Ölen Üç Beş Kişidir
herkes canı gönülden destekler kötüler cezalandırılsın der / bu uğurda gök gibi gürleyenler
herkes canı gönülden destekler kötüler cezalandırılsın der / bu uğurda gök gibi gürleyenler
Elimde bir tohum... Tarlam kıraç. Su çok uzakta. Gölgesine sığınacağım bir ağaç yok. Ben kendi gölgeme sığınıyorum. Elimde bir tohum var; başımda kızgın güneş... Avuçlarıma su verecek kimsem yok. Bir bulut görmese de gözlerim bir dere gibi bakıyorum. Yüreğim su gibi akıyor. Gönlümü serin tutmaya çalışıyorum. Küp küp
kadın dediğin masmavi deniz olmalı / kızıl gün akşamları onunla başlamalı
Kadın bacak bacak üstüne atmakta / Eteği çok kısa saçı uzun teni harika
bazen bir millet bazen bir devlet anlamaz seni / bir tek cümle özetler
ey sevgili seni kalbimden söküp atmak / kaldırım taşlarını koparmaktan daha zor
Sis basar yüreğimdeki dağ gibi dertleri / Duman ben, efkar ben, sarhoşluk sensin
bulutlar gökyüzünün donudur / onları çıkarırken daima sema / yağmur
Ağlama gözlerim ne olur. Sen bir kez ağlarsan ben bin parçaya bölünürüm. Gözyaşı olurum, bir karlı dağ olurum. Sel olur, çığ olur düşerim gözlerimden. Parçalanır bir intihar bombacısı gibi vücudum. Gözlerim ağlama ne olur. Onu göremediğim zamanlarda dakikalara, saniyelere, saliselere bölünürüm. Ey gözlerim bir kez ağlarsan, ben her
Her daim çay saatim, acı kahvemsin / Hislerime dem gibi dolmaktasın
Mutluluk kendi sandalımdır. Bu sandalda, kürek mahkumuyum. Özgürlüğüm ise yine kendi ellerimde. Ne kadar denize düşüyorsa gölgem, o kadar aydınlıktayım. Güneşe doğru yol almaktayım. Ufkum renklerin her türlüsüyle dolu. Küreklerim bazen mor bazen kırmızı. Sular yosun tadında, balık tadında. Yüreğim mangal kıvamında. Kendi açlığımı kendim dindirmekteyim. Kimseden yardım
Köpekleri boynundan insanları ayağından bağlarlar. Esaret prangadır ayaklara vurulan. Ben bu yüzden her gün ayaklarım acıyarak eve dönerim. Ah ayaklarım, derisi yüzülmüş, kemikleri kırılmış, leşe benzeyen bir şehirde, ete kemiğe doymuş insanların akbaba gibi dolaştığı bir şehirde ruhuma özgürlük arama adına sana yaşattıklarım için özür dilerim. Dünya iki
Kutuptaki bir insanım. Kar, kış içinde umutlarımın bir başka bahara kalması ne acı. Kutupta hiç bahar olmaz. Olsa da çok kısa sürer. Bunca üşümenin ardından az bir güneş ışığını umut etmem ne acı. Hiç mi dinmeyecek bu üşümelerimin verdiği sancı.
Sözün kısasını severim. Bir sözde kölelerin zincir çınlamaları varsa dinlerim. Ve insanlar sözde her şey, eylemde hiçbir şeydir. Hiçbir şeyler için nakaratlar, destanlar, masallar dinlerim. Sözünde surak yok. Durmadan konuşan çok.
çocuklar gibi dudaklarımı buruştururken / anne diye bağıramamak boynumu büker /
Dolanır geceye karanlık / Işık hüzmeleri uç ucadır / Bir
ince yapraklar ağlar kalın dalda. / sanmayın ağaçlar hiç ağlayamaz /
İnsan kendini onarmak adına hep başkalarından bir şeyler koparır. Taş üstüne taş bırakmaz. Böyle insanlar hep başkalarının yaşamı içinde bir gecekondu olur. Çaldıklarını kaptırmamak adına da, kendi kapısında köpek gibi havlar. Böyle insanlara yaklaşayım dersen, ısırılmayı göze almalısın. Eğer benim ağaçlara sevgim varsa, hep bu it sürülerinin arasında
Yüreğimin, beynimin uyuyamadığı gecelerde, gözlerimi uykuya yumsam ne olacak ki. Başımı raylara koyar gibi koyduğum yastıkta senin tren gibi gelişine razıyken, yokluğun boynumu koparmakta.
kaçarım arkamda kurt sürüleri / koşarım bunu özgürlük sanmayın /
Yüreğimin ve beynimin tavanında buluyorum, tozlu mısraları. Aklım bir çatı katı. Gözlerim yıldızlarla dolduğunda, bakışlarımın ışıltısı vurur satırlara. İşte o zaman, şiirler bir Samanyolu olur. Mehtaplı gecelerimi vururum gözyaşlarımla biriktirdiğim göllere. Her mısra bir dal gibi düşer, şiir denizlerine. Kızıl bir duyguya boğulurum o an. Akarım ellerinize.
yazmayı becerecek kadar zeki, yaşamayı beceremeyecek kadar aptalım. ben bir yazarım.
Rize
Yazmak deliliktir. Çıldırasıya yazmak istiyorum. Eğer ben akıllı bir adam olmuş olsaydım, yazılarımla bir tımarhane kurup, satır aralarından kendini akıllı sananlara göz kırpmazdım.
Herkes
Özdemir Asaf