"Yazarlık, kelimelerle savaşmaktır; bazen kazanırsın, bazen de kelimeler seni uykusuz bırakır." – Franz Kafka"

Darwin'in Evrim Hipotezi ve Bilimsel Eleştiriler: Gerçekler ve İdeolojik Yönelimler

yazı resim

**Darwin’in evrim hipotezi, 19. yüzyılda ortaya atıldığında bilim dünyasında büyük yankı uyandırmıştı. Ancak, bu hipotez o dönemin sınırlı bilimsel bilgi birikimiyle ortaya konmuş bir hipotezdi. Genetik biliminin henüz keşfedilmediği, hücrenin kompleks yapısının anlaşılmadığı ve fosil kayıtlarının çok sınırlı olduğu bir zamanda ortaya atılmıştı.
Darwin'in Evrim Hipotezinin Temel Sorunları

  1. Genetik Biliminin Yokluğu ve Yanıltıcı Varsayımlar
    Darwin’in hipotezinin temel dayanaklarından biri, canlıların küçük değişimlerle farklı türlere dönüştüğü varsayımıydı. Ancak, o dönemde genetik bilimi yoktu ve genlerin nasıl çalıştığı bilinmiyordu. Modern bilim, genlerin son derece hassas ve karmaşık yapılar olduğunu, herhangi bir mutasyonun genellikle olumsuz etkiler oluşturduğunu ortaya koymuştur. Tesadüfi genetik değişimlerin canlıları daha ileri bir forma dönüştürmesi, bilimsel olarak mümkün değildir. Nitekim Allah şöyle buyurur: >“Kesinlikle insanı en güzel biçimde yarattık.” (Tin, 95/4) Bu ayet, insanın tesadüfen oluşmadığını, bilinçli ve kusursuz bir yaratılışın ürünü olduğunu ifade etmektedir.
  2. Fosil Kayıtlarının Eksikliği
    Darwin, türler arasındaki geçiş formlarını gösteren ara fosillerin ileride bulunacağını iddia etmiştir. Ancak, 150 yılı aşkın paleontolojik araştırmalara rağmen bu fosiller bulunamamıştır. Aksine, fosil kayıtları türlerin sabit kaldığını ve herhangi bir geçiş sürecinden geçmediğini göstermektedir. Harvard Üniversitesi’nden evrimci paleontolog Stephen Jay Gould, bu durumu şu sözlerle dile getirmiştir: “Fosil kayıtları, Darwin’e mutluluktan çok hüzün getirdi.” Kur’an’da bu durum şu şekilde açıklanır: >“Göklerin ve yerin Yaratıcısıdır. Ve bir işe hükmettiği zaman şüphesiz ona ol der hemen oluverir. ” (Bakara, 2/117)
    Fosil kayıtları, yaratılışın ani ve eksiksiz bir şekilde gerçekleştiğine işaret etmektedir.
  3. Evrim Hipotezinin İdeolojik Boyutu
    Darwin’in hipotezi, bilimsel bir hipotez olmaktan ziyade ideolojik bir amaçla desteklenmiştir. Amaç, yaratılış gerçeğini reddederek materyalist bir dünya görüşü yaymaktı. Nitekim Darwinist bilim insanları, evrim hipotezini bilimsel bir gerçekmiş gibi sunmaya devam etmiştir. Ancak, bilimsel bir hipotezin kabul edilmesi için gözlemler ve kanıtlarla desteklenmesi gereklidir. Bu bağlamda, evrim hipotezi bilimsel bir dogma haline gelmiştir. Allah, bu tür yanlış yönlendirmeleri şu şekilde açıklar: >“Ve onların çoğu sadece zanna uyarlar. Şüphesiz zan ise gerçek açısından bir şey kazandırmaz. Şüphesiz Allah onların ne yaptıklarını çok iyi bilendir. ” (Yunus, 10/36)
    Evrim Hipotezine Karşı Bilimsel Gerçekler
  4. Genetik ve Hücresel Karmaşıklık
    Hücrenin kompleks yapısı ve genetik bilginin hassasiyeti, evrim hipotezinin öne sürdüğü rastgele değişimlerle açıklanamaz. Modern genetik, canlıların tasarlanmış bir yapıya sahip olduğunu göstermektedir. Allah’ın yaratma sanatını Kur’an şu şekilde ifade eder: >“O ki her şeyi en güzel yarattı. Ve insanı yaratmaya kilden başladı.” (Secde, 32/7) Bu ayet, canlıların rastgele bir süreçle değil, bilinçli bir yaratılışla var olduğunu açıkça vurgular.
  5. Fosil Kayıtlarında Stasis (Durağanlık)
    Fosil kayıtları, canlı türlerinin uzun zaman dilimleri boyunca sabit kaldığını göstermektedir. Herhangi bir ara geçiş fosiline rastlanmamıştır. Bu durum, evrim hipotezinin temel iddialarını çürütmektedir. Kur’an’da bu gerçek şu şekilde dile getirilir: >“De: Yeryüzünde gezip yaratmaya nasıl başladı bakın.” (Ankebut, 29/20) Bu ayet, yaratılışın açık delillerinin fosil kayıtlarında görülebileceğini ifade etmektedir.
    Darwin’in evrim hipotezi, hem bilimsel hem de ideolojik açıdan eleştirilmektedir. Genetik biliminin ortaya koyduğu gerçekler, fosil kayıtlarının eksikliği ve canlılardaki olağanüstü tasarım, yaratılış gerçeğini açıkça göstermektedir. Allah, yaratılışın mucizelerini bizlere şu şekilde hatırlatır: >“Şüphesiz Biz her şeyi bir ölçüye göre yarattık.” (Kamer, 54/49)
    Sonuç olarak, bilimsel gerçekler evrim hipotezinin temel iddialarını çürütmüş ve yaratılışın açık delillerini gözler önüne sermiştir. İnsanın ve tüm canlıların varoluşu, tesadüflerin değil, sonsuz bir kudretin eseridir.**

Yorumlar

Başa Dön