Yollar istesek de istemesek de elbet buluşacak mahşerde Dinle kalbini ey yolcu! Dinle… Hak içinde , evren gizli zerrende. Dokun evvel aynada ki suretine. Çiz yolunu tebessüm et .Rahmetten ümidini kesme tövbe yolu hiç kapanmaz Ahir zaman ümmetine Ey Resûl sensizlik çökmeden aleme Alnımız değsin seccadeye Miracım ol ey namaz götür beni Örtüsü siyah şehrime Otuzkasımikibinon Duygusalca
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © tÜLAY AKÇAKOYUNLU, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |