"Ne elbiseler gördüm, içinde adam yok, ne adamlar gördüm sırtında elbise yok." -Mevlana |
|
||||||||||
|
Biraz önce bir arkadaşım, duvarında eskilere dair bir yazı paylaşmış. Çok hoşuma gitti ve beni geçmiş zamanın koridorlarında bir yolculuğa çıkardı. Özenti yaptım bende kendi duvarımda kendimce, MEKTUPLU ZAMANLARA dair birşeyler yazayım istedim. Belki, listemdeki bazı arkadaşlara tatlı zamanları hatırlatır diye... Evet, mektuplu zamanlar vardı. Sevgi, hasret, özlem dolu satırlarla yazılmış mektuplar. Buram buram, sevilen, memleket kokan mektuplar. BÜYÜKLERİN ELLERİNDEN KÜÇÜKLERİN GÖZLERİNDEN diye başlayan, bütün aile efradının halinin hatırının sorulduğu, selamların iletildiği satırlarla (edebi mektup yazma kurallarına inat) başlayan, kimi zaman bir öpücükle, kimi zaman bir damla göz yaşıyla damgalanan, özlemin yakıcılığının, yazılana anlatılması için bir köşesinin yakıldığı mektuplar. Özenle yazılır, satır aralarına duygular serpiştirilir, güzelce katlanı ve bembeyaz zarfın içine itinayla yerleştirilirdi mektup. Zarfın kapağı hafifçe tükrükle ıslatılır, itinayla kapatılır sonra yapışkan bölümü parmakla bastırılarak iyice yapışması sağlanırdı zira, zarfa konulanlar (duygular, hasretler) giderken dökülmesin istenirdi. Birde, mektup almanın hazzı vardı ki; bu daha güzeldi. Mahalle postacılarımız vardı hani, hatırlar mısınız bilmiyorum. Bütün mahalle tanırdı o postacıyı, mahalleye belli zamanlarda gelirdi ve bütün mahalle (özellikle mektup bekleyenler) sokağa dökülür onun gözlerine bakardı. Kimisi askerdeki yavuklusundan, kardeşinden, kimisi, gurbetteki akrabasından, sevdiğinden, eşinden, evladından mektup bekler, postacı yolu gözlerdi. Ne kadar mutluydu insanlar o zamanlarda. Sıcacık sevgi yumağıydı hepside. Bu sevgilerde zarflarla yolcu edilir ya da karşılanırdı. "BANA GÖRE BİR SERAMONİSİ VARDIR MEKTUP AÇMANIN.. ÖYLE AYAKÜSTÜ AÇILMAZ MEKTUP. RAHAT BİR KOLTUĞA OTURMALI İNSAN, YANINA MUTLAKA SICAK ÇAYINI ALMALI..... SONRA ÖZENLE AÇILMALI ZARF." Demiş arkadaşım. Evet, ayrı bir seramoniydi. Kimi zaman bu seramoni öncesi zarf ile zarfın sahibinin ön düeti vardı. Zarf şöyle bir yoklanırdı tebessümle ve koklanırdı. Gönderenin kokusu sinmiştir o zarfa, kağıda, iyice hissedilir, mektubun etkisi arttırılırdı. Zarf itinayla açıldıktan sonra, bir yudum çay, satır satır mektup okunur. Sevinçler, hüzünler basar, kah ağlanır, kah gülünür, kah üzülünülür okurken mektubu... Mektuplar, HASRET KAVUŞTURANLARDI bir zamanlar. Elektroniğin soğukluğuna inat, sıcacık, dokunulası güzel yüzlü zarflar, sevimli mahalle postacılarının ellerinde kapımıza kadar getirilir. Haydi, herşeye rağmen, bir sevdiğinize bir mnektup yazın. ZİRA BEN ŞU AN ÖYLE YAPIYORUM... BİR SEVDİĞİM YAKIN ZAMANDA MEKTUBUMLA SEVİNECEK.. MEKTUPLARLA PAYLAŞINLAN HASRETLİKLERİN SICAKLIĞINDA YAŞAMLAR DİLİYORUM YENİDEN...şiiradamı 31 aralık 2011
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © siiradami, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |