Doğumsuz toprakların, nadasa bırakılan çiçeklerin filizlerine gidiyorum.
Yalnızlık adım...
Biliyorum eksilmeler getirecek gitmelerim.
Erguvan renkli acılara bürünecek, bende sen kanamalarım.
Dağ kokularını, bir gerilla edasıyla sararken sigarama,
düşecek adın gökkubbeme.
Ağlayacağım, ağlayacağım, susacağım...
Henüz yeşermemiş olacak gelincikler kanımızla suladığımız.
Biliyorum adın sığmayacak ömrümün bozkırlarına.
Biliyorum bu yüzden eksildiğimi, eksindiğimi...
Erguvan renkli acılara bürünürken vatan dediğim yüzün,
karışır toprağa senden alıntı olan tüm hatıralar.
Kırlangıçlar konacak bir sabah göçmen ruhumun aynasına.
Bir beni göremeyecekler.
Sazımın ve sazlıkların arasından,
bir yılan, bir nota almış götürmüş beni adımın meydan yalnızlığına...
Mevsimini yitiren gülleri kopardılar henüz kurumamışken...
Ben Yalnızlık Filize doğmayan toprakların, nadasa bırakılan oğlu...
"Yalnızlık büyütür ama yalnızlık sonra çürütür" İ.Akkaya...
25/06/2005 İstanbul...
Mehmed Asım Erdoğmuş