• İzEdebiyat > Eleştiri > Sinema ve Televizyon |
101
|
|
|
|
Dilim olmasa ben ne eylerim"
"Dudaklar sussa da kalbin yüz dili vardır."
"Ulak, bana kalbimin karanlığını gösterdi. Kalbimin karası gözümü kör eyledi. Can almakta, vermekte yaratana mahsus ama ne eylersin kul kulu kötü eyledi. Yaşamak haramdır benim gibisine…"
|
|
102
|
|
|
|
Bir devletin askeri gücü hiçbir neden yokken halkına silah çevirmez. Devrimler için kaos gerekir. Yani nedenler gerekir. Nedenler olduktan sonra askeri güç olaylara müdahale eder. Ama ortadan nedenler yokken askerler halkına silahı doğrultmaz. Bilgeler, bunu bildiklerinden askerlerin beyinlerini uyuşturan ve iradeyi devre dışı bırakan bir ilaçla askerleri uyuştururlar. Birer robot haline dönüşen askerler Fedakarların bulunduğu bölgeyi işgal eder ve teslim olmaya yanaşmayanları öldürmeye başlarlar.
|
|
103
|
|
|
|
Her yerde film gösterimi yapılır, sinema salonları dolup taşar, sıra film üzerine konuşmaya gelince işin rengi değişir. Bir kaçışma başlar. Beğendim, beğenmedim ile sınırlı kalan duygu ve düşüncelerin bu komik hali üzücü olsa da yapacak bir şey yoktur. İnsana kendi gerçekleriyle yüzleştiren her şey insana itici gelir, rahatsız edicidir. Kolaya kaçış, sinemanın yaratıcıların aradığı ortamdır. Sinema, uyanan kişileri değil, uyandığını sanan kişilerin peşindedir. Sinema, kişilere uyandığı hissi vererek, uyutmaya devam ettiren bir misyona sahiptir. Sinemanın başarısı da biraz buradan geliyor. İnsana aradığını bulduğunu hissi ve düşüncesi vererek, insanları istediği kalıba sokan ya da tuzağa çeken bu kadar başarılı bir proje olmasa gerek.
|
|
104
|
|
|
|
Tutku, bizdeki adıyla İsa'nın Çilesi, bir çok tartışmaya yol açtı. Biz iyisi mi eserin kendisine bir bakalım. |
|
105
|
|
|
|
Sinema sinsi bir algı yönlendiricisidir. Bazen sizden yana gibi görünür. Öyle içten, samimi bir maske takar ki kendinizden biri sanırsınız. Sanıldığı gibi sinema her zaman doğrudan iyi kötü, düşman dost zıtlığıyla karşınızda durmaz. Sinemanın en önemli tarafı sizden görünün casus olmasıdır. Sizi daha kolay etkilemek, sizin kalbinize girmeyi çabuklaştırmak adına sürekli farklı bir rolle karşınıza çıkar. |
|
106
|
|
|
|
TRT gibi ulusal bir televizyon kurumunun haftada dört gece çekiliş yaptığı Sayısal Oyunlara belirgin bir saat koymaması ayıptır. |
|
107
|
|
|
|
Müslümanların, sinema üzerine hiç mi eğilimleri yok, demek haksızlık olur. Var olan Ama sinema üzerine çalışan ya da sinema çekimi yapanlar hakkında ciddi araştırmalar yapmak gerekir. Biz burada sadece bir yönüne değinmeye çalışacağız. |
|
108
|
|
|
|
Şimdi ilk paragrafı okuyup ta, ‘Sakın ha bu programları seyretmeyin!’ diyeceğimi zannediyorsanız çok yanılıyorsunuz. Tam aksine, kafanızı sakın ola ki kuma gömmeyin, seyredin. Seyredin de görün rezaletin son perdesini!
