"Bir romancı için gerçek hayatta en önemli şey, gerçek hayattan kaçmaktır." – Vladimir Nabokov"

Hikmet ve Güç: Allah’ın Takdiri Üzerine Bir İnceleme

Hikmet, sadece bilgi değil, doğruyu görme ve uygulama gücüdür. İslam düşüncesinde hikmet, bilginin doğru kullanımını ve en doğru yolu bulma yeteneğini ifade eder. Allah'ın lütfu olan hikmet, kişinin hayatını yönlendirir ve Kur'an'da belirtildiği gibi "hikmet verilen kimseye çok hayır verilmiştir." Bu, hikmetin değerli bir rehber olduğunu gösterir.

yazı resim

**Hikmet, sadece bilgi değil, doğruyu görme ve doğruyu uygulama gücü olarak anlaşılabilir. Bu anlamıyla hikmet, insanın hayatında önemli bir yönelim ve doğru kararlar alabilmesi için gereklidir. İslam düşüncesinde hikmet, sadece bilgiyle sınırlı kalmayıp, o bilginin doğru şekilde kullanılabilmesi ve en doğru yolu bulabilme yeteneğini de ifade eder. Allah’ın dilediği kişiye verdiği hikmet, o kişinin hayatını yönlendiren, doğruyu ve güzeli seçmesinde ona rehberlik eden bir lütuf olmuştur. Kur’an'da, hikmet verilen kişilerin büyük bir hayra sahip olduğuna işaret edilmiştir: > "Hikmeti dilediğine verir ve hikmet verilen kimseye şüphesiz çok hayır verilmiştir. Ancak akıl sahipleri öğüt alır." (Bakara, 269. ayet) Bu ayet, hikmetin sadece bilgiyle değil, aynı zamanda doğruyu görme ve doğruyu uygulama gücüyle de ilgili olduğunu vurgular. Hikmet verilen kişi, sadece bilgiyi elde etmekle kalmaz, aynı zamanda bu bilgiyi en doğru şekilde kullanabilme kudretine sahip olur. Bu, hayatın her alanında kişinin doğru kararlar alabilmesi için gereklidir. Bir başka önemli husus, Allah’ın takdiriyle verilen makamlar ve güçlerdir. İnsanlar çoğu zaman dışsal faktörlere, özellikle de mal ve servete bakarak kendilerinin bir pozisyona layık olup olmadıklarını değerlendirirler. Ancak Allah, insanların düşündüğü şekilde, sadece mal ve servetle değil, aynı zamanda ilim, hikmet ve beden gücüyle de insanların doğru yolları seçmelerini sağlar. Bu konu, Bakara suresinde geçen bir olayla açıkça anlatılmaktadır. Talut’un hükümdar olarak seçilmesi üzerine, kavmi ona karşı çıkarak, "Biz hükümdarlığa ondan daha layığız ve ona maldan bolluk verilmemiştir" derler. Ancak Allah, onları şu şekilde uyarır: > "Ve nebileri onlara şüphesiz Allah size Talut'u hükümdar gönderdi dedi. Üzerimize nasıl hükümdar olabilir? Biz hükümdarlığa ondan daha layığız ve ona maldan bolluk verilmemiştir dediler. Dedi: Şüphesiz Allah onu seçti onun ilminin ve bedeninin genişliğini artırdı. Ve Allah mülkünü dilediği kimseye verir. Ve Allah geniştir, her şeyi bilendir." (Bakara, 247. ayet) Bu ayette Allah, hükümranlık için malın ve servetin önemli olmadığını, esas olanın Allah’ın takdiri ve hikmetinin olduğunu belirtir. Talut, mal varlığıyla değil, Allah’ın takdiriyle hükümdar olmuştur. Bu, gerçek gücün ve hikmetin, insanların sahip oldukları fiziksel ve maddi unsurlardan daha öte bir şey olduğunu gösterir. Sonuç olarak, hikmet, insan hayatında doğru yönelimlerin ve kararların temelini oluşturur. Allah’ın hikmet verdiği kimse, sadece bilgiyle değil, bu bilgiyi doğru şekilde kullanma yeteneğiyle de büyük bir hayra sahiptir. Ayrıca, Allah’ın takdiriyle verilen makamlar ve güçler, mal ve servetten bağımsız olarak, Allah’ın dilediği kullarına verilir. Bu da bize, gerçek gücün ve hikmetin sadece dünyevi unsurlara dayanmadığını, Allah’ın geniş ilmi ve kudretiyle şekillendiğini hatırlatır. Bu anlayışla, insanlar sadece maddi başarılarına değil, aynı zamanda doğruyu görme ve uygulama yeteneklerine de değer vermeli ve Allah’ın takdirine boyun eğmelidir.**

Yorumlar

Başa Dön