Barýþý bulacaðýz. Melekleri duyacaðýz, göðün elmaslarla parladýðýný göreceðiz. -Çehov |
|
||||||||||
|
Sanki zaman makinasýndaydým. Bir ileri, bir geri zamana gidip geliyordum. Okuduðum romanlarda veya seyrettiðim fantastik filmlerde kullanýlan bir yöntemdi. Bir manada izleyeni ya da okuyucunun beynini sýnama gibi bir þey. Týpký o haldeydim. Yine o soru cümlesi aklýma gelmiþti. “ Acaba geri gitmeli miyim?” Geri gittiðimde aileme ne diyecektim. Babam her ne kadar konuþamasa da bakýþlarýyla anlatacaktý düþündüklerini. Ýhtimalleri düþünmeye baþladým. Doktorun geldiðini duyan insanlar yavaþ yavaþ hastaneye gelmeye baþlayacaklardý büyük umutlarla. Doðuracak bir kadýn geldiðinde “ Ben sizi doðurtamam. Çünkü ben diþ doktoruyum” mu diyecektim. Peki, ne yapacaktým. Hiçbir fikrim yoktu. Korkunun, ölüme çaresi yoktu. Baktým düþüncelerle boðuþmak akýl saðlýðýmý zorluyor, dýþarý çýktým. Yine yetmedi. Kapýlarý kapattým ve merkeze doðru yürümeye baþladým. Benim her þeyden önce insanlarla konuþmaya ihtiyacým vardý. Burada tek tanýdýðým þoför Mustafa da bir daha gelmemiþti. Adam haklýydý. Bir gününü benimle geçirmek zorunda kalmýþtý. Tam bu düþüncelerle yola devam ederken arkamda bir ses duydum. Döndüm baktým. Bana seslenen Mustafa idi. Koþarak yanýma geldi. “Dohtor Bey! Selamün Aleyküm. Ben de sana geliyordum. Ya kusuruma bakma. Yola gittim sana da gelemedim. O yüzden baþým eðik sana.” “ Olur mu öyle þey Mustafa. Sen benim için ne gerekiyorsa yaptýn. Ýþin var gücün var. Hadi dönelim o zaman. “ “ Siz nereye gidiyordunuz?” “Caným sýkýldý. Þöyle gidiyordum kahvehaneye.” “ Oraya gidelim o zaman. Ben de kaç zamandýr uðrayamýyorum kahveye. Ekmeðin aþýn var mý? Ne yiyip içiyorsun. Burada olmayýnca ekmek aþ da getiremedim sana.Buralar köylük yer. Ben olmayýnca, kadýnýn da getirmesi yakýþýk almazdý. Annýyon de mi ? Kusurumuza bakma. “ “ Var ol Mustafa. Kafam çok karýþýk. Ben diþ doktoruyum. Ben ne yaparým burada. Hatta gitsem mi acaba geri diyorum ?” “ Ne diyon Dohtor Bey, Sonuçta Dohtor deðil misin? Ha diþ ha dohtor ne fark eder. Biz boþuna mý sevindik þimdi. Boþuna mý umut baðladýk sana. Ýðne yapmasýný da mý bilmiyorsun. Ben sana güveniyom Dohtor Bey, sen baþka doktorlarý cebinden çýkarýrsýn. Sakýn gitme Dohtor Bey. Amma velakin gene de sen bilirsin. Senin kafan benimkinden çok çalýþýr. Moralini hiç bozma. Alýþýrsýn bizlere. Bizler de sana alýþýrýz. Bakma buralarýn ýrak olduðuna. Ne edek, vatan bellemiþiz biz burayý. Biz öyle seviyoruz. Sen de öyle belle. Ha bir de bana dediðin þeyi yani hani þu diþ dohtoru olduðunu söyleme kimseye. Ýnsanlar azýcýk gururlansýnlar, kasabamýza dohtor geldi diye. Sen iyi bir insana benziyorsun. Yüreðinde þefkat var senin. Bildiðini yaparsýn. Bilemediðini de yapamazsýn. Sen olmasan yine ölecek insanlar. Beni kýrma Dohtor Bey. “ Tamam Mustafa tamam kandýrdýn beni. Hadi gel çay içelim. Azýcýk insan göreyim. Bakalým daha neler yaþayacaðým. Zaman gösterecek.”. “ Oh be Dohtor Bey. Beni kýrmadýn ya! Allah ne muradýn varsa versin. Ama bak çaylar benden. Bir de tavla atarýz. Olmaz mý? “ Atarýz be Mustafa. Hadi hýzlý yürü. Maazallah þimdi hastanenin önünde hastalar yýðýlýr yoksa!” Tam zamanýnda yetiþmiþti Mustafa o gün imdadýma. Ne fark ederdi diþ doktoru olmam. Temel eðitimleri bir hemþire yada bir ebe kadar almýþtým baþlangýçta. Ne kaybederdim denemekten. Sonuçta onlara zarar vermeden dertlerine belki çare olabilirdim. Mustafa, en etkili sözü kullanmýþtý bana. “ Biz burayý yurt belledik. Sen de öyle belle” gerçekten de öyleydi. Onlarýn yurt belledikleri yerde onlar yaþýyorlarsa ben de pekâlâ yaþayabilirdim. Zaman her þeyin ilacýydý. Ve ben ideallerimi gerçekleþtirmek için baþlamýþtým bu mesleðe. Yeri gelir doðum yaptýrýrdým, yeri gelir pansuman yapardým. Onlarý mutlu görmek yeterdi bana. Bana gerekli olan sadece moraldi. Bunun için de çok þanslý olduðumu hissediyordum. Ýnsanlar, bana hep saygýyla bakýyorlardý. Bu bile yeterdi baþarýlý olmaya. Yaþayacak ve görecektik. Aradan bir ay geçmiþti ve ben tam da Mustafa’ nýn dediði gibi alýþmýþtým oraya. Tek tük hasta geliyordu. Çoðu da sýrf beni merak ettikleri için geliyordu. Bir sürü tanýdýðým olmuþtu bu zamanda. Mustafa’ nýn sayesinde artýk aç da kalmýyordum. Belli bir para karþýlýðýnda bana yemek göndermeye razý edebilmiþtim. Oðlanlarýndan bir tanesi her akþam ayný saatte günlük yemeðimi ve ekmeðimi getiriyor, sonra da seðirterek uzaklaþýyordu. Yemeðimi yemiþ, elime yanýmda getirdiðim kitaplardan birini almýþ onu okuyordum. Kapý kýrýlacak gibi yumruklanýyordu. Kitaba kendimi kaptýrdýðýmdan olacak geç fark etmiþ olmalýydým. Kapýyý açtýðýmda karþýmda bir adam, yanýnda da yere oturmuþ, aðrý çeken hamile bir kadýn vardý. Öyle bakýp duruyor; içimden de “ Hah þimdi ne yapacaksýn bakalým dohtor. B.ku yedin bu akþam “ diyordum. Kadýnýn sancýsý iyice artmýþtý. Yanýndaki adam yalvaran gözlerle bakýyordu bana. Hemen kapýyý açtým ve hastane bölümüne geçtim. Adam karýsýný zorlukla getirdi ve oturttu. Sýcak suyu ýsýttým. Kocasýna, karýsýný masaya yatýrmasýný söyledim. Doðum baþlamýþtý. Nermin KAÇAR
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Nermin Kaçar , 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |