 • İzEdebiyat > Bilimsel > Felsefe |
121
|
|
|
|
‘Şimdi’nin genetik haritasında fahişe bir gendir 'kutsal'lık...
Kutsal, tek kelimeyle YARATILANDIR.
Ama yaratılan KUTSAL değildir…
|
|
122
|
|
|
|
Yazmak deliliktir. Eğer ben akıllı bir adam olmuş olsaydım, yazılarımla bir tımarhane kurup, satır aralarından kendini akıllı sananlara göz kırpmazdım. Yazmak; sözcükleri, harfleri eze eze yazmak, içini dökmek, sayıp sövmek, sevmek, gömmek, diriltmek, ters köşe yapmak, dağılmak, toparlamak, çağırmak, itmek, ümit vermek, süründürmek, güldürmek, sırıtmayı yok etmek, saçmalamak, mantıkla boğmak ......yazmak; ilah gibi. |
|
123
|
|
|
|
Bugünkü inşanın temeli, tarihsel oluşla adım adım dünde inşa olmaya başlayan süreçlerin; seçme ayıklamaları yapılan bir devamlılıkla yansımasıdır. |
|
124
|
|
|
|
Beklentiler(istekler) ile gerçekleşenler arasındaki ilişki-sınır nedir? Bunların etkileri varsa eğer bunun açılımı tam olarak nedir? |
|
125
|
|
|
|
Einstein' in Görelilik Teorisinin bir eleştirisini bulacaksınız bu yazıda...Daha tam olarak anlaşılmadan, irrasyonalizmin hüküm sürdüğü topraklarda popülerliğini kabul ettirmiş bir teorinin gerçekte ne demek istediğinin açılımı... |
|
126
|
|
|
|
Bu aşama itibarıyla grup tutumları kişiler hünerli bilme oluşla, kişilerin birkaç totem mesleği olan işi bilmeleri oluşla da süreç kişiler üzerine yansıyacaktı. Köleci sistem temel değer olan eşit eylemseli durumun karşılanma kısmını kişilerin muhtaçlığı kıldı. Kişinin grubun hüneri ve emeği, çalışmasının karşılığı; yok sayıldı.
|
|
127
|
|
|
|
Aşk: Kimya / Apriori duyguların dökümünün sağlanması...
Aşk, günümüzün ve bu dünyanın en önemli icadıdır. Tanrısal bir emir olmaması hiçbir kutsal kitapta yer almamasından kaynaklanmaz. Aşk, insanların geliştirdiği en insancıl buluştur. Aşk, o kadar çok şeyi örter ki…
|
|
128
|
|
129
|
|
|
|
Seleksiyon dediğimiz mekanizmayı nasıl anlamalıyız? Bunu birim olaylara nasıl yaslamalıyız? Doğanın diyalektiği nasıl bilinçlenir. Bu yazıyı okuduğumuzda bunları anlayıp bunların kıvılcımlaşmalarını oluşturmalıyız. |
|
130
|
|
|
|
Ön ittifaklar mirasını aldıkları totem dönemi setezci kültürle yadsımışlardı. Köeci dnemde mirasını aldığı ön ittifakı dönemi özel mülkiyetçi inşa oluşun kaide ve kuralları içindeki yadsımalarla aşmıştı ki bu yadsıyanın yadsınmasıydı |
|
131
|
|
|
|
İlah totem olmadığı gibi Mamon da ilah ve totem değildi. Samiri’nin, Samiri’ye zenginlik ve güç veren boğası ya da sarı ineği de, totem değildi. Boğa, İsrailli millet oluşun Rabbi gerisinde kalan bir Puttu.
|
|
132
|
|
|
|
Felsefe, bireyselliğin söz konusu olduğu bir uğraşı alanıdır. Ve bu alanda uğraşan insanların; içinde bulundukları topluma biraz daha dışarıdan (yukarıdan) bakmaları gerektiği konusunda hakim (yaygın) bir görüş vardır. Buna kısmen katılmak mümkündür. Felsefecinin ait olduğu toplumun sınırlarını zorlayabilen, hatta bu sınırları aşan bir yapıda olduğunu felsefe tarihi bize gösterir. Fakat bu yukarıdan bakma durumu bazen bu uğraşı içerisinde bulunan insanların; halktan birisi olduğu gerçeğinin göz ardı edilmesine yol açmamalıdır. Yani felsefeci halktan tamamen soyutlanıp, düşünce sarayında tahtına kurulup, yalnızca düşünerek vakit geçirmek zorunda olan birisi değildir. Böyle bir zorunluluğu yoktur. Yalnız olması onun tercihi olabilir fakat zorunluluk olarak anlaşılmamalıdır. |
|
133
|
|
|
|
baruch de spinoza 1632’de, amsterdam’da dünyaya gelir. dinsel ağırlıklı bir eğitim alır. sinagog tarafından aforoz eder, yalnızlığa itilir. hayat onun için zorlaşmıştır...
|
|
134
|
|
|
|
Seçme ayıklama konusunu biraz daha ayrıntılı ve biraz daha teknik oluşuyla yeniden ele almayı önceledim. |
|
135
|
|
|
|
Köleci yapı ile birlikte kült merkezleri panteon olmaktan çıkmıştı. "El beyt" olmakla El'in evi, El'in tapınağıydı. Bel'in evi, hübelin tapınağıydı. |
|
136
|
|
137
|
|
|
|
Köleci sistem iman sorunu yaşıyordu. Mülkü olmayanlar, yoksulluklar, sefaletler mülkün tasallutu olan imanı yadsıyorlardı. Köleci iman ve köleci tevhit köleci iman üzerinde ittifakı amaçlamakla köleci sistemin getirdiği tevhit ön ittifakın tevhidi gibi değildi.
|
|
138
|
|
|
|
Tembellik Hakkı kitabının yazarı Paul Lafargue. 1911 yılında karısıyla birlikte kendini öldürür Yaşlılığın, beden ve zihin güçlerini azar azar kemirdiğini görmek istemeyen Lafargue, yetmiş yaşını aşmamak üzere kendine verdiği sözü tutmuş olur böylece. |
|
139
|
|
|
|
Olmasaydı....?
Olmazdı.
Adı başka olurdu.
Olmazdık.
|
|
140
|
|
|
|
İletişim yaşamın ve doğanın her bir yanında, her bir varlığı sarıp sarmalayan oldukça geniş ve önemli bir süreçtir. Hatta öyledir ki varlığımız tümüyle başkalarıyla, nesnelerle, doğayla ya da hayvanlarla kurduğumuz iletişim üzerine kuruludur. |
|