İnsanın en iyi tarafı ürperebilmesidir. -Andre Gide |
|
||||||||||
|
gözleri o kadar maviydi ki baktığım zaman üzerimde bir tılsım var gibi hissediyordum.bu güne kadar başka hiç bir şeye bakmak bu kadar keyif vermemişti .buz mavisi.bu kadar güzel bir mavinin bir insanın gözlerine ait olması büyüleyiciydi.otuz metre yükseklikten güney pasifik denizine atlama isteği uyanıyordu içimde.başka hiç bir şeye bakmak bu kadar güzel gelmeyecek diye düşünüyordum.insanlar bazı nesnelere büyük değerler yüklerler.çünkü bazen bu nesneler yıllarca emek vererek elde ettikleri şeylerdir.evler , arabalar , vazolar , resimler , halılar , koleksiyonlar...ama bu farklıydı , biliyordum.her şeyden önce daha çok kısa süre önce tanımıştım onu.hatta tanıyorum diyemeyeceğim kadar az tanıyordum.ama o gözler , o masmavi gözler benim için hiçbir zaman doyamayacağımı bildiğim bir güzellikteydi.bir içgüdüydü.açıklaması yoktu.zaten bir açıklama bulmak bir kalıba oturtmakta istemiyordum.sadece bana hissettirdiği duyguyu yaşamak istiyordum.beni çok şaşırtan o vahşi gözlerin ne kadar farklı anlamlar ifade edebileceğini keşfetmek oldu.belki de o yüzden sürüklendim.kırılganlık.tam olarak bilemiyorum.beni benden bu kadar alan bu bir çift göz bazen o kadar kırılgan bir ifadeye bürünüyordu ki şefkat ve sahiplenme hisleri bedenimi sarıyordu.onu nazik kollarından kavrayıp gözlerine bakmak gözlerinden bedenine oradan beynine nüfuz etmek istiyordum. ardından utangaç bir gülümseme.köpüklü beyaz şarabın çakırkeyifliğinin verdiği utangaç bir gülümseme ve o gülümsemenin kapısını araladığı bembeyaz pırıl pırıl dişler.sarhoş muyum diye düşünüyorum.değilim biliyorum peki bu his ne ? o gözler zaten bir sarsıntı yarattı ama keyfini sürüyordum.beynimin içinde çığlıklar duymaya başlıyorum o an.çığlıklar sakın konuşmasın zaten onunla yan yana olmak gözlerine bakmak ve gülümsemesini görmeyi sindirmen lazım diyor.mutluyum,direniyorum çığlıklara.bastırıyorum sesleri.tek istediğim daha fazla keşfetmek.ilk defa ayak basılan bir kıtanın her karışını milimetre milimetre keşfetmek ezberlemek istiyorum. konuşurken bazı harfleri yuvarlayarak konuşuyor, sesi biraz tiz.hoş ve kibar bir ses tonu var.hoşuma gidiyor.düşünmeden konuşmuyor.köpüklü şarabın dozu arttığında,aklını kurcalayan ve hoşuna gitmeyen bir şey olduğu zamanlarda bile düşünmeden bir şey söylemek yerine hızlıca etrafı toparlamaya başlıyor.bu onun kendine has özelliği.başını hafifçe öne eğiyor o an aklında bin tane farklı düşünce var , hissediyorum.o zaman susup hızlıca yemek masasını toplamaya başlıyor.ama bugün yılbaşı gecesi ! eğlenmemiz lazım.müziğin sesi yüksek çıkıyor.kimse aldırış etmiyor.zaten herkes eğlenmek istiyor komşulara aldırış etmiyoruz.arkadaşlarla paylaşılan sohbet çok keyifli ama aklım ve saat yedi yönüne kayan gözlerim onda kitlenmiş durumda.masayı toplamaya devam ediyor.önce nazikçe bize katılmasını teklif ediyorum.duymuyor aklı başka bir yerde , toplamaya devam ediyor.sonra bana yaklaşınca kolundan tutup kulağına fısıldıyorum:"sonra beraber toplarız,şimdi bize katıl."biliyorum köpüklü şarap etkisini gösteriyor.siyah elbisesi beyaz teninin üzerinde çok güzel gözüküyor.altın sarısı küpeleri kulaklarını süslemiş.küpeler ince ve uzun .arap alfabesinin bir harfine benziyorlar.kırmızı bir ruj sürmüş.sürekli ona bakmıyorum ama beynim anlık fotoğraflar çekiyor.sonunda biraz sakinleşip masayı toplamaya ara verdiğinde yanımda bi süre duruyor. kadın parfümleri.her birinin ayrı bir hikayesi var benim için.parfümerileri sevmem ondan heralde diye düşünmeden edemiyorum.hermes kullanıyor.çok hafif bir parfüm.teniyle muhteşem bir uyum içinde.içten içe zevkine saygı duyuyorum ama bir şey söylemiyorum.herşey o kadar kusursuz ki tadını çıkartmak istiyorum.eminim o mütevazi bir kadın.kendini dev aynasında görmüyor.hayranlığım ve saygım bir kat daha artıyor. yeni yıla girmemize az kaldı zaman ilerliyor.dışarı çıkmaya karar verdik.beş arkadaş dışarı çıkıyoruz hava soğuk inceden yağmur serpiştiriyor.şemsiyemiz var kol kola yürüyoruz sokakta.insanlar her yerde.amsterdamdayız.sokaklar insanlarla dolup taşmış.çok eğleniyoruz.dam meydanına vardığımızda havai fişekler atılıyor.bir tanesi çok yakınımızda patlıyor,incinmeden kurtuluyoruz.karnımız acıkmış.küçük bir lokantaya girip birşeyler sipariş ediyoruz.kasadaki adam para üzerini eksik veriyor o itiraz ediyor ve para üstünü alıyor.içimden aferin diyorum.zehir gibi bir beyin.dört beş şişe köpüklü şaraptan sonra hala ışıl ışıl saat gibi çalışıyor. sabah uyandığımda yanımdaki yer yatağında yattığını görüyorum. doya doya seyrediyorum .uyuyup uyumadığından emin olmadığım için ses çıkartmamaya çalışıyorum ama aslında uyanık olsun istiyorum.o kadar güzel ki ona dokunmak istiyorum.sadece sevmek istiyorum.avuç içimde teninin pürüzsüzlüğünü hissetmek istiyorum.masmavi gözlerini açıyor , uykulu mağrur bakışlar.gözlerine bakarak gülümsüyorum o da aynı şekilde karşılık veriyor.şakaklarına hafifçe masaj yapıyorum.içimden gelen ona dokunmanın keyfine varmak gerçekten yanımda olduğunu hissetmek.elimden geldiği kadar kendini rahat ve mutlu hissetmesini sağlamak.yanaklarında gamzeleri var.allahım biraz adalet,lütfen!benim gördüğümü gözünüzde canlandırabilmenizi isterdim.ellerimi yanağında ve yüzünde gezdirmeye başlıyorum.onu şımartmak istiyorum.yatağını benimkine doğru yaklaştırıyor.elimi saçlarında gezdirmeye başlıyorum.saçları sapsarı ve yumuşacık. saçlarının çok güzel olduğunu söylüyorum.aslında söylemek istemiyorum ama ağzımdan çıkıveriyor.o da bunu biliyor ama umursamaz bir edayla "şikayet edemem" diyor.o da biliyor güzelliğini,kendinden emin. kafamda paco de lucia nın entre dos aguas çalıyor.çok anlamlı geliyor.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Emre Baykal, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |