 • İzEdebiyat > Öykü > Gerilim |
1
|
|
|
|
Kimsenin yaptığı yanına kar kalmaz... |
|
2
|
|
3
|
|
|
|
Aradan yıllar geçti, uzun yıllar...Genç kadın şu anda Türkiye'nin çok ünlü bir mankeni, İstanbul'da yaşıyor, dizi film yıldızı, her gece bir tv programında gözüküyor ve hiç evlenmedi. ERDEN ERKİN... |
|
4
|
|
5
|
|
|
|
Topkapı Eresin Otelinin restoranında oturuyorduk, internetten tanıştığım ve yıllardır çok büyük bir dostum olan ünlü gazeteciyle.
ERDEN ERKİN |
|
6
|
|
|
|
Akşam olmuş düğün melodileri başlamıştı. Önce saz bir giriş yaptı. Galiba ‘Ankara’nın büklüm büklüm yolları’nı çalıyordu. Ekrem’in tahmini doğru çıktı. Türkü doğruydu. Melodiye org aleti de eşlik etti. |
|
7
|
|
|
|
Akşam olmuş düğün melodileri başlamıştı. Önce saz bir giriş yaptı. Galiba ‘Ankara’nın büklüm büklüm yolları’nı çalıyordu. Ekrem’in tahmini doğru çıktı. Türkü doğruydu. Melodiye org aleti de eşlik etti. |
|
8
|
|
|
|
Ressam Van Gogh İle Serdar Yıldırım
Zaman gezgini olarak bir araya geldik. Ben bu hikayenin yazarı Serdar Yıldırım ve dünyanın gelmiş geçmiş en büyük ressamı olarak adı anılan Hollandalı Van Gogh. Paris'te bir müzayede salonunda Van Gogh'un "Kafede Akşam" adındaki tablosu satıldı. Yüzden kapı açıldı. Yüz on, yüz yirmi derken, iki yüz milyon dolara alıcı buldu. Van Gogh her pey sürüşte vay be, vay be dedi, durdu.
Ben: " Sayın Van Gogh, bu bir dünya rekoru. Bugüne kadar hiçbir ressamın tablosu böylesine astronomik fiyata satılmadı. "
Van Gogh: " Arkadaş, bilmem inanır mısın, ben birkaç tablomla birlikte bu tablomu da mahalle bakkalına bırakmıştım. Tanesine on gulden dersin demiştim. O zamanlar on gulden iki dolar ediyordu. Tabloları alan olmadı. Biri satılsa zeytin, peynir ve ekmek alacaktım. Zaman bana çok zalim davrandı. Yetenek var ama açsın, bırak Van Gogh'un aklı kaçsın. Çıldırmak işten değil. "
Ben: " Sayın Van Gogh, siz ortaya çıksanız, ben bu tabloyu yapan ressam Van Gogh'um deseniz. Tablonuzu satın almak için, fiyat artıran şu dolar milyonerleri, size yüz dolar bağış yapmazlar. "
|
|
9
|
|
|
|
Akşam olmuş düğün melodileri başlamıştı. Önce saz bir giriş yaptı. Galiba ‘Ankara’nın büklüm büklüm yolları’nı çalıyordu. Ekrem’in tahmini doğru çıktı. Türkü doğruydu. Melodiye org aleti de eşlik etti. |
|
10
|
|
|
|
. Zaman üstü duyguları kışkırtanlardan nefret ediyordu, bu sefil yaratıkların tümüne lanet etti |
|
11
|
|
|
|
Aynı insanlar, farklı zamanlarda neden aynı değiller; konuşmaları farklı, gülüşleri farklı, yürüyüşleri farklı diye düşünüyorsun |
|
12
|
|
|
|
Şeytanın tek amacı insanlara kötülük yaptırmak mıdır? Sanmıyorum. İyiye, güzele de götürmeye çalışır insanı. Her kötü içinde en az bir iyi barındırır. |
|
13
|
|
|
|
Patikadan gitmeye karar verdim. Daha uzundu ama taşa takılıp ayağımı kırsam hiç varamazdım. Koşar adımlarla yola girdim. Ay bulutların arkasındaydı. Elimdeki titrek fenerin ışığıysa beni yolda tutmaya anca yetiyordu. Daha yolun başındaydım. Ayakkabılarım sırılsıklam olmuştu. Ufacık ışığım rüzgarda sallanan çalıları kocaman gölgelere çeviriyordu. Bu durum içimi zaptedilemez bir geriye bakma hissi dolduruyordu. |
|
14
|
|
|
|
Akşam olmuş düğün melodileri başlamıştı. Önce saz bir giriş yaptı. Galiba ‘Ankara’nın büklüm büklüm yolları’nı çalıyordu. Ekrem’in tahmini doğru çıktı. Türkü doğruydu. Melodiye org aleti de eşlik etti. |
|
15
|
|
|
|
Akşam olmuş düğün melodileri başlamıştı. Önce saz bir giriş yaptı. Galiba ‘Ankara’nın büklüm büklüm yolları’nı çalıyordu. Ekrem’in tahmini doğru çıktı. Türkü doğruydu. Melodiye org aleti de eşlik etti. |
|
16
|
|
|
|
Anladım ki, varolmak öyle abartılacak, çok önemli bir olay değildir. Bir yanlışlık sonucunda ortaya çıkmış olan sıradan bir hatadır. |
|
17
|
|
|
|
İhbar ediyorum: Vuslat, aşkın katilidir. Gönül gözümle gördüm, kesin delillere sahibim. |
|
18
|
|
|
|
Düşünceden önce doğal, saf, duru bir bilinç dünyası gelir. Bunun keşfi farkındalık yaratır. |
|
19
|
|
|
|
“Hiçbir canlı varlık ölüme üstün gelemez, onu savuşturamaz. Ölümsüzlük iksiri hiç olmadı ve bundan sonra da hiç olmayacak. Doğa ölümsüzlük iksirinin olmasına izin vermez; verirse intihar etmiş olur. Ölümler olacak ki yeni canlılar da gelebilsin dünyaya. “ |
|
20
|
|
|
|
Mezarlığın üzerine yapılmış bir evde oturmak ya da oturuyor olmak ihtimali, tüylerini diken diken ediyordu. |
|