|
Sayın Değerli Okurlarım
Yazdıklarım her ne kadar yüreğimden düşen birer küçük parçacıklar olsa da, bu düşen küçük parçacıklar koskoca dünyanın aslında gerçekleri, yani hayatın içinde insanların üzerinde iz bırakan ve her bir yazdığım şiir de içinde kendisini bulmasını istediğim gerçeklerdir. Şunu unutmayalım ki, yazılan bir şiirde içinde kendinden bir parça bulabiliyorsanız o şiir sizin için vazgeçilmez bir hal alır. Yaşadıklarımız hayattan ibarettir. Tabi böyle olunca da yazdıklarımızda hayattan izler taşımaya başlar.
Bazen de hayal dünyasında yaşayıp, asla gerçekleşmeyecek düşlere de kapılabiliriz. Gerçek olmayan veya asla gerçekleşmeyen düşler bizleri sadece uykumuzda mutlu eder. Ne bize bir şey verir bu hayattan nede biz sonuca ulaştırır. Uyandığımızda hayat yine aynı hayattır. Bu yüzden acısıyla tatlısıyla gerçekler ile beraber yaşamak ve onlardan ders çıkarmak ve geleceğe dair planlarımızı yapıp yollarımızı seçmek gerekir ve buda her insanın kendi elinde olan bir şeydir. Gerçekleri Şiirler ile yaşamak, okumak, paylaşmak o anı kimi zaman yaşamamızı sağlar ve her daim aklımızda tutar.
Yaşadığımız bu hayatta içinde yaşadığımız bu dünya her zaman her zaman sandığımız gibi bir yöne doğru dönmez. Bazen öyle zamanlar gelir ki hayatımızda her şey düzgün evlere şenlik giderken,dünya birden tersine döner ve ne yapacağımızı şaşırır bir hale geliriz. Ve işte tam o sırada önümüze iki yol çıkar, birisi sağa diğeri sola giden bir yol ve ne olduğu belirsiz. Biz de düşünüp dururuz hangi yola girsek nereden gitsek diye.. Girdiğiniz yollardan bir tanesinin en başı asvaltdır ve o kadar güzel gözükür ki gözlerinize o yola girmek için sebebiniz olur. Neden? Çünkü asvalt yol doğru gidilebilir veya yürüne bilir bir yol sizleri cezbeder. Sizde o yola girer ve yolunuza devam edersiniz bu çaresizliğinizde. Fakat bir süre sonra o yol biter ve sonunda kocaman bir bataklık çıkar. Bataklığa düşer ve saplanıp kalırsınız.Çıkmak isteseniz bile umutlarınız yıkılmıştır. Çünkü çıksanız bile çıkmak için mücadele verecek ve o mücadeleyi verirken yorulacaksınız. İleri gidemeyeceğiniz için geri dönmek de sizin gözlerinizi korkutacak. Geldiğiniz yol o kadar uzun ki geri dönmek için ne gücünüz var nede umudunuz… Sonu olmayan bir yolda tıkanıp kaldınız. Ya diğer yol, diyelim diğer yola girdiniz ve yolun başına baktınız, yolun başı bataklık ve gözünüz korktu. Ama yola girmek istiyorsunuz ve yola girdiniz. Başındaki bataklıkta mücadelenizi yaptınız ve bataklıktan çıktınız. yorgun da olmuş olsanız geri bataklığa dönmeyeceksiniz nasıl olsa ve ileri gideceksiniz.. bataklığı aştığınız zaman önünüze kocaman uzun bir yol çıkıyor gerçi bu yolunda sonu belli olmaya bilir ama burada anlatmak istediğim konu şu, mücadeleyi başından yapın, eğer sonunun olup olmadığını biliyorsanız başında engellerde olsa mücadeleye değer. Yani mücadelenizi en başından yapın, Çünkü sonu olmayan bir yolculuk da yapılan tüm mücadeleler sonunda hüsrana uğrar sadece yaptıklarınızla kalırsınız.
Ve diyelim bu iki yoldan birisini seçemediniz kararsız kaldınız. İşte o zaman devreye yol kenarlarına konan tabelalar girer. Tabelalara bakın size yol gösterecektir. Bu tabela ney olabilir, bir düşünelim, Anneniz babanız, kardeşleriniz abileriniz, yakın akraba ve yakın arkadaşlarınız olabilir. Size en uygun olanı dikkate alır ve devam edersiniz.
Ebedi olmayan uzunca görünen fakat aslında kısacık olan ömrümüzde bir kaç damla gücümüzü ve umudumuzu sonu olmayan bir yolda yitirmeyelim. Unutmayalım ki, hayatmızdan boşu boşuna giden her dk her saniye ömrünüzden çaldığınız bir hayat parçacığıdır. Giden de gelen de yüreklerimizden geçer. Eksildikçe önce umutlarımızı sonra benliğimizi ve yine sonra kendimize olan güvenimizi kaybederiz..
Zaten Kaç Parça Ki Yüreğimiz…
Yazdıklarımızın Gönlümüze Yansıyıp Alnımıza Yazılması Gibi…
Mawish…
|
|