Ben bir öğretmen değil, bir uyandırıcıyım. -Robert Frost |
|
||||||||||
|
Sıfır yutamazken haricindeki rakamları mutlak değere sahip tüm o sayılar yutma telaşı içinde aslında kendilerini yok ettiklerinin farkındalığından uzak. İstediği yorumu getiriyor sonsuz haneli tüm rakamlar. Çarpıyorlar sonsuz kere, yoksunluk ve nefretle. Duyarlı kimlikleri var iken yok etme telaşındalar sanki şu dünyada tek kapsama alanına kendileri sahipmişçesine. İşte yine bölündü sevgiler hem de bin bir parçaya. Çarptılar eksileri ve artıları ve derken sayısız parçaya bölündü kalpler: İnsanlığın sahip olmasını gerektiren tüm mefhumlardan binlerce mil uzakta. Ne çok şey bahşedilmişti oysa ve sınırsız imkân tahsis edilmişti insanlığın ilk var oluşundan bu yana. Korumak, bağlanmak ve nasiplenmekti sevgiden sunulan onca done arasında. Ve ne yaptık? Debelenmenin çamurun içinde ve ümitleri yıkmanın haricinde. Ya da çalmak hayatları. Ne zor değil mi muhafaza etmek özünü ve ne zor değil mi hayallere eşlik etmek ve sonuna kadar sevmek. Çok kirliyiz her birimiz üstelik. Kir pasın haricinde şimdi de kan bulaştı hem de o masum varlıkların göçüp giderken bize bulaştırdıkları kan nefretimize eşlik etsin diye. Kimin elçisiyiz bunca duyarsızlık can yakarken. Kimin avukatıyız? Çok mutlu cehennemin bekçisi. O kadar çok yandaşı var ki. Derken tüm emellerine nail oldu. Cennet masum çocukların ruhları ile dolu iken vakitsiz ve sırasız ölümlerle cehennem de doldu ağzına kadar suça iştirak edenler tarafından. Çoktan tükettik sıfırı. Ve kendimizi de yitirdik sonunda. Ancak süslü püslü cümlelerle ve bitmek tükenmez isteklerle bir yandan yıpranıyoruz ve derken yıpratıyoruz da. Cezalandırdığımızı sanırken ne yazık ki farkında bile değiliz en büyük cezayı kendimize verdiğimizin. Basit gibi gözüken o içerikler nasıl da kaynamakta için için. Bazen çok sıcak bazen ise çok soğuk ulaşamamanın verdiği düş kırıklığı ile. Önem arz eden nedir ya da kimin umurunda kayıp gidenler… Cevabını merak dahi etmiyorum. Cevap bulmak hiçbir çözüm sunmayacak ki. Yine bilen bildiğini okumaya devam edecek. Eksi sonsuzdan artı sonsuza uzanan bu yolda hiçliğe doymuş bir sayı iken o şaşalı sıfır şimdi hüzün içinde görevini layıkıyla ifa edemediği için. Sayısız virgül ve sayısız ondalıklı sayı. Noktayı koyma vakti geldi gelecek. Şimdilik üç nokta koymuşken satır sonuna biraz uzak biraz yakın. Zamana bırakmak belki de en kabul gören ve sığınmak O’nun gölgesine uzun bir es vermeden önce…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Gülüm Çamlısoy, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |