Günlerdir Mýsýr’daki kalabalýklarý izliyorum. Yerli yabancý tüm televizyon kanallarýný, gazeteleri, internet üzerinde olaylarla ilgili bulabildiðim her þeyi merakla takip ediyorum. Neredeyse dakika dakika durumu biliyor haldeyim. Burada insaný heyecanlandýran bir þey var. Muhtemelen bölge tarihinde bu bir ilk! Filistin direniþi fiili bir iþgale karþý geliþti. Böylesine kapsamlý, bir siyasi rejime karþý özgürlük hareketi daha öncesinde yok.

Henüz tam karar verebilmiþ deðilim doðrusu. Ýçimde bir ses “Ýþte saman alevi gibi bir Ortadoðu hareketi, bir diktatör gider bunlar yenisi getirirler.” diyor. Bir baþka yaným ise “hayýr” diyor; “Bu tarihin dönüm noktalarýndan biri, eski dünyanýn sonu baþladý ve yeni bir dünyaya doðru yelken açtýk”.

Þimdiden karar vermek zor da olsa bir þeylerin artýk eskisi gibi olmayacaðý kesin. Asýl soru ise deðiþimin nereye kadar gideceði! Acaba Ortadoðu toplumlarý gerçekten demokratik bir topluma doðru yelken mi açýyorlar? Müslüman toplumlarýnda bireyin oluþmasý süreci mi hýzlandý? Hadi daha cesaretli soralým, Orta Doðu karanlýk çaðýnýn sonu mu bu? Ýbn Rüst ve Ýbn Haldun gibi düþünürleri doðuran bir coðrafya mý olacak yeniden?

Ýnsan neler düþünmüyor ki! Bir devrim hayal ediyor. Bu topraklarýn hak ettiði gibi… Ýnsanlýk tarihinin baþladýðý, dinlerin beþiði ve ayný zamanda firavunlarýn hüküm sürdüðü bu yerlerde insanlarýn haklarý uðruna ayaklanmalarý kadar anlamlý ne olabilir? Böyle bakýnca hayallerin önüne sýnýr yok.

Kahire’nin, Ýskenderiye’nin ve Þam’ýn tarihin tozlu sayfalarýndan koparak yeniden birer kültür merkezleri olduðunu hayal edin. Kudüs’ün bir çatýþma alaný deðil bir uzlaþý mekaný olduðunu da… Bütün dinlerin ve düþüncelerin serbestçe hüküm sürdüðü yerler, devletlerden rejimlerden baðýmsýz… Heyecan verici deðil mi? Bu dünyanýn merkezinin kaymasý demek ayný zaman da. Böyle düþününce Nil’e ve Kudüs’e ve tüm bu coðrafyaya insanlýðýn ne kadar büyük haksýzlýk yaptýðýný görmemek elde deðil. Gerçekten insanlýk ne kadar büyük bir kayýp içinde…