"Denemeler"de gördüğüm şeyi Montaigne'de değil, kendimde buluyorum. -Pascal |
|
||||||||||
|
katılmak üzere ancak yola koyuldular. Şule'nin dakikalarca aynanın karşısında vakit geçirmesi Sinan'ın sinirlerini germişti, çünkü oldukça gecikmişlerdi. Salona girdiklerin de ev sahibesi onlar için ayrılmış olan yerlerini gösterdi. Davetliler çoktan kendini müziğin ritmine teslim etmiş halde eğleniyorlardı. Şule de kendini bir an önce piste atmak ve kalabalığın arasına karışmak için sabırsızlanıyor du. Göz ucu ile Sinan'ı yokladı, hala asıktı genç adamın yüzü. Zaten çok fazla gülmeyen, sevgisini belli etmeyen tiplerdendi. Neyse ki Şule'nin yardımına üniversiteden ortak arkadaşları yetişti. Masa bir anda şenlenmişti. Salonda dans şarkıları çalmaya başladı. Tarık, Sinan'dan izin alarak Şule'yi dansa kaldırdı. Şule, Sinan ile evlenmeden önce Tarık ile sevgiliydi. O zamanki şartlar nedeni ile ayrılmak zorunda kalmışlar, ikisi de farklı insanlarla evlenmiş olmalarına rağmen geçen yıllar birbirlerini unutturamamıştı. Şule'nin içini müthiş bir huzur ve mutluluk hissi kaplamıştı. Bu hali Tarık'nda dikkatini çekmişti; "Gözlerinin içi gülüyor" dedi. Şule, kalabalığa aldırmadan biraz daha kendine çekti, küllenmemiş aşkını. Aldığı cevap mutlu etmişti Tarık'ı. Karşılıksız bırakmadı bu hareketini, bedenleri temas ettiğinde Şule tepeden tırnağa bir yaprak gibi titrerken; pistte, kalabalığın içinde kaybettirdiler kendilerini. Şule o kadar sokulmuştu ki Sinan'a, parfümünün iç gıcıklayı cı kokusu aklını başından almıştı genç adamın. Tarık'ın sertleşen penisini, siyah saten elbisesinin üzerinden rahatlıkla hissediyordu Şule. Sağ eli de biçimli, sert poposunu okşamakla meşguldü. "Yanakların kızardı, iyi misin?"diye sordu Tarık. Şule, sorusuna soru ile karşılık verdi,"beni çok mu istiyorsun?" "senden hiçbir zaman vazgeçmediğimi biliyorsun" dedi, Tarık. İkisi de dönüşü olmayan bir yola girmek üzere olduklarını nihayet fark etmişlerdi. Pistten ayrılarak yerlerine döndüler. Şule, bir an için kocası ile göz göze geldi. Gözleri ateş saçıyordu adamın. Demek, Tarık ile pistteki aşırıya kaçan samimiyetleri onun da dikkatini çekmişti. Sinan, "hadi kalkıyoruz..." dediğinde Şule kocasının bu emirle karışık talebine kayıtsız şartsız itaat etmek zorunda kaldı. Şule eve girer girmez, kendini yatak odasına attı. Sinan ile tartışmak en son istediği şeydi şu an. Sinan ise bir sigara yakmış, salonun içinde sinirli bir halde volta atıyordu. Daha fazla dayanamadı ve bir hışımla yatak odasına daldı. Şule hiçbir şey olmamış gibi soyunmaya devam ediyordu. Sinan karısının kolundan sert bir şekilde çekerek kendine dönmesini sağladı. "Neydi o ucuz kadın hallerin öyle, Tarık'ın ağzına düşecektin nerdeyse." "Yemeyenin malını yerler" dedi, genç kadın. Beklemediği bu cevap karşısında, Sinan'ıngözleri kararmış, beyninde şimşekler çakmaya başlamıştı. Bugüne kadar hiç yapmadığı birşeyi yaptı; Şule'ye okkalı bir tokat savurdu. Aynı anda içini derin bir pişmanlık, şefkat, nefret ve aşk duygusu sarmıştı; İçinde fırtınalar kopuyordu... Ne yapacağını şaşırmıştı genç adam. Dudağından kan sızıyordu karısının. Gözlerinden süzülen birkaç damla yaşa engel olamadı. Kanı silmek üzere elini, karısına doğru uzatmak üzereydi ki bu kez Şule'nin tokatı onun suratında patladı. Sinan, büyük bir arzu ile karısına sımsıkı sarıldı. Dudakları birleştiğinde ağzına hala kan tadı geliyordu. Anlaşılmaz bir nedenle ağzındaki kan tadı daha çok tahrik etmişti Sinan'ı. Sinan, bir suçluyu etkisiz hale getirmek isteyen polis gibi Şule'nin kolunu beli üzerinde kıvırarak, konsolun üzerine doğru yatırdı. Kadın zaten yarı çıplak haldeydi, ayrıca narin fiziği ile kocasına karşı koyması mümkün değildi. Çaresiz başına gelecekleri kabullenmişti. Sinan tek hareketle külotunu yırtıp attı Şule'nin. Muhteşem poposunu ayırarak vadideki karanlık geçidin girişine dayamıştı penisini. Aniden dar kapıdan içeriye girdi. Şule elinde olmadan çığlığı bastı. Şimdi onun gözlerinden ateş fışkırıyordu ama sinirden çok acının sebep olduğu ateşti... Ayna ile yüzü arasında yalnızca bir karış mesafe olmasına rağmen Şule aynadaki yansımasına bakamıyordu. Gözlerini yummuş, yaşadıklarının bir an önce bitmesini bekliyordu. Sinan ise seksten çok karısından intikam alır gibiydi. Karısının arka deliğinde gidip gelirken, kulağına eğilerek "Tarık'ın mı seni böyle sikmesini isterdin?" diye sordu. Şule cevap vermedi. Taş gibi siki sürtünmenin etkisi ile kıvılcımlar saçıyordu. Bu durum çok uzun sürmedi. Şiddetli patlamalarla vadinin derinliklerine doğru fışkırttı kızgın lavlarını... ALMOR
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Erkin Egemen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |