"Okumak, bir insanın kendi kafasıyla düşünmesine engel olur." Arthur Schopenhauer"

Hayallerim Renk Renk…

Erken uyanan bir dedenin huzur dolu sabah anı ve torunu Salih ile paylaştığı samimi dakikalar... Deniz manzarasında kahvesini yudumlayıp şükrederken, uykusu kaçan torunun masum sesiyle bölünen yazı vakti. Hayatın en değerli anları bazen bir bardak süt ve bir çocuğun gülümsemesinde saklıdır. Renkli hayallerin arasında, kuşaklar arası sevgi bağının sıcaklığını hissettiren bir aile tablosu.

yazı resim

Hayallerim Renk Renk…

Sabaha karşı erkenden uyandım.
Koyu ve sade bir kahve koydum. Denizden esen yel yüzümü yalıyor, yüreğimde hafif bir ürperti dolaşıyor. İçim serinliyor. Notebookumu alıp sallanan koltuğa kuruluyor, bilgisayara bir şeyler karalıyorum. Güneş ha doğdu ha doğacak… Bu manzarada yaşadığım güzellikler için Allah’a içimden tekrar tekrar şükrediyorum.

Tam bir cümleyi bitireceğim sırada utangaç, masum bir ses duyuyorum:
“Dede, senin de mi uykun kaçtı?”

Bakıyorum, torunum Salih… Bir yandan gözlerini ovuşturuyor, bir yandan konuşuyor.
“Bana bir süt verebilir misin dedeciğim?”

“Tabii ki canım torunum,” diyorum.
Kalkıyoruz, birlikte mutfağa geçiyoruz. Dolabı açıp şişeden bir bardak soğuk süt dolduruyor, Salih’e uzatıyorum. Pijamasının üstü arkadan dışarı taşmış, önü içeride… Bana gülümseyerek sütünü içiyor.
“Saçları da bayağı uzamış keratanın,” diye geçiriyorum içimden.
“Babasından bile yakışıklı olacak maşallah,” diyorum.

Sütünü bitirince saçlarını okşuyorum. Yatağına götürüyor, öpüyor, üstünü ince bir pike ile örtüyorum. Sonra tekrar verandaya dönüyorum. Koltuğa oturup bilgisayarı kucağıma alacağım sırada bir çift el gözlerimi kapatıyor.

“Aşkım, benim…”
Dönüp bakıyorum; biricik aşkım. Bir öpücük de ben alıyorum ondan.
“Şimdi yazma,” diyor, “gel bu saatlerin, bu manzaranın keyfini birlikte çıkaralım.”

Ayağa kalkıyoruz. Verandanın bronz korkuluklarına yaslanıp, sarılıp, elele manzarayı seyrediyoruz. Bu arada kahvemden ancak bir yudum alabilmişim; buz gibi olmuş. Aklıma geliyor:
“Kendime yeni kahve yapacağım, sen de içer misin aşkım?” diyorum.

Evet… Tahmin ettiğiniz gibi, yukarıda anlattıklarım hayallerim.
Artık geçmek istediğim hayatın bir bölümü.

Gerçek olanlar ne derseniz; manzara ve torun dışında her şey gerçek.
Manzara olur mu bilmem ama torun… O da inşallah olur.
Bu arada kızım da, oğlum da hâlâ bekar. Evliliklerine daha çok günler var, hayırlısıyla.

Ama bir gerçek var ki değişmeyecek:
Aşkım, yirmi beş yıldır yanımda.
Hayat ayırıncaya dek de hep yanımda olacak, inşallah.

Bazı hayaller hemen gerçekleşmez; ama insan sevdiğiyle yan yana durabiliyorsa, o hayal zaten başlamıştır. Torun gelir, manzara bulunur… Yeter ki aşk yerinde dursun. Gerisi zamanın işi. Allah ayırmasın.

KİTAP İZLERİ

Eşekli Kütüphaneci

Fakir Baykurt

Fakir Baykurt’un Vasiyeti: Kapadokya’da Bir Umut Destanı Bir yazarın son eseri, genellikle edebi bir vasiyetname niteliği taşır; kelimelerin ardında bir ömrün birikimi, son bir mesaj
İncelemeyi Oku

Yorumlar

Başa Dön