Kızılkıvrım
Kimisi Camdaki Sinek Pisliklerini Görür,
Bir Başkası Camdaki Aksini,
Öteki Penceredeki Saksıyı,
Bir Diğeri Pencereye Dokunan Daldaki Çiçeği,
Kimisi Karşıdaki Dağları,
Kimisi Camdaki Sinek Pisliklerini Görür,
Bir Başkası Camdaki Aksini,
Öteki Penceredeki Saksıyı,
Bir Diğeri Pencereye Dokunan Daldaki Çiçeği,
Kimisi Karşıdaki Dağları,
gecedir / tekinsiz ışıklar düşer sulara / bir sonbahar ağacına
-Karanlık mağaralarda / -Defineler de vardır tehlikeler de / -Elime
Dil uyur mest olarak yar-ı dilara söyler / Gül susar şerm ederek bülbül-i
beni unuttun mu başak duruşlum / susuşunun kuytusunda / şiirler
akşamın pembe avuçlarında sarı bir yaprak / imlası bozulmuş bir dağın söylediğidir
Daha ne duruyorsun sen böyle ölgün bir yorgunlukta geçen demlere ağlarken
Dereler menderesler yararak ırmaklara koşmakta
Bir kısrak kulunlar ovada salkımsöğüdün altında
Sevişir eşkin bir rüzgar çırılçıplak meyve gebesi dallarla
Daha ne duruyorsun gücenik bir yüzle kendi karanlığında ağlayan baykuşlar
Yeniden / şarkısı kaybolmuş şehir / döndüm işte
ah vah kesilir sonunda / son yıldız da damladı gözlerinden yarama
Şairleri dünyaya bakışına göre ayırmak gerekir. Dünyanın merkezine kendisini koyup, hep kendini yazanlar. Dünyaya bakarak yazanlar. Kendisini dünyayla birlikte yazanlar. Kendilerini yazarken başkalarını da yazanlar. Belki yalnızca ikiye ayırmak daha yerinde olur. Başkalarının duygularını kendi duyguları yapabilmiş olanlar. Kendi duygularının dışını göremeyecek kadar kendileriyle olanlar. Mutlaka kişinin kendi
Ah ,dedi boşalmış bir ırmak yatağı, bir zamanlar sen benim gövdemi göğün yıldızlarıyla doldururdun ey sevgili;şimdi nerdesin…
Ey kum! / Binlerce yıllık susuzluğunu / Irmak ırmak kanımla
Önce büyük bir otoyol geçti ıssız araziden . İn cin top oynayan dağlar dereler araba sesleriyle canlandı. Sonra bir hızlı tren yolu yapıldı ; en ıssız yere de bir istasyon kuruldu. İstasyon yakınlarındaki daha önce değersiz olan arazi birden değer kazanıverdi. Oraya en yakın ilçenin zenginleri köylünün elinden
Zaman sildi mi o anı / bir kasırga ikliminde delice ağladığımız
KIZILKIVRIM / Kaç yıl geçtiğini kendim bile unuttum,dedi / Yavşan
Başarılı bir romanı tanıtmaya ilişkin başarısız bir yazı
Bozkır Korsanı / yedi denizler dışarı tükürdü beni / korsanım
AŞK SENİ BAKIŞLARINDAN TANIR / gecedir / tekinsiz ışıklar düşer
yazının yüzüne yanan / çoban ateşi hayat / yazgısı ıssızlarda
“Mînâ gibi AŞK’a ser-fürûda
Bu şişede sanki ol sebûda”
HANGİ YAŞAM, TEK SAYFADA ANLATILIR; VE İNSANLIK TARİHİ İÇİNDE BİR TOZ ZERRESİNDEN DAHA BÜYÜKTÜR.İNSANIN KAÇ, PENCERESİ VAR YÜREĞİNDE, İÇİNİ IŞIKLARLA DOLDURMAK, DIŞARIYA IŞIKLAR SALMAK İÇİN; ..........
SEN ONA BAK. HEM HER YERLİ, HEM DE HİÇ BİR YERLİSİN; ...........
EĞER ŞAİRSEN, İNSANİN VATANİ İNSANDIR BELLEMİŞSEN... YAZIP ÇİZMEK, SERÜVENCİLİK DEĞİL Mİ;YANİ KEŞFETMEK. BAZAN, DOĞDUĞUN BOZKIRIN ÇİLELİ ÇATLAKLARINDA ARARSIN GÜZELLİKLERİ;BAZAN, OTUZUNDA GÖRÜR GÖRMEZ VURULDUĞUN DENİZİN ÇIĞLIĞINA ........
GÜN OLUR, BOZKIRIN EN KIRAÇ YERİNDE, BİR DERİN KUYU OLURSUN; GÜN OLUR, ARTIK HİÇ; BİR GEMİNİN UĞRAMADIGI, ISSIZ ADADAKİ YOSUNLU DENİZ FENERİ.......
BAZAN DA, SONSUZ GÖKYÜZÜNDE GİDECEK VER BULAMAYAN, GÖÇMEN BİR KUŞ., . YALNIZLIĞIN DA, SEVİNCİN DE, HASRETİN DE TANIMLANAMAZ. AMA GÜZELLİK, KENDİ İÇİNDE YOKSA, OLUŞTURAMAMIŞSAN, ARAMAKLA BULUNAMAZ; BİLİRSİN...
ADNAN DURMAZ
FISILTILARLA DA OLSA SÖYLE
(Arka kapak yazısı/1994, Ankara, saypa.yay.)
Not:Adnan Durmaz Ankara Afyon arasında haritalarda yer almayan bir köyde yaşamını sürdürüyor. Edebiyat öğretmeni.
46 yaşında, 5 şiir kitabı var
1-Fısıltılarla da olsa söyle(saypa yay.Ankara)
2-Yarın yeniden(gerçek sanat yay.İstanbul)
3-Ben gidersem ay sen-deler(art yay.ankara)
4- Ateş çiçeği ( Art Yaın-Ankara )
5- Bilirsin aşk da serseri(art yayın-Ankara )
Akıl almaz sonsuzda, kimi zaman bir toz zerresiyken ömrümüz, hangi yaşam tek sayfada anlatılabilir ki...
Bozkır ıssızlarında dolaşırken, bazan Hatti köylüleriyle karışıveririm. Aynı kerpiç evlerde sanki 4000 yıldır onlar yaşıyor gibi. Kuşkusuz, hamuru Anadolu toprağıyla karılanların, yüz çizgileri de birbirine benzer; ağlama, gülme nedenleri gibi...
Doğum sancısı tutunca, bir at arabasına bindirilip, engebeli yerlerde dolaştırılan bir ana doğurmuş beni. Kayıtlarda 1955 yazsa da zamanının tam bilinmemesi hoşuma gidiyor.
İskan serüvenlerini kitaplardan izlemeye çalıştığım insanlardan, Yemen ve Seferberlik öyküleri dinleyerek büyüdüm...Afyon Emirdağ Tabaklar köyündenim...
Köyde ilkokulu bitirdikten sonra, Emirdağda tek odalı, gaz lambası yanan bir evde başladım ortaokula... Yalnız kalmaya da ,yazmaya da o zaman başladım...
Sonra hep ucuz evlerde geçen okuma yılları. Ortaokul, lise derken A.Ü. Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Türk Dili Edebiyatı Bölümünü bitirdim (1978-84). Artvin de 1988 de öğretmenliğe başladım. On yıl kadar İzmir’de çalıştıktan sonra, yeniden bozkırlara döndüm...
4 yaşından bu yana resim çizerim. Bir dönem yazdıklarım, çizdiklerim değişik dergilerde yayınlandı... Dergi çevrelerinin uzağında olmam zamanla bağlarımı kopardı onlardan.
Beş şiir kitabım yayınlandı.
Fısıltılarla da Olsa Söyle, 1990 (Saypa Yayınevi, Ankara)
Yarın Yeniden, 1996 (Gerçek Sanat Yayınları, İstanbul)
Ben Gidersem Ay Sendeler, 2000 (ART Yayınevi, Ankara)
Bilirsin Aşk da Serseri , 2003(ART Yayınevi, Ankara)
Ateş Çiçeği, 2003(ART Yayınevi, Ankara)
Şimdi... Asurlu despotların gözlerini oyarak serbest bıraktığı binlerce tutsağı, 1800’lü yıllarda Afyon yakınlarında, Bekir Paşanın çevre köylülerle birleşerek yaktığı Emreler Köyünü, Hitit köylülerini, Asurlu tüccarları Anadolu’da aşiretlerin iskanları sırasında yaşadıkları zulmü, 12 Eylül öncesini ve sonrasını kısacası onbinlerce yıldır acının tarihini bir destan zincirinde yazmaya çalışıyorum...
Yayına hazır 4 kitaplık şiirim var. Zamanımı, araştırarak ve yazarak geçirmekteyim; hala Tabaklar köyündeki babadan kalma kerpiç evde; bazan Hititli bazan Frigyalı sanısına kapıldığım köylülerle birlikte...
Adnan DURMAZ
afyon
toplumcu gerçekçi
başlangıçtan bu güne türk edebiyatı-dünya edebiyatı
kendime özgü olmaya çalışıyorum biçem olarak
http://www.flickr.com/photos/33599107@N00/
http://www.onlinekunst.de/gedichte/durmaz_adnan_leben.html