Yazar Tanıtımı | zaman'A...
kendimin sivri köşelerine tutunup
ardıma baktığımda gördüğüm
bitmeden azalan o kum taneleri....
saklayamadığım şey: ardı karanlık zaman...
hepimize yetip, kendime yetmeyen
o sinsi ölüm bildirgesi
doğduğum gün başlayan
o ölümcül takip...
içaçılarımın toplamından arta kalan
o hiç düzelmeyecek hatanın adı
hepsi o'na
( bilmeyene not: ) zaman'A... |
Yazısının Özellikleri | devrilmiş ama ölmemiş cümleler kuruyorum... |
Edebi Etkiler | en çok kendimden etkileniyor, yapaileceklerimi erteledikçe içim de büyüyenleri saklayamadıkça yazmış oluyorum... |
Benzer Yazarlar | murathan mungan, mario levi, mehmet eroğlu, oruç aruoba, hermann hesse,marcel proust .... |
Özgeçmiş | Eylül 14’1971 – Salı...saat: 15.32...Müslümanlar için dua zamanı...
Annemi çektiği o iç acıdan kurtararak oksijenle tanışıyorum, ve boğazımı yakan bu havanın isyanını ancak ağlayarak bastırıyorum, beni annemden ayıran hemşirenin kucağında...
Sessiz, herşeye rağmen sessiz geçen çocukluk...(bizim de vardı oyuncak tabancalarımız, birbirimizi vururduk,) ama bakın mühendis olduk:
1989...”Teknik” olsun diyerek kazanılmış okul: İTÜ ( Şu kadere bak: Demirel, Özal, Erbakan...benim ne işim var burada!...Oğuz Atay! ....) İnşaat Fakültesi, Jeodezi ve Fotogrametri Müh. ( bu adın bilinmemesinin yalnızlığında ~9000 Harita Mühendisi! )...
Ölçmeyi öğrendim, ve herşeyin hatalı olduğunu...matematiğin bir “kabul sanatı” olduğunu... Hayattan zor problemler çözdürdüler bana- çözemedim, bırakmadılar!, zorla çözdüm... dayanamadım sonunda: çözemediklerimi yazmaya başladım. Tam oluyordu ki, olan aşk oldu: aşık oldum: yazmayı bitirdim/bıraktım/yaşamaya başladım (ne kadar geç!!!)...
1996...(sonra anlatacağım:) Büyüdüğüm, ama aslında artık yaşayamayacağım kente geri döndüm zorla. “Çirkinkent”imde yaşatmayan nedenlerimi öldürmek için çalışmaya başladım, gök mavisi bir düşmana karşı savunma sanatı öğrendikten sonra ( hayatım hep sanat geçecek sanırım! )...Ölçüyorum, konum belirliyorum. İşim zor: kendi konumumu yeterli doğrulukta ve minimum hatayla bilmek zorundayım ki sizi yanlış yöneltmeyeyim. Konumunuz mutlaka yanlış, ama bu kabullenebileceğiniz bir sınırda olmalı...
Ve birileri daha rahat yol alsın diye kendini harcayan insanlardanım ben de. Hayatın sonsuz adaleti, ki bu tanrıdan gelen bir şey değil, bu terazinin kefelerinin dengesinin korunmasına bağlı...ama keşke “diğer tarafta” olsaydım!...
Şimdi: zamanla kavgalıyım: yetmiyor. Çalınmış zamanlarımı geçmişten toplamaya çalışıyorum, ama bu melankoli, kendimi sıkıyor sadece. Belki ben de bu birikmişlikten insanlara....?...onlar da kurtulur ben de diye düşünüyorum/düşlüyorum: düşüyorlar...
Yazdıklarım hiçbir yere gitmedi. Hayatıma giren insanların okudukları hep anlaşılmaz, sıkıcı, ama ilginç bulundu, belki de kendileri daha ilginç ol(a)madıklarından!...Bense, kendime dair hiç yorum yap(a)mamaktayım...Hep kesilmiş/süreksizleşmiş cümleler kurdum...ve hiç, hiçbir kelime üzerinde düşünmedim, sonradan düzeltme yapmadım. Çünkü düşündüğüm an’da beynim (yüreğim) ağırlaşıyor, kendikurgum bozuluyor. Belki bu durum, teknik yetersizlikler oluşturuyor olabilir, ama bu da herşey gibi, olabilir sadece, o kadar...
Koleksiyoncu bir ruhum var sanki; 1993...Kitap Fuarı’nda tanıştım Hayalet Gemi’yle. Elime aldığım 9. sayıydı, ve bundan sonra, eskilerinin hepsini, ve yol aldıkça O, her limana gideceğimi biliyordum artık; tıpkı tam 13 yıldır her ay aksatmadan gazete bayiinden aldığım dergiler gibi...Ancak ilk liman... işte o başlangıçtan habersizim, o biraz eksiklik...
Çoğunlukla müzik dinleyerek yazdım. Artık o bana esin veren şarkılar dinlenmiyor ama...neyse, hayat devam ediyor...Çok sert başlayan rock severlik biraz duruldu normal olarak ama hala benim için çok anlamlı, değerli. Bütünden çok, küçük bir melodi bile bazen, beni alıp götürüyor, kendime. Özellikle, şiir denir mi bilmiyorum, “altaltayazılmışcümleler” metinlerimde bu etki çok vardır; bu ne kadar anlaşılabilir bilmiyorum, ama bunu anlatamayacağımı, biliyorum...
Ve: sizin matematik ve müziği nasıl yaşadığınızı biliyorum. Bu da sizin düşüncelerinizi değerli kılıyor.
Ve: yazdıklarım...bunlar nedir, bunlar yan yana ne kadar anlamlı olabilirler, ben biliyorum da, bir başkası ne söyleyebilir, meraklanıyorum; bugünün izlerini taşımayan belki de, bu şeyler sizde ne yapabilir... |
Bulunduğu Yer | |
|
yüreğim
hayatın sattığı herşeyi satın alıyor, alabiliyor artık
ve bu küçükkocamangüzellik
karanlıktan korkmaktan vazgeçiyor bu yüzden
gidebilecek çok yer varken gözlerime, ellerime
yüreğim hiç vazgeçmiyor gençliğinden
gençliğinde öğrendiklerinden
insanların
şarkılarına, yüzlerine, gözlerine sığmıyor aklım
aklım
sığmıyor sözlerine, yüzlerine, şarkılarına insanların
benim deliliğime çok çabuk sırt dönülebiliyor
ben de dönemiyorum işte!...
|
|