Bir kadın beyaz, sakin, büyülü... Bir kadın ıpıslak, ince, sıcak...
Uzun zaman oldu.. Yazmayalı... Yazmayı bırakalı.. Hikayeleri bitireli, masalların sonunu yazmayalı.. Şiirleri maziye gömeli.. Ve seni unutalı..
Ne kolay unutturdun kendini sen.. Akıllıca hazırlanmış planlarınla, zekice. Senden ne beklenirdi ki? Böylece sana ne aşık kalacaktım ne de nefret edebilecektim.. çünkü kızgınlığım sadece aşkımı bitirirdi.. Nefrete dönüşmesine izin vermedin.. Oyunlarınla.
Oyun demişken.. Hayatı öğreniyorum, oyunları. Meğer oyunlar seksek, kovalamacadan ibaret değilmiş. Oyun... Bizi eğlendiren diye öğretilmişti, küçüktüm, kandım. Yalanmış... Seksekte düşerken, kovalamacada yakalanırken güldüğüm kadar yalan söylerken veya birini çekiştiriken gülemiyorum. Gülmeliydim oysa!! Denedim... Yakışmadı yüzüme. Beğenmediler o yüzle, attılar beni zamanlarından. Zamansız bir daireye girdim.....
30 olmalısın.. Görmüş, yaşamış olmalısın bunları.. İstediğin insan oldun mu? Yakıştı mı yüzüne? Hep hayalini kurduğun koca oldun mu? Evini istediğin gibi döşeyebildin mi?... Ya çocuk?! Yaşantını, öğrendiklerini ileri taşayacak bir elçi?
Zaman azalıyor.. Dinle bak, tik-tak, tik-tak! Artık silemem bu yazdıklarımı çünkü o an bitti artık. Zamanı da öğreniyorum.. 21 yaşındayım, İstanbul Ticaret Üniversitesi Psikoloji bölümü 2. sınıf öğrencisiyim.... Ya sonra? Adım da İdil... Eeee? Ne kaldı aklında? Hayallerimi gerçekleştirmeye başladığım mı, adımın İdil oluşu mu? Ne??!!