Vildan Sevil

Yazınsal Yaratı Üstüne Fikir Uçuşmaları (I)

Yazılı basında, medyada süregiden özgürlük daralması, ona bağlı olarak gelişen yazınsal kabızlık ve tekelleşme, güdümlenme, içe kapanma, internet sitelerinde acemice bir arayışa itti beni. Genelleme yapmama bakmayın. Sözlerim, yazılı basında, vaktiyle bir biçimde yer edinmiş, sayıları iyice azalmış gerçek sanatçıları kapsamıyor.

Aman Allah'ım Ne Günlere Kaldık!..

Görücü usulü evlenmeyi reddedip büyüklerimizin dengi dengine bulmadıkları eş seçimlerimiz; kız istenmesini, kızın kendisini mal gibi algılamasına neden olduğu için reddetmemiz; söz kesmelere, nişanlara, tantanalı düğünlere, eşya takı düzmelere burun kıvırmamız gibi davranışlarımızı da anlayamazlardı. Her şeyin bir usulü adabı vardı, kural tanımaz gençlerdi bu yeni yetişen okumuş

Bir Kadın, Sinsi Bir Şiddet ve Bir Yanıt

Onlarca yıllık, birbirimizin ıcığını cıcığını bildiğimiz az sayıdaki dostlarımdan biridir Nuray. Kadın gibi kadındır. İçi dışı bir. Yalan dolan, riyadan eser bulamazsın. Laf aramızda, arkaik kalıtlarımızdan olan kadınsı oyunları, entrikaları bilinçle reddetmiş,kişiliğiyle var olmaya çalışan, okuyan, özümseyen ve öyle yaşayarak bu dünyada kendine yer bulmaya çalışan bir kızdır.

Tartaros Paradigması>> Ücretsiz E - Kitap: Hulki Can Duru

HCD, insanlık sorunsalını, ölümü, yaşamı, küresel düzenin şeytani ruhsal artalanını irdelemeyi, paradigmaları kırmayı deniyor ve bunu yaparken biraz, belki de bir hayli bilim ve din dışına çıkarak ruhlar, melekler, cinler, UFO’lar, ölüm sonrası, günlerin sonu, dünyanın sonu gibi soyut, mistik, paranormal öğelerden ve Kutsal Kitap (Tevrat ve İncil)

Kuşku Bilinci ve Özgür Eleştiri : E - Kitap /// Hulki Can Duru

Günümüzde, dünyada ve ülkemizde, insanların duygu ve düşüncelerini yönlendirme, güdümleme, iğdiş etme, tek tipleştirme çabaları, artık bilimsel yöntemlerle sürdürülmektedir. Medya, basın-yayın, tümü tekelleşmiştir ve ne yazık ki, dünyaya dayatılan bu postmodern çarpık kültüre hizmet etmektedir. Aynı yaklaşım, devletler için de geçerli olduğundan bu gidişe “dur” diyecek bir güç,

Saatlerin Gördüğü Rüyalar... E - Kitap>>hulki Can Duru - 15 Öykü

Öykülerde olayı zor seçersiniz. Bazen seçemezsiniz. Duygu, gerçeküstü öğelerle bezenip, gizeme sığınarak koşturur. Kâh içinize akar, kâh içinizden fırlar, kâh peşinden koşturur. Bir oyundur sürer gider...
Öykülerde duygunun her halini izleriz. Duygu, duygu olmaktan çıkar, artık o, düşgücünüzün elverdiği ölçüde yedirip içireceğiniz, giydireceğiniz, istediğinizde fotoğrafını çekebileceğiniz

Bilgisayarıma Altı Tane Yeni E - Kitap Geldi... Hoşgeldi, Safalar Getirdi

Geçmişte Tanrı’ya yakın, ona sadık bir eş gibi olduğu için “Büyük” olan Babil, şimdi, sahte dinler-para-iktidar bileşkenleriyle düşüp kalkan, cinsel gücü ve oyunlarıyla hepsini parmağında oynatan Büyük Fahişe’dir. Bu nedenle Tanrı’yı kızdırır. Tanrı’nın öfkesi; dinleri, dilleri karıştırıp karşı karşıya getirip insanların arasında düşmanlığın doğması biçiminde kendini gösterir.

İpek Nehir, 1 Mayıs, Vay İstanbul...

Davullar, zurnalar, halaylar, oyunlar, Grup Yorum, Kardeş Türküler...Babaların omuzunda çocuklar..Bebek arabası süren anneler..Derdini anlatmak isteyen, kesinlikle 1.000.000 çok üstünde insan. Konuşmalar başladı, miting bitecek, Gümüşsuyu, Saraçhane, Mecidiyeköy kolları hâlâ uzayıp gidiyor. Gezi alanı da hıncahınç.

Tatmin Olamıyorum Ey Okur!.. (Gelişme)

Dilim, hiç kullanmadığım sözcüklerle doldu. Küfür edebiyatı aldı başını gitti, yine de TATMİN OLAMIYORUM.
Gazeteleri okurken, haberleri izlerken, birdenbire “yuhhh, çüşşş, vay eşşoğlu eşek” gibi nice sözcüğün yakınlarımda uçuştuğunu duyuyorum. Aaaa...Bir de bakmışım bunlar, benim ağzımdan yayılıyor havaya...Dönüp dolaşıp kulağıma geliyor. Tatminsizlikten işte.

Tatmin Olamıyorum Ey Okur!.. Tatmin O - La - mı - Yo - Rummm!.. (Giriş)

Bizim zamanımızda demokrasi bu kadar ileri değildi. Darbe dönemleri hariç, politikacılar, ortalığı ayağa kaldıran sorunlarda açıklama yapma gereği duyarlar, bizi de tatmin etmeye çalışırlar, hiç değilse öyleymiş gibi yaparlardı.
Kurulmaya çalışılan İkinci Cumhuriyet’in, imana ve imama dayanan “İleri Demokrasi’sinde böyle zahmetlere yer yok anlaşılan. İşte o

Bir Kadın, Sinsi Bir Şiddet ve Bir Yanıt

Onlarca yıllık, birbirimizin ıcığını cıcığını bildiğimiz az sayıdaki dostlarımdan biridir Nuray. Kadın gibi kadındır. İçi dışı bir. Yalan dolan, riyadan eser bulamazsın. Laf aramızda, arkaik kalıtlarımızdan olan kadınsı oyunları, entrikaları bilinçle reddetmiş,kişiliğiyle var olmaya çalışan, okuyan, özümseyen ve öyle yaşayarak bu dünyada kendine yer bulmaya çalışan bir kızdır.

Ahhh İstanbul... Çekme Beni Böyle Kendine Kendine... Yorgunum...

Gençler edepsizce özgürleşmiş mi, yoksa, “Onu yapma, şunu içme, el ele tutuşma, elini sevgilinin omzuna atıp parkta oturma” diyenlere inat, yeni başkaldırı yöntemleri mi geliştirmiş, anlamadım. Metronun yürüyen merdiveninde, ayakta duran sevgilisinin beline bacaklarını, boynuna kollarını dolayıp yapışarak inen genç kızı görünce, benim yorumum yolunu şaşırdı, afalladım kaldım.

Bir Dinazorun Bitmez Tükenmez Soruları

Bağışlayın beni sevgili okur ve yazar dostlarım. Dinazorlar böyledir işte. Bu soruları sorduğum için bana ne derler, hesabını hiç yapmayız. Cahilliğimizden hiç utanmayız. Yaşımız ilerledikçe, insanların kullandığı maske çeşitlerinin çokluğuna tanık olur, şaşırır kalırız. Suçlu bizmişiz gibi hemen kendimize sorarız, bundan bende de var mı, diye. Bulursak indirir

Yazarın, Kitabın Çilesi ve Okurun Çığlığı

Buram buram istihbarat kokan, dil özürlü o kitapları da aldım. Politika çoktan istihbaratlar çatışması haline gelmişti. Benim doğruları öğrenmem için bu çatışmaların taraflarının satır aralarında gezinmekten başka şansım kalmamıştı ki...Niye ille de birinin güdümünde olacaktım? Ne kadar çatışan çarpışan varsa hepsini okuyup kendi yargımı oluşturacaktım. Edebiyat beğenimden sonra

Başa Dön