..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Zaman dostluğu güçlendirir, aşkı zayıflatır. -La Bruyere
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
İzEdebiyat - Yazar Portresi - Kerem Yüce
Kerem Yüce - http://www.geçmişten günümüze sevda günleri
Site İçi Arama:


Öykü
  Ben Bir Ağlasam Kaybederdi Deniz Rengini (Kerem Yüce) 18 Nisan 2008 Soyut 

İçinde elleri kelepçeli tutuklularla gemiler kalkardı Ankara'dan ve her gemide mahşeri bir kalabalık...İskelede sayısız el sallayanlar;kırılgan gözlerle dalgın dalgın bakmışlıkları giden gemilere.O gidişleri kaldıramayıp gecenin matemine kadar o iskelede çöküp kalanlar;her dönen gemide heyecanla ayağa kalkışları,her gemide daha da kahrolmuşlukları.

  Unutsa Tanrı Günahlarımı Gelecektin (Kerem Yüce) 11 Nisan 2008 Beklenmedik 

Sen yeryüzünde bir melektin,yeryüzündeki tek melektin bu yüzden vazgeçemiyordum ve tanrı çözünce zincirlerimi,bilerek basarken ateşin en koruna görmüştüm;sana benziyordu herkes,hepsi senin gibi melekti,tek bir melekti,tanrının huzurundan kovulan o melekti...

  Süzülüyordu Kente O Karanlık Gece Gibi (Kerem Yüce) 17 Nisan 2008 Yeraltı 

Tepeden bakıyordu şehre,beyazlar giyinmiş o yüksek tepeden...Yirmi dört saat o beyaz elbisenin üstünde otururken kenti izliyordu o siyah lekeyle.Kucak açmıştı kimsesiz bir dağ,sarmıştı kollarıyla,unutması için bir daha hatırlamaması için basmıştı sımsıkı bağrına.Kenti dinliyordu kızaran kulaklarına aldırmadan,o kulakları sağır eden insan kalabalığının sesini.Herkes birbirine benziyordu yukarıdan bakınca,aynıydı herkes farklı renklerdeki,farklı şekillerdeki kıyafetlerin içinde.

  Avuntudur Bu Yazı Tüm Sevenlere (Kerem Yüce) 16 Nisan 2008 Aşk ve Romantizm 

Bazen diyorum ki;bir gün çıkıp gelsen bütün gemilerinle kuşatsan denizlerimi,işgal etsen her yanımı,savunmaya geçmeden sallasam beyaz bayrağı,görsen nasıl esir düştüğümü gözlerine,bir daha bakmasan yüzüme öylece sussan.Bense kimseye hissettirmeden verdiğin nefesi çeksem ciğerlerime.Beynimin en ücra köşelerindeki şarteller atsa kararsa gözlerim ve çıkıp gelsem kapına

  İstasyon Hikayeleri (kerem yüce) 27 Ocak 2008 Aşk ve Romantizm 

belli bir süre geçtikten sonra beklemek yer edinir insanın içinde ve hep bir bekleyiş içinde olursun;neyi,nasıl ve niçin beklediğini bilmeden...

  Mezar Taşında Yoktu Adın (kerem yüce) 27 Ocak 2008 Aşk ve Romantizm 

göründüğü kadar soğuk değildir mezar taşları...

  Başıboş Sevdalar (kerem yüce) 27 Ocak 2008 Aşk ve Romantizm 

başıboş sokaklarda gezinen sahipsiz sevdalar

  İki Damlalık Fırtınalar (kerem yüce) 28 Ocak 2008 İronik 

Bazen iki damla bile yetiyor bir fırtına yaratmaya...

  Lale'ye İtafen (kerem yüce) 27 Ocak 2008 Sevgi ve Arkadaşlık 

dönüşü olmayan basamaklar

  İhtimallerin Direnişi (kerem yüce) 27 Ocak 2008 Başkaldırı 

Her bayram bir tabut kalkıyordu omuzlara,boş sayfaların üstündeki gözyaşlarıydı zarfsız mektuplar ve karanlıkları üstüme kusan ejderha gibiydi gece...

  Yediverenin İçinde Kaybolmuştu Uçurtmam (kerem yüce) 27 Ocak 2008 Çeviri 

Yediverenin İçinde Kaybolmuştu Uçurtmam

  Aorttan Geçmezdi Kan Susarken Dilin (kerem yüce) 27 Ocak 2008 Bireysel 

Yüreğinde kır bahçeleri,zemheri olsa da mevsim,kırağı da düşse ansızın gözlerine;sevdalar rüzgar gibidir ne kadar kapatsanda gönül kapını sızar hücrelerine..

  Yarım Mutluluklar (kerem yüce) 28 Ocak 2008 Beklenmedik 

Ve sen her gittiğinde benim ipimi çekiyordun darağacına,gittiğin her şehre benim kokumu,nefesimi götürürken benim mevsimimde yaşıyordun ve yaşamadığın gibi beni de yaşatmadın hep.

  Yaşamaya Çalışma Umududur Hayaller (kerem yüce) 29 Ocak 2008 Başkaldırı 

''Saat 18:50 civarı;kitabevinin kapısından bir kelebek süzüldü içeriye,kanatlarından birisi yaralı,pembe pantolonlu küçük bir kelebek...Cezmi Ersöz'ün ''Hayallerini Yak Evi Isıt'' adlı kitabını istiyordu titreyen sesiyle;yüreğinin sahillerinde eserken fırtınalar,belli ki üşüyordu.

  Derinlerde Yaşıyordu Kaybedenler (kerem yüce) 29 Ocak 2008 Beklenmedik 

Usul usul sokulurken derinlere öksüz kalan yanını dolduruyordun ya da kaybettiğin,gidişine aldırmadığın,yüreğinde yerden yere vurduğun birini arıyordun belki de...

  Tanrının Topladığı Emanet (kerem yüce) 29 Ocak 2008 Aşk ve Romantizm 

Bir pazar yeriydi sevda sokağı;farklı tezgahların olduğu,tek giriş ve tek çıkıştan ibaret.Girişte çiçekçi bir kız,çıkışta mendil satan bir erkek vardı.Herkes ömründe bir kez uğruyordu bu pazara.Kiminin elinde tomurcuklanırken,kiminin eline değmeden sokağın ortasında soluyordu çiçekler ve bir çiçeği yaşatabilme ihtimaliyle tekrar dönenler vardı o sokağın başına.Oysa bir çiçek soldu mu çıkmaz sokaklara dönerdi,bomba düşerdi pazar yerine ve ortalık kan kırmızı...Tanrı emanetini geri almak isterken susuyordu herkes,kana susuyordu çiçekler.

  Güneş Isıtmıyor Bu Kenti (kerem yüce) 30 Ocak 2008 Aşk ve Romantizm 

Gelmeyeceksin biliyorum; sorgulamıyorum hayatı,nedenini aramıyorum gidişinin,şahit olduğum tek şey durdurdun zamanı ve güneş artık ısıtmıyor bu kenti...

  Onun Yaşadığını Ona Anlatıyordum (kerem yüce) 31 Ocak 2008 Beklenmedik 

Önce kaçak avcılar durdurdu yüzümdeki iklimleri,sonra balta,hızar sesleri,gözümdeki yeşilleri taşıdılar gecenin koynunda başka suratlara.Peşine bir sel aldı;güller,papatyalar sular altında.Tıkandı kulaklarım,set çekemediğim taşkınlarla sürüklendim başka topraklara.Gözümü açtığımda oturuyordum tekerlekli sandalyedeki yalnızlığımla karşı karşıya.O hiç konuşmadan bakarken suratıma onsuz neler yaptığımı anlatıyordum,oysa ki onun yaşadığını ona anlatıyordum;ben yalnızlığımı bir yerlerde bıraktığımı düşünürken aslında hep sırtımda taşıyordum.

  Bir Çocuk Büyütmelisin Gözleri Kan Kokmayan (kerem yüce) 1 Şubat 2008 Çocuk 

Böyle bir çocuk büyütmelisin;gözleri kan kokmayan,sevdiklerini kaybettiğinde bile yaşatan ve hayatın tüm derslerini senden alan,seni taşıyan...İki eli bir ömür yakanda değil de öldüğünde her gün mezarının başında duada olan..İşte böyle bir evlat yetiştirmelisin gözleri kan kokmayan,yüreği kanayıp kanayıp kabuk bağlamayan ve o zaman kendine gerçekten baba diyebilirsin...

  Bari Sen Dokunma Acıya (kerem yüce) 4 Şubat 2008 Soyut 

Sen şu anda acıya dokunuyorsun bana onu hatırlatmakla.Söylüyorum işte sana bildiğin gibi,tanıdık bir duygu değildir...Acıya dokunmak için önce bahanellerin olmalı ve biriktirip bir deniz yarattığında işte o zaman acıya dokunabilirsin.Kolay değildir bir deniz yaratmak;önce arkadaşlarınla,dostlarınla görüştüğün zamandan çalarsın,sonra kurulu yemek sofrasından ve gece uykundan çalmaya başladığın zaman sokulursun acının koynuna yavaş yavaş...

  Analogtu Benim Sevdam Hazır Değil Dijitale (kerem yüce) 4 Şubat 2008 Aşk ve Romantizm 

Haftanın sekizinci gününe sığar ayrılıklar,şubatın otuzuna ve hislerim ücyüz altmış beş gün altı saatin o altı saatinde can verir senden uzak geçen her senede...

  Turuncu Bir Sonbahar (kerem yüce) 5 Şubat 2008 Anı 

Turuncu bir sonbahardı yaprakların yerde uçuşarak dans ettiği.Ağaçlar kılıçlarını çekmiş var gücüyle rüzgarlarla çarpışıyordu ve tam bu fırtınanın ortasından çıkıp sen geliyordun.

  Bir Uzanabilseydim Tutacaktım Kanatlarından (kerem yüce) 5 Şubat 2008 Aşk ve Romantizm 

Bir uzanabilseydim tutacaktım kanatlarından,yaslanıp bulutlara okşayacaktım güneşin o parlak yüzünü,yatıya kalacaktım gece yıldızların koynunda,el sallayacaktım geçen uçaklara,sığınacaktım ayın dördüncü evresine,kuşlarla selam gönderecektim sevdiklerime...

  On Yaşımızdaydık (kerem yüce) 7 Şubat 2008 Aşk ve Romantizm 

Kayıyordu yavaş yavaş ellerimizden bir çocuk henüz on yaşında,bahar tadında yaza bir adım kala.Kürek çekiyordu melekler okyanusa açılan kayıkta üstelik bir de çocuk vardı yanlarında dokuzunu yeni bitirmiş bekliyordu onun kapısında.Şimdi o çocuktan geriye dua edilecek bir mezar bile kalmadı apar topar gömülmüştü hemde kimsenin bilmediği bir yere.O anda kesilmişti nefesler,susarken dudaklar çekirdeği fırlamış boş kovandan ibaretti kelimeler ve solunum cihazının fişi çekildiğinde henüz on yaşındaydı bu sevda...On yaşındaydık hepimiz aslında;hayatı keşfederkenki on yaş edasında,bir çocuk gibi büyüttüğümüz bu sevdalarda...

  Ölümün Getirdiği Mektup (kerem yüce) 12 Şubat 2008 Anı 

Bir sabah işe gitmek üzere çıktım evden ve gözgöze geldim kapının önünde postacıyla bir mektup uzattı hasretimi azad ettim o an beyaz zarfın şahitliğinde.Titriyordu ellerim;üstünde adını görünce tuzlu damlalar yakmaya başlamıştı yanaklarımı ve süzüldü zarfın üstüne,heyecanla hemen açtım zarfı.Nasıl da bilmişti gözyaşlarım düşeceği yeri çünkü ölüm gelmişti bir mektupla,heyecanla açtığım kendi mezarımdı oysa.

  Mor Beyaz Çiğdem Tarlaları (kerem yüce) 13 Şubat 2008 Beklenmedik 

Dört mevsim açıp solarken çiğdem çiçekleri,dört mevsimde üç yüz altmış beş gün ne açar ne de solar hasretliğim.Geçer günler;tükenmek bilmeyen,yüreğimi delen asitli özlemin kuraklaştırıp çatlatır topraklarımı ve hayat verecek bir tohumum kalmaz geriye.Yolunu şaşırmış bir arı geçer,son nefesini verir bir kelebek,bir böcek sığınacak gölge arar parelere bölünmüş bedenimde.Gün gelir dikenli tellerle sarılır etrafım;iki üç kepçe kazarken öldürür son umutlarımı ve betonlar döküp,demir çubuklar saplarlar yüreğime.

  Alzehimer Bir Sevda Dolaşıyor Sokaklarımda (Kerem Yüce) 14 Şubat 2008 Aşk ve Romantizm 

Yağmur yemiş duvarlar gibiydim,fırtınanın karşısına korkmadan dikilmiş ama içeriden rutubet bağlamış.Her günüm birbirinden hassas birbirinden kırılgandı acının yıktığı duvarsız odamda.Sayısını hatırlayamadığım senelerimde sayılı gün hüküm sürememişken,işte bu gün benim günümdür diyerek içinden saatleri çekip kendime esir edememiştim ve bu yüzden öfkem isyandı kelimesiz,harfsiz en sessizinden,çınlıyordu kulaklarımda.O çınladıkça deliniyordu zar yer değiştiriyordu çekiç,örs,üzengi.

  Sönmez Sevda Yangınları Gözyaşlarıyla (Kerem Yüce) 14 Şubat 2008 Aşk ve Romantizm 

Önce sen yok olursun;senden sıçrayan bir kıvılcımla ateş alır tenim,etlerim başlar dökülmeye,erir yüreğimin zırhı göğüs kafesim,için için yanarım mağmayı görmeden bir yanardağ ağzında...Hem yanar hem kanarım,çığlık çığlık dağılır sesim dağlarında.Sen kül ben duman uçururuz bir rüzgarın esintisiyle ve belki bir yerde buluşuruz.Bir buluşma ihtimali var ya;ne kadar gözyaşı döksem de bilirim sönmez yürek sevda yangınlarında...

  Kelebek Misali Hayatlar (Kerem Yüce) 18 Şubat 2008 Beklenmedik 

Ya ben eksik okuyordum her seferinde bu kitabı ya sadece görmek istediklerimi görüyordum ya da hayat bana bu serinin tek bir kitabını vermişti bunca yıl boyunca...

  Yasaklanmalı Bu Sevda Ya Saklanmalı (Kerem Yüce) 18 Şubat 2008 Başkaldırı 

Yorulmuştu deniz,böcekler buluşmuyordu çiçeklerle ne de ağaçlar döküyordu tek bir yaprak.Değişiyordu mevsim;güneş inatla doğarken doğudan hayatın hücresinde hüküm giyiyordu zaman ve onca suça rağmen kimse kıramamıştı zamanın kalemini.Perde inmişti zamana tıpkı hayalini görmekten bıkmayan gözlerim gibi.Bu yüzden yasaklanmalı bu sevda,ya saklanmalı...

  Acıyı Kaldıramayan Yüreklerin Evi (Kerem Yüce) 20 Şubat 2008 Toplumcu 

Etrafıma tüm dikkatimle bakıyordum ve o anda yanıma orta yaşlarda,kır saçlı,mavi gözlü bir abi gelip oturdu.Elini omuzuma attı hiç konuşmadan,peşine yüzümü ve saçlarımı okşadı gülerek.O gözlerini ayırmadan beni süzdükçe suç işlemiş ama saklamış ufak bir çocuğun utangaçlığı dolmuştu içime.Ruhların ve boş bakan gözlerin arasında salınımlardaydı yüreğim.Elimdeki su şişesine takılıp kalan ve gitme kal der gibi bakan o kız yanıma gelerek suyu verip veremeyeceğimi sordu,hafif bir tebessümle şişeyi kendisine uzattım.Teşekkür ederek ayrılırken yanımdan cebinden kurumuş bir çiçek çıkardı,önce okşadı sonra öptü.Şişenin kapağını açarak avucuna yatırdığı çiçeğin üzerine döktü,yüzüne öyle bir mutluluk bulaşmıştı ki bir kaç metre gidiyor ve tekrar dönüp teşekkür ediyordu.

  Töreydi (Kerem Yüce) 4 Mart 2008 Toplumcu 

Böyle dağılıyordu bir aile...Bir akşam çektiği eziyetlere,yediği dayaklara dayanamayarak baba ocağına sığınıyordu ve insan olduğunu unutmamak için geri dönmek istemiyordu.Yer sofrasında yedikleri akşam yemeğinden sonra mutfakta annesiyle konuştu.Anne daha öncelerden bilmekteydi bu hikayeyi ve o korkuyla gitme diyerek destek çıkamamıştı kızına.Annesinde aradığı cesareti bulamasa da dönmeyecekti.Oturma odasına geçti ve babasıyla konuşmaya başladı.Ufak kardeşi her ne kadar ders çalışıyor gibi görünse de kulağı söylenenlerdeydi ama küçüktü,herkesin gözünde çocukken kim onu dinlerdi?

  Kendimi Kendime Muhtaç Edecek Kadar... (Kerem Yüce) 6 Mart 2008 Aşk ve Romantizm 

Gök gürlediğinde içime düşmezdi şimşeğin fotoğraf çeken görüntüsü ve toplanmazdı kara kara kümülüsler yüreğime,humus kokardı topraklarım el değmemişçesine,ne de çekerdim üşüyen ciğerlerime bir duman;keşke sen beni sevmeseydin ama ben seni sevdim,kendimi kendime muhtaç edecek kadar çok sevdim işte...

  Ressamın Tualindeymiş Sevdiklerim (Kerem Yüce) 6 Mart 2008 Anı 

Boyalı suratlar sıkışmış fotoğraf albümüme,boyası yüzüyle birlikte akmış suratlar...İlk sayfada ben varım;bir kolum havada bir elim boşluğu sarıyor gibi duruyorum,sanki kendi omzuma elimi atıp kendimi sarmışım yıllar boyunca.

  Suistimallerle Gelirdi Suikastler (Kerem Yüce) 6 Mart 2008 Beklenmedik 

Yürek gözardı ederken beynin tavsiyelerini hep kaybederdi,gücü kalmazdı artık ne tarla yaratmaya ne de umutları bir demliğe doldurup yarınlara sıcak taşımaya.Hala pes etmezdi,ama teklemeye başlardı yorgunluğun kaybetmenin acısıyla ve kısalırdı günler,yürek anladığındaysa çok geç olurdu çünkü suistimallerle gelirdi suikastler.

  Yeni Bir Dille Merhaba (Kerem Yüce) 7 Mart 2008 Soyut 

Beton duvarların çevrelediği bahçenin önüne gelmiştim bir sabah,içeri girmemle susmuştu yanyana sokulup dedikodu yapan ağaçlar.Aslında fark etmiştim;boyu uzun olan ağaç bir yandan sohbete katılıyor bir yandan beton duvarların üstünden gelip giden olup olmadığını takip ediyordu.O beton duvarların çevrelediği binanın önüne gelmiştim.Beni hemen fark etmişti duvarın üstünden dışarıyı izleyen o uzun boylu ağaç,bahçe kapısına yöneldiğimi görünce uyarmıştı diğer ağaçları ve ben içeri girer girmez susmuşlardı

  Seni Sevdiğime de Pişman Olmak İstiyorum Sevgili (Kerem Yüce) 13 Mart 2008 Aşk ve Romantizm 

Sana sırtımı döndüğüm yerde bekliyorum,dönüp dolaşıp mevsiminin yine ardımda duracağı hevesiyle.Biliyorum bir durursa orada,uzanacak ellerin omuzlarıma,yüzümü sana döndüğümde kucaklayacak beni mevsimin,pişmanlığım yine hissedecek kendime ihanetimi,benden önce yutacak olsa da mevsimini olsun ben hazırım;seni de sevdiğime pişman olmak istiyorum sevgili...

  Salıncakta Sallanan Üç Çocuk (Kerem Yüce) 19 Mart 2008 Toplumcu 

Salıncakta sallanırdı üç çocuk,tahtadan ve ipten bir salıncakta;o kadar keyifle sallanırlardı ki hiç korkmazcasına.O salınımların arasında yıllara yayılan bir rüzgarları vardı,önce tenlerini sonra yüreklerini okşayan.Ürkmezlerdi son hızla gökyüzüne yükselirken çünkü inançlıydılar.Aslanlardan korkmadan gezmişlikleri vardı yeşil ormanların ortasında.Hiç kaybetmediler özgürlüklerini,aldıkları o güzel nefesi düşüncelerinde yoğuracak kadar mahir,denizleri yürüyerek geçebilecek kadar hırslıydılar.

  Ters Esen Rüzgar (Kerem Yüce) 20 Mart 2008 Beklenmedik 

Karanlığın ortasında uçup gidenlerin bıraktığı tüm hatıraları bir köşeye toplar yakarsın.Sen yakarsın için erir,ısınman gerekirken daha bir üşüyüp titrer bedenin.O yaktıklarından gelen çıtırtıları dinleyip duvarlarında kocaman olan gölgenle kavga edersin.Bu kavgada hep dayak yemişliğin,gözünü açtığında is içindeki duvarlar ve o kırık kanadının acısı.

  Anneme Çıkıyordu Tüm Sevdaların Yokuşlu Yolu (Kerem Yüce) 28 Mart 2008 Aşk ve Romantizm 

Anneme çıkıyordu tüm sevdaların yokuşlu yolu,büyüdükçe unutuluyordu okşanan saçlar,öpülen alınlar ve sevdiğim herkes eteğini çekiştirip korkuyla arkasına saklandığım annem oluyordu aslında

  Uykumda Sevemiyorum Seni (Kerem Yüce) 31 Mart 2008 Aşk ve Romantizm 

Bir tek uykumda sevemiyorum seni,gözümü açar açmaz resmini arıyorum yatağımda,önce alıp göğsüme basıyorum sonra sayısız buseler.Ayaklarım değiyor yere,iki ayağım birden;o an anlıyorum seni daha da sevebilmek daha da yaşatabilmek için hayata direnmişliğimi...Duvardaki saate takılıyor gözlerim;akrep kaçarken yelkovan kovalamakta,her altmış beş dakikada bir buluşmaları.O buluşmadaki hasretle sarılışları,akrebin başının yelkovanın omuzlarına değmesi,altmış beş dakikada bir kendilerini kaybetmişlikleri.

  El Değmemiş Bir Köprü Kurabilmek (Kerem Yüce) 18 Nisan 2008 Soyut 

Daha fazla kayıtsız kalamazdım içinde bulunduğu duruma,günlerdir tek kelime etmiyordu ve o konuşmadıkça benim canım yanıyordu.Alışmıştım o sesi duymaya,her geceyi sabahlara bağlayan uzun sohbetlerinde hayatı anlatmasına.Ama konuşmuyordu artık;o acısıyla yüzüme dokunduğunda daha da tükeniyordu yarınlarım.

