• İzEdebiyat > İnceleme > Söyleşi |
41
|
|
|
|
Bir ikinci önem ile üzerinde durulması gereken konu kişinin yüreğinin tam ortasında olan Allah sevgisi ve Allah korkusudur. Tek başına sadece sevginin de bir anlamı yoktur. Tek başına korkunun da bir kıymeti olmayacaktır. Allah korkusu ve sevgisi ancak ikisi bir arada bulunduğu zaman değer kazanacak ve bunların ikisine birden sahip olan insanı, yani kulu yüceltecektir. Bazı akıldan yoksunların düşündüğü gibi ''Allah'dan korkulmaz Allah sadece sevilir.'' düşüncesi temelden çürük ve sakat bir düşüncedir ki muhtelif ayetlerde de Kur'an-ı Kerimi layığı ile okuyanlar bilirler Rabbimiz Allah kendinden korkulması gerektiğini biz kullarına bildirmektedir. Rab olan Allah'a bağlılığın ve sevginin de hiç bir maddi karşılığı olmadığı gibi, bize kattığı manevi zenginlik para ile pul ile ölçülebilecek cinsten bir şey değildir... |
|
42
|
|
|
|
Atatürkümüzün sözlerini bilmeye her zamankinden daha çok ihtiyacımızın olduğu günleri yaşıyoruz.Lütfen kopyalayıp tanıdıklarımıza iletelim. |
|
43
|
|
|
|
“Hadisene Seval. İlerle. Arkada upuzun bir kuyruk senin ilerlemeni bekliyor”. Ne mümkün. Nabucco heykellerine aşık olmuş fani olarak yüreğimden vurulup kalmışım oracıkta. Nutkum tutulmuş. Ağzım hala iki karış açık heykellere bakıyorum. İlk defa orada bir opera dekorunun “sahneyi süslemekten” öte başka bir şey olduğunu hissettim. Evet, sahne sanatları için dekor tabii ki önemliydi ama o andan sonra “dekor tasarımı” benim için bambaşka bir boyut, anlam kazandı. Dekor tasarımına bambaşka gözlerle bakmayı, onları farklı biçimde eserin vazgeçilmezi ve en önemlisi “oyun kişisi” olarak değerlendirmeyi ben Nabucco’nun dev adamlarıyla keşfettim.
|
|
44
|
|
|
|
Yaşlı bilge kırlaşmış top şeklinde kesilmiş sakalını sıvazlamış; bir süre kendisini dinlemek için toplanmış kalabalığı gözleriyle süzmüş. Anlatacağı çok öyküleri, bir yaşama sığamayacak dolu dolu anılarını kısa sürede nasıl anlatsın ki? |
|
45
|
|
|
|
Tiyatro Oyuncusu ve Yönetmeni Nurşim Demir ile Yapılmış Bir Söyleşi |
|
46
|
|
|
|
Halk tarafından “üç günlük dünya” olarak ifade edilen yaşadığımız bu âlemde sınırlı bir ömre sahibiz. Sayılı günlerimizi artırmak elimizde değil. Fakat adımızı yaşatmak ve kalıcı kılmak elimizdedir. Geride ne kadar eser bırakırsanız, adınız o kadar hafızlara kazınır. Mevlana’nın dediği gibi “Kamil odur ki; koya dünyada bir eser, / Eseri olmayanın yerinde yeller eser…” Bu çerçevede geride hayırla anılacak bir isim ve eser bırakan Köprübaşılı hayırsever işadamı Abdullah Kanca’yı anlatmak için böyle bir girişe lüzum gördük.
|
|
47
|
|
|
|
Ağrı İl Kültür ve Turizm Müdürü E.Muhsin BULUT ile röportaj |
|
48
|
|
|
|
Cuma akşamı Kıbatek Vakfı Salonunda, Kıbatek tarafından düzenlenen “Edebiyat Sohbetleri”ne katıldım.
Konuşmacı, üniversiteden hocam olan Sayın Prof. Dr Şerif Aktaş idi.
|
|
49
|
|
|
|
Nadir Nadi döneminde, Cumhuriyet Gazetesi’nde, Cumartesi günleri yazan bir müzik eleştirmeni vardı. Bir gün Nadir Nadi, bu müzik eleştirmenini çağırır ve ‘Bak oğlum, sen müzik üzerine yazacaksın ama bizim Türkiye’de klasik müzik sanatını yaymamız gerekiyor. Onun için kendini tut. Öyle acı, kaka eleştiriler yapma. Olumlu şeyleri yaz’ diye öğüt verir. |
|
50
|
|
|
|
“Anadolu Kültürünü ve Geleneklerini Bünyesinde Barındıran Sıcak İnsanların Kentidir.” Dedi. |
|
51
|
|
|
|
Şimdi Noel Baba olarak resmedilen kişiyi bir gözünüzde canlandırın. Uzun kaftanı, ayağında çizmesi ve başında börkü olan Noel Baba’nın üzerindeki hangi giysinin Avrupa ile ilgisi vardır. Kaftan, Börk ve Çizmenin Batı kültüründe ne işi var? O dönemlerde Avrupa erkekleri etekli elbise giyiyordu. Ayaklarında ise sandalet vardı. Pantolon da Türk Kültürünün Batıya armağanıdır. Atı ehlileştiren Türkler, ona binecek en uygun kıyafet olarak pantolonu icat ettiler. |
|
52
|
|
|
|
Dünya İnsanlığının Özlem Duyduğu Bir Yaşam Merkezi ve Kültür Kentidir/ 02 Adıyaman İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Sayın Mustafa EKİNCİ ile Röportaj |
|
53
|
|
|
|
M. Altan: Sanat alanında her zaman kötü satıcılar ve kötü alıcılar olacaktır ’ Afşar Timuçin”
Sanat alanında iyi satıcı iyi alıcı nasıl olmalıdır ki kötü olan çoğalımın çizgisini silme gücüne sahip olsun? |
|
54
|
|
|
|
Vicdanı olan bir yabancıyı, vicdanı olmayan bin akrabaya tercih ederim ... Atakan Korkmaz |
|
55
|
|
|
|
GÜNDEM YOĞUN, ALMANYA’DA MUKİM GAZETECİ VE ARAŞTIRMACI YAZAR-ANALİST SAYIN MUHAMMED CAN İLE GÜNDEMDEKİ ÖNEMLİ KONULARI EKVATORHABER.COM İÇİN KONUŞTUK. |
|
56
|
|
|
|
İyilik ve kötülük. Siyah ve beyaz. Olumlu ve olumsuz. Sevinç ve keder. Dünya bu zıt kavramlar arasında bir yerde duruyor. Tıpkı “Geceler ve Gündüzler” de olduğu gibi. Hayat, bu iki zıt uçlar arasındaki savrulmaların bileşkesi. Böyle olunca kıssadan hisse ortaya “Geceler ve Gündüzler” çıkıyor. Bir an mutluluk, sonrasında keskin bir acı. Tıpkı yaşamda olduğu gibi. Küçük öyküler bunlar. Büyük oyunlardan küçük tablolar. Oyunun yazarı William Shakespeare olunca, büyük ustanın eserlerini dilimize en iyi uyarlayan başka büyük bir usta geliyor akla. Hocaların hocası Prof. Dr. Özdemir Nutku.
|
|
57
|
|
|
|
Ne mutlu tatil yapabilene. İnsan, sihirli bir elin yardımıyla bütün sorunlarını unutuyor. Bazı önemli sandığım hastalıklarım da bıçakla kesilmiş gibi geçiverdi. Hastalıklarımın büyük ölçüde psikosomatik olduğunu anlayınca rahatladım. Darısı başınıza ! |
|
58
|
|
|
|
"2008 yılında Cannes Türk filmlerinin gösterim yılı oldu diyebilirim. O kadar filmin arasından “Üç Maymun”un seçilmesi de önemli idi. Önümüzdeki yıl için yine katılma daveti aldık, eğer film yapabilirsek yine katılırız."
|
|
59
|
|
|
|
"Ellerim Sen Kokuyor Sevgili" isimli ilk kitabını çıkaran memleket sevdalısı Şair-Yazar Baki Evkaralı ile yaptığımız kısa bir söyleşi... |
|
60
|
|
|
|
Düzce’ye ilk defa bir konferans vermek için gittim.
Üniversiteden sınıf arkadaşım olan Türk Dili Ve Edebiyatı Öğretmeni arkadaşım Müzeyyen Bayrı Özcan beni davet etti |
|