|
|
109
|
|
|
|
televizyonun türkitede'ki yeri |
|
110
|
|
|
|
Yine sayın MehmetTanrıseverin kendi ifadesi ile bir senarist olarak inandığını filme ana tema olarak işlediğini... |
|
111
|
|
|
|
Televizyonu her açtığımda midem bulanmaya başladı artık...” Size anne diyebilir miyim?” , “Yalvarırım gelinim ol!”, “ Allah belamı versin, seni ölünceye kadar sevmezsem!” gibi binlerce program var. |
|
112
|
|
|
|
Bir kültür, sanat ve tarih kenti olan Trabzon; her dönemde sahip olduğu önemi korumuş, geçmişten bugüne kadar hep gözde kalmayı sürdürmüştür. Bu şehrin adı hep sanatla birlikte anılagelmiştir. Bu kent üzerine şiirler, öykü ve romanlar yazılmış, türküler söylenmiş, filmler çekilmiştir. Bundan sonra da bu etkinlikler artarak devam edecektir. Bunun bir delili de son zamanlarda Trabzon’da çekimleri yapılmakta olan “Öyle Sevdim ki Seni” filmidir.
|
|
113
|
|
|
|
Tanıdık değil mi? Siyah beyaz kareler, imzalanmış fermanlar, yargısız infazlar, bu ülke de mualif her şeyin sonu aynı hani Devrim Arabaları filminde ki o replik gibi ‘’zaten bu ülkede adı devrim olan hiçbir şeyin yürümesine izin vermezlerdi’’ |
|
114
|
|
|
|
Büyük şehirli olmak, üniversiteli olmak, okumuş olmak, batılı gibi olmak insanlığı öğretemez diyor Beyaz Melek. Ama bir köylü insanlığı en güzel şekilde öğrenir diyor. Sizin bahsettiğiniz çocuk eğitimi kitapları, çocuklarınızı okuttuğunuz okullar, tutuğunuz hocalar, dershaneler, çocuklarınıza aldığınız oyuncaklar ve daha nice şey çocuklarınıza sevgiyi, saygıyı, sahiplenmeyi öğretemiyor. Ama bizim okul görmemiş, şehir görmemiş çocuklarımız sevginin, saygının alasını taparcasına büyüklerine gösteriyor demeye getiriyor Beyaz Melek. |
|
115
|
|
|
|
Film çözümlenmelerinin kategorize edilmesine örnek vereceğimiz Dücane Cündioğlu'nun sinema ve felsefe kitabıdır. Cündioğlu, izlediği filmleri felsefe gözüyle değerlendirerek sinemanın varoluşa katkısını kaleme almış. İzleyicilerin dikkat etmediği, dikkatlerinde kaçan önemli replikler ve sahneler üzerinden okuyucusuna hakikat ziyafeti çektirmiş. |
|
116
|
|
|
|
"Casanova" Aşık olabilir mi?
Masalsı bir filmin naçizane yorumları...
|
|
117
|
|
|
|
Acaba filmin müziğine mi kapılmıştı?
Filmin çekim platosunda, müzik eşliğinde iki kere diz kırıp, el şıklattıktan sonra,
‘Ya buranın havası çok hoşmuş, nasıl derler çok janti, gelmişken bari filmin bir iki sahnesinde oynayayım’ mantığı ile |
|
118
|
|
|
|
Sadık Battal, “Asıl film şimdi başlıyor” dedi demesine de bakalım, bizim filmimiz ne zaman başlayacak? Türk sineması üzerine yetkin bir kalemin yazdıklarını okumakbüyük bir heyecan. |
|
119
|
|
|
|
Sapıklar ve seri cinayet katilleri neden kolay kolay yakalanamaz ya da hiç yakayı ele vermez? Küçük erkek ve kız çocuklarına canice tecavüz eden ve sonra da akıl almaz şekilde parçalayarak öldüren ve yaptıklarından haz ve zevk alan sapık katillerin soğukkanlı ve zeki olmalarını nasıl izah etmeli |
|
120
|
|
|
|
“Ne @#!* Biliyoruz ki” bize daha olumlu soruları sormamızı sağlayan hatta filmden çıktıktan sonra bile kendimiz “Alice Harikalar Diyarı”ndaki bir kahraman zannetmemize yarayan bir belgesel yapımın kendimce yorumları
|
|