  Ellerimde Kan Lekesi (Kerem Yüce) 7 Nisan 2008 Soyut 

Bir meleğin ayağı takılıp şehre düşer gökyüzünden;düşerken bulutlara tutunma çabası ve boncuk boncuk terleyişi...Aşk kokusu yayılır o terleyişte,buram buram kokusu girer penceremden içeri ve uyanmışlığım.İlk defa duyduğum o kokunun peşinden gidişim,yaklaştıkça ciğerlerimde bir bayram havası,bir solumuşluk.

  Uzaktan Bakacaktım (Kerem Yüce) 8 Nisan 2008 Aşk ve Romantizm 

Sen bana birazcık bekle dersin,o cümleyi kullandığın anda anlarım göğsümdeki stepne yüreği,benden önce bir sevda uğramıştır limanına ve izlerini taşır iskelen.Sen o izleri silmeye çalışırsın bense sana yardım etmeye.Kabul etmezsin yardım teklifimi,sen etmedikçe uzar gider bekletilmişliğim.

  Azrail Oturuyormuş Yanıbaşımda (Kerem Yüce) 8 Nisan 2008 Soyut 

Yokluğunu kabullenemeyişimle bitiyordu hayatım;seni gördüğüm songün bu bitişin ilk günüydü,bense bitişle başlangıçların aynı güne sığdığını ilk defa seninle öğrenmiştim.Konuşmam için yalvaranlara inatla susuyordu dilim.Sıkıştırılırken kolu kırılan ve bir daha açılamayan mengeneden farksız çenem,öyle kenetlenmiş öyle kaynamıştı ki birbirine kimi açlık grevinde kimiyse dilini yuttu diyordu ve bir akşam açılmıştı odamın kapısı,doktor olduğunu söyleyen adam nazikçe yaklaştı yanıma

  Çok Erken Gittin Yüreğimden (Kerem Yüce) 10 Mayıs 2008 Aşk ve Romantizm 

Bu sabah gitmeliydin yüreğimden,bu sabah yanaşmalıydı kamyonlar yüreğimin önüne ve hatıralarla dolu eşyalar araçlara yüklendiğinde son kez sarılmalıydım boynuna elveda demeden.Başka yüreklere taşırken seni,baharlar anlamını yitirmeden,başka yürekler adın dilimden firar ettiğinde tir tir titremeden.O beyaz önlüklü doktor bu sabah ne kadar ömrüm kaldığını söylemeden gittin.Ben senden önce kendimi terk ederken gitmeliydin ama dedim ya çok erken gittin yüreğimden...

  Bir Cesedin Elini Tutuyorsun (Kerem Yüce) 14 Mayıs 2008 Soyut 

Şimdi gözlerime bakıyor ve bir kelime düşmesini bekliyorsun dilimden.Eskisi gibi elini tutarken parmaklarımı parmaklarına karıştırmamı,nefesimle saçlarını okşamamı bekliyorsun ama dedim ya gözlerime boşuna bakma sevgili;sen artık bir cesedin elini tutuyorsun ve gözlerimden artık sana da kurak mevsimler...

  Adını Firar Koydum,istanbul İse Senin Yanında... (Kerem Yüce) 15 Mayıs 2008 Soyut 

Gelmedi İstanbul,bir güvercin göndermedi engin gökyüzünden,sakladı yıldızlarını bulutların ardına ve milyonlarca çiğtanesi düştü gözlerimden ama gelmedi İstanbul sen ellerinden sıkıca tutmuşken.Ve senin adını firar koydum,dudağımda bir kan lekesi ve milyonlarca kırık yıldız düştü gökyüzünden.İstanbul kayıp sen firarlarda...İstanbul hala aranıyor ama adını yalnızlığımı saklayan gölgem koydum ve her gece o yalnızlık işkence edip vurmakta sırtıma...

  Vedasız Ayrılıklardan Selamsız Sürgünlere Yolculuk (Kerem Yüce) 28 Mayıs 2008 Ortamsal 

Mutluluğun kutusuna doldurulup paketlenen yalancı ayrılıklar yeniymiş gibi satılıyordu kırmızı halılı tezgahların üstünde ve halıların üstündeki o kırmızıların bir önceki hatıralardan kalan son emanet olduğunu bilemezdi daha önce bu yolu kullanmayanlar.Oysa ayrılıklar daha çok yaşıyor insanın toprağa sevdasından.Bu yüzden toprağın son emanetini güller taşıyor hemde en kırmızısından...

  Aslında Hep Ayrıydık (Kerem Yüce) 5 Haziran 2008 Ortamsal 

Çok canlar yaktılar,bir çok canı hayatla sevdiği arasında barut yapıp o kovanın dip kısmına ansızın vuran iğne oldular ama özünde sevmek yatan yürekleri yine de ayıramadılar.

  Yaralandığını Zanneden Avcı (Kerem Yüce) 16 Temmuz 2008 Beklenmedik 

Yaralanmıştı;beklemediği bir anda gelen telefon ve karşısındaki ses ona şuana kadar tatmadığı bir yarayı tattırmıştı.Artık sevmediğini söylüyordu karşısındaki ses ve böyle bitmesi gerektiğini,son sözse ''herşey için teşekkür ederim'' olmuştu.Bu onun ayrılıktan aldığı ilk darbeydi,kabullenemedi ama tek bir kelime de düşmedi dudaklarından.Çünkü böyle bir anda ne diyeceğini hiç bilmiyordu.Telefonu kapattı ve kapatmasıyla duvara fırlatması bir olmuştu.Çöküp kaldığı koltuğunda öfkeyle karışık gözyaşları süzülüyordu gözlerinden.

  Bir Hayallik Boşluk Yok (Kerem Yüce) 19 Eylül 2008 Beklenmedik 

Karşıma oturdun,ellerini çenene yaslayıp en güzel rüyanı uzaktan izler gibi gözlerime bakıyordun,on beş gün kaldı diyordun son on beş gün düğünümüze.Dakikalarca gözlerini ayırmadan,elinden tutulup parka oyun oynamaya götürülmüş çocuk edasında kayboldun yüzümün bahçelerinde.Elini uzatıp sıkıca tuttuğun bileğimden ansızın sarsıp 'yoksa beni dinlemiyor musun sen? ' deyince irkildim.

 

 



SEVDALARIN ÖN ADIDIYDI AYRILIK


  18.09.2008 11:53:57 18 EYLÜL 

Tanrının masalını dinliyordu herkes ve tüm insanlar birgün sonsuz uykuya dalacaktı...


  12.05.2008 14:22:05 12 Mayıs 

Sözümün hiçbir zaman arkasında durmadım çünkü sözlerinin arkasında duranları gördüm; sözlerini birer birer kalkan olarak kullandılar,arpacığı bozuk namlulardan çıkan kurşunlara hedef yaptılar.Bense sözümün hep önünde durdum;belki çoğu kez vuruldum ama sözlerimi ne unuttum ne de arpacıkları bozuk namlulardan çıkan kurşunlara vurdurdum...


  07.03.2008 09:18:35 7 Mart 

Gelene niye geldiğini sorarsam bir beklediğim,gidene niye gittiğini sorarsam aciz olduğum,içki sigara içersem hayata ne kadar kızgın olduğum,ağlamaya kalkarsam çok kırgın olduğum,susarsam ne kadar yılgın olduğum anlaşılır ama kalemi kağıda değdirip konuşursam geçtigim yollarda rastladıklarımdan başka kimse birşey anlamaz...



 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Kerem Yüce, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.

 

Bu dosyanın son güncelleme tarihi: 09.12.2024 08:40:53