..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Prensiplerden hoşlanmam. Önyargıları yeğlerim. Daha içtenler. -Oscar Wilde
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
İzEdebiyat - Yazar Portresi - mehtap yılmaz
mehtap yılmaz - bıraktım kelimelerimi cümle kursunlar diye
Site İçi Arama:


Son Eklenenler
  16.08.2006 17:07:33 Annemden onun altın kalbinden gelen 

denizler içimizde hep coşacak bebeğim
sevenler bir gün kavuşacak meleğim denizlerde
bir gemin üzerinde yelkenin yanında sevdiğin
omuzunda sevenin
deniz kadar sevenin olsun sevdigim

Altın Yılmaz (Annem)
16.08.06

  07.08.2006 14:07:18 günaydın 

Günaydın aslında iyi günler veya iyi aksamlar mı denmeli
Az sonra belki aksamını iyi gecirmen için
söyleyeceğim bir temenninin baslanğıc cümlesi bu
Güne nasıl basladığımızın pesin hükümü G-Ü-N-A-Y-D-I-N

Peki öylemi gercekten, tekrarlar var
her sabah kimbilir kaç kisiden duyuyoruz bunu G-Ü-N-A-Y-D-I-N
Belki bu sabah biraz kırık bir askın hüznü olsun istedin sol yanında
Belki her seye inat tekrar yasadığın bir sevdanın heceleri vardı lal olmus dilinin ucunda
Ve ben humarsızca sana G-Ü-N-A-Y-D-I-N dedim sense cümleni yarım bıraktın
Heycanların var biliyorum dolu dizgin seyrediyorlar yanında
Onlar ne kadar hızlı olsalar sen hep sakin ama heycanlı
Tıpkı dün gibi aslında bugün gibi mi
 
Bilinmez denklemler gibi tarifleri zaman zaman zor
Sosuz sekizin içinde tekrarlanan gündelikler...
Aslında tekrarlanan bizler
Biz gibi iliskiler
eskiler ve eski alıskanlıklar
bugun sana günaydın demeyeceğim
karanlığın içine aydınlık olduğunu bildigim için
ve basa dönmeyeceğim  eski tekrarları bir kez durdurmak için
sen tüm bunları geçmiste bıraktığın gün yeniden baslayacaksın güne
ve ogün her seyi geri saracaksın tekrar
o ana kadar sakla aydınlığını karanlıkta ısık tutsun diye yüreğine
   

  11.07.2006 17:34:00 yolculuk 

Yolculuklarım var düşün içine  giden
Bir savasın tam ortasına
Yanılgıların, kabullenislerin, hayal edislerin ve tekrarlanısların ortasına dek süre giden
Beklemekten ve aramaktan yorgun düsen yüregime gözlerim tutsak olmusken
Kirpiklerim her seye inat kapanmakta ve hapsettigi düslerimi canlı tutmakta
Kimi zaman hiç açmayacakmısım gibi kilit vurduğum yüreğimi
tel örgü olmus kirpiklerimin sıcak tutmakta


yüreğinden sızan gün ısığı ferahlatmakta bedenimi
erkek olmanın erdemligini reddettigi yaslarım
ıslak ıslak damla damla ağır ağır süzülmekte
yüregime dokunduğunu bildigim ruhuna doğru

Yolculuklarım var düşün içine  giden
insan olduğumu hatırlattan kirletilmemis düslerim var
içinde seni yasatan
savasın ortasında ak dislerini gördüğüm gülüslerine hasret

ben ve ben olabilmenin içinde sen olabilmeyi anlatan düslerim var
ruhuna  yer edebilmeyi isteyen düslerim
baslanmıs ve bitmis yolculukların ardından yeniden yola çıkan düslerim var
savasın en orta yerinde inecek var diye seslenen
ak dişlerinle gülümseyişini hiç kaybetmek istemeyen düslerim var

yolculuğum basladı gene yani savas uzun bir zaman sonra yeniden  basladı
yolun basında ben vardım ve bu yolcuğum sen diye bitsin istiyorum

ruhum canımdan öte kimsenin canını yakmıyor
savasım var ak dislerini gördüğüm zaman baslayan yolculuğumun savası var

erdal’ın düsüne doğru

  08.07.2006 12:41:57 meraklı 

Sana hiç şiir yazıldı mı?

Kalemle kağıt arasına sığabildin mi ?

Kaç kelimede kaç imgedesin?

Beyaz kağıtlarda mı, mavi semada mısın?

Gittiğin ülkenin sokaklarında mı?

Göçmen kuşların yolunda mısın ?

Yağmur bulutlarının yüküne mi ortaksın

Çatlayan topraktan inadına çıkan yaban gülüne mi

Uykunun en tatlı yerinde unutulamayan düşte misin yoksa

Kayıp giden zamanın savaşçısı!

Koparılmamış takvim dalında mısın

Neredesin ,bir bilsem ya ,

Meraklı tazeyim işte!

Sana hiç şiir yazıldı mı?

.......................

 

Kağıtların yetmediği, kalemlerin yazamadığı

Hiçbir kelimenin, sevinin anlatamadığı

Sokakların unutamadığı

Göçmen kuşların yoldaşı.

Bilirim ki çatlayan topraktan inadına çıkan yaban gülündesin

Sabaha karşı saat 6 da uykunun en tatlı yerinde,

Unutulmayan düştesin

Koparılmamış takvimin dalındasın.

Öyle bir yerdesin ki yaşanılan her güzel şeyde,

Dünyada sevilmeyi hak edenlerin içindesin

Aşıkların sevilerinde, söylenmeyen sözde

Konuşulmayan zamandasın

Sana hiç şiir yazıldı mı?

Yazılmaya çalışan şiir bu

oturup bir iki laf etti

bilmedi kimi neye benzeteceğini.


  07.07.2006 17:53:45 aptallığımı affetmeyeceğim 

yazın dili belli olmayan bir yazarın yazıları ya da yazıyı yazan biri. gün be gün eli kalemle titredikten sonra üsüyen kelimelerini sıraladı satırlarına birlikte ısınsınlar diye. mekaniklesen dünyaya ayak uydurmak zorunda hissettigi bir günde sakladı bilgi makinasına her kelimesini ve parmak izi belli olmasın diye yaktı tüm dizelerini. hiç bir seye nokta koymayı sevmezken isledi bu cinayeti. dokunuyordu oysaki  kağıtlarına kokusunu içine çekebiliyordu ve hiç bir tuşun yardımı olmaksızın okuyordu cümlelerini. sonra kendini avuttu düzen bu dedi herkes yapıyor ben neden yapmayacakmısım. ama içi hala isledigi cinayetle yüzlesiyordu kabul etmiyordu birtürlü, keske saklasaydı saman sarısı kağıtlarını. küllerine baktı uzun süre ve o kağıtlardakı izlerini düsündü, yaslarını, sevinçlerini ve tüm gizlenmis kimligini. ve "artık çok gec "dedi bir ses kulaklarına fısıldar gibi. irkildi birden etrafına bakındı ve kimseyi bulamadı yanında. çok emindi bu sesi duyduğuna nerden gelmisti peki karanlık odasında kimse yoktu ondan baska evin hiç bir odasında da kimse yoktu zaman gece yarısını çoktan geçmis sehirdeki bekcilerin dısında kimseler ayakta değildi ve birde sokağın daimi sakinleri köpek uğultuları . ve tekrar aynı sesi isitti "artık çok geç" kendi sesiydi bu kez duyduğu ama ağzını bile acmamıstı öylece bilgi makinasına ve küllere bakıyordu odasında yanık is kokusu icine kadar islemisti. kalkıp penceresini actı gecenin koyu mavi renginde belki bir parça sükun bulurdu kendine bu kez duyduğu sesi ve isledigi cinayeti düşünüyordu. karanlıklastı bütün kurguları teoremler gelistirdi beyninin bir köşesinde kelimelerimiydi acaba ona buruk bir sesle seslenen. yoksa bilgi makinasımıydı düsüncelerini okuyabilen. tüm bu hesaplasma ile birlikte gün ısımıstı çoktan, ayak sesleri deliyordu sessizligi ve yorgun düsen bedenine daha fazla karsı koyamadan daldı bir baska sessizlige. kendine geldiginde gün kararmıs ve geceye dönmüstü nicedir günü karsılıyor ama bir türlü gün ısığında uyanık kalamıyordu diye düsündü ve geceden kalan cinayetin izleri ile yüzlesti tekrar son vermek gerekti buna ve tüm küllerini savurdu gecenin karanlığına ait oldukları insanları bulması umudu ile. tek bir kelime yazacak gücü yoktu dağarcığının. kalem tutan parmaklarıda alısık değildi bilgi makinasının tuslarına basmaya yabancıydı zaten ve giderek uzaklasmıstı bu teknoloji harikası dedikleri elektronik kütleden. ilk geldiği gün ne çok heycanlanmıstı yaptığı bir resmi sattığı para ile satın almıstı. hem yeni bir sey satın almıstı hem bir resim satıp mutlu olmustu. uzun zamandır kendi için hiç bir sey almamıstı ve bir tek kez düsünmemisti bununla yüzlestiğinde neler yapabileceğini ve hiç aklına gelmemisti bunun yüzünden bir cinayet isleyeceği. bir an sıyrıldı tüm bu düsüncelerden ve kendine belki böylesi daha iyi diyerek sahte bir avuntuya sığındı. hem yazdığı her sey zaten burdaydı onları yazarken ki duyguları da zaten kendine aitti yabancı olan bu makinada eksik olan sadece sarı saman kağıdı ve mürekkep kokusunun olmayısıydı. bir an içini huzur kaplar gibi oldu ve belli belirsiz bir tebessüm oturdu dudağına. günlerden hangisi hatırlamıyordu ve yeni kelimeler beliriyordu zihninde cümle kurmak gerekti öyle ise yeni seyler yazmaya basladı cümleleri her zaman ki gibi soluksuzdu noktası bile yoktu devrik cümlelerine hiç bir engel koymuyordu önlerine ya da sonlarına her kelimesi sonsuza giderek özgürlesiyordu cümleleri içinde. yazdığı herseyi kayıt ediyordu bilgi makinasına eğlenceli bile gelmisti. ve fark etti ki yazdığı herseyin kendi tarihi vardı baslanğıç ve bitis tarihi. cinayet gecesi geldi aklına tekrar bütün geçmisinde yazdıkları aynı günün tarihini isaret ediyordu bu haksızlık dedi kendi kendine ama yüksek sesle bunlar benim bu günüme yani cinayet islediğim güne ait değildi ki üzüntüsü kat kat artmıstı ve yapmak istediği  tek seyse tüm gecmise ait yazınları bir tusla silmesiydi
madem külleri yoktu ve hiçbir zaman yazıldığı günü bilemiyecekti öyleyse yazılarıda yoktu kimse bilmeyecekti bunların varlığını ve kimse düsünmeycekti ondan baska neden yok olduklarını ve nasıl yok olduğunu öyleyse cinayetin ne izi ne sesi olmayacaktı. evrende belki huzur bulacaktı bir parca ...
tüm bu düsün arasında yok oldu hersey tek bir dokunusuyla ... ve dedi artık yenibir gömlek almalıyım kendime kolları arkadan bağlanan ve hiç bir kelimeye zarar vermeyecekti asla kendini affetmiyecekti söylediği tek seydi bu
aptallığımı affetmeyeceğim,aptallığımı affetmeyeceğim,aptallığımı affetmeyeceğim, aptallığımı affetmeyeceğim...

  07.07.2006 17:53:30 aptallığımı affetmeyeceğim 

"Boşluksuz Bir Yazı."

  07.07.2006 14:16:16 kağıt geminin yolcusu 

kağıttan bir gemi yapalım sevgilim seninle ama havuzda yüzdürmek için değil okyanusun maviliğinde fark edilecek kağıttan bir gemi ne kadar büyük olsa da dalgalar ne kadar hızlı ne kadar haşin ve gaddar dalgaların azametine boyun eğmiyecek direngen bir gemi yapalım seninle kağıttan
ne kaptanı olmalı bu geminin ne tayfası ne de çapası bir yere ulaşmak için çabası da olamamalı sadece okyanusun maviliğinde fark edilmeli ve martılar ona gülümseyerk bakmalı
kağıttan bir gemi yapalım mı sevgilim seninle beraber
özgür aksoy



( elbette seninle evlenirim sevgilim
tapi )

  07.07.2006 12:29:35 bir anlık 

gözlerimden akan mutluluk yaşları
bu yürek çarpıntısı

ellerimin ellerini arayışı

ve hiç azalmayan heyecan

sevdandandır

benim yüregim, sesinin aksı olur askım

yanlız seni derim derinimden

  07.07.2006 12:26:48 kaza 

bir kaza sonucu düstün içime
tesadüfler mi mucizelermi kurgularmı düsürdü bilmiyorum
ve ben... faili bilinen bir biçimde içimdeki sonsuz bilinmez bosluga ittim seni
bu bir itiraftır
evet ... bilirek ve istiyerek ittim 
içime düstügün düs gecesiydi sadece
bir kez daha orada yasatmak istemiyorum bu parodiyi
takrarlanan aynı sahne
welcome to shell yada welcome to me
hürriyete kadar orada kal
sana sıcak bir sevgi büyüttüm annesi olmayan asla esi değil
boslugum bu ama asla evin değil

  07.07.2006 12:25:23 zaman zaman gelir 

zaman zaman gelir
çogunu kaydetmem bile
yazarım kaybolur aitliğinin içinde
bu ara gene öyle yazın halindeyim
kelimeler uçuyor beynimde
konacak yer ararlarken ya parmak ucumda klavye
ya avcumda kalem oluyor
dağarcığımdan döküyüyor sözcükler
yer çekimine karsı ama kağıt kokusuna aşık

 

 



nazım'a

Küstahlığımı bağışla usta
Çırak olamadım yanında
Ruhuma isledi ancak varlığın
Tebessümler arasında uzaklarda belirdin önce
Acın vardı hasret sarmısken beynini gülüverdin yüregime
Küstahlığımı bağısla usta
Kedi olmadık kağıtlarda ama
Kelimeler tuttu bizi elimizden
Sana yazılamazken hiç bir cümle
Küstahlığımı bağışla yazı verdim bir iki cümle

 


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © mehtap yılmaz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.

 

Bu dosyanın son güncelleme tarihi: 24.11.2024 04:20:42