İste, sana verilecektir; Ara, bulacaksındır; Çal ve kapı sana açılacaktır -İncil |
|
||||||||||
|
1.BÖLÜM 1 Yağmurlu bir kasım akşamıydı.Saat beşbuçuk suları siyah bir makam arabası ağır ağır bakanlık binasına yaklaştı ve durdu.Önce aracın ön kapısı açıldı içinden mavi üniformasıyla bir hava kuvvetleri subayı indi.Arka kapıyı açtı ve selam durdu.Bu hava kuvvetleri komutanının yaveriydi.Arka kapıdan yavaşça hava kuvvetleri komutanı Orgeneral Metin Kutay indi. Önce yaverinin selamını aldı sonra ağır adımlarla savunma bakanlığından içeri süzüldü. Bakanlık görevlileri kendisini saygıyla selamlıyorlar O da verilen selamları başını sallayarak cevaplıyordu.Bir kaç koridor geçti ve önünde T.C. Savunma Bakanlığı Brifing Salonu yazan kapıda durdu.Kapı kendiliğinden açıldı çünkü elektronik tanıma aygıtı komutanı tanımıştı. Komutan yine vakur bir edayla odaya girdi ve ardından kapı kendiliğinden kapandı. İçeride takım kıyafetli bakanlık görevlileri ve diğer kuvvetlerden bazı generaller birazdan başlayacak brifing için hazır bekliyorlardı.Hava Kuvvetleri komutanı Orgeneral Metin Kutay hemen en ön sıraya yöneldi ve Savunma Bakanı Tufan Sayan’ın yanında durdu. Elini bakana uzattı ve bakanla tokalaştı.Sonra başıyla selamlayarak bakan’ın yanına oturdu. Yarım saat sonra bir hava subayı konuşmacı olarak kürsüye çıktı.Başıyla salondaki yetkilileri selamladıktan sonra konuşmasına başladı: -Sayın savunma bakanım sayın komutanım ve çok değerli askeri ve sivil heyet öncelikle iyi günler dileklerimi arz ederim.Ben hava kuvvetlerinden albay Serhat Burhan.Gündemimiz sizlere daha önce iletildiği üzere hava kuvvetlerinin yeni vizyonu olan uzay çalışmaları ve alınacak kararlardır.Hava kuvvetleri uzaya iki subayımızın gönderilmesi kararını almıştır. Bu nedenle bilindiği üzere önce A.B.D. ile görüşmelerde bulunulmuş ancak müspet bir sonuç alınamamıştır.Akabinde komutanlık Rusya Federasyonu hava kuvvetleri ile görüşme kararı almıştır.Bu nedenle bir heyet Rusya’ya gönderilmiş ve Rus yetkililerle görüşmüştür. Bu görüşmeler neticesinde Rusya Federasyonu ile iki Türk subayının kozmonot olarak uzaya gönderilmesi yönünde anlaşma sağlanmıştır.Türk kozmonot adayları belirlenmiştir. Bu çalışma için gerekli tüm masraflar Türk Hükümet’i tarafından sağlanacaktır.Seçilecek Türk pilotları eğitim için bir ay sonra Rusya Savunma Bakanlığı uzay dairesine gönderilecekler ve altı aylık bir eğitime tabi tutulacaklardır.Konuyu bilgilerinize saygılarımla sunarım.Albay 2 kürsüden inerken salonda coşku dolu bir alkış tufanı koptu.Daha sonra sırasıyla kürsüye savunma bakanı ve hava kuvvetleri komutanı çıktı ve konuyla ilgili birer konuşma yaptılar. Konuşmalar bitti ve toplantı sona erdi. Pilot yüzbaşı Hakan Tufan o sabah erkenden kalktı.Aynı evi paylaştıkları arkadaşları Turgay ve Mert’i de kendisi uyandırdı.Beraberce kahvaltılarını yaptıktan sonra Hakan Üniformasını giydi ve arkadaşlarından önce evden çıktı.Hemen çalıştığı Ankara Birinci Ana Jet üssüne gitmek üzere servis noktasına doğru yürüdü.Yürürken içinden “Ne güzel bir sabah “ diye geçirdi.Servis noktası elli metre kadar uzaktaydı ve iki dakikalık bir yürüyüşten sonra bekleme noktasına ulaştı.Servis bekleyen subay ve astsubayları asker selamıyla selamladıktan sonra servisi beklemeye başladı.Beş dakika sonra servis geldi. Servise bindi ve bulduğu boş bir koltuğa oturdu.Servis hareket etti yirmi dakika kadar süren bir yolculuktan sonra servis hava kuvvetleri üssüne ulaştı.Hakan servisten indi ve doğruca üssün içinde bulunan odasına yöneldi.Hakan kıdemli bir yüzbaşı olduğu için kendisine bir oda tahsis edilmişti.Odasına girdi hemen masasının başına geçti ve koltuğuna oturdu.Burası her haliyle resmiyet taşıyan bir komutan odası idi. Oturduğu masanın arkasında bir Atatürk portresi ve hava kuvvetleri arması olan kartal resmi mevcuttu.Odanın yan tarafında bulunan pencere kalkış pistini görüyordu. Masa kahverengi dörtgen bir masaydı ve masanın sol ucunda bir bilgisayar hemen göze çarpıyordu. Masanın karşısında ise bir sehpanın üstünde küçük bir televizyon vardı. Hakan yüzbaşı kumanda aletiyle televizyonu açtı ve sabah haberlerini seyretmeye başladı. Bu arada telefonuyla kantinden kendisine bir bardak meyve suyu getirmelerini istedi. Telefonu kapattı ve televizyon seyretmeye devam etti.Seyrederken “ Nasıl bir ülkede yaşıyoruz hergün bir olay var yazık” diye düşündü.Bu sırada pistten kalkan ilk jetin keskin ve kulakları yırtarcasına şiddetli sesi duyuldu.”Uçuşlar başladı” diye düşündü ve tekrar telefonu eline aldı.Kız arkadaşı Merve’nin numarasını çevirdi telefon iki kez 3 çaldı ve kız arkadaşının sesini duydu: -Alo buyrun -Günaydın canım ben Hakan -Ah merhaba canım nasılsın -İyiyim sen? -Ben de canım bugün görüşebilecekmiyiz? -Evet ben de akşamı iple çekiyorum saat altıda herzamanki yerde -Tamam canım -Hoşça kal Yüzbaşı Hakan telefonu kapattıktan sonra ellerini başının arkasında birleştirdi.Koltuğunda geriye doğru yaslandı başını cama çevirerek dışarıyı seyretmeye başladı.Bu sırada istediği meyve suyu da gelmişti.Dışarıyı seyrederken keyifle meyve suyunu içmeye başladı.Birkaç dakika sonra kapısı çalındı.Hakan: -Girin dedi Kapı açıldı içeri mavi üniformasıyla bir astsubay girdi.Başıyla Hakan yüzbaşıyı selamladı. Elinde bir zarf vardı ve: -Komutanım günaydın size iletmem için bana bu zarf gönderildi dedi Hakan gülümseyerek: -Teşekkürler başçavuşum dedi ve zarfı aldı.Astsubay dışarı çıktıktan sonra zarfı açtı ve okumaya başladı.Mektup direk hava kuvvetleri komutanlığından geliyordu ve içinde aynen şu yazılıydı: HAVA KUVVETLERİ KOMUTANLIĞI İLGİLİ: KD.YÜZB.HAKAN TUFAN ANKARA Komutanlığımız 10-11-2008 tarihi itibariyle uzay çalışmalarına başlama kararı almıştır. Bu nedenle uzaya gönderilmek üzere hava kuvetlerinden iki pilot subayın seçilerek Rusya Federasyonu Uzay Dairesi’ne gönderilmesi gerekmektedir.Burada sürecek altı 4 aylık eğitimi müteakiben iki pilotumuz Rus Uzay Üssü Pletseskten uzaya gönderilecektir. Bu ekipte siz Kıdemli Hava Pilot Yüzbaşı Hakan Tufan görevlendirilmiş bulunuyorsunuz. Bir ay içinde Rusya’ya hava kuvvetleri tarafından gönderileceksiniz.Gerekli hazırlıkları yaparak karargaha bilgi vermeniz rica olunur. SAYGILARIMLA HV.KUV.İLETİŞİM DAİRE BAŞK. ALBAY HİKMET SARI Yüzbaşı Hakan heyecanla mektubu katlayarak masasının üzerine koydu ve hemen telefona sarıldı.Telaşla üs komutanı Albay Mehmet Arslantaş’ı aradı.Telefon açıldı ve komutanı cevap verdi: -Alo Albay Mehmet buyrun -Komutanım ben Hakan yüzbaşı -Buyrun yüzbaşım -Komutanım hava kuvvetleri uzaya kozmonot gönderecekmiş beni de ekibe seçmişler -Öylemi ne güzel bir haber kutlarım sizi -Komutanım ne yapmam gerekiyor şu anda çok şaşkın durumdayım -Merak etmeyin yüzbaşım bize konu ile ilgili olarak bilgi yazısı gönderirler siz kendinize en iyi şekilde bakın biz hemen karargahla yazışmaya başlıyoruz -Tamam komutanım teşekkürler iyi günler dilerim -Size de ha bu arada bugün uçuşunuz yokmu? -Yok komutanım -Öyleyse bir ara odama uğrayın detayları konuşalım -Emredirsiniz komutanım -İyi günler yüzbaşım -İyi günler komtanım Hakan telefonu kapattı içi hala duyduğu bu ani haberin verdiği heyecanla kıpır kıpırdı. 5 İnanılmaz birşeydi.Uzaya gidecekti.Bir süre aklından bu olayla ilgili çeşitli hayaller geçti bu durum yarım saat kadar sürdü sonra odasının kapısı çaldı.İrkilen Hakan kendine geldi ve : -Girin dedi Kapı açıldı ve içeri üste beraber çalıştığı pilot arkadaşları Tarkan Teğmen,Haluk Üsteğmen ve Mahmut astsubay girdiler.Haberi almışlar ve Hakan yüzbaşıyı tebrik etmek için gelmişlerdi. Hakan heyecanla ayağa kalkarak: -Merhaba arkadaşlar buyrun dedi ve hepsine birer koltuk gösterdi.Oturdular söze Tarkan teğmen başladı: -Komutanım mutlu haberi aldık çok sevindik Hakan: -Teşekkürler Tarkan’cığım ben de -Biz bu olayı bekliyorduk ama bizim üsten birini seçeceklerini düşünmemiştik -Ben de beklemiyordum Haluk üsteğmen araya girdi: -Hakan’cığım sana bu çalışmalarda sonsuz başarılar dilerim Hakan: -Teşekkürler Haluk üsteğmenim Bu arada astsubay Mahmut ayağa kalktı elinde parlak kağıda sarılı bir paket vardı.Paketi gülümseyerek Hakan’a uzattı: -Komutanım biz mesai arkadaşlarınız olarak size küçük bir hediye aldık.Uzayda bizi unutmamanız için buyrun dedi Hakan merakla paketi aldı açtı içinden Namık Kemal’in İntibah romanı çıktı.Hakan’ın gözleri parladı: -Teşekkürler arkadaşlar bu romanı okumamıştım çok teşekkürler dedi Arkadaşları ayağa kalkarak birer birer Hakan’ın elini sıktılar sonra odadan çıkarak gittiler. 6 Hakan arkadaşlarını gönderdikten sonra tekrar yerine oturdu bilgisayarına birşeyler yazmaya başladı bu sırada telefon çaldı.Telefonu açtı: -Alo buyrun ben Yüzbaşı Hakan -Merhaba Hakan ben Albay Mehmet beklediğimiz yazı biraz önce elime ulaştı.Odama gelebilirmisiniz? -Emredersiniz komutanım hemen geliyorum -Tamam bekliyorum yüzbaşım Hakan telefonu kapattıktan sonra kepini aldı ve aceleyle odasından çıktı.Birkaç koridor geçti Mehmet Albay’ın odasına geldi ve kapıyı çaldı: -Girin Hakan kapıyı açtı odada sadece Mehmet Albay vardı başıyla selam verdi ve komutanın masasının yanında ayakta durdu.Mehmet albay gözleriyle Hakan’ı şöyle bir süzdü sonra ciddi bir tavırla: -Oturun yüzbaşım dedi ve eliyle masasının yanındaki koltuğu gösterdi.Hakan hemen koltuğa oturdu ve sessizce komutanın konuşmasını beklemeye başladı.Albay’ın elinde bir yazı vardı albay önce yazıya birkaç saniye baktı ve Hakan’a dönerek: -Yüzbaşım yazı geldi size ve melekete hayırlı olsun dedi Hakan da aynı ciddiyetle cevap verdi: -Sağolun komutanım Albay hiç ara vermeden devam etti.Bir ay kadar sonra görev için Rusya’ya gideceksiniz bu arada hazırlıklarınızı tamamlıyacaksınız.Aileniz ya da bildiğim kadarıyla yok ama karınız gelmeyecek.Burada Hakan araya girdi: -Evli değilim komutanım sadece bir kız arkadaşım var -Tamam O da gelmeyecek Bu bir ay zarfında sportif aktiviteleriniz olacak günde iki saat üssün beden eğitimi salonunda bir gözetmen eşliğinde çalışacaksınız.Bunun yanında bir sağlık taramasından geçirileceksiniz. 7 Hakan başıyla onay verdi ve: -Gereken tarafımca harfiyen yapılacaktır komutanım dedi sonra ayağa kalktı ve komutanın önünde hazır ola geçti.Selam durduktan sonra çevik bir hareketle geri döndü.Kepini sağ elinde tutarken kapıyı açtı ve dışarı çıktı.Doğruca odasına gitti.Gün boyu yapacağı bu uzay uçuşunu düşündü bir ara günlük gazeteleri okudu televizyon seyretti bu arada saat 17:30 olmuştu.Mesai bitmişti masasında çıkış hazırlıklarını yaptı bilgisayarını ve televizyonunu kapattı.Kepini eline aldı ve odadan çıktı.Hemen çıkış kapısına yöneldi. Bu akşam kız arkadaşıyla buluşacaktı içi tarif edilemez bir coşkuyla savruluyordu.Hemen servise bindi en ön sıraya yerleşti.Bu servis Kızılay’a gidiyordu.Hakan kız arkadaşı Merve ile Kızılay’da Kristal Pastanesi’nde buluşacaktı.Çok mutluydu.Servis hareket etti yirmi dakikalık bir yolculuktan sonra Hakan Kızılay’da merkez durağında servisten indi.Kaldırımdan yürümeye başladı. Kasım akşamları Ankara soğuk olurdu.Hava kararmıştı ve hafif hafif yağmur çiseliyordu. Hakan on dakika kadar yürüdükten sonra ışıltılı tabelasıyla Kristal Pastanesi’ni gördü dosdoğru içeri girdi.Masalara göz atarak ilerlemeye başladı.Arka tarafta sondan bir önceki masada oturan Merve’yi gördü.Yüzü mutlu bir tebessümle kaplandı.Heyecanla o yöne yöneldi Merve de Hakan’ı görmüştü.O da gülümseyerek ayağa kalktı.Merve çok güzel bir genç kızdı. Siyah uzun saçları siyah iri gözleri beyaz güneş değmemiş teni ve pembe ince dudaklarıyla film yıldızlarına taş çıkartırcasına alımlı bir vücuda sahipti.Hakan bu kıza ilk görüşte aşık olmuştu.Bir arkadaş toplantısında tanışmışlardı.Kenarda dizilmiş meyve ve tatlı tabaklarından alırlarken tesadüfen çarpışmışlar ve Hakan hemen özür dilemiş ve adını sormuştu.Genç kız da gülümseyerek adını söylemişti.Arkadaşlıkları böyle başlamıştı. Hakan Merve’nin yanına gelir gelmez kızı yanaklarından öptü ve: -Merhaba canım çok beklettimmi diye sordu Merve heyecanlı idi buluşmaları yeni yeni sıklaşmaya başlamıştı gülerek: -Merhaba canım geleli on dakika kadar oldu yani fazla beklemedim İki sevgili öpüştükten sonra sandalyelerine oturdular.İkisinin de gözleri birbirine kenetlenmişti. 8 İki dakika kadar birbirlerine hiçbirşey söylemeden baktılar.Sonra Merve utanarak gözlerini kaçırdı.Hakan sevgilisine olan derin aşkını yüzünün her ifadesiyle belli ediyordu.Hemen önündeki mönüyü eline aldı.Göz gezdirdi sonra başını mönüden kaldırmadan: -Ne alalım canım karnın açmı diye sordu Merve biraz önce kaçırdığı gözlerini sevgilisinin siyah saçlarına kondurdu sonra sakin bir edayla: -Ben bir şey yemiyeceğim canım ama nescafe alırım dedi Hakan dikkatini mönüye vermişti bir yandan da sevgilisine söyleyeceği konuyu kafasında toparlamaya çalışıyordu. -Ben pizza ve meyve suyu alacağım canım dedi sonra başını kaldırdı önce Merve’ye baktı -Garsonu çağıralım dedi ve yerinde hafifçe yana döndü ve gözleriyle garsonu aradı.Garson orta masalarda idi bir masayla ilgileniyordu Hakan biraz yüksek bir sesle: -Garson bakarmısınız diye bağırdı Garson başını çevirdi eliyle tamam gibisinden bir işaret yaptı.Hakan önüne döndü ve gülümseyerek sevgilisine baktı.Bu sırada garson yanlarında belirdi: -Buyrun efendim siparişinizi alayım dedi Hakan hemen atıldı: -Bize üç dilim pizza bir meyve suyu ve nescafe lütfen Garson gülerek siparişi yazmaya başladı bu arada: -Pizzalara neli olsun efendim salamlı peynirli zeytinli diye sordu Hakan : -Zeytinli Garson: -Meyve suyu neli olsun? -Portakal lütfen Garson gülümseyerek başını öne eğdi: -Emredersiniz dedi sonra arkasına döndü ve hızla uzaklaştı.Hakan hemen Merve’ye döndü 9 ellerini masada sevgilisinin ellerine uzatarak Merve’nin ince zarif ellerini avuçlarına aldı. Sevgilisinin siyah kömür gibi parıldayan gözlerine daldı sonra ihtiras dolu bir ses tonuyla: -Seni çok seviyorum dedi Merve utandı başını önüne eğdi ama Hakan’ın ellerini tutmasından çok hoşlandığı gülen gözlerinden okunuyordu.Bir süre derin derin önüne baktı sonra başını yavaşça kaldırdı parıldayan iri siyah gözleriyle sevgilisine baktı ve gülümseyerek: -Ben de seni canım dedi sonra etrafına endişeyle bakındı sonra kısık bir ses tonuyla devam etti: -Ama korkuyorum Hakan da Merve’nin endişeli yüzünden geleceğe ilişkin endişe dolu bir anlam çıkararak: -Neden bir tanem diye sordu Merve gözleri dolu dolu olmuş bir halde: -Ya bu beraberliğimiz bir gün biterse o zaman ne olacak? Diye sordu Hakan sevgilisinin endişelerini gidermek için: -Sakın aklına ayrılık gelmesin aşkım seni asla terk etmem terk edemem çünkü sensiz yaşayamam dedi sonra sevgilisinin ellerini avuçlarında biraz daha bırakmamacasına sıktı ve kendine doğru çekti Genç kadın yine gülümsedi sanki biraz rahatlamış gibi sandalyesinde arkaya yaslandı ve: -İnşallah canım hep böyle mutlu olalım ben bunu isterim dedi Hakan’ın içi rahatlamıştı.Artık mutlu haberi vermenin tam zamanı diye düşündü: -Canım sana bir haberim var -Ne oldu sakın kötü bir şey olmasın -Hayır hayır canım iyi bir haber hava kuvvetleri beni uzaya gönderecek Genç kadın şaşırmıştı.Başını kaldırdı şaşkınlık dolu gözlerle Hakan’a bakıyordu: -Uzaya’mı 10 -Evet -Nasıl nasıl Amerika’yamı gideceksin? -Ah hayır canım Rusya’ya orada eğitim alıp uzaya gönderileceğim Genç kadın hala söylenene tam bir anlam verememişti ama hisleri güzel bir şeyler olacağı yönünde idi sonra bir an korkuyla Hakan’a tekrar baktı: -Ah aşkım tehlikeli değimli ya sana bir şey olursa Hakan sevgilsinin korktuğunu anlamıştı yine korkularını gidermek için atıldı: -Sakın korkma bir tanem çok güvenli bir araçla uzaya gideceğim bir Rus yapısı roketle Tanrı’nın izniyle bir şey olmaz hem ülkemizi en güzel şekilde temsil etmiş olurum Merve korkularını bir yana attı sonra serinkanlılığını muhafaza eder bir havada: -Hayırlısı olsun canım gerçi ben bu uzay uçak havacılık gibi konulardan pek anlamam ama inşallah senin için iyi olur mesleki açıdan yani -Hiç şüphen olmasın canım mesleğimde beni zirveye taşıyacak bu olay hem… Hakan heyecanla yutkundu söyleyecekleri sanki gırtlağına dizilmişti: -Hem dönünce hayırlısıyla nişanımızı ve düğünümüzü de yaparız Genç kadın duyduklarına inanamadı heyecandan yüzü kızardı kekeleyerek: -Yani evlenecekmiyiz? Hakan yüzünde tüm sevecenliğiyle aydınlık bir ifade takınarak: -Evet bir tanem karım olmanı istiyorum dedi Merve’nin gözleri dolu dolu oldu.Mutluluktan ağlamaklı olmuştu.Elleriyle gözlerini sildi ve: -Hayırlısı olur inşallah canım diyebildi Hakan bir an endişelendi ama bunu sevgilsinin durumu kabullendiği anlamına geldiğini düşünerek mutluluk dolu gözlerle gülümsedi ve sevgilisine baktı.Sonra neşe içinde: -Kabul ettiğini düşünüyorum canım sanırım evet diyorsun bana değilmi diye sordu Genç kadın kendisi için evliliğin erken olduğunu düşünürdü ama Hakan’ı çok seviyordu 11 ve O’nu mutlu etmeyi çok istiyordu.Sonra utancından kızaran yüzünü kaçırarak: -Evet diyebildi Hakan aldığı cevapla sanki mutluluktan havalara uçacakmış gibi hissetti.Coşkuyla ayağa kalktı kollarını iki yana kaldırdı ve bağırarak : -Tanrım çok mutluyum evleniyoruz Salonda biran insanlar şaşkınlıkla onlara doğru baktlar birkaç saniye sessizlik oldu sonra mütiş bir alkış tufanı koptu insanlar da Hakan’ın bu hareketinden dolayı mutlu olmuşlardı birkaç masadan: -Tebrikler mutluluklar diye bağırıldı Hakan bir an heyecanla etrafa baktı O da durumu anladı kendilerini alkışlayan ve mutluluk dileyen salona doğru döndü başıyla birkaç kez selam verdi bunu yaparken gülümsüyordu sonra yerine oturdu insanlar da kendi hayatlarına döndüler.Merve şaşırmıştı bir yandan kızarmış bir yandan da mutluluktan dolan gözlerini silmişti.Hakan oturunca elini O’na uzattı: -Canım ne yaptın utandırdın beni dedi Hakan’ın mutluluktan hiç birşeyi umursadığı yoktu.Sevgilisinin uzattığı elini tuttu sonra dudaklarına götürüp öpmeye başladı ve : -Aşkım buna inanamıyorum beni çok mutlu ettin ben de seni dünyanın en mutlu kadını yapacağım buna inan dedi Bir kaç dakika sessizlik oldu her ikisi de biraz önce gelen meyve suyu ve nescafelerini içmeye başlamıştı.Sessizliği Hakan bozdu : -Canım çabuk olalım istersen başka yerlere de uğrarız bugün bizim günümüz dedi Merve başını iki yana sallayarak: -Olmaz canım evden merak ederler zaten zor izin aldım dedi Hakan başıyla onayladı: -Tamam birtanem o zaman kalktıktan sonra seni eve bırakırım Merve yine itiraz etti: 12 -Yok gerek yok canım ben kendim giderim -Neden ? -Mahallede senin yanında görürlerse dedikodu olur ailem çok kızar Hakan yüzünü buruşturdu ama çaresiz kabul ederek: -Tamam canım sen nasıl istersen ama bil ki seni ailem babandan isteyecek -Zaten başka türlü olmaz -Haklısın canım Bu arada her ikisi de meyve sularını bitirmişlerdi.Hakan pizzasına dokunmamış sadece meyve suyunu içmişti.Merve Hakan’a gülerek baktı: -İstersen kalkalım canım Hakan ayağa kalktı kız arkadaşına elini uzattı Merve de uzatılan ele elini verdi ve birlikte hesabı ödemek üzere kasaya gittiler.Hakan ödemeyi yaptı ve elele pstaneden çıktılar. Dışarıya çıkınca Merve durdu : -Burada ayrılalım ben buradan otobüse bineceğim dedi Hakan: -Tamam canım dedi sonra öpüşerek ayrıldılar ve Hakan mutlulukla uçarcasına evinin yolunu tuttu. 