• ÝzEdebiyat > Bilimsel > Felsefe |
141
|
|
|
|
Köleci sisteme gelene kadar doðada alçak ayý, salak kertenkele, namussuz maymun, þerefsiz arý, müfteri inek, vicdansýz bir sincap, çok vicdanlý bir kurt gibi en aþýrý uçlar içinde alçalan; en aþýrý uç içinde yükselen veya yalancý olan hemcinslerimiz de yoktu. |
|
142
|
|
|
|
Önce ekmeði kýzartmak, üstüne tereyaðý ve incir reçeli sürmek sonra da seviþmek lazým/ Ekmek ile yarýþmak/ Aðzýn incir reçeli kokarken öpüþmek/ Severken sevilmek/ Koþabilirken koþmak lazým/ Aslýnda anlamak lazým: Yok'un var olabilmesi için 'var'lýk þartsa ki þarttýr: 'Var'ýn yok olabilmesi olanaksýzdýr/ |
|
143
|
|
|
|
Bunlar gerçeði anlatan anlama ve anlatýmlar deðildi. Sömürücü ve sömürü mantýðýydý. El düþüncesini var edici; El düþünce antlaþmasý olan dinleri var edici; sömürüye yol açan, her somut olgunun, soyut mana ifadesiydiler. Þimdiye dek olan bitenler, zaten bir çýrpýda geçmiþte olup bitmiþ olanlarsa eðer þimdi diye bir þeyin olmamasý gerektirirdi.
|
|
144
|
|
|
|
Doyma hali zamanla ve türlü enerji sarflarý nedenle eksilir. Boþalýr. Bileþenlerine ayrýþýr. yani eksilme; boþalma, acýkma olarak ayrýþýr. Her iki tür belirme uyarýlmýþ iyon hareketidir. Ýyonize eylemler seçme ayýklama yapacak çekme-itme yapmanýn iyon hareketine dönüþürler. |
|
145
|
|
|
|
Sosyal depo enerjisi, doðada saðlama yapan iliþkilerin organizesidir. Sosyal depolu enerji; nüfus ile çevre kaynaklarýyla, 24 saatlik günlük etkinlikle sýnýrlý sonlu birikimdir.
Nüfus ta bir bölge merkezinin, çevreye açýlan salýnýmlarý kadar genlik içinde günlük haberleþmeyi olanaklý kýlan genleþme salýnýmlarýyla ve çevrenin besin, saklanma, gizlenme, barýnma kaynaklarýyla; sýnýrlý sonludur. |
|
146
|
|
|
|
Emekleri ve emeðin deðiþtirme deðerini, seçilmiþ kiþilerin malý mülkü yapan, El anlayýþýydý. El sistem dýþý (emek dýþý iradeydi. Mevcut üreten iradenin nesnel oluþunu gözlerden gizleyip, gözlere ve akla ilüzyon yapýyordu. El sistemi üreten emekler ve üreten emeklerin deðiþilmesi üzerine iþletirken; bunu görmezden gelmiþ; kiþilerin emeðine ve emek ürünlerine sahip çýkarak, mal mülk benim demiþtir. |
|
147
|
|
|
|
sýcak bir yaz günü, ünlü bir diþ doktoru bir kentten bir baþka kente gitmek için bir eþek kiralar. eþek sahibi önde, diþ doktoru eþeðe binmiþ halde yola devam ederler. tam öðle sýcaklarý baþladýðýnda ortalýkta tek bir aðacýn bile olmadýðý bir çölde mola verirler. hava o kadar sýcak ki diþ doktoru sýcaktan korunmak için eþeðin gölgesine sýðýnýr. .. |
|
148
|
|
|
|
Psikolojide bu uyumdan söz eden ilk yazar, Carl Gustav Jung’dur. Çalýþmalarýnda Nietsche’den ve Doðu felsefesinden etkilenen Jung, sözünü ettiðim elbiselere “arketip” diyor. Yani “tanýmlanmýþ ben”imize uygun olarak giyip durduðumuz elbiseler bilinçli yanýmýzý, giymeyip gardropta beklettiklerimiz ise bilinçdýþýmýzý oluþturuyor. Jung psikolojisinin esas amacý; bilinçli – aydýnlýk – yanýmýzý tanýmak ve yardýma gerek duyulduðunda bilinçdýþýnda – gölgede – býraktýðýmýz arketiplerimizi kullanmayý öðrenerek uyumlu, mutlu bir yaþam sürebiliyormuþuz.
|
|
149
|
|
|
|
Burada "dýþ ortam" denen sürece de bir atýf yapmakta yarar vardýr. Varlýk en az iki durumla kategorize edilecek kendi zýttý durumlarýna üs sel belirsizle karþýlýktýlar. Bölüntü daima eksiði tamamlayan zýttý durumlaydý. bir iç belirlediðiniz an o iç dýþla belirir. ya da bir dýþ belirlediðiniz an o dýþ bir içle belirir. |
|
150
|
|
|
|
Okur þunu iyi bilmelidir. Tarih salt geçmiþten oluþan (ibaret) bir olgu ve olay deðildir. Tarih hem olgudur. Hem yaþanandýr. Hem yaþanacak olan olaylardýr. Geçmiþtir. Þimdidir. Her an ile gelecektir.
Tarih, geçen, geçmekte olan ve geçecek olandýr. Tarih yaþayandýr! Ama öyle yaþayandýr ki geçmiþiyle ölmüþ ama bugünde. Bugün ile yaþayan ama sizin dýþýnýzdadýr. Sizin dýþýnýzda hem geçmiþ ile ölmüþ hem þimdi ile doðmuþ hem de az sonrasý için sürekli gebelik ile sürekli doðacak olandýr.
|
|
151
|
|
|
|
Kutsallýklara sýðýnýlarak yüzyýllarca acý çekmek bir toplum için her ne kadar normal görünse de, alýp götürdüðü çok büyük deðerler vardýr. Bu deðerlerden en önemlisi öz kültürünü kaybederken, bir o kadar deðerli olan ailesini de yitirmektedir. Ýþte bu psikoloji, tüm Akademik çevrelerce yeniden sorgulanmalýdýr. |
|
152
|
|
|
|
Yani oyuk eylemi tekrar oturulmayý çaðýrýr. Bu olgu da öz yineli hareketlerin temelidir. Bu kendisini çaðýran temel üzerine bindiriþler yapýlýr. Nötr olmuþ ikili durum yüklerine dýþtan bir kuvvet uygularsanýz nötr durumlu yükün biri nötrlükten ayrýlýp bir alan içinde gider. |
|
153
|
|
|
|
Bu tanýma iþi bir grubun diðer gruba kendi melezleri üzerinde sendenim, sen de bendensin demenin selam (barýþ-esenlik) eden, selamet eden anlam vurgusuydu. Her ölümlerle sayýsý azalan ilahlar, totemi saygýlýyan eski geleneðe karþý ittifakýn aþýsý tutsun diye melezler üzerinde insaný ve ittifakýný saygýlýyorlardý. |
|
154
|
|
|
|
Bu durumda sizin daða týrmanmanýz entropinin sýcaktan soðuða doðru olan yön akýmýna aykýrý bir durum gibi görünür. Ya da sizin daða týrmanmanýz entropi nedenle her þey yokuþ aþaðýdýr türü söylemelere aykýrý gibi görünür.
Oysa evrensel entropi karþýsýnda özel durumlar içinde sizin daða týrmanmanýz, entropinin bu iki kuralýný ve evrensel entropiyi ihlal etmez. Edemez de.
Evrendeki artan entropi ve yokuþ aþaðý olan entropi herhangi bir zamanda ve ileride olmak zorunda. Yani artan entropi 10 üssü 123 yýl gibi bir gelecek içinde olacaktýr. Bunun 10 üssü 103 yýlý geçmiþtir. Entropinin akýþ yönü zamanýn da yönünü gösterir.
|
|
155
|
|
|
|
Doða içinde var olmaya çalýþýyoruz ama bir türlü doðanýn bir parçasý olduðumuzu kabullenemiyoruz.. .Ýlk çaðda yada bu gün deðiþmeyen tek þey. Beyinde gerçekleþen kimyasal elektriksel bir takým süreçlerin parmak uçlarýmýzda gerçeklik bulmasýdýr. |
|
156
|
|
|
|
Varlýk üstel (üstü) durumlu ve bize göre belirsizleydi. Yani varlýk kuantum durumla her an her durumu ile soyut eylem düþünüþleriyle olan belirmeydi. Sürekliliðin baðýntý bir duruma çöken belirlenme oluþu da var oluþtu. Kuvveden ya da düþünce, tasarým, niyet gibi eylem oluþtan, parçacýk olan somut eylem ile belirli olma da, var oluþtu. |
|
157
|
|
|
|
“Yýldýzlara yürüdüm, hepsi bu…” mezar taþýndaki bu söz Heidegger hakkýnda çok þey anlatýr. O hayatý boyunca hakikati arayan bir düþünür olmuþtur. Heidegger varoluþu felsefenin konusu haline getirerek felsefenin hayatýn dýþýnda olmadýðýný; bizzat dünya-içinde olduðunu anlatmaya çalýþýr. Hayatýn içinde olan bizlerin hakikatin dýþýnda kalamayacaðýmýzý vurgulayan Heidegger; önceki filozoflarca kabul gören insan ve varlýk arasýndaki özne-nesne iliþkisini ‘varoluþ’ düþüncesi ile ortadan kaldýrýr. Varlýðýn anlamý? Sorusuna o; soruyu soran kiþiyi de dahil ederek cevap arayýþýna giriþir. O okuyucusuna hazýr cevaplar sunmak yerine sorular sorar ve bu sorularýn nasýl cevaplanacaðýnýn yöntemini belirlemeye çalýþýr. Soru ile baþladýðý eserlerini yine soru ile bitirir. |
|
158
|
|
|
|
Kolektif alan, kendisini özelleþtiren iþtaha göre bir kezlik daðýtýlýyordu. Hikâyeye göre ilk daðýtým sürecinde kolektif güç kimi kiþilere verilmiþti. Her þey dört dörtlük deðildi. Bu eylem alanýna göre yaþandýkça aksamalarýn düþünce, eylem, söylem davranýþlarý ortaya konup geliþtirilecekti. |
|
159
|
|
|
|
Buradaki köþkerlerin tarýmcýlarý giydirmesi. Tarýmcýlarýn da köþkerleri beslemesindeki MANA anlayýþý vicdani deðer yargýsý içinde adalet, sadaka, acýma, lütfetme, velinimeti olma, hayýr dua alma gibi köleleþiþi absürt anlamlarýyla, yoktular. |
|
160
|
|
|
|
Yani bakýþ açýnýza göre bir çukur U tersi ve anti durumuyla ꓵ atýmlý tepedir. Yine bakýþ açýnýza göre bu ꓵ þekle üsten bakarsanýz tepe; alttan bakarsanýz çukurdur. Buna zýttý ve üssü durumla çukur olan tepe, tepe olan çukurdur diyoruz. Her çukur çeper ucuyla yamaçlaþýr ve tabanýyla tepe yapar. Her tepe de zirvesiyle çukura eðimle düþer.
|
|