Eh işte..Var gibi.. Yok ya Hu..Yok sanki ? Bak şimdi aklım karıştı. Var mı ? Yok mu ?
Var diye mi..isteyeyim.. Yoksa yok diye mi ? İsteyen ben miyim ? Seni yaratmak bana düşer mi ?
Aslında Bir'iz ama.. Varlığın yokluğun bir değil. Laf aramızda..Kafam da karışık değil hani.. Ben ne istediğimi bilirim.
Gelişin güzel oldu.. Kim bilir ? Hangi iyiliğin sonucu ? Devran döner durur du başımda.. Bir mola ki.. Sen Li . Durdurdu Devranı. Tıpkı..Anavatanımın günleri gibi oldu GÜN.
Laf..Lafı açar. Fazlası.. Laf -ı Güzaf . Gelişin gerçekten bile güzel.. Kalışın da..öyle olur inşallah ..
Mustafa Ahmet Tunç CAKAR 01-10-2013 SALI 21:23 "KISACIK AŞK" yada "SADELİKLER ÜSTÜNE" Şiir Kitabımda yer alması muhtemeldir..
Şimdi anlıyorum. ölüme az bir zamanım kalmış gibi. Sanki hiç çok olmuşmuş gibi. Bir hastalık hali.. Bir sakatlık. Bir acizlik. Anlıyorum. Devranında; devir değilim.
Küçük oyuncaklar, Küçük hayaller,Vakitsiz sahiplikler,Umudun gülüşü,Umudun hiçbir şey olmadığının gözdeki parıltısı, Dün süt dökmüş kedinin;bugün süt lekesi kaygı’ sı ve ıstırap’ ı, Zamanın başladığı nokta ve tövbe
Şizofreni olmasak bile...Zaman..Mekan..ve İnsan algısındaki bozulma, bence ne ifade eder ?
Nerde olursanız olun, ne yaparsanız yapın, konu ne olursa olsun, bunu yaşamadım diyen yalan söyler.
Özetle, an vardır ki; belki, biraz kan şekeri düşer, belki de, o an güneşin ışığı gözünüze güzel gelir; bir vesile ile “flu” oluverir her şey.
Pek sevmediğimiz bir duygudur bu, insan olarak.Ama, şairler buna bayılır.Üstelik insandır şairler de.Bakın, tanımlama cüretinde bulunmadıkları ilhamı, tanımlayıverdim; kendimi küçük yazımın, küçük akıntısına koyuverip.
Neden olmasın ki ?
Zaten ölümlüyüm.
Kazık çakmayacağım bu dünyaya.Bu, gün gibi açık ve de gerçek.
Küfür etmiyorum ya ?
En çok, yanılgıya düşerim yada birileri bana felsefi salak der; patatesini, soğanını tartıp, gramının kaç kuruş olduğunu hesaplarken. Dert mi ? Herhalde bir şeyler söylüyorum.Bana öyle geliyor sanki.
Neyse, biz şairiz.Sevmeyiz öyle dümdüz yazıyı.İçimiz rahat dursa; elimiz rahat durmaz, yazıverir düz yazıyı, yüklemine öznesine bakmadan, dilimize öyle hoş geldiği için.
Hem kısa keseceğim; hem de, sadede geleceğim.
Sadet şudur ki; “zaman da boş, mekan da, insan da”; Ammaa; boştan boşa fark da var.
Zaten izafi olan şeylere, akıl erince birazcık çağ içinde; tutup duvara çomakla sokulan meşale eylemi sanrısıyla, gün bulma, huzur bulma kaygısı, “ağlaması, zırlaması ; neye fayda be kardeşim ? “
Otoban yoksa, ara sokakta benzin istasyonu niye açtın ? Yada şöyle diyeyim, cesaret, cesaret, biraz bunalma, el yüz yıka gel; yine cesaret.
Var mı bir başka işimiz ?
Mustafa Ahmet Tunç CAKAR
Muhtemel Kitap ismi “kartal yuvasında, tavuk civcivinin ne işi var ?” yada “şairler düz yazı da yazar bazen ama bazen” olacak. “Çok bilmiş şairciklerime, sabah kahvaltısına bisküvi getirdim.. Şeklinde ithaf olunur. Sevgi, saygı, selam herkes e….
Yanına gelirsem, gelebilirsem; Oradan, hiç gitmek istemeyeceğim. Biliyorum gibi sanki. Bilmekten öte; İçimde dolaşan, saf bir su var. Elinle döktüğün saksıma. Senin elin olmaz ya; Olamaz değil, olmaz. Sen anlıyorsun beni, başkasından bana ne ?
Ağzım eksik; dilim kusurlu. Bunu da, bana sen verdin. Ne mutluluk ! Üstelik; Bir ben değilim ki eksik olan.
Senden başka; Her kaygım, korkum ve umudum; Boş, hatta; bomboş. Öğrendim, sevgili öğretenim. O kadar yakınım, Ve uzak sandığım seni, Aptallıklarım, günahlarım, Ve, "ve, vs" lerim içinde.
Sen; şimdi, Ne olur söyle.. Azıcık ta olsa; "Mustafa" nın hakkını, Verdim mi ? Güneşin altında, Yada yürürken gölgende. Yine de, çamurlu ayaklarım, Tozun, toprağın üstümde; Sen "ol" dediğin için. Rahatsız etmiyor, Topraktanım isteğin üzre. Sadece; Öyle özledim ki seni....
Sana bir şey diyim mi ? Ben zaten ordayım. Zamanlar; mekanlar, Yüreği un ufak eden hayırsız ayrıntı düşkünlükleri, Vesairin vesairleri; ve vesair, Ben; zaten ordayım, noktalı virgülümden uyan gülüm; Onu orda; öğrendim.
İzsiz, güneşsiz ama soluk soluğa temiz hava. Bulut geçermiş, ton ile su taşırmış, Aptalın beyni durmuş. O; bulut, su temiz. Toprağımız kötü, kabımız kötü. Kim demiş 2009 larda dünyanın suyu bitti diye ? Ahmaklık diz boyu. Ve sıkıldım; üstelik çok sıkıldım.
Ben; Mustafa Ahmet Tunç CAKAR; Neredeyse, Bıktım gibi artık bu işlerden. Boyum boy; Soyum soy. Canım sıkkın uykulu. Bıktım artık didişmekten; Anlatmaktan, Ve veyi ve olatrak hakkı ile kullandığımın, İdraksizliğinden. Kapatacağım ruhumu fanus a. Çok ama çok sıkıldım. Çok yalnızım....
Mustafa Ahmet Tunç CAKAR "Yalnızlığın İDRAKİ"şiir kitabı Giriş 14-05-2009 Çarşambayı sel aldı
5 yaşındayken, oralardaki insanlara sorarsın, Bu nedir ? Geçiştirirler.. Burun ucundaki gerçeği. Köpeğin dolu midesi, Huzuru ile. Hatta, deli bile derler sana. Boşver, çocukluğuna; bebekliğine verirler. Derken zaman geçer , içinde saklarsın geçmeyen gerçeği. Derken, armut reçeli yapılan siyah beyaz bir film kalır aklında. Propaganda nedir bilmediğin, o uzak geçmişten. O bile kirdir, avuçlarının içinden kayıp giden, O tertemiz ve bolca senin olan şeyden, Akıl mola verip; kıyaslayınca. Ölüme yaklaştıkça, hatırlayasın gelir.....
Karşıyakalı Ahmet Tunç CAKAR "Hatırladıklarım" Şiir Kitabı giriş.