2.BÖLÜM Ertesi gün üste gün hummalı bir koşuşturmacayla başlamıştı.Uzay uçuşu için beden eğitimi dersi hazırlıkları yapılıyordu.Hakan odasına girdikten bir saat kadar sonra bir anonns duydu. Bu kendisinin üssün beden eğitimi salonuna gitmesi gerektiğini söyleyen bir anonstu. Bir gün önceden hazırlık yapmış eşofmanlarını getirmişti.Hemen çantasını alarak beden eğitimi salonuna koştu.Salondan içeri girdi.Salonda sadece iki kişi vardı.Bir tanesi genç esmer uzun boylu bir adamdı diğeri yaşlı şişman kısa boylu kır saçlı bir adamdı Hakan salondan girer 13 girmez şişman adam gülerek bağırdı: -İşte yüzbaşımız da geldi Hakan onlara doğru yürüdü biraz şaşkındı ama içinden tahmin yürütüyordu.Yanlarına geldiğinde şişman adam elini uzattı ve: -Merhaba yüzbaşım ben Albay Okan bu da Teğmen Yiğit Hakan önce albayın elini sıktı: -Merhaba albayım ben yüzbaşı Hakan Sonra teğmenin elini sıkarak: -Merhaba teğmenim dedi Albay hiç ara vermeden devam etti: -Yüzbaşım bu uzay uçuşunu Teğmen Yiğit’le beraber yapacaksınız ben de Rusya’ya gidene kadar size çeşitli beden eğitimi ve hazırlık çalışmaları yaptıracağım. Hakan konuyu anlamış olmanın verdiği rahatlamayla: -Tamam komutanım ben hazırım dedi Yiğit teğmen de O’na doğru bakarak güldü ve: -Ben de hazırım komutanım dedi Okan Albay koluyla salonun sol tarafındaki kapıyı gösterdi ve: -Buyrun beyler bu taraftan ilk günümüz dalış havuzunda yapılacak dedi Hep birlikte albayın gösterdiği kapıya yöneldiler.İçeri girince odanın ortasında bulunan havuz Hakan’ın gözüne çarptı odanın duvarlarında bulunan askılıklarda dalış kıyafetleri vardı. Albay odaya girince her iki subaya da duvarda asılı dalış kıyafetlerini göstererek : -Arkadaşlar bu kıyafetleri giymenizi istiyorum dedi Hakan ve Yiğit teğmen de kıyafetleri alarak soyunma odalarına gittiler.Kıyafetleri giyindiler ve odaya döndüler bu sırada albayın yanında iki oksijen tüpü olduğu görüldü.Albay: -Hakan bu senin Yiğit diğeri de senin lütfen takın dedi Her iki subay da oksijen tüplerini sırtlarına taktılar.Artık dalmaya hazırdılar.Albay: 14 -Arkadaşlar bugün uzayda yerçekimsiz ortam olacağından havuzda hazırlık çalışmaları yapacağız.Havuza giren arkadaş daldıktan sonra dipte bulunan çeşitli cisimleri işaretli yerlere götürüp koyacak.Her arkadaş için yirmi cisim yerleştirdik.Bu yerçekimsiz ortamda hareketlerinizi kolaylaştırmayı sağlayacak hemen başlayalım dedi Havuza kıdemli olduğu için önce Hakan girdi.Bir kaç dakika dipte ortama alışmak için bekledi sonra havuzun kenarında üzerlerinde Hakan Yüzbaşı yazan cisimleri ki bunların çoğu kaya parçalarıydı bulundukları yerlerden kaldırarak olması gereken yuvalara yerleştirmeye başladı.Hakan’ın çalışması yaklaşık bir saat kadar sürdü.Bu sırada bir yüzey bir de dip kamerası Hakan’ı çekiyor odadaki monitörde Hakan’ın çalışmasını kaydediyordu.Bu kayıt daha sonra değerlendirilmek üzere merkez komutanlığa gönderilecekti. Hakan’dan sonra bir saat kadar da Teğmen Yiğit’in çalışması sürdü.Havuz çalışması bittikten sonra uçuş takat çalışması yapıldı.Bu çalışmada pilotlar bir başka odada yüksek basınca tabi tutuldu ve dayanıkılıkları test edildi.Bu çalışmadan sonra her iki subay da Albay gözetiminde basit beden eğitimi çalışması yaptılar ve gün bitti.Her iki subay da duş alıp üniformalarını giydiler.Salonu terkederken Albay: -Teşekkürler arkadaşlar yarın da aynı çalışmayı yapacağız evinize gidin ve dinlenin iyi akşamlar dedi Hakan: -Teşekkürler albayım emredersiniz iyi akşamlar dedi ve hazırola geçerek albayı başıyla selamladı Yiğit Teğmen de aynı hareketi tekrarladı.Hakan hızlı adımlarla üsten çıktı ve evine gitmek üzere servis aracına bindi. Yarım saat kadarlık bir bekleyişten sonra servis aracı hareket etti.Kısa bir yolculuktan sonra Hakan oturduğu lojmanın önünde servis aracından indi.Evine gitti kapıyı açtı ve içeri girdi.Beraber kaldığı arkadaşları henüz eve gelmemişlerdi. Mutfağa gitti buzdolabını açtı.Bir yumurta ve peynir çıkardı.Kendine peynirli yumurta pişirdi meyve suyu ile yumurtasını yedi sofrayı topladı.Bulaşıklarını yıkadı ve oturma odasına geçti. Televizyonu açtı bir süre televizyon seyretti ve sonra: “Annemi ne zamandır aramıyorum bir arayayım diye düşündü”Cep telefonunu aldı 15 annesinin numarasını çevirdi.Telefon iki defa çaldıktan sonra açıldı: -Alo buyrun -Merhaba anne nasılsın ben Hakan -Oğlum senmiydin merhaba -Nasılsın anne diye tekrarladı Hakan -İyiyim oğlum sen nasılsın? -İyiyim anne ben uzaya gönderileceğim devlet beni seçmiş dedi -Hayırlısı olsun oğlum başarılar dilerim -Sağol anneciğim -Ne zaman geleceksin oğlum hepimiz seni çok özledik Hakan bir an şaşırdı sonra belli etmemek için -İki ay önce geldimya anne -Yine gel oğlum baban da seni bekliyor ben de -Tamam anne hafta sonu gelirim dedi Sonra annesine iyi günler dileyerek telefonu kapattı.Bu arada kapının zili çaldı.Kapıya gitti ve açtı.Gelen arkadaşı Üsteğmen Turgay’dı. Turgay içeri girdi girerken: -Merhaba Hakan dedi sonra gözlerini Hakan’a dikerek bugün sana bir zarf geldi dedi nerden geldiğine bakmadım ama sanırım Genel Kurmay’dan dedi ve elini üniformasının cebine sokarak sarı bir zarfı çıkardı ve Hakan’a uzattı.Hakan zarfı aldı önce nereden geldiğine baktı gerçekten de zarf Genelkurmay’dan geliyordu.Zarfı açtı ve okudu: Sn. Hava Pilot Kd.Yüzbaşı Hakan Tufan Başkanlığımızca 25-05-2008 Pazar gecesi saat 20.00 de uzaya gönderilecek Türk Personel adına kutlama gecesi düzenlenecektir.Gecede kutlama üniformanızla hazır bulunmanız gerekmektedir. Adres: Silahlı Kuvvetler Gazinosu Kavaklıdere - Ankara Gen.Kur.Başkanlığı 16 Hakan büyük bir mutlulukla mektubu katladı ve masanın üstüne koydu.Arkadaşı Turgay’a teşekkür etti ve hemen Merve’yi aradı.Merve telefona çıktı: -Alo buyrun -Merhaba canım ben Hakan -Nasılsın canım? -İyiyim sana bir haberim var Genelkurmay bizim için kutlama gecesi düzenlemiş bu pazar senin de bana eşlik etmeni istiyorum -Olur tabi gelirim -Tamam canım Pazar akşamı saat yedide seni Kristal’den alırım -Tamam orada olacağım Hakan telefonu kapattı ve masanın üzerine bıraktı.O geceyi televizyon seyrederek geçirdi ve ertesi gün işe gitmek üzere erkenden yattı. Pazar günüydü Hakan’ın günü çok sakin geçmişti.Bütün gün balo hazırlıklarıyla uğraşmış berbere gitmiş,balo üniformasını ütületmiş,yeni bir çift ayakkabı almıştı.Saat akşam altı sularında eve dönmüş hemen hazırlanmış ve Merve’yi alacağı Kristal Pastanesine doğru yola çıkmıştı.Özel bir gece olduğu için otomobilini kullanmayı tercih etmişti.Yarım saatlik bir yolculuktan sonra Kristal Pastanesine ulaştı.Arabasını yolun kenarına parketti ve Merve’yi almak üzere pastaneye girdi.Hemen ilk masada oturan sevgilisini gördü ve gülümsedi.Yanına gitti.Merve O’nu görür görmez gülümseyerek ayağa kalktı.Çok şıktı Hakan’ın gözleri kamaşmıştı.Siyah dekolte bir tuvalet giymiş,kahverengi uzun saçlarını çıplak omuzlarından aşağı bırakmış beyaz inci bir gerdanlık takmış ,siyah rugan bir çizmeyle de şıklığını tamamlamıştı. Hakan gözleri parlayarak sevgilisine baktı: -Çok güzelsin hayatım dedi Merve duyduğu iltifatla duyduğu hazzı belli eder bir yüz ifadesiyle: -Teşekkür ederim canım dedi 17 Hakan zaten ayakta oldukları için elini sevgilisine uzattı Merve de sevgilisinin uzattığı eli tuttu.İki sevgili elele pastaneden çıktılar.Baloya gitmek üzere arabaya bindiler.Kısa bir süre sonra Kavaklıdere Gazinosu’nda idiler.Elele içeri girdiler.Onlar içeri girer girmez içeride bir alkış tufanı koptu.Hakan başıyla içerideki tüm konukları selamlıyordu.Üzerinde şık beyaz bir gömlek ve papyon bulunan bir garson yanlarına gelerek: -Hoşgeldiniz komutanım buradan buyrun dedi ve oturacakları masaya doğru yürümeye başladı.Hakan ve Merve de garsonun peşinden kendilerine ayrılan masaya gittiler ve oturdular. Oturrur oturmaz Hakan’ın arkadaşı Turgay yanında kız arkadaşı ile yanlarına geldi ve : -Selamlar şeref konuklarımız da gelmişler dedi ve elindeki şampanya kadehini havaya kaldırarak: -Uzaya gidecek kozmonotumuzun şerefine diye bağırdı Tüm salondaki konuklar ellerindeki kadehleri havaya kaldırdılar: -Çok yaşa yüzbaşı Hakan çok yaşa Teğmen Yiğit diye bağırdılar ve içkilerini mutlulukla yudumlamaya başladılar.Gece çok güzel başlamıştı.Az sonra masalarına Teğmen Yiğit ve Albay Okan’da gelmişti.Okan Albay’ın yanında karısı Sevinç Hanım vardı.O da oldukça şıktı ve gülümseyerek uzun uzun Merve’yi süzdü.Sonra başıyla selamladı ve : -Çok şıksınız isminiz nedir diye sordu Merve utanarak: -Merve dedi Sevinç Hanım yine gülümseyerek: -Memnun oldum ben de Sevinç dedi ve böylece aralarında sıcak bir sohpet başladı. Hakan , Yiğit ,Turgay ve Okan Albay arasında da koyu bir sohpet başlamıştı.Okan Hakan’a methiyeler düzüyordu: -Hakan yüzbaşı’yı taktir ediyorum O bizim kahramanımız olacak Hakan: Teşekkürler Albayım dedi 18 -İnşallah kazasız belasız gider ve dönersiniz Hakan: -Tanrı’nın izniyle Turgay da neşeyle sohpete karıştı: -İsterseniz gecenin ilk dansını siz yapın Hakan Hakan: -Neden olmasın dedi ve başını Merve’ye doğru çevirdi.Merve Sevinç Hanımla koyu sohpetinin en yoğun anlarını yaşıyordu.Hakan elini uzattı ve Merve’nin elini tuttu: -Bu dansı bana lütfedermisiniz küçükhanım? Merve gülümseyerek Hakan’a baktı: -Tabi ki beyefendi İkisi elele dans pistine çıktılar ve çalan klasik müzik eşliğinde vals yapmaya başladılar. Onları diğer çiftler izledi.Hepsi de dans pistinde Hakan Merve çiftinin yanında dönerek dans etmeye başladılar.Hakan Merve çifti diğer çiftlerle beraber saatlerce dans ettiler. Sonra müzik durdu ve dans sona erdi.Çiftler yavaş yavaş yerlerine oturdular.On dakika kadar konuklar aralarında sohpet ettiler ve ikram edilen yiyecek ve içeceklerden tattılar.Bu sırada salonun ortasındaki sahneye bir görevli çıktı ve mikrofonu eline aldı: -Sayın konuklarımız biliyorsunuz bu gece burada Türkiye olarak uzaya göndereceğimiz pilotlarımızı kutlamak üzere toplanmış bulunuyoruz.Şimdi sahneye pilotlarımız Yüzbaşı Hakan Teğmen Yiğit ve onlara plaketlerini verecek olan Hava Kuvvetleri Komutanımız Orgeneral Metin Kutay’ı alkışlarınızla davet ediyorum.Salonda müthiş bir alkış tufanı koptu. Üç subay yerlerinden kalkarak yavaş yavaş sahneye doğru yürüdüler ve sahnedeki yerlerini aldılar. General’in arkasındaki bir astsubay General’e iki plaket uzattı.General de plaketleri alkışlar arasında Hakan ve Yiğit’e taktim etti ve başarılar diledi.Bu törenden sonra üç subay da yerlerine oturmak üzere sahneyi terkettiler.Müzik tekrar başladı ve çiftler sahnedeki yerlerini alarak dansa başladılar.Gece geç saatlere kadar sürdü ve sona erdi.Hakan kız 19 Arkadaşı Merve’yi evine bırakmak üzere salondan erken çıktı.Hakan’ın arabasına bindiler ve Merve’nin oturduğu semte gitmek üzere yola çıktılar.Yolda her ikisi de suskundu neredeyse hiç konuşmadılar.Hakan gecenin yorgunluğuyla arada bir esniyordu.Yaklaşık kırkbeş dakikalık bir yolculuktan sonra Merve’nin oturduğu semte ulaştılar.Hakan Merve’yi oturdukları evin sokağının girişinde bıraktı.Merve inerken: -İyi geceler hayatım dedi Hakan da gülümseyerek baktı ve : -İyi geceler canım çok teşekkür ederim dedi Merve arabadan indikten sonra sokakta evine kadar yürüdü ve evine girdi.Merve’nin eve girdiğini gören Hakan arabasını çalıştırdı ve evine gitmek üzere süratle yola koyuldu. Az sonra Hakan evindeydi.Gecenin yorgunluğu üstüne çökmüştü.Hemen pijamalarını giydi ve derin bir uykuya daldı. Ertesi sabah çalan saatle uyandı.Dğruldu.Arkadaşları çoktan kalkmışlardı.Banyoya gitti elini yüzünü yıkadı ve mutfağa geçti.Arkadaşları kahvaltı ediyordu. -Günaydın beyler dedi ve bir sandalye çekerek masaya oturdu.Kendisine bir bardak çay doldurdu ve bardağa iki adet küp şeker atarak karıştırdı.Peynir tabağından bir parça peynir aldı ve ağzına attı.Sonra zeytin sonra reçel yedi ve çayını yudumladı.O kahvaltısını yaparken arkadaşı Mert : -Bugün ne yapacaksın Hakan diye sordu Hakan başını kaldırmadan: -Hiç eğitime devam dedi Turgay söze atıldı: -Kahvaltını iyi yap enerjini topla dedi Hakan başını sallayarak onayladı.Turgay ve Mert mutfaktan çıktılar üniformaları üzerlerinde olduğu halde hemen çıktılar çıkarlarken Turgay: 20 -Sana iyi günler dostum dedi Arkadaşları çıktıktan sonra Hakan kahvaltısını tamamladı ve giyinmek üzere yatak odasına gitti.Üniformasını giydi ve banyoya geçti traş oldu şapkasını aldı ve kapıya geldi.Ayakkabılarını giydi ve evden çıktı.Kapıyı kilitledi ve servise gitmek üzere apartmandan dışarı çıktı.O gün eğitimlerinin Türkiye safhası bitiyordu ve ertesi gün Rusya’ya hareket edilecekti.Hakan çok heyecanlıydı.Servise bindi ve servis üsse gitmek üzere hareket etti.Az sonra Hakan hava üssüne ulaşmıştı.Üssün kapısına doğru yürüdü kapıdan girdi ve odasına yöneldi. Odasının kapısına geldiğinde Albay Okan’ın kendisini beklediğini gördü.Okan Albay Hakan’ı görünce gülümseyerek: -Günaydın yüzbaşım nasılsın diye sordu Hakan da asker selamıyla başını aşağı doğru sallayarak: -Günaydın komutanım dedi Hakan kapısını açarak içeri girdi peşinden de Albay girdi.Hakan hemen masasına gitti oturdu ve Albay da karşısındaki koltuğa geçti.Canı sıkkındı bu yüzünden okunuyordu.Önce derin derin önüne baktı sonra Hakan’a dönerek: -Yüzbaşım Teğmen Yiğit görevden azledildi sadece sen göreve devam edeceksin dedi Hakan şaşırdı hayretle ağzını açtı gözlerini Albay’a dikerek: -Ciddimisiniz diye sordu Albay aynı yüz ifadesiyle: -Evet yüzbaşım ne yazıkki öyle dedi Hakan üzülmüştü.Başını öne eğdi : -Ne yapalım o zaman yalnız olarak göreve devam edeceğim dedi Albay ayağa kalktı.Yavaşça kapıya döndü ve : -Bugün eğitim yok Hakan dedi sonra iyi günler dileyerek odadan çıktı ve gitti. Hakan Okan Albay gittikten sonra kız arkadaşı Merve’yi aramak için telefona sarıldı. Merve’nin numarasını çevirdi.Telefon iki kez çaldı Merve cevap verdi: 21 -Alo buyurun -Merhaba canım ben Hakan -Nasılsın? -İyiyim sen nasılsın? -Ben de iyiyim sağol -Canım ben yarın Rus’ya uçuyorum sana hoşça kal demek için aradım -Öylemi o zaman sana iyi yolculuklar canım umarım kazasız belasız dönersin -Ben de hayatım -Bugün görüşemiyeceğiz sanırım ben bir arkadaşıma gideceğim -Tamam kendine iyi bak döndüğümde dediğim gibi -Hayırlısı -İyi günler Merve -Sana da Hakan telefonu kapattı.”Bu işi de hallettik diye düşündü”Telefonu kapatmadan kantini aradı ve meyve suyu getirmelerini emretti.Telefonu kapadı bu arada üste jet uçuşları başlamıştı.Hakan koltuğuna yaslandı.Başını cama çevirdi ve uçuşa geçen uçakları seyretmeye başladı. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Saat sabah sekiz sularıydı.Hakan oturduğu koltukta esneyerek uyandı.Bir saattir uyuyordu. Moskova’ya giden askeri uçakta idi.Yanında Okan Albay ve Türk Genelkurmayı’ndan birkaç subay daha vardı.Uçak yaklaşık onbeş dakika sonra Moskova Askeri Havaalanına inecekti. Hakan hafifçe Okan Albay’a baktı.Gözleri kapalıydı.Eliyle omzunu dürttü: -Albayım Albayım gelmek üzereyiz uyanın Albay gözlerini açtı O da esneyerek oturduğu koltukta doğruldu Hakan’a baktı.Sağ elini kaldırarak tamam gibisinden bir işaret yaptı. 22 Onbeş dakika kadar sonra uçak yavaş yavaş alçalmaya başladı yer zeminine yaklaştıkları camdan görülüyordu. Uçak yere gürültüyle iniş yaptı.Beş dakika kadar yerde hız kesmeye çalıştı ve durdu.Hakan ve yanındakiler ayağa kalktı.Çıkış kapısına yöneldiler.Kapıdan ilk önce Okan Albay çıktı.O’nu Hakan ve diğer subaylar takip etti.İniş merdiveni kapıya yanaşmıştı. Hepsi teker teker merdivenin basamkalarından indiler artık Rusya’da idiler.Aşağıda heyeti Rus Hava Kuvvetleri’nden iki subay bekliyordu.Okan Albay iner inmez öndeki Rus subayı elini Okan Albay’a uzatarak İngilizce: -Günaydın hoş geldiniz ben Binbaşı Vladimir Arkadyeviç dedi ve gülümsedi Okan Albay kendisine uzatılan eli dostça bir gülümsemeyle sıktı ve O da İngilizce: -Teşekkürler ben Albay Okan dedi ve yanındaki Hakan’ı eliyle göstererek: -Bu da Yüzbaşı Hakan uzay uçuşuna gönderilmek için seçilen subayımız dedi Rus Binbaşı Hakan’a gülerek baktı ve O’na da elini uzattı ve : -Merhaba Yüzbaşım nasılsınız diye sordu Hakan da yüzünde derin bir memnuniyet ifadesiyle Rus Binbaşı’nın elini sıkarak: -Merhaba iyiyim umarım siz de iyisinizdir dedi Rus Binbaşı Vladimir Arkadyeviç sol eliyle üssün giriş kapısını işaret ederek: -Buyrun beyler bu kapıdan dedi ve yolu gösterdi. Heyet de Rus Binbaşı’nın gösterdiği yöne Binbaşı’yı takip ederek yürümeye başladı.Heyet kapıdan girer girmez içerideki personel heyecanlı bir koşuşturmacaya başladı.Askerler koridorlarda bir o kapıya bir diğerine telaşla aralarında Rusça birşeyler söyleyerek koşuyorlardı.Rus Binbaşı Vladimir Arkadyeviç heyeti bir bekleme salonu olduğu belli olan konuk misafir odasına götürdü.Heyet gösterilen koltuklara yerleşti.Binbaşı telefonu açtı ve heyete birer meyve suyu getirmelerini emretti.Telefonu kapadı ve tekrar Okan Albay’a dönerek: -Yolculuğunuz nasıl geçti diye sordu Okan Albay gülümseyerek cavap verdi: 23 -Yorucuydu Binbaşı hemen söze atıldı: -Sizinle birlikte bu araçla uzaya gidecek Amerikalı personel de dün geldiler dedi Okan Albay memnuniyetle: -O ne güzel artık sanırım tüm personel hazır dedi Binbaşı Arkadyeviç gülümsedi ve başıyla Okan Albay’ı onayladı.Bu arada meyve suları da gelmişti.Tüm personel neşe içinde sohpet ederek meyve sularını içti.On beş dakika kadar sonra Binbaşı Arkadyeviç ayağa kalktı ve Albay’a : -Şimdi sizi kalacağınız otele bırakacağız dinlenin ve yarın için hazırlanın yarın hemen çalışmalarımıza başlıyoruz dedi. Okan Albay ve Hakan Yüzbaşı ayağa kalktılar.Okan Albay yanındaki personele kalkın diye bir işaret yaptı daha sonra gelen Rus görevliyi takip etmeye başladı.Personel de Albay’ın peşinden yürüdü.Kapıya çıktıklarında bir araç kapısı açık olduğu halde onları bekliyordu. Araca bindiler ve şehir merkezine gitmek üzere yola çıktılar.Araç Moskova’nın içine kadar gitti.Merkez Moskova Otel’inin önünde durdu.Rus görevli Okan Albay’a döndü ve: -Geldik efendim dedi Okan Albay’da yanındakilere dönerek: -İniyoruz beyler buyrun dedi Araçtan indiler Rus görevli en önde otelin resepsiyonuna kadar ilerledi.Resepsiyona geldiğinde otel görevlisiyle Rusça konuşmaya başladı.Bu konuşma iki dakika kadar sürdü.Sonra lobiden başka bir otel görevlisi heyete doğru yaklaştı yanlarına geldiğinde resepsiyondan kalacakları odaların anahtarlarını aldı ve heyete dönerek ingilizce: -Beni takip edin lütfen dedi Heyet görevlinin peşinden kalacakları odalara yerleşmek üzere asansore doğru ilerledi. Rus görevli de iyi günler dileyerek üsse dönmek üzere oteli terketti.Okan Albay ve Hakan Yüzbaşı aynı odada kalacaklardı.Odalarına girdiler.Hakan Yüzbaşı duş almak için banyoya 24 girdi.Okan Albay’da yanında getirdiği dizüstü bilgisayarını çıkardı ve bilgisayarıyla çalışmaya başladı.Tüm personel geceyi heyecan içinde odalarında geçirdi.Akşam yemekte toplanıldı ve sohpet eşliğinde akşam yemeği yenildi.Ertesi gün oldukça zor geçecekti.İlk çalışmalar yapılacaktı.Hakan da arkadaşları gibi neşe içinde yemeğini yedi yemekten sonra birkaç kadeh votka içmek için otel barına gitti. Ertesi sabah güneş Moskova üzerine yavaş yavaş doğarken kentin pasta kremasını andıran kuleleri yansıyan güneş ışığının etksiyle pırıl pırıl renk cümbüşü içinde parıldıyordu. Heyet yavaş yavaş uyanmaya başladı.En son Yüzbaşı Hakan gözlerini açtı.Önce derin derin esnedi. Yerinden doğruldu.Yorganını toparladı.Ayağa kalkarak pijamalarını çıkardı ve üniformasını giydi. Gözleri Okan Albay’ı aradı.Okan Albay çoktan uyanmış kahvaltıya çıkmak üzere hazırlanıyordu. Hakan hafif bir ses tonuyla : -Günaydın Albay’ım diye seslendi Okan Albay da O’na dönerek: -Günaydın Hakan’cığım diye cevap verdi. Hakan sık adımlarla albayın yanına gitti.Beraberce odadan çıktılar.Heyetteki diğer subaylarda yavaş yavaş odalarından çıkyorlardı.Tüm heyet kahvaltı salonuna indiğinde gördükleri manzara oldukça hoşlarına gitmişti.Kahvaltı masası son derece zevkli döşenmişti.Her masanın ortasında en güzel çiçeklerden derlenmiş buketler vardı.Kahvaltı salonunun ortasındada üzerinde Rus ve Türk Bayrakları olan bir pasta duruyordu.Bütün subaylar gülümseyerek masalarına geçtiler.Birkaç dakikalık bir beklemeden sonra salonun kapıları açıldı.İçeri Rus Binbaşı Arkadyeviç ve birkaç bayan Rus subay girdi.Binbaşı Arkadyeviç salonun ortasına kadar yürüdü.Sonra salona döndü heyeti başıyla selamlayarak: -Günaydın sayın konuklarımız ilk çalışma günümüze başlamadan önce hepinize mutlu sabahlar dilerim dedi. Heyet neşe içinde binbaşıyı alkışladı.Daha sonra Rus Binbaşı Okan Albay’ın yanına gelerek yanına 25 oturdu.Kahvaltı neşe içinde yapıldı.Daha sonra Binbaşı Arkadyeviç heyeti Rus Uzay Üssü çalışma merkezine götürmek üzere yola çıkardı.Çıkış kapısında bekleyen otobüslere binildi.Otobüsler hemen hareket etti.Yaklaşık yirmi dakikalık bir yolculuktan sonra Rus Uzay Merkezi Pletsesk’e varılmıştı. Türk Heyet’i önde Binbaşı olmak üzere otobüsleri terk ederek üsse doğru yolalmaya başladı. Heyet az sonra üssün bekleme salonuna alınmıştı.Subaylar kendi aralarında heyecanla bir şeyler konuşuyorlardı.Binbaşı Arkadyeviç salonun ortasındaki masada bulunan telefonu aldı.Telefonla heyete uzay uçuş eğitimi verecek olan subay olan Teğmen Sergei İvanov’u odaya çağırdı. Beş dakika sonra içeri mavi üniformalı sarışın bir subay girdi.Bu Teğmen İvanov’du. Bir süre binbaşıyla aralarında Rusça bir şeyler konuştular.Sonra Teğmen İvanov heyeti önce selamladı Sonra gayet akıcı bir Türkçe’yle : -Buradan arkadaşlar lütfen beni takip ediniz ilk çalışmamız yerçekimsiz ortamda efor testi dedi ve dışarı çıktı.Heyet de O’nu takip etmeye başladı. Birkaç koridor ve salon geçildi.Üzerinde’ki tabelada Rusça bir şeyler yazan bir odanın önünde duruldu.Teğmen elini kapının yanındaki bilgisayara yasladı.Bu güvenlik soruşturması için yapılan bir uygulamaydı.Az sonra kapı yana doğru kayarak açıldı.Teğmen İvanov içeri girdi arkasını döndü ve eliyle heyeti içeri davet etti.Hakan da heyetle beraber odaya girdi.Gördüğü manzara karşısında heyecanla donakaldı.İçerde duvarlarda yanıp sönen ışıklarla dolu elektronik göstergeler.Odanın yan tarafındaki dört masada kumanda bilgisayarları vardı.Odanın tam ortasında içinde yerçekimsiz ortamı barındıran ve uzay istasyonuna benzeyen silindir biçiminde yaklaşık on metrelik bir kabin bulunuyordu. Teğmen İvanov masalardan birine geçti ve oturdu.Önündeki mikrofona eğildi ve : -Sn. Yüzbaşı Hakan Tufan lütfen odanın yanında bulunan soyunma kabinine geçiniz ve Uzay tulumunu giyerek yanıma geliniz dedi.Diğer subaylarda daha önce kendilerine gösterilmiş olduğu üzere kozmonot adayına yardım ediniz diye de ekledi. Yüzbaşı Hakan hemen kabine geçerek beyaz kolları mavi şertilerle kaplı kozmonot kıyafetini giyindi.Heyetteki iki Türk Teğmen de giyinmesi için yüzbaşıya yardım ettiler. 26 Birkaç dakika sonra Yüzbaşı Hakan Kozmonot kıyafeti üstünde sol kolunda kaskı olduğu halde deney kabininin başına geldi. Merdivenleri tırmandı ve kabine girdi.Teğmen İvanov yanındaki masada oturan subaya başıyla işaret verdi.Hakan kabine girdikten sonra kabinin arka tarafında bulunan deney koltuğuna oturdu kemerini bağladı.Subay kırmızı bir düğmeye basarak kabinin hareket etmesini sağladı.Kabin çamaşır makinesi merdanesini andırır bir şekilde dönmeye başladı.Döndükçe hız kazanıyor momentum şiddeti artıyordu.Bu uzaya gidecek kozmonot adayının yerçekşmsiz ortamda dayanıklılık kazanması için yapılan bir deneydi. Deney yaklaşık onbeş dakika sürdü.Kabin kendi etrafında büyük bir şiddetle döndü ve en sonunda durdu.Yüzbaşı Hakan biraz kendinden geçmişti. Oksijen tüpündeki kalan oksijeni kontrol etmek için kontrol göstergesine baktı.Tüpün içinde bir miktar daha oksijen kalmıştı. Kaskını çıkardı.Kemerini çözdü.Koltuktan kalktı.Kabinin çıkış kapısına yöneldi. Dışarı çıktı ve merdivenlerden indi.Aşağıda başlarında Kızılhaç kepleri olan iki Rus hemşire kendisini bekliyordu. Hemen sağlık kabinine götürüldü. Koluna tansiyon ölçme cihazı takıldı.Tansiyonu ölçüldü. Değerler normali gösteriyordu. Hakan Yüzbaşı kozmonot kıyafetini çıkardı. Normal üniformasını giyindi.Arkadaşlarının yanına döndü.Arkadaşları kendisini tebrik ederek kutladılar.Hepsi merakla deneyin nasıl geçtiğini öğrenmeye çalışıyordu. Teğmen İvanov bir süre kontrol bilgisayarının yazıcısından çıkan analiz sonuç tablolarının çıkmasını bekledi sonra kağıdı yırttı ve çıkan sonucu dikkatle incelemeye başladı.Sonra sağ elini alnına götürerek eliyle saçlarını karıştırdı sonra tekrar düzeltti ve Türk heyeti’nin başkanı olan Albay Okan’ın yanına gitti.Albay’ı başıyla selamladıktan sonra sonuçları kendisine aktarmaya başladı: -Albay’ım sonuçlar harika deneme kabinini on beş dakika içinde maksimum seviyeye çıkardık ancak pilotunuz müthiş bir mukavemet sergiledi, dedi ve ekledi yarın pilotunuz bir adet Mig-35 uçağıyla denem uçuşuna çıkacak.Uçuş esnasında atmosferin katmanları zorlanacak.Yanında Rus Hava Kuvvetlerinden Yarbay Mihail Kasarov refakat pilotu olarak uçacak.Bugünlük çalışmamız bitti.Heyeti otelinize götürebilirsiniz diyerek sözlerini noktaladı. Albay Okan duyduklarından son derece memnun bir halde gülümseyerek heyete döndü Hakan’ı aradı ve : 27 -Yüzbaşım ilk günü başardınız otele dönüyoruz akşam Moskova’da güzel bir bara gider eğleniriz dedi. Heyet de neşe içinde çalışma odasını terk etti. Otobüsler Moskova’nın karla kaplı yollarında ağır ağır ilerledi ve heyetin kalacağı otelin önünde durdu.Heyet yavaş yavaş otobüslerinden inerek otel odalarına çıkmaya başladı.Bu arada kendi aralarında sohpet ediyorlar ve şakalaşıyorlardı.Yüzbaşı Hakan odasına çıkarken kız arkadaşı Merve’yi aradı.Telefon birkaç kez çaldıktan sonra açıldı: -Alo buyurun ben Merve -Merhaba nasılsın ben Hakan -Merhaba canım iyiyim çalışmalar nasıl gidiyor -Çok iyi hayatım iki hafta sonra uzaya uçacağım -Harika ben de burada işe gidip geliyorum hergün hayat tekdüze geçiyor -Moralini bozma canım her şey düzelir -Tamam kendine iyi bak seni dört gözle bekliyorum -Tamam öptüm bir tanem Hakan telefonu kapattıktan sonra heyetin yanına döndü.Heyet o gece otelden çıkıp en yakındaki bir bara gitti.Gece çok eğlenceli başlamıştı.Üzerinde pırıl pırıl ışıklar yanıp sönen dans pistinde sarışın Rus kızları kendi etraflarında dönerek dans ediyorlardı.Heyet barın bir köşesindeki koltuklara yerleşti.Bütün gece votka içip eğlendiler.Bir ara birkaç Rus kızı yanlarına geldi Bir tanesi Hakan’a yaklaşıp gülerek bir şeyler söyledi.Hakan anlamadığı’nı başını iki yana sallayarak anlatmaya çalıştı. Kız gülerek Hakan’ı kolundan tuttu ve dans pistine doğru sürüklemeye başladı.Hakan zoraki de olsa dans etmeye başladı.Ama içinde bir sıkıntı vardı.Nişanlısı Merve’yi düşünüyordu.Sanki O’nu aldatmış gibi bir his uyandı içinde.Birden kızın yanından uzaklaşarak masasına döndü kepini aldı ve koşarak dışarı çıktı.Uzun uzun dar ve karlı sokaklarda yürüdü.Bu arada yanında çıngırak sesleriyle ilerleyen atlı kızaklar geçiyordu.Bir taksi yanından geçerken taksiye el işareti yaptı.Taksi durdu taksiye bindi ve şöföre kendisini otele götürmesini istedi.Otel’in önünde taksiden indi.Ağır ağır adımlarla odasına çıktı ve içeri girdi.Yavaşça üstündeki kıyafetleri çkardı ve duş aldı.Sonra yatağına uzandı 28 ve derin düşüncelere daldı.Geçen yorucu çalışma günlerini düşündü.Sonra derin bir uykuya daldı. Birkaç saat sonra uyandı ve otelin barına inmeye karar verdi.Birşeyler içmeyi düşünüyordu.Bara indi etrafa bakındı barda birkaç Rus kadın ve erkek sessizce içki içiyorlardı.Sessiz kendi halinde insanlardı bunlar.Barın yanına yanaştı İngilizce’yle bir kadeh viski istedi.Barmen raftan bir şişe aldı kadehe viskiyi doldurdu içine buz attı ve Hakan’a uzattı.Hakan ufak ufak viskisini yudumlamaya başladı.Yarım saat kadar sonra Türk Heyet’i de otele dönmüştü.Okan Albay hızlı adımlarla Hakan’ın yanına geldi.Kısık bir sesle: -Nasılsın Yüzbaşım moralin bozuk gibi diye sordu? Hakan yüzbaşı gülümseyerek: -Yo iyiyim albayım moralim de iyi dedi. Okan Albay rahatlamış bir halde: -Tamam yüzbaşım yarın aynı eğitime devam edeceğiz dedi. Birkaç saat barda heyetteki diğer subaylarla oturarak içki içtiler.Tam kalkıp odalarına dönmek üzereydiler ki yanlarına uzun boylu sarışın bir Rus yanaştı.Cebinden kimliğini çıkardı ve kendini tanıttı: -İyi günler baylar ben Rus gizli teşkilatı FSB’den üsteğmen Stanislav Borodin.Bugün bir ihbar aldık gizli bir Çeçen terör örgütü sizin burada olduğunuzu haber almış.Bize kimliği belirsiz bir telefonla size saldırabileceklerini tarihini kendileri belirleyeceklerini ilettiler ve suçu üslendiler bu nedenle Türk Heyeti’ni yakın korumaya almamız Rus İç Güvenlik Bakanlığı’nca bize emredildi.Şimdi odalarınıza çıktığınızda kapılarınıza birer koruma polisi bırakacağız. Okan Albay’ın canı sıkılmıştı.Yüzünü buruşturarak yanındakilere döndü: -Beyler duydunuz tüm arkadaşlar odalarına geçsin ve geceyi sessiz bir şekilde geçirelim. Bütün subaylar Yüzbaşı Hakan’da dahil verilen emre kayıtsız uyarak harfiyen yerine getirdi.Herkes odalarına çekilmiş uyuyordu ve ortalığa derin bir sessizlik hakimdi.Bu sessizlik kısa sürdü birden otelin önünde silahlar patladı ve bağrışmalar duyuldu.Fsb ajanları hemen silah seslerinin geldiği yöne koşmaya başladılar .On dakika sonra Rus zırhlı araçları oteli kuşattı.Yüzbaşı Hakan ve Albay Okan yaşananları heyecanla izliyorlardı.Birden telefon çaldı arayan Üsteğmen Borodin’di: 29 -Albay’ım örgüt taciz eylemi gerçekleştirdi lütfen birkaç saat odanızdan çıkmayınız. Okan Albay eliyle alnını ovuşturdu canı sıkılmıştı.Sakin bir ses tonuyla: -Tamam bayım dediğinizi yapacağız dedi. Birkaç saat sonra olaylar yatışmıştı.Heyet yavaş yavaş odalarından çıkmaya başladı.Kapıdaki Rus gizli servis üyeleri heyete eşlik etti ve asansörlere binerek otel barına indiler.Birer bira içtiler ve çıktılar. Otelin önünde bekleyen jiplere bindiler ve topluca Moskova meydanına ilerlediler.Meydana vardıktan sonra jiplerden inerek hatıra fotoğrafı çektirmek üzere meydanın ortasında toplandılar. Aralarından bir astsubay fotoğraf çekmek üzere arkadaşlarını karşısına aldı birkaç saniye sonra denklanşöre bastı ve güzel bir hatıra fotoğrafı çekti.Böylece heyet günü tamamlamak üzere şehrin caddelerinden turladıktan sonra günü bitirdi. 4.BÖLÜM Ertesi sabah heyet saat sekiz sularında yavaş yavaş uyandı.Hakan’da uyanarak yatağında doğruldu. Bir süre esneyerek yatağından kalktı.Üstünü giyindi ve duş aldı.Bu arada Okan Albay’da uyanmıştı. Hakan Albay’ın yanına giderek : -Albay’ım bugün hangi eğitim var diye sordu? Albay masanın üzerindeki çalışma programına baktı: -Yüzbaşım bugün siz soyuz roketi kapsülüne binecek ve kumanda modülü eğitimi alacaksınız. Hakan yüzbaşı çok heyecanlanmıştı. -Sevindim dedi.Sonra beraberce dışarı çıktılar.Heyet de aşağı inmiş iki subayı bekliyordu. Bu arada Rus gizli servis polisleri odanın önünde değillerdi. Heyet yavaş yavaş otelin önünde bekleyen otobüslere bindi ve uzay üssüne doğru hareket etti.Yarım saat kadar süren bir yolculuktan sonra heyet üssün önünde otobüslerden inerek içeri yürümeye başladı.İçeride Teğmen İvanov heyeti karşıladı ve Türkçe : -Günaydın beyler hoş geldiniz dedi. 30 Okan Albay da Teğmen’e eliyle asker selamı verdi ve: -Günaydın Teğmen’im hoş bulduk dedi. Teğmen heyeti hemen birkaç gün önceden hazırlanan Soyuz füzesi’nin yanına götürdü.Beyaz önlük giyen Rus bilim adamları füzenin yanında çalışmalar yapıyorlardı. Teğmen Hakan Yüzbaşı’yı çağırdı -Gelin yüzbaşım görevliler size kozmonot kıyafetinizi giydirecekler daha sonra sizinle uzaya çıkacak iki Rus kozmonotla uçuş kabinine bineceksiniz.Rus kozmonotlar size kumanda modülündeki aletler hakkında bilgi verecekler. Hakan yüzbaşı başıyla selam verdi ve Rus görevlilerle beraber kıyafeti giymek üzere soyunma odasına gitti.Yüzbaşı kollarında mavi şeritler olan beyaz kozmonot kıyafetini giyindi kaskını eline aldı ve odadan çıktı.Daha sonra yanındaki Rus görevlilerle roketin çıkış merdivenlerine yöneldi.Merdivenleri yavaş yavaş çıktı.Roketin kabin girişinin önüne geldi ve eliyle heyete dönerek selam verdi. Daha sonra diğer iki Rus kozmonot Valeri ve Stephan teğmenler uçuş kabinine girdiler. Kabindeki çalışma iki saat kadar sürdü.Rus subaylar Hakan yüzbaşıya tüm göstergeler hakkında bilgi verdiler. Bu çalışmalardan sonra fırlatma denemesine geçildi.Kumanda merkezi önce bir anons yaptı: -Sayın heyet uzaya gönderilecek olan Rus uzay aracı TMA 30 Soyuz fırlatmaya hazırdır.Geri sayıma başlıyoruz: 10-9-8-7-6-5-4-3-2-1-0 Fırlatma denemesi başarıyla gerçekleştirildi.Denemeden sonra subaylar ve Hakan yüzbaşı yavaşça fırlatma kabinini terk ettiler.Yavaş yavaş merdivenlerden inerek kumanda merkezindeki heyetin yanına döndüler. Heyet teker teker Hakan yüzbaşı’yı kutladı.Herkes son derece mutluydu. Daha sonra heyet yavaş yavaş fırlatma merkezinden çıktı.Dinlenme salonuna geçildi.Teğmen İvanov heyete birer meyve suyu ikram etti.Neşe içinde meyve sularını içerek aralarında sohpet etmeye başladılar. Yarım saat kadar dinlendikten sonra kaldıkları otele dönmek üzere Pletsesk uzay üssünden ayrıldılar.Otobüslere binerek otellerine döndüler.Otelde bir süre bira ve votka içmek üzere bara indiler.Günün gelişmelerini aralarında konuşarak içkilerini içtiler ve dağıldılar. 31 Yüzbaşı Hakan bütün gece geç saatlere kadar odasında yatağına uzanarak yanında getirdiği İntibah romanını okudu.Sonra başucundaki abajura uzanarak ışığı söndürdü.Derin bir uykuya daldı. Ertesi sabah saat sekiz sularında uyandı.Kalktı giyindi kahvaltısını yaptı.Sonra yavaş yavaş otelden ayrılmak üzere aşağı indi. Otelden ayrıldı kız arkadaşı Merve’yi aramak üzere şehir postanesinin yolunu tuttu. Postaneye ulaştı bir telefon kabinine girdi kız arkadaşının numarasını çevirdi. -Buyrun ben Merve -Merhaba Merve ben Hakan -Nasılsın -İyiyim hayatım hala Moskova’dayım -Ne zaman döneceksin -Hayatım uzaya uçuşum iki gün sonra uçuş yedi gün sürecek dünyaya döndükten sonra yanına geleceğim. -Tamam canım bekliyor olacağım -Tamam kendine iyi bak Hakan telefonu kapattıktan sonra bir banka şubesi bulmak üzere şehir merkezine doğru yol almaya başladı.Zira fazla parası kalmamıştı.Para çekmesi gerekiyordu.Moskovada’ki tek türk bankası olan İş bankası’na gitti.On line para çekme işlemi gerçekleştirdi.Sonra tekrar meydana geri döndü. Bir süre caddelerde dolaştıktan sonra Kremlin Saray’ını görmek üzere Kızıl Meydan’a gitmeye karar verdi. Taksiye bindi ve İngilizce Kızıl Meydan’a gitmek istediğini söyledi. Taksi şöförü başıyla tamam şeklinde cevap verdi ve araba geniş caddede hızla ilerlemeye başladı. On dakikalık bir yolculuktan sonra Hakan taksiden indi. Kremlin Saray’ı tüm görkemiyle on metre ilersinde duruyordu. Dikkatle bu ihtişamlı yapıyı seyre koyuldu. Sonra montunun cebinde taşıdığı fotoğraf makinasını çıkardı ve birkaç poz çekti. Kremlin Saray’ı oldukça görkemli bir yapıydı. Yan duvarlarında kırmızı kuleler yükseliyordu. Tepesinde mavi kırmızı beyaz Rus bayrağı dalgalanıyordu. Hakan gördüğü manzaradan oldukça etkilenmişti.Hemen cep telefonunu eline aldı ve Albay Okan’ı aradı: 32 -Günaydın Albay’ım ben Hakan -Günaydın Yüzbaşım nerdesin -Albay’ım şu anda Kremlin Saray’ının yanındayım fotoğraf çekiyorum -Harika biz de heyetten arkadaşlarla bir cafedeyiz çay içip sohpet ediyoruz. -Albay’ım ben de bir süre burada manzaranın tadını çıkardıktan sonra yanınıza gelirim iyi eylenceler. -Tamam Yüzbaşım sana da… Hakan bir süre meydanda turladı resimlerini çekmişti içi huzur doluydu.Bir süre meydanda gezindikten sonra meydana yakın bir caddeye girdi gördüğü ilk kafeteryaya oturdu bir süre sonra bir bayan garson yanına geldi ve Rusça bir şeyler söyledi: -Zdrasti gaspadin sto vi hateti pit? (İyi günler bayım ne içersiniz?) -Hakan İngilizce olarak: -I am sorry I don’t know Russian please in English.(Özür dilerim Rusça bilmiyorum lütfen İngilizce sorunuz) Kadın gülümsedi sonra: -Sir what would you prefer to drink ? (Bayım ne içmek istersiniz?) -Ok caffee please (Tamam kahve lütfen) -Ok sir (Tamam bayım) Garson kadın Hakan’ın masasından bara doğru gitti birkaç dakika sonra bir tepside bir fincan kahve ile geldi : -Please have sir (Lütfen buyurun bayım ) -Thanks (Teşekkürler) Hakan masasına konan kahveyi keyifle yudumlamaya başladı bu sırada kafenin dışından Kızıl Meydan’a bakıyor meydana yeni yeni gelmekte olan Rus halkından insanları izliyordu. Çok renkli halk görüntüleri Hakan’a büyük bir keyif veriyordu. Hakan yaklaşık bir saat kadar kafede oturdu sonra garson kadını çağırarak hesabı istedi ödemeyi yaptı ve kafeden ayrıldı.Meydana giden caddeden geçen ilk taksiye bindi ve heyetin 33 yanına gitmek üzere meydandan ayrıldı.Yaklaşık yirmi dakika sonra Türk heyetinin yanına varmıştı. Telefonda sorarak yerini öğrendiği bara girdi. Okan Albay ve diğer Türk subay heyeti masada çay içerek sohpet ediyorlardı. Okan Albay birara Hakan Yüzbaşı’nın kulağına eğilerek: -Yüzbaşım bugün Genelkurmay’dan bir yazı aldım uzaya uçuş tarihi erkene alınmış iki gün sonra uzay uçuşunuz gerçekleştirilecek dedi. Hakan şaşırmıştı ve heyecana kapıldı.Bu haber oldukça güzel bir haberdi böylece evlilik tarihini de erkene alabilirdi.Heyecanla Okan Albay’a dönerek: -Harika Albay’ım ne güzel ben de böyle bir gelişme olmasını ümit ediyordum Okan Albay da mutlu bir tebessümle : -Evet yüzbaşım ben de çok sevindim hem memleketi de oldukça özlemişim ailem gözümde tütüyor dedi. Daha sonra masada sohpet eden heyetin yanına döndüler hep birlikte günün tadını çıkardılar. Ertesi gün de diğer hazırlık günleri gibi yoğun geçmeye aday bir gündü.Türk subay heyeti otelde sabah erken saatlerde uyanarak kahvaltılarını yaptılar.Sonra hep birlikte uzay üssü Pletseske varmak üzere otelden ayrıldılar.O gün oldukça soğuk bir gündü Rusya da kış ayları oldukça sert ve karlı geçerdi.Otobüs ağır ağır ilerleyerek yarım saat içinde uzay üssü Pletsesk’e vardı. Heyet yavaş yavaş otobüsten inerek uzay üssünün içine doğru yürümeye başladı.Az sonra üssün içindeydiler. Yüzbaşı Hakan bir fırsatını bularak en yakın tuvalete girdi hemen cebinden cep telefonunu çıkardı ve nişanlısı Merve’yi aradı. Telefon birkaç kez çaldıktan sonra: -Buyrun ben Merve -Merhaba hayatım ben Hakan nasılsın? -Merhaba canım iyiyim ne iyi ettin de aradın. -Evet canım yine bir çalışma günü için üsteyim -Harika -Canım sana iyi bir haberim var uzay uçuşum daha erken bir tarihe alındı yarından sonraki gün uzaya çıkacağım dönüş bir hafta sonra akabinde hemen Türkiye’ye döneceğim hemen düğünümüzü 34 yaparız. -Tamam hayatım ben de bu habere çok sevindim -Kendine iyi bak canım yanaklarından öperim -Ben de Hakan telefonu kapatır kapatmaz tuvaletten hızla çıktı ve koşar adım bekleme salonunda bekleyen heyetin yanına döndü. Rus Teğmen İvanov da heyetin beklediği bekleme salonuna gelmişti ve Okan Albay’la İngilizce birşeyler konuşuyordu. Hakan yanlarına gitti ve başıyla ikiliyi selamladı: -Günaydın -Okan Albay Hakan’a gülümseyerek baktı ve : -Yüzbaşım Teğmen İvanov bugün sizin son sağlık taramasından geçirileceğinizi ve uçuşa kadar herhangi bir sağlık sorunu yaşamamanız için uçuş kontrol bölümünde bir günlüğüne karantinaya alınacağınızı söyledi dedi. Hakan böyle bir gelişmeyi beklemiyordu.Daha bir hafta önce sağlık muyanesinden geçmişti. Şaşkın bir yüz ifadesiyle: -Albay’ım daha bir hafta önce sağlık muyanesi yapılmıştı bu son tarama gereksiz değimli -Gerekli Yüzbaşım Rus Uzay Bakanlığı’nın emri gereği yapılacakmış Teğmen İvanov o şekilde belirtti. Hakan Yüzbaşı biraz canı sıkkın ellerini alnına götürerek alnını sıvazladı ve: -Eh ne yapalım tamam öyleyse hemen muayeneden geçmek istiyorum Teğmen İvanov soğuk bir yüz ifadesiyle Hakan Yüzbaşı’ya baktı sonra gülümsedi ve Türkçe olarak: -Buyrun Yüzbaşım merak etmeyin fazla sürmeyecek taramadan sonra sizi uçuş ekibinizdeki diğer iki Rus Kozmonotla karantinaya alacağız dedi ve bekleme salonundan çıkmak üzere kapıya doğru yürüdü. Okan Albay heyet ve Hakan Yüzbaşı da Teğmen İvanov’un peşisıra bekleme salonundan çıkarak sağlık taramasının yapılacağı seyyar hastaneye yöneldiler. 35 Yaklaşık onbeş dakika kadar üssün dış bahçesinde yürüdüler.Uzay üssü Türkiye’deki hava üslerine hiç benzemiyordu.Türkiye’deki üslerde bahçelerde çim zeminler uzar gider araya yerleştirilen kamelyalar göze çarpardı bu üste ise çim yoktu alanın tümü neredeyse tamamen betonla kaplı idi arada dinlenme ya da eğlence yerleri yoktu sadece yolda onar metre arayla yerleştirilmiş olan tabelalar göze çarpıyordu. Az sonra çatısında kızılhaç tabelası olan bir binanın önüne geldiler burası Rus Uzay Merkezi’nin sağlık merkezi idi.Hakan daha önceki sağlık muyanelerini Moskova’da bir hastanede olduğu için bu sağlık merkezini ilk defa görüyordu. Merkezin kapısında O’nunla uzay uçuşuna katılacak olan Teğmen Valeri ve Teğmen Stephan kendilerini bekliyorardı. Teğmen İvanov sağ eliyle Rus pilotları selamladı sonra başıyla dönüp arkasına baktı Hakan’ın ve Okan Albay’ın gelip gelmediğini kontrol etmek istedi Türk subaylar Teğmen İvanov’u takip ediyorlardı. Heyet yavaşça hastanenin kapısından içeri girdi.Teğmen İvanov hemen danışma masasına yöneldi.Masada görevli Rus hemşire ile birşeyler konuştu.Rus hemşire kendisine üç adet form uzattı Teğmen İvanov formları alarak Okan Albay’ın yanına geldi İngilizce olarak: -Albay’ım pilotunuz bu formu doldursun kolaylık olması için formu İngilizce olarak hazırlattık dedi. Okan Albay da formu hemen alarak Hakan Yüzbaşı’ya verdi ve : -Yüzbaşım bu formu dolduralım lütfen dedi. Hakan yüzbaşı cebinden dolmakalemini çıkardı salonda bulunan bir masaya geçerek formu doldurmaya başladı. Rus pilotları Valeri ve Stephan da aynı formdan doldurmak üzere masada Hakan Yüzbaşı’nın yanına oturdular.Hakan sessizce İngilizce olarak hazırlanmış olan ve genel sağlık durumu ve kan grubu ile ilgili sorularla dolu formu birkaç dakika içinde doldurdu.Sonra formu Teğmen İvanov’a teslim etti.Rus pilotlarda formlarını doldurmuşlardı.Onlar da formlarını Rus Teğmen’e teslim ettiler.Akabinde Teğmen yanında bir hemşire ile kan testi odasına yöneldi. Hakan Yüzbaşı,Türk heyeti ve Rus Subaylar da Teğmen İvanov’u takip ettiler. 36 Yaklaşık beş altı dakika sonra Yüzbaşı Hakan’ın ve iki Rus pilotun kan örnekleri alındı daha sonra akciğer röntgenleri çekildi.Bunun akabinde bir efor testi ve ultrason taraması yapıldı. Bütün bu araştırmalardan sonra heyet sağlık merkezinin bekleme salonunda toplandı az sonra sağlık taramasından geçmiş olan Yüzbaşı Hakan ve diğer iki Rus personel Teğmen İvanov’la birlikte bekleme salonuna geldiler.Teğmen İvanov burada Okan Albay’ın yanına gelerek: -Albay’ım sağlık taraması yapıldı şimdi pilotunuzu alarak diğer iki Rus teğmenle beraber karantina salonuna alacağız heyeti otele götürebilirsiniz.Pilotunuz yarın tam gün karantinada kalacak ve ertesi gün Uzay Aracımız Soyuz TMA 30 ile uzaya fırlatılacak dedi. Okan Albay serinkanlı bir ifadeyle başını salladı sonra Hakan’ın yanına gelerek: -Yüzbaşım şimdi Teğmen İvanov’un yanına gidiniz sizi karantina salonuna alacaklar ben de heyeti otele geri götüreceğim. Hakan Yüzbaşı da sağ eliyle asker selamı vererek Okan Albay’ın yanından ayrıldı.Hızlı adımlarla bekleme salonunun kapısında bekleyen Teğmen İvanov’un yanına gitti.Teğmen İvanov yavaş adımlarla sağlık merkezinden çıktı kapıda bekleyen askeri araca bindi aracın arkasına Hakan Yüzbaşı ve diğer iki Rus kozmonot adayı da bindiler.Araç hareket etti.Onbeş dakika kadara üssün içinde ilerledi ve dış cephesi metal lambirle kaplı ve dıştan bakınca koniyi andıran bir binanın önünde durdu. Burası Hakan Yüzbaşı ve diğer iki Rus kozmonot’un kalacağı karantina merkezi idi. Dört subay askeri araçtan indiler.Teğmen İvanov girişteki cam kapıya geldiğinde eline önündeki kimlik kartını aldı ve kapının yanında duran kimlik tarayıcının okuma yuvasına taktı.Tarayıcı Teğmen’in kimliğini güvenlik taramasından geçirdi ve kapı az sonra yavaşça yana doğru açıldı. Önde Rus Teğmen İvanov arkasında üç kozmonot adayı binadan içeri girdiler. Hemen önde bulunan danışma masasının yanına geldiler.Masada bir bayan subay bilgisayara birşeyler yazıyordu. Teğmen masanın başına gelince kafasını kaldırdı ve Rusça birşeyler söyledi.Teğmen İvanov’da Rusça birşeyler söyleyerek O’nu cevapladı.Sonra önündeki telefonu kaldırdı ve yine Rusça birşeyler konuştu.Beş dakika kadar sonra bir Rus askeri elinde gri bir torba ile yanlarında belirdi. 37 Teğmen Ivanov askerin elinden torbayı aldı Hakan’a döndü ve torbayı uzatarak: -Buyrun yüzbeşım içinde karantina kıyafetiniz var karantina odasına girmeden önce bu kıyafeti giyeceksiniz dedi. Hakan Yüzbaşı başını öne doğru eğerek onayladı ve torbayı aldı.Grup önde Rus Teğmen olduğu halde binanın içinde yürümeye başladı birkaç koridor geçtiler ve karantina odasının önüne gldiler. Teğmen Ivanov yine güvenlik kartı ile kapıyı açtı ve grup içeri girdi.Hakan Yüzbaşı ve iki Rus Teğmen soyunma odalarına geçerek karantina kıyafetlerini giydiler.Üç kozmonot adayı karantina odasında kendileri için hazırlanan koltuklara oturdular.Bu oda oldukça konforlu bir biçimde hazırlanmıştı. Odada yan duvarda bir televizyon hemen göze çarpıyordu.Diğer köşede içme suyu tedarik edilmişti.Diğer bir köşede bir buzdolabı görülüyordu.Hakan içinden: “Allah’a şükür sıkılmayacağız “ diye geçirdi. Teğmen Ivanov subaylara döndü sağ eliyle asker selamı vererek : -İyi günler beyler, dedi ve odadan çıktı. Teğmen Ivanov odadan çıkar çıkmaz karantina odasının kapısı yana doğru kapandı ve kilitlendi. Hakan önce sakin bir şekilde yerinde bekledi sonra kafasını kaldırdı ve odanın tavanı ile duvarlarını incelemeye başladı.Yan duvarlardan birinin tavana yakın bölümünde bir adet güvenlik kamerası göze çarğıyordu.Kamera tamamen odanın merkezine kilitlenmişti ve muhtemelen odada bulunan üç subayı izliyordu. Rus Teğmenler koltuklarına oturmuşlardı ve önlerindeki masalarda bulunan dergileri inceliyorlardı.Ara sıra biri kafasını kaldırıyor ve diğerine Rusça birşeyler söylüyor diğeri de kendisini cevaplıyordu. Muhtemelen yarınki uzay uçuşu hakkında aralarında sohpet ediyorlardı. Hakan yavaşça buzdolabına yöneldi ve dolaptan bir adet meyve suyu aldı.Meyve suyunun kapağını açtı ve meyve suyunu yudumladı.Sonra odanın diğer köşesindeki koltuğa yöneldi. Koltuğa oturdu ve karantina kıyafetinin iç cebinde sakladığı İntibah Romanı’nı çıkararak okumaya başladı.Birkaç dakika sessizce kitabını okudu sonra bir ara başını kaldırdı önündeki sehpaya koyduğu meyve suyunu sonuna kadar içti ve meyve suyunun kabını arkasında bulunan çöp sepetine attı. Tekrar kitaba döndü yaklaşık yarım saat hiç bir şey yapmaksızın kitabını okudu sonra kitabı takrar 38 cebine koydu ve uzanıp uyumak üzere karantina odasının diğer köşesindeki ranzalardan birinin üzerine çıktı, uzanarak ranzanın ucundaki battaniyeyi üzerine çekti ve derin bir uykuya daldı. Yüzbaşı Hakan dokuz saat sonra bir dürtü ile gözlerini açtı.Uyandı yerinden doğruldu.Başucunda Teğmen Ivanov duruyordu, kendisini uyandırmıştı kısık bir sesle: -Günaydın yüzbaşım bugün 15 Mart 2008 bugün uzay göreviniz var dedi. Hakan hemen ayağa fırladı diğer iki Rus kozmonot adayıda uyanmışlardı ve ranzalarının başında verilecek emirleri bekliyorlardı. Teğmen Ivanov subayları başıyla dışarı buyur etti.Hakan ve diğer subaylar da Teğmen Ivanov’un peşinden dışarı çıktılar.Teğmen Ivanov’un yanında bir beyaz önlüklü bir Rus bilim adamı yürüyordu ve aralarında birşeyler konuşuyorlardı.Grup karantina binasından dışarı çıktı. Bu arada bir asker subayların karantina kayıtlarını danışma masasına bıraktı ve grubun peşinden O da karantina binasından çıktı. Grup Soyuz uzay aracının fırlatılacağı fırlatma merkezine doğru gitmek üzere kapıda bekleyen cipe bindi. Cip hemen hareket etti on dakika kadar sonra fırlatma merkezine gelinmişti. Teğmen Ivanov ve subay grubu içeri girdi. Teğmen Ivanov subay grubuna tekrar döndü ve İngilizce olarak: -Arkadaşlar bugün yaklaşık üç saat kadar sonra uzaya uçuşunuzu gerçekeştireceğiz bundan önce sizin için hazırlanan sıvı gıdalardan alacaksınız. Subay grubu Teğmen Ivanov’un peşinden ilerledi ve duvarları beyaz fayans kaplı mutfağa benzeyen bir odaya girildi. Odadaki beyaz gömlekli görevli subaylara özel poşetlerde vakumlanmış gıda maddelerini uzattı. Bunlar kozmonotların uzayda yiyecekleri besin maddeleri idi.Hakan Yüzbaşı ve iki Rus Teğmen kendilerine uzatılan besin maddelerini torbalara takılı kamışları emerek yediler. Bu tadı ve kokusu olmayan sıvı bir çorba idi. Lezzetli değildi ama oldukça doyurucu idi ve kozmonotları saatlerce tok tutmaya yetecek kadar kalori tedarik ediyordu.Kozmonot adayları beslenme işlemi tamamlandıktan sonra uzay kıyafetlerini giymek üzere giyinme kabinine geçtiler. Burada birkaç görevli Hakan Yüzbaşı ve Rus Teğmenlere kollarında mavi şeritler bulunan uzay kıyafetlerini giydirdiler. Hakan Yüzbaşı’nın sol kolunda bir Türk Bayrağı Rus Teğmenlerde ise Rus bayrağı vardı. 39 Üç kozmonot adayı az sonra beyaz uzay kıyafetleri sağ ellerinde cam kazkları olduğu halde Soyuz aracına kendilerini çıkaracak olan asansörün önüne geldiler. Asansöre bindiler yüzlerini uzay merkezine döndüler ve sol elleriyle heyeti selamladılar. Asansör hareket etti uç kozmonot adayı yirmi saniye içinde uzay kapsülünün önüne taşındı. Burada bekleyen bir görevli kapsülün kapısını açtı. İçeri önce Rus Teğmen Valeri girdi ardından Teğmen Stephan ve Yüzbaşı Hakan da içeri girdiler. Kapsüle yerleştikten sonra Teğmen Valeri önünde bulunan telsizi kulağına takarak iletişimi açtı. Rus uzay merkezinden çeşitli direktifler aldı ve aldığı direktifleri tek tek uyguladı. HakanYüzbaşı da Kapsülün içinde uçuş için gerekli tetkikleri kendisine öğretildiği biçimde yapıyordu. Herşey yolunda idi herhangi bir sorun görünmüyordu. Beş dakika kadar sonra Soyuz Tma aracaındaki kozmonotlardan merkeze tamam mesajı gönderildi. Yer görevinde bulunan Türk heyeti de gelişmeleri dikkatle takip ediyordu. Onbeş dakikalık bir bekleyişten sonra kumanda merkezindeki bir Rus görevli şu anonsu yaptı: -Bayanlar baylar onbeşinci uzay görevine çıkacak olan Soyuz TMA 30 aracı fırlatmaya hazırdır.Geri sayıma geçiyoruz.Sonra önündeki mikrofona eğildi ve Rusça geri saymaya başladı: -10-9-8-7-6-5-4-3-2-1 motorlar ateş Soyuz aracı önce dip kısmından yoğun kırmızı bir ateş ve duman çıkardı birkaç saniye yerinde bekledi bu arada aracı merkeze bağlayan direkler füze ile bağlantıları bırakarak yana doğru açıldı ve Soyuz büyük bir gürültü ile mavi gökyüzüne doğru fırladı. Uzay merkezinde korkunç bir alkış tufanı koptu. Araç başarı ile yörüngeye fırlatılmıştı. Soyuzun hızlı yükselişi uzay merkezinin ekranlarından izleniyordu. Aracın arka kısmında kızıl bir ateş kümesi gözleniyordu.Füze önce yana doğru onbeş derecelik bir açı ile yükseldi sonra dik duruma geçti ve sanki bir yıldız gökte kayıyormuşçasına gözden kayboldu. Bu manzara Ankara’da Türk Genelkurmayı’nda da büyük bir sevinç tufanı koparmıştı. Türk subaylar büyük bir zafer sarhoşluğu içinde birbirlerine sarılıyorlar ve bu büyük başarıyı kutluyorlardı. Soyuz yaklaşık kırkbeş dakika sonra yörüngeye yerleşti ve uzay kapsülü daha önce kendisini terk 40 fırlatma roketlerinden bağımsız olarak yörüngedeki uçuşuna başladı. Hakan Yüzbaşı kulağındaki telsizi açtı ve şu ilk sözcükerle ülkesini selamladı: -Aziz vatanım Büyük Türk Milleti uzaydaki yerini almıştır hayırlı olsun Bu sırada Çankaya köşkünde gelişmeleri birlikte izleyen Türk Genelkurmay başkanı Org. Cüneyt Tanış Hava Kuvvetleri Komutanı Org Metin Kutay ve Cumhurbaşkanı Tarık Yamaç da çok mutlu idiler. Birbirlerini neşe içinde tebrik ediyorlardı. Asırlık bir rüya gerçek olmuştu. Genelkurmay Başkanı Cüneyt Paşa odada özel olarak hazırlanmış olan ve kendilerini Soyuz aracına bağlayan telsiz sistemi ile Hakan Yüzbaşı’ya şu mesajı gönderdi: -Oğlum seni alnından öpüyorum büyük bir görevi yerine getirdin.Sağlıkla eve dönmeni diliyorum dedi. Hakan Yüzbaşı duyduğu bu övgü dolu sözlerle duygulanmış ve gözleri dolu dolu olmuştu. Uzay uçuşu yaklaşık bir hafta sürdü bu bir hafta boyunca Yüzbaşı Hakan yanındaki iki Rus Kozmonotla beraber çeşitli deneyler ve uzay yürüyüşleri gerçekleştirdi ve uzay kapsülü 22 Mart 2008 tarihinde yeryüzüne döndü.Kapsül Ural dağları steplerine karlı bir zemine paraşütle indi.Yerde bekleyen ekipler üç Rus Kozmonotu kapsülden aldı ve en yakın sağlık merkezine götürdü.Hakan Yüzbaşı ve diğer iki Rus kozmonot sağlık taramasından geçirildiler.Son derece sağlıklı idiler. Bir hafta kadar sonra Türk Heyeti Rusya’dan eve Ankara’ya döndü Esemboğa Havalimanı’nda halkın coşkun tezahüratları ile karşılandılar: -Bu vatan sizinle gurur duyuyor… Hakan artık evde idi. Mutlu ve müsterihti.Yaklaşık bir yıl kadar sonra Nişanlı’sı Merve ile dünya evine girdi. Bir kızları dünyaya geldi. Yıllarca mutlu ve bahtiyar bir şekilde yaşadılar.Halen Hakan arasıra gökyüzüne baktığında kayan bir yıldız görüyor ve gözleri doluyor… - BİTTİ -
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © KEMAL KAVAS, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |