osman demircan

Ağlama Gözlerim Ne Olur

Ağlama gözlerim ne olur. Sen bir kez ağlarsan ben bin parçaya bölünürüm. Gözyaşı olurum, bir karlı dağ olurum. Sel olur, çığ olur düşerim gözlerimden. Parçalanır bir intihar bombacısı gibi vücudum. Gözlerim ağlama ne olur. Onu göremediğim zamanlarda dakikalara, saniyelere, saliselere bölünürüm. Ey gözlerim bir kez ağlarsan, ben her

Mutluluk Kendi Sandalımdır

Mutluluk kendi sandalımdır. Bu sandalda, kürek mahkumuyum. Özgürlüğüm ise yine kendi ellerimde. Ne kadar denize düşüyorsa gölgem, o kadar aydınlıktayım. Güneşe doğru yol almaktayım. Ufkum renklerin her türlüsüyle dolu. Küreklerim bazen mor bazen kırmızı. Sular yosun tadında, balık tadında. Yüreğim mangal kıvamında. Kendi açlığımı kendim dindirmekteyim. Kimseden yardım

Beni Yiyecekler Ama Asla Acılarımın Tadına Bakamayacaklar

Köpekleri boynundan insanları ayağından bağlarlar. Esaret prangadır ayaklara vurulan. Ben bu yüzden her gün ayaklarım acıyarak eve dönerim. Ah ayaklarım, derisi yüzülmüş, kemikleri kırılmış, leşe benzeyen bir şehirde, ete kemiğe doymuş insanların akbaba gibi dolaştığı bir şehirde ruhuma özgürlük arama adına sana yaşattıklarım için özür dilerim. Dünya iki

Sevgiliye Mektup

Kutuptaki bir insanım. Kar, kış içinde umutlarımın bir başka bahara kalması ne acı. Kutupta hiç bahar olmaz. Olsa da çok kısa sürer. Bunca üşümenin ardından az bir güneş ışığını umut etmem ne acı. Hiç mi dinmeyecek bu üşümelerimin verdiği sancı.

Çocuk

çocuklar gibi dudaklarımı buruştururken / anne diye bağıramamak boynumu büker /

Bazen Birine Seni Seviyorum Demek, Kasaba Bir Kilo Et Verir misin Demek Gibidir

İnsan kendini onarmak adına hep başkalarından bir şeyler koparır. Taş üstüne taş bırakmaz. Böyle insanlar hep başkalarının yaşamı içinde bir gecekondu olur. Çaldıklarını kaptırmamak adına da, kendi kapısında köpek gibi havlar. Böyle insanlara yaklaşayım dersen, ısırılmayı göze almalısın. Eğer benim ağaçlara sevgim varsa, hep bu it sürülerinin arasında

Başa Dön