"Yazarlık, kelimelerle dans etmek değil; bazen kelimeleri tokatlayıp susturmaktır." – Franz Kafka"

Kur'an'daki Gerçek Şeriat Ve Hadis Şeriatı Arasındaki Farklar

Şeriat kelimesinin kökeni ve anlamı üzerine düşündürücü bir inceleme. Bu metin, Kur'an'ın belirlediği temel şeriat ilkeleri ile sonradan hadisler ve tefsirlerle oluşan uygulamalar arasındaki farklılıkları ele alıyor. Gerçek İslami yaşamın akıl, bilim ve sevgiyi merkeze alan demokratik bir yaklaşımı gerektirdiğini vurgulayan, geleneksel yorumları sorgulayan düşünce uyandırıcı bir bakış açısı sunuyor.

yazı resim

**Şeriat kelimesi, köken olarak "yol" anlamına gelir ve bir Müslümanın hayatını yönlendiren temel ilkeleri ifade eder. Ancak İslam tarihi boyunca, Kur’an’daki şeriat ile hadislerin oluşturduğu şeriat arasında önemli ayrılıklar ortaya çıkmıştır. Kur’an, bir Müslümanın izlemesi gereken yolu açıkça belirlerken, zamanla bu yola hadisler ve tefsirler yoluyla farklı anlamlar yüklenmiştir. Bu süreç, İslam toplumlarının bazı konularda sapmasına neden olmuştur. Kur’an, bir Müslümanın yaşamını düzenleyen temel ilkeleri içerir. Haramlar açık ve kesin şekilde belirtilmiş, bunun dışında helal olan şeylere sınır getirilmemiştir. Kur’an, aklı, bilimi, eğitimi, birliği ve sevgiyi öne çıkarır. Bu bağlamda, Müslüman’ın:
Demokratik bir yapıyı benimsemesi,
Modern, kültürlü ve sevgi dolu olması,
Bilgiye ve bilime açık bir yol izlemesi gereklidir.
Bunun aksine, hadisler ve geleneksel yorumlarla şekillenen bir şeriat anlayışı, genellikle Kur’an’ın bu temel ilkeleriyle çelişmektedir.
Kur’an Şeriatı ile Hadis Şeriatı Arasındaki Farklar

  1. Bilgi ve Bilime Yaklaşım
    Kur’an şeriatı, insanları bilime ve bilgiye teşvik eder. Eğitim ve öğrenim Kur’an’ın merkezinde yer alırken, hadis şeriatı olarak nitelendirilen anlayışta, bilimsel ilerlemeye ve araştırmaya çoğu zaman mesafeli bir duruş sergilenir. Tarihte, Takiyüddin bin Mehmed gibi bilim insanlarının rasathaneleri yıkılmış, bilimle uğraşan kişiler engellenmiştir.
  2. Kadınların Eğitimi
    Kur’an şeriatında, kadınların eğitimi ve toplumda aktif roller üstlenmesi teşvik edilir. Buna karşılık, hadis şeriatı anlayışı, genellikle kadınların sadece evde çocuk bakmakla yükümlü olduğu bir yaşamı öne çıkarır. Bu yaklaşım, toplumun yarısının potansiyelini kullanamamasına neden olur.
  3. Duygusal Denge ve Mutluluk
    Kur’an, yas (üzüntü) tutmayı haram kılarak bireyin ve toplumun pozitif bir yaşam sürmesini destekler. Ancak hadis şeriatı anlayışı, ağlamayı ve hatta ağlayamıyorsa ağlıyormuş gibi yapmayı önerir. Bu, bireysel ve toplumsal mutluluk yerine kasvetli bir atmosfer oluşturur.
  4. Sanat ve Estetik
    Kur’an şeriatı, sanata ve estetiğe önem verir. Süleyman kıssasında, elçiler tarafından Süleyman’a heykeller yapıldığı açıkça belirtilir. Buna karşın, hadis şeriatı anlayışı resim ve heykeli haram ilan etmiş, sanatı toplumdan uzaklaştırmıştır.
  5. Toplumsal Birlik ve Beraberlik
    Kur’an şeriatı, Ali İmran Sûresi 103. ayetinde, birlik ve beraberliğin önemini vurgular. Hadis şeriatı ise ihtilafı (görüş ayrılığını) rahmet olarak kabul etmiş ve toplumda gereksiz ayrışmalara sebep olmuştur. Bu durum, İslam dünyasının birliğini zayıflatmış, farklı mezhep ve görüşler arasında çatışmalara yol açmıştır.
    Kur’an şeriatı, Müslümanlar için rehber niteliğinde bir yaşam yoludur ve bireyin hem bu dünyada hem de ahirette huzur bulmasını amaçlar. Ancak hadis şeriatı, birçok noktada bu temel ilkelerle çelişmekte, Kur’an’ın öngördüğü birliği, bilgiyi ve sevgiyi gölgede bırakmaktadır. Gerçek bir İslam toplumu oluşturmak için, Kur’an’ın evrensel mesajına dönülmeli ve onu saptıran geleneksel yorumlar gözden geçirilmelidir. Böylece Müslüman toplumlar, modern, demokratik, sevgi dolu ve bilgiyi rehber edinen bir yaşam tarzına ulaşabilir. Kur’an, insana akıl ve irade verir. İnsanların, Kur’an’ı anlamadan, sadece geleneklerin izinden gitmesi, İslam’ın özünden uzaklaşmasına neden olur. Kur’an şeriatı, Müslümanların gerçek yolu bulmasında en sağlam rehberdir ve bu rehber, her dönemde geçerliliğini koruyacaktır.**

Yorumlar

Başa